gönderen Yılmaz Ersezer » Prş May 08, 2008 1:05 pm
Sevgili Caner,
Seni ya da buradaki bir başka kardeşimi işbirlikçi olarak nitelemem söz konusu değil, fikirleri tartışıyoruz biz. Hiç birimizin kötü niyet taşıması, bilerek isteyerek vatan ya da kutsal saydığımız herhangi bir değere zarar verecek bir düşünce davranış içinde olması aklımın kıyısından geçen-geçebilecek bir şey değil. Olguları farklı değerlendiriyoruz ve bu olgular üzerinden birbirimizi geliştirecek, birbirimizin aklına soru işaretleri düşürecek, olguları kavramamıza yardımcı olacak tartışmalar yapıyoruz. İnsan malzemesi olarak, kişilik olarak birbirimizden çok farklı değiliz. Mesela seni esas olarak sadece bu siteden tanıyor olmama ve düşüncelerine hemen hiç katılmıyor olmama rağmen insan olarak, dostluk olarak herhangi bir arkadaşımdan daha yakınsın bana. Günlük hayatımda insanların fikirlerine değil kişiliklerine ve duruşlarına değer veririm, daha önemlidir. 38 yaşındayım ve bugüne kadar olan tecrübem öğretti ki her siyasi hareket içinde aynı tipten insanlar var. Hırlısı, hırsızı, ahlaklısı, namussuzu, onurlusu, alçağı, dürüstü, yalancısı vs.. ile. Herhangi bir politik yapı içinde yer almak kişiyi değiştirmiyor, kişi ne ise o. İçinde bulunduğum siyasi yapı içinde hiç bir şekilde konuşmadığım görüşmediğim ve hatta nefret ettiğim insanlar da var ve keza çok çok farklı hatta tam karşı kampta bir yapı içinde olup da onlar için varımı yoğumu feda edeceğim insanlar da. O sebeple ya bizdensiniz ya da düşman gibi bi perspektif bana çok yabancı. Etiket olarak da mesela İhsan Şahin ağabeyle ortak bir etiketimiz yok, zıt kamplardayız ama fikirlerine katılıyorum ve bundan da bunu ifade etmekten de gocunmuyorum.
Doğu Perinçek benim peygamberim değil. İnsan olarak, kişilik olarak, politik bilgi birikim değer olarak tanıdığım en güzel en yetkin insanlardan biridir ama bu geçmişte ya da bugün hata yapmasının önünde engel değil. Ağzından çıkan laf da benim için kelam değil. Doğruluk terazimde ölçüp biçer ona göre değerlendiririm. Kıbrıs meselesi üzerine harekat sırasında cezaevinde olan Perinçek ve arkadaşlarının yanlış analizde bulundukları doğrudur ancak daha sonra hatalarını tespit edip özeleştiride bulunan da kendileridir. Önemli olan, bugün Kıbrıs Türkiye'den koparılıp ABD ve AB üssü haline getirilmeye çalışılırken ne yaptığıdır. Rauf Denktaş emperyalist merkezlerden yöneltilen saldırıya direnirken yanında bulduğu Doğu'ya sen bana faşist işgalci demiştin ne işin var burada demiyor değil mi? Doğu'nun 74 yılında yaptığı yanlış analizi diline dolayanlar bugün Kıbrıs'ın ABD-AB'ye teslimin isteyen ve bu amaçla Rauf Denktaş ile Doğu'yu karşı karşıya getirmeye çalışan, Kıbrıs'ı savunanlar arasına fitne sokmak isteyenler, Rauf Denktaş'ın öyle bir sorunu yok.
"İllegalleşen devlet en büyük terörist haline gelmiştir. Kürt illeri can pazarına dönmüştür" açıklaması bölücü örgütü savunurken yapılan bir açıklama değil canım kardeşim. 91 yılında hiç kimse henüz Kürt kelimesini ağzınıza alamazken, Türkiye'de Kürt demek hapisle cezalandırılırken, devlet bugün ABD-AB talimatı ile tanıdığı Kürt "realitesinin" üstüne tankla, topla, tüfekle, hapisle, kontrgerila ve hizbullah ile giderken Perinçek ve arkadaşları Kürt gerçeğini dile getirdiler. 1987-88 yıllarında ABD güdümlü Kontrgerilla güneydoğu'da katliamlar yaparken, halkı bölücü terör örgütünün kucağına iterken buna karşı mücadele ediyordu Doğu ve arkadaşları. O dönemki 2000'e Doğru dergilerini incelersen her sayısında ısrarla ABD'nin Kürt planının tüm detayları ile ortaya konduğunu göreceksin. Bugünün tablosunun 22 sene öncesinden tüm detayları ile halka aktarıldığını göreceksin. 91 ve sonrasında Çekiç Güç'le alakalı yayınları okursan bugün Kuzey Irak'ta ABD tarafından kurulan kukla devletin 17 sene önce 2000'e Doğru tarafından halka duyurulduğunu ve bunu engellemek için yapılan çalışmaları göreceksin. Doğu'nun gazeteci olarak Apo ile yaptığı görüşmenin de tüm içeriği bunun üzredir. Unutturulmaya çalışılan bir şey yok sevgili Caner, o görüşme kitap olarak bugün hala Kaynak yayınları tarafından basılıp tüm Türkiye'ye dağıtılmaktadır. Eğer Kürt kimliği Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından tanınsa ve Kürtler Amerika'nın AB'nin kucağına atılmasaydı bugünün tablosu daha farklı olurdu. Şu and Kürtler, kimliklerinin ve kültürel haklarının bahşedicisi olarak ABD'yi ve AB'yi görmekte. ABD önce silahlı kuvvetleri Kürt gerçeğinin üstüne şiddetle sürmüş daha sonra da özgürlük ve insan hakları adına olaya el koyup Kürt'lerin hamisi olmuş bulunuyor. Bu projeyi engellemeye çalışan Eşref Bitlis de bizzat CIA tarafından havaya uçuruldu. Eşef Bitlis'in nasıl öldürüldüğünü kamuoyuna duyuran Veli Küçük'ün başına gelenler de malumunuz. Türkiye böyle yönetiliyor. O süreç son derece karışıktır ama anlaşılmaz değil. Bir gün fırsat bulup o dönemin 2000'e Doğru dergilerine sadece bir göz atarsan mesele en azından senin için çözülecektir. Hiç değilse psikolojik savaş malzemelerinin yalan olduğunu göreceksin. Vatanseverlik konusunda Doğu sağlam bir referanstır.
Daha önemlisi şu ben bu sayfalarda Doğu adını ya da İp adını hiç ortaya atmadım. Hasbelkader fikirlerimi aktarıyorum ve birileri CIA tarafından üretilen psikolojik savaş malzemelerini ısıtıp ısıtıp burnuma getiriyor. Sağlıklı bir tartışma yöntemi olmamakla birlikte böylesi çocukça, aptalca davranışlarla da uğraşmak gerekiyor. Normal koşullar altında binde sıfır nokta küsür oy alabilen bir parti ve onun başkanı ile neden bu kadar uğraşıldığı sorusunu herkesin kendisine bir sorması lazım. Sabah gazetesinden, Taraf gazetesine, Mehmet Eymür'den CIA'ya, AB yetkililerinden (Doğu ile alakalı açıklamaları gazetelerde çıkıp duruyor) eski yeni Mit müsteşarlarına, başbakandan (tezkere ile alakalı toplantıda kürsüden akp milletvekillerine ya evet der bana oy verirsiniz ya da Perinçek'e) Altangillere, Fettullah Gülen efendinin gazete televizyonlarından "sol" gazete dergilere kadar herkes onunla uğraşıyor. Neden? Bunu biraz araştırınız.
Not: Bekir Kıran kardeşim, Türk Solu dediğin dergi meşhur "Ordu Göreve" pankartını sağda solda açan gruptur, provokasyon grubudur, ajan-provokatördürler. Onların Doğu'ya saldırması, senin onlarla aynı safta olman ne garip bir durumdur değil mi? Nerde bir it kopuk varsa maşallah sen anında buluveriyorsun onları.