Evet çocuklardan bu bağırmaları bugün yaylada duymak elbette mümkün değildi.
Köyden gelecek olan bir yük kamyonunu beklemek de elbette mümkün değildi.
Köyümüzde anne-baba,nine-dedelerimiz,komşularımızın kendi elleriyle yetiştirdiği;sebzeleri ,eskilerimizin diktiği meyve ağaçlarından toplanan doğal meyveleri yayladaki caminin yanında kamyonun üzerinden isimler okunarak çuvallarda almak ve yemek ,yükümüz geldi diye bağırarak o sevinci ,duyguyu yaşamak bugün ki şartlarda elbette mümkün değildi.


Fakat bir nebze dahi olsa evlerde ve çocukların ellerinde köyümüzde yetişen ürünlerden birkaç parçasını görmek mümkün olabilirdi ,ama olmadı ne yazık bunu da göremedik!
Gördüğüm tek şey vardı oda gençlerin ve büyüklerimizin yaylada kola türü içecek ve hazır besinleri tükettikleri.Çevrede yerli mallarının ,yerli sebze ve meyvelerin artılarını ineklerin toplayıp nasıl yediğini görmek yerine kola kutularını,naylon poşetleri ve hazır ambalaj maddelerinin çevreyi nasıl kirlettiğini gördük.
Kaç kuşağa nasip oldu doğal besin tüketmek,bundan sora gelecek kuşaklardan daha kimlere nasip olacak?Hayvancılığın son çırpınışını seyretmek kalıyor bize herhalde? Bu güzelim yaylamızda daha ne zamana kadar üretmeden tüketeceğiz.?


Guruplar halinde çayırdan aşağı yukarı gitip gelmek,akşam üzeri horon yerinde horon oynamayı beklemek biraz hayal oldu.Çürük çayırının tarihe karışmaya başladığı gibi çürük çayırının içinde olan ,özel geleneklerinden olan bu hareketlilik , gelenekte tarihe karıştığı kesin..
Çürük çayırının artık tarihe karışmaya başladığı bu dönemde gençlerin veya orta yaşlıların ve büyüklerin çayıra gitmesini elbette arzulardık eski günlerde olduğu gibi ama bunu da beklemek artık çok zor.

Her mahalleden birkaç kişinin kestiği çayırın bitiminde , çayırda eski horon yerlerinde horon oynamayı bu zamanda beklemek zor gelmiyor bana .Ne yazık ki bunu temsili olarak da yapmak istedik ama olmadı ,çayırın içinde bir gurup genç arkadaşlarla biraz horonla bunu da geçiştirdik.
Elbette şenliğe giderken toplu taşıma aracı diye kamyonlarla gidilmesini beklemiyorduk ve gidemezdik de, bu toplu taşıma araçlarını en son kaç sene önce kullanmıştık onu da hatırlamak istemiyorum; hüzünlenmemek için!Ancak çayırda horon yerlerine bugün kullandığımız araçlarla gidilip horon oynanılabilirdi,zor bir şey değildi.ama olmadı ne yazık ki!!
Yayladan dönüşte de elbette yine kamyonlarla dönmeyi beklemiyorduk.
Arabaya asılmak için yayladan arabalara doğru yürüyen çocuklar elbette beklemiyorduk.

Kamyonların üzerinde yolculuk etmeği veya yolculuk edenleri görmek elbet mümkün değildi. Çayırda kesilen ,evin bahçesinden kesilen otların üzerine oturan,arabanın bakajına oturan,şöformahlesinden yukarı asılarak yolculuk eden insan manzaraları görmek elbette mazide kaldı.
Uzun bir yaylacılıktan sonra kamyonlarla köye dönme sevincini , çocukluğunuzda hatırladığımız duyguyu bugün gördüğümüz çocuklarda bekleyemezdik,çünkü bizim kadar yaylada uzun zaman kalmıyorlar .
Bizim ve daha eski kuşakta yaşayan insanların çocukluklarında yaşadıklarını yaşamıyorlar.
Kibrit kutularından sayı yapmıyorlar,Kaçak –polis oynayan çocuk göremedim,sıcak sularda ,kuzu kayasında ,celep deresinde boğazda göl yaban ve yüzen çocuk görmedim. Sadece misket oynayan birkaç çocuk gördüm.

Çormalukta,caminin yanında ,kuzu kayasında top oynayan çocuk ,genç göremedim.Caminin yanında oynayamazdılar çünkü çocukluğumuzun futbol sahasına,yük ve insan taşıyan kamyonların yük ve insan boşaltma yerine şehir parkı dikilmiş . Fakat diğer yerlerde bunu görebilirdik.Caminin yanında top oynarken akşamüstü kalabalık nahırın gelişi ile oyunumuza ara vermek ,koyun sürüsünün her iki yanında koyun köpeklerinin sağa-sola heybetli bakışları arasında sürüsünü kollayarak yaylanın içinden geçişini seyretmek , beklemekte o zaman belki sabırsızlanıyorduk. Şimdi ise o görüntüleri özlüyoruz ,sadece hayal etmekle kalıyoruz. Ama olmadı onu da göremedik.
Yayladan “yaz “boyu ineklerin ,koyunların sütlerinden elde edilen yayla peyniri ile yağların dolu olduğu kavranların üzerinde oturarak köye yolculuğu beklemiyorum . Fakat biraz daha yerli hayvansal ve bitkisel ürün yetiştirmeye ,üretmeye çalışmak gerekmez mi?
Ben bütün bu anlatılanlara özlem duysam da en fazla özlem duyduğum eski dostluklar,arkadaşlıklar, dayanışmanın zirvede olduğu bir Kuşmer yaylası .