Selam,
Sn Serkanbi demişsinizki;
1- değerlendirmeler okunması gereken anafikirden uzak olduğu gibi, terör ve teröristle doğu ve g.doğu bölgesinde yaşayan insanlar birbirine karıştırlmış. ..............
Bu karıştırılma, benim karıştırmam değildir.Durumun karışıklığı ile direk ilgilidir.Mesele, su ve yağ gibi, birbirinden ayrı değildir.Yani, terörle, teröristin ,doğu ve güneydoğu ile karışması, durumun kendisidir.
Kızı yada kardeşi, dağda olan birinin "eşkiya yatağı ısıtma" cümlesinden sonra ruh halini düşünmenizi tavsiye derim.Babasının gözleri önünde tokatlanan ,aşağılanan,hakaret edilen bir gencin ruh halini düşünmenizi tavsiye derim.
Onur, herşeyin üstündedir.Eğer insanların onurunu çiğnerseniz "vatan dışında herşeyin teferruat "olduğunu söylediğiniz o vatan bir mezar yeri anlamından başka bir şey ifade etmez olur.
Bunuda düşünmenizi tavsiye ederim...
Feminizm gibi batılı aklın ürünü katogorileştirmelerden hoşlanmam.Bu katogorileştirmeyi doğru bulmam.Ancak,onur sadece erkelere ait bir duygu değildir."yatağı ısıtmak" türünden bir ifadeyi kadınlık onuruna bir saldırı olarak algılıyorum.
İnsan olma hali türk,kürt,ingiliz olma halinden yücedir.
Diyorsunuzki; bunu ben söylemiyorum.Basına da yansıyan kendi ifadeleridir.Durum buda olsa bize düşen bu zalimliğe uğrayan bir mazlumu korumak ve saklamaktır.onu bu mazlumluğundan dolayı aşağılamak değil.
Analık durumu bir haldir.bu hal hiç kimsenin elinden alınamaz.Terörist olsa dahi.Eğer birkez bu fikirden uzaklaşırsanız,bu gün İsrail'in yaptığı gibi çocuk öldürme fikrini olağan görürsünüz.İnsan olma haline,kadın olma haline,çocuk olma haline saygı göstermezseniz,terörist anası diye vurursuuz,aşağılarsınız.Terörist çocuğu diye vurursunuz,aşağılarsınız.
İşte, biz bugün, İsrail'in nezdinde bunu nefretle ,öfkeyle izliyoruz...
yine demişsinizki;
hümanist yaklaşımlarla teröristlere kardeşlik türküsü yazmak da bir düşünce tabii. ancak bu vatanın onu seven, onu koruyan , yüceltmek için uğraşan bunca evlat varken ihanet içinde olanlara, kurşun sıkanlara kardeş diyemeyeceğim ben. ve bunca evladı olan vatanın babasına kurşun sıkan evlatlarada ihtiyacı yok sanırım.
Siz ister kardeşim deyin ister demeyin.Ama onlar bu toprakların çocuğudur ve bu toprakların diğer çocuklarının da kardeşidir.Öfkelenebiliriz onlara,hatta kurşunda sıkabiliriz ama kurşun sıkarken canımız acımaladır.
Acımalıdırki neden kardeşimiz bize isyan etmiştir.Hatta ihanet etmiştir sorgulamalıyız.Çünkü bu çocukar ağa değildir,İngiliz yetiştirmesi değildir,İsrail beslemeleri değildir. Bu çocuklar bu toprakların yoksul çocuklarıdır.
PKK teröristlerine ingiliz askeri,amerikan askeriymiş gibi bakamayız.Bu topraklara yabancı ülkelerden gelmediler,bu toprakların çocuklarıdır.Bunun unutulmaması bu vatanın bekası için elzemdir...
Devam ederek demişsinizki;
5- haksızlığa, adaletsizliğe, vahşete karşı olmak ilahi olan olmayan tüm dinlerin merkezinde var olan ve insan olabilme erdeminin temelini de teşkil eden unsurlardır.
Bu cümlenizin ışığında, daha sağduyulu düşünmenizi tavsiye ederim.Çünkü; sağduyu da bu toprakların bir değeridir.Batılı, akılcı düşünür,faydacıdır.Oysa anadolu, sağduyulu düşünür.
Son olarak,
Musul,kerkük,hatta kudüs bu toprakların bir parçasıdır.Üzerinde yaşayan her ırkda kardeşimizdir. Hatta üzerinde yaşayan her dinden insanda dostumuzdur ki biz bin yıl buralarda hüküm sürdük ve kardeşlik tesis ettik.Kudüsü haçlılardan alan Selahaddin Eyyubi kürttür ,ordusunun tamamına yakınıda türktür.
Son ziyaretinde Adullah gül Mescidi Aksayı ziyaret ederken ,bir filistinli bağırır,
"Buraları üçyüzyıl yönettiniz ,gelin buralara sahip çıkın ve bizi tekrar yönetin"
İbrahim paşanın mekke savunmasını okumadan ,askerlerine çekirkge kavurması yedirerek yaptığı bu savunmayı okumadan, bu topraklardaki değerimiz anlaşılmaz.
Cumhur başkanı Sezere Cezayir ziyaretinde cezayir cumhur başkanı şöyle seslenir
"Biz sizden ayrılmak istemedik,bizi yönetmenizden memnunduk,ama siz bizi terk edip gittiniz.Bu gün bizi tekrar yönetmenize de ses çıkarmayız"
Bunu söyleyen ülkenin, bağımsızlığı için yapılan birleşmiş milletler oylamasında Türkiye, karşı oy kullamıştır. Buda, tarihimizde kara bir leke olarak yerini almıştır.
Şimdi, bütün bunların ışığında Lübnan'a asker göndermeyi ciddi olarak düşünmek gerek.Orada bir askeri varlığımız olmasını ben tartışılmaya değer buluyorum.
Ve kandil dağından öncelikli tartışmaya muhtaç bir konu olarak görüyorum...
Muhabbetle...