derleme

Köyümüzle ilgili ağıtların ve destanların yanında forumumuzdan derleme makaleleri burada yayınlıyoruz.

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı

derleme

Mesajgönderen Mehmet Aydinli » Sal Mar 07, 2006 3:31 pm

Düğün:Mutlu bir hayata başlamak için ,yakın ,akraba dost arkadaş ve komşularla yapılan bir eğlecedir. Tabiki önce kız erkek ya birbirlerini görerek anlaşırlardı anne ve babaları tarafından gitip istenirdi ,yada dha eskiden görücü usuluyle anne kızı görür beğenirdi istemeye karar verilip gitip istenirdi,bu gibi evliliklerde erkekle kız birbirlerini düğünden sonra yani ilk akşamlarında görürlerdiki bu ilkel bir evlilik olmakla beraber istenmeyen ve çok nadir olan bir evlilikdi. Eskiden ve daha yakın geçmişe kadar düğünler ,daha samimi ve doğal olduğu kadar,doğal ortamlardada yani köylerdeki evlerde,evlerin avlularında geniş alanlarda yapılırdı.Kız evinde düğünden önceki gecede kına gecesi ,erkek evindede ayrı eğlenceler yapılırdı.Düğünden önce hazırlıklar yapılırdı.Yakınlar ,konu komşu, akraba , eş ,dostlar şimdilerde olduğu gibi değilde ,gençlerden bir veya iki kişi görevlendirilerek kapı kapı dolaşarak falanca kişilerin köydeki evlerinde düğünleri var diyerek davet edilirdi.Biryandanda yakınların ve komşuların hediyeleri gelir ve kabul edilir,biryandanda düğün misafirlerine köydeki güzel yemek yapan kadın veya erkekler(son zamanların ustası Mahmut usta vb.) tarafından yemekler yapılırdı.Düğünden önceki akşamdan toplanan düğünciler önce yemeklerini yerlerdiler ve eğlenceye başlanırdı.Çok önceleri daha fazla kaval eşliğinde yapılan horonlar ve atılan türküler daha sonralardan kemençeyle veya kavalla horonlar yapılır türküler atılırdı.Eskiden köylerdeki ve köyler arasındaki samimiyet ,yardımlaşma ,muhabbet ve insani duyguların daha fazla olması ,buda tabi sosyal hayatın ve toplumsal yapının sanayi ve gelişen teknlojinin olmadığı dönemlerde olduğu için,bu duyguların daha güçlü olması doğaldır.İşte bu samimiyet ve duygularla yetişen bu insanlar birbirlerinin düğünlerine davetsizde gidebilirlerdi ve bundanda kimse rahatsız olmazdı, düğün sahipleride sevinirlerdi.Hep beraber horonlar oynanır türküler söylenir ,atışmalar yapılırdı.Düğüncüler akşamdan evlerine giderler yina sabahleyin erkenden çocuk,büyük herkes düğün evine gelmeye başlar.Çok öncelerden yaya olarak veya at üzerinde gitip gelin alınıp gelinirdi.Daha sonralardan araba yolları ve araba olduğu zamanlarda arabalara binilerek kız evine gidilip ,gelin alınır .Gelini alırken annesine süt hkkı olrak bir miktar para veya başka hediye verilirdi,gelinin çeyizini alırkende,çeyizi kapıdan çıkarırken kapı kesilir çeyiz parası verilirdi.Gelini başka köyden veya başka mahalleden alırken ordakiler tarafından yollar kesilir ,erkek tarafından bir kişi hediye olarak bir miktar para verilerek yol tekrar açılır ve düğün evine gelinirdi.Artık çiftlere davetliler tarafından ömür boyu mutluluklr dimek kalırdı ve düğün yine horonlar ve eğlence eşliğinde sona ererdi. Köylerdeki türkücüler bazan erkek erkeğe, erkekler sevdikleri kızlra veya sevdalarına türküler atarlardı.Mesela delelerimizden,ninelerimizden yakınlarımızdan duyduğumuz ve köyümüzün eski atışma ustalarından ve türkücülerinden Mahnita Ethemun yukariki şurda bir düğünde attığı tükülerden bir kısmı.
Zorşun yollarinda,
Çoktur benum izlerum,
Selvi ile İlhame ,
Hane cilvesuzlerun.
Alurum Şukriyeyi,
Tavani isizlerum.
Yine hatidaki bir düğünde yapılan atışmada , yine mahnita Ethem Şinekli bir kıza horon esnasında türkü atar ve kızda ona cevap vererek atışırlar.
Mahnita Ethem:
Gidi Şinek yosmasi,
Memen yuvarlamandur,
Şinekli
Ne ise şu pasmali,
Obirler oğlamandur.

Seni boyle beyuden,
Benum tuzsuz çorbamdur.
Mahnita Ethem:
Burdan geçen ihtiyar,
Mutlak senun bobandur.
Yine köyumuzun atişmacilarindan İbrahim kot(Kalkan) bir düğünde Bacanli yani Maraşli köyünde dul bir kadına atmış olduğu bir türkü.
Şarşafli eğilda gel,
Karlar düşmesun daldan,
Çok sevdaluklar ettum,
Haram tatlidur baldan,
Çevir ona bir kuymak,
Gargayi uçur foldan.
Bacanli dulkadının yazmiş olduğu cevap Bacanli:
Ey gidi anasini,
Adi kalkti bacanun,
Ey hamayil hamayil,
Ne parlakdur mercanun,

Daha cani çikarmi,
Nokta kelepaçanun,
Hiç anasi ağlamaz,
Zaten beri kaçanun.
Yine eskiden yayla yollarında ,yaylaya çıkarken yaylada yazın yiyeçeklerini ve yazın yaylada hayvanlardan elde ettikleri kış yiyeçeklerini yüklerini insanlar araba olmadığı veya araba yolları olmadığı için sırtlarında taşırlardı.Uzun yolculuklarında bazan gezerken bazanda belirli dinlenme yerlerinde yorgunluklarını birbirlerine türkü atarak kalabalık olan bu ortamlarda ,yolculuklarda gidermesini bilirler.İşte eskiden böyle bir yolculukda dinlenme yerinde iki köyün atışmacıları birleşirler ,Holonun meşhur türkücülerinden bir kişi ile ve köyümüzün meşhur atışmacılarından Tütü lakaplı Hüseyin Uysal birlikte orda bulunan kızlara türküler söylerler.
HOLALİ :
Yosman hovarda gibi,
Çoraplar çiksun dize,
Beğun rastladi bize,
Havanun ayanlari.
TÜTÜ
Yolciyum gideyurum,
Gemideyum gemide,
Ey çiğerum Hemide,
Sil ustumden tozlari.
HOLALİ
Destebaşi horomcisi,
Şurdan olsun elcisi,
Kızlarun türkicisi,
Sar beni ince bellere.
TÜTÜ
Aldi beyuk furtuna,
Kar yağdi oçağuma,
Yosma ver kucağuma,
Cilveli omuzlari.
Yine böyle yayla yollarinda gidip gelirken ,yollarda başka köy insanlarının birbirleriyle karşılaşıp ,yine birbirlerine gösterdikleri samimiyet ,hoşgörüve saygı ile beraber yolculuklarını eğlenceye çevirmesini bilirler ve atışırlar.Yayla yolculuklarında eskiden ulaşım omadığından yüklerin bir kısmı katırlarla ve atlarla taşınırdı.Yayla yolunda giderken Şurli bir atışmacı Holo köyündeki bir atışmacı ile karşılaşır ve birbirlerine şu türküleri atarlar.
ŞURLİ ATIŞMACI:
Ey holo şen olasun,
Ayşenda var ,Havanda var.
HOLALİ:
Zaten yayla yolinda,
İnsanda var ,hayvanda var.
ŞURLİ
İçurun katirlari,
Suda var kovada var.
Yine eskiden sanayi ve teknolojinin olmadığı ,sosyal hayat ve toplumsal hareketlerde ,olaylarda yardımlaşmanın ve ırgatlıkların çok olduğu dönemlerde yine insanlar daha hoşgörülü olmasını biliyorlardı
ve birbirilerine karşı her türlü duygularını ve espirilerini türkülere dökebiliyorlardı.Sadece kendi köylerinde değil ,başka köylerdeki düğün ve ırgatlara insanlar gitip geliyorlardı ve yardımlaşma ,dayanışma hat safada olabiliyordu.İşte böyle bir ırgatda köyümüzden başka bir köye Zeleka köyüne ırgata giden köylülerimizin içinde yine türkücülerimizden Tütü buradaki ırgat yemeğinde bir türkü de ırgat sahipine atar.Ozamanlar yoksulluk ve geçim sıkıntısı daha yoğundur , fakat insanlar hiç bir zaman gurur yapmazlar ve birbirlerine karşı espirilerini gerek türkü gerekse sözle yaparlardı.Böyle bir ırgatta yemeğin suyunu fazla gören Tütü hemen atışmacılığını yine gösterir.
TÜTÜ
1945 de bulunduk Zelekaya,
Fistanli rütben Alpay,
Komut verur mangaya,
İran ,Suriye ,Musul,
Of Sürmenede usul,
Su kadarler çorbaya.
İşte bu sosyal yaşantıdan ve toplumsal yapıdan arta kalan nerdeyse hiçbir şey yok.Hayatımıza her yönüyle girip ,bizleri ve çoğu değerlerimiz değiştiren zayıfladan, belkide yararından fazla sosyal acıdan zararını gördüğümüz sanayi ve teknolojinin sosyal hayta ve toplumsal yapıya olan zararı ve yitip giden örf adet ve geleneklerimiz.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Aydinli
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 2166
Kayıt: Sal Kas 15, 2005 11:47 am
Konum: Trabzon

Dön AĞITLARIMIZ - DESTANLARIMIZ VE MAKALELER

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir

cron