gönderen Adnan Ayaz » Cmt May 04, 2013 4:59 pm
---Yıl 1996 olabilir.
---Gökçeada'dan Trabzon'a bir destan gelir.Gönderen Mustafa Birinci,alıcı Sedat İbrahimağaoğlu.O destan hakkında bana verilen bilgiler ışığında elçiye zeval olmaz hesabıyla benim cevap yazmam istendi.Nihayet aşağıdaki cevabı onlar adına yazdım ve gönderisini zaten onlar yaptı.Tabiiki benim yazdığımı anlamış olmalıki sayın İhsan Şahin'in facebook'ta yayınladığı destanı o nedenle yazmıştı.Özet olarak ilki şu an yok.İkincisi benim aşağıda yazacaklarımdır.Üçüncüsü de sn İhsan Şahin'in facede yazdığıdır.
---Şunu peşinen yazmak istiyorum.Tamamen tarafsız olduğum bir yazışmada kendimi aralarında bulmuş oldum ama,yanlış yaptıysam ikinci defası bana yakışmaz.Doğru yapmışsam bile tekrarını düşünmüyorum.Saygılarımla...
---SEDAT AĞADAN ZEYTİN AĞASINA---
Sedat ağa diyerek bahsettun her seferde,
Ayrildun Çaykara'dan düştün orada derde.
Merhaba deduk sana gördüğümüz her yerde,
Sadaştun hepumuze bilki nafile yerde.
Elbette değer vardur geçen eski günlerde,
Gezdun hep aramuzda gözlerun yükseklerde.
Tutar sana inadın insani korsun derde,
Çatarsun başkasına kendun emin ellerde.
Bilmeyenler zanneder koyin gibisun perde
Hiç affetmez alursun parayı bulsan yerde.
Ağa isem ne mutlu,yer içersun sayemde,
Sen gibi marabalar nankör olur elbette.
Deniz ortasindasun yerun yok Türkiye'de,
Senun özelluklerun yoktur burdakilerde.
Köyde hiç duramazsun döşeğun mezirede,
Tüfekçi takımında yerun hazır ilerde.
Ağanun kıymetini bilemezsun elbette,
Huzur bırakmadun sen adım attığın yerde.
Virüs mikrobu gibi bulaşursun her ferde,
Ömrun geçup gideyur,aklun hep kadehlerde.
Dinsizlikle suçladın başın yapar mı secde?
Karıştın rum halkına kimse görmez camede.
Dostları sıra ile çıkardun bir listede,
Dokundun tellerine hiç insaf yok mu sende?
Acap ne vereceksun o Kurtoğlu Mehmet'e
Misafir olmadın mı İsmail Sarahmet'e?
Dost kalbi tez kırılır,braktın bizi şüphede,
Sitemli destanuni okuyamam her yerde.
Herkesi koydun dara,yok mi yüzünde perde?
Ne isteyursun bilmem,yaz gelecek seferde.
Tedbiruni al da gel bekleyuruk tedikte,
Bakılacak faluna ya burda ya Kuşmer'de.
Ararsun bu ağayi yol aşağı düşende,
Eski dost düşman olmaz,bunu bilirsin sen de.
Vaz geçmezsun huyundan sonucunu bilsen de,
Çatarsun sağa sola bir eyiluk görsen de.
Az mi ikamet ettun Kaban denen mahlemde,
Mahmutağaliları beğenmezsun yine de.
Misafirperverluği gördun benum bölgemde,
Dostum kendi kendini rezil etma millete.
Yalan doğru haberler yer alur gazetende,
Her şeyi bilir gibi fetva verirsin sen de.
Akıllı olmak lazım haboyle zor günlerde,
Eski neşe kalmadı köydeki düğünlerde.
Dürbün ile arasan kimse kalmadı köyde,
Gel de gidelim köye,hayde Mustafa hayde.
Muhuttin hazırladı yeruni o merekte,
Yapar sana malezi akşam sabah yemekte.
Günleri geçurusun Kabani beklemekte,
Belki de labloş Ahmet ister seni Dernek'te.
O senun bileceğun serbestsun boş gezmekte
Akrabamdan bir ferdi değiştirmem bir ferde.
Senin dediğin olmaz her istediğin yerde,
Sülalemden Muhittin benimle en ilerde.
Bahsettuğun dostlari yazamam bir seferde,
Kadir yaptı konağı o güzelim Kuşmer'de.
Yaparuk ziyareti misafir edilende,
Yüzyüze konuşuruz memlekete gelende.
Bizum muhtar adayı var midur sülalende,
Bakma seçilemedi çizildi bir kalemde.
Orosbi cemaatle durulmaz bu alemde,
Söz verup oy vermeyen çoğu senun mahlende.
Senun oyun yoğidi zaten o viranende,
Ağabeyun sağolsun destekledi yine de.
Mert bildiğimiz dostlar ortak oldi namerte
Sait'e oy vermeyen gidecek mi Cennet'e.
Şahinkaya köyünü böldüler üçe dörde,
Muhtar seçildi Gafur,aratacak mı rekolte?
Bize iş bilen lazım gerek yok rekabete,
Sevilmek ayrı olay,bak yapılan hizmete.
İş kişinin aynası,ne var denenmişlerde,
Sandıktan çıkanlara saygılıyız yine de.
Birlikten kuvvet doğar,zarar var bölünmekte,
Karışık hesapları ayıklarız gelende.
Nurettin,Maraş Mehmet geldi döndi geçende,
Çok fena soğeyurler onlar raki içende.
Kaldiler bir kaç akşam Hilmi'nin mahzeninde,
Soğdiler soğuldiler sohbetlerun deminde.
İsmail Sarahmet'un orda idi vaktinde,
Uğradı yanlarına Çalık Sebahattin de
Ağabeyun Hilmi'nun kusur yok sihhatinde,
Kılık kıyafet tamam her şey resmiyetinde.
Kurtoğli tatilleri seçemedi takvimde,
Geç uğradi çarşuya kaldı kendi evinde.
Kavut etleri taşir ceketinin cebinde,
Her tarafı kan revan sanki cihan harbinde.
Yazun gezer dağlarda,inek koyun peşinde,
Bakman kıyafetine hile yoktur kalbinde.
Yayla soğuk suları akar kendi yerinde,
Bu yıl da Zihni yerli Brahimağa berinde.
Epey masraf eyledi İstanbul seferinde,
Hesapları saklidur ufacuk defterinde.
Sorsan ona şimdilik güya keyfi yerinde,
Belli olmaz ne yapar Zihni bey ileride.
Dağlarda koyunlarla neşesinde zevkinde,
O hakkına razıdır yesin içsin blekide.
Konya'ya kadar giden bişe bilur belki de,
Düşündü uşağini,gerek var mi tenkide.
Bu yıl rekolte nasıl ordaki zeytinlerde,
Bir kaç teneke gönder,etiketi üstinde.
O senun bileceğun ister taşi peşunde,
Ödenur faturasi buraya gelişunde.
ZEYTİN AĞASI gibi çalim yapma gelende,
Koşarsın bankalara krediler verilende.
Niçun kredin kalmadı Bayraktar Hüseyin'de,
Demekki kefillerun hepsi sefil yerinde.
Seninle uğraşamam çeşitli işlerunde,
İştahlarun artmasun ne gördun düşlerunde.
Kırk tane tilki vardır dolaşur içlerunde,
Derman olsunlar sana kimsesuz günlerunde.
Tevellütünü yokla merdiven ellilerde,
Yirmi otuz çağlari kaldı çok gerilerde.
Senun marazun olmaz cinlerde perilerde,
Düşüp lataris etme tenha tenha yerlerde.
Sana nüsha işlemez yaptırsam mı yine de?
Tak boğazuna bir haç orda patrikhanede.
Tövbe et imana gel bulunursan kıblede,
Burdaki uşaklarun şüphem yok dinlerinde.
Niçin kafayi taktın o Kurtoğli Mehmet'e
Kizayur misun ona giderse Sarahmet'e,
İsmail'i severiz,seversin onu sen de,
Yersuz suçlamalarun koydi seni zahmete.
Güya sağlıkçı oldun gezersun sahillerde,
Anaruk seni elbet burda muhabbetlerde.
İsyan etma ağaya yerun olsun defterde,
Başkasının lafıyla yer alma hedeflerde.
Alnun ak başun dimdik dolaş gittiğin yerde,
Kırma dostlar kalbini yoktur tamircilerde.
Hayat her şeye değer,sevinip üzülsen de,
Yerine göre bazen büyüyüp küçülsen de.
Dostlar terazisinde tartılıp ölçülsen de,
Yanında değiliz ya,ağlasan da gülsen de.
Yerun vardur Beyoğlu dostlarunun kalbinde,
Taşladın da taşlandın,bilmem kabahat kimde.?
Gezersun avrakodo ada sahillerinde,
Çok görmem oni sana,aklun değil yerinde.
Görmek istemiyoruz seni yaban ellerde,
Gel katıl aramıza verilen izinlerde.
Yanlış yapan olursa çek onlara bir perde,
Seni bekleyeceğiz bir dahaki seferde.
Gençluğum güzelluğum kaldi hep resimlerde,
Gel beraber olalum bu güzel mevsimlerde.
Dostlarun cümlesinden selam diyeyim ben de,
Bir zamanlar tek idun o Fosiya mahlende.
Binbir türlü iz vardır o mübarek çehrende,
Dön bak dört bir yanına dostun var mi çevrende.
Beyoğlu destanunun çok şey var temelinde,
Okundu bir kaç kere dolaştı dost elinde.
Sen de oku bunları bulundur arşivinde,
Temennim kaybolmazler İMROZ SAHİLLERİNDE...
----------------------------------------------------------------------TRABZON-1996 OLABİLİR---------------------------------
----Destanda adı geçen şahıslar:
----Sedat İbrahimağaoğlu,Mehmet KUrtoğlu,İsmail Sarı,Muhittin İbrahimağaoğlu,Ahmet Güvercin(Bankacı),Kadir Altuncu,Sait Kamil Duman,Hilmi Birinci(Allah rahmet eylesin),Gafur Erel(Allah rahmet eylesin),Nurettin Aydın,Mehmet Maraşoğlu,Sebahattin Çalık,Kemal Kahveci(Kavut),Zihni İbrahimağaoğlu(Konya ile bağlantısı nedir,o yıllarda büyük oğlu Yılmaz'ı Konya'dan evlendirmişti.)----SELAM OLSUN O YILLARA-------SAYGILARIMLA----------