TUM FIKRALAR BU BASLIK ALTINDA LUTFEN

[Serkan Çalıkoğlu]

temel dünya turuna çıkar ve yolu kanadaya da düşer. kırk yılda bir karadenizde hamsi avlamaktan daha değşik bir fırsat çıktığını düşünerek buz tutmuş bi gölde, buzu kırıp balık tutmaya özenir ve işe koyulur. tam buzu kıracakken, insanın içini titreten bi ses duyulur:
-oğlum burda balık yok!!
temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler.
-burda balık yok dedim sana!!
temelin eli ayağı titreyerek seslenir:
-tanrim, sen misun yoksa?
ses yeniden duyulur:
-hayır oğlum, ben buz hokeyi spikeriyim...

[Ufuk Boruzancı]

GERİ DÖNÜŞ
Korkunç bir ucak kazasından sonra üç kişi ölmüş. Ölenlerin biri Karadenizli biri Kayserili biri de diyarbakırlıymış. Öbür tarafta bunların yanına adamın biri yanaşmış. 1000$ vereni geri dünyaya yollarım demiş. Karadenizli hemen vermiş tabi dönmüş dünyaya. Kayseriliye gelmiş sıra Kayserili hemen pazarlığa tutuşmuş ''500$ olmaz mı?'' diye sormus. 500$ a halletmiş işini. Diyarbakırlıya : ''500 $ ı sende ver, sende git demiş.'' adam. Diyarbakırlı:''Ben niye verecem devlet versin demiş.''

[Ufuk Boruzancı]

HAYVANLAR ALEMİ
TEMEL VE ARKADASI DURSUN ORMANDA KAMP KURARLAR. ERTESİ GÜN TEMEL DURSUNA: '' DURSUN BUGÜN ZEBRA GÖRDÜM'' DER. DURSUN :'' ZEBRA NEDİR Kİ?'' DİYE SORAR. TEMEL:'' EŞŞEĞİN ÇİZGİLSİ DER.'' SONRAKİ GÜN TEMEL DURSUNA: '' DURSUN BUGUN ZURAFA GORDUM DER. DURSUN:'' ZURAFA NEDIR ?'' DIYE SORAR. TEMEL:'' EŞEGİN BOYNU UZUN OLANI DER . EN SON GÜN TEMEL DURSUNA :'' BUGUN PİTON GÖRDÜM.'' DER. HAYVANLAR ALEMİNİ PEK TANIMAYAN DURSUN TEMEMLE YINE SORAR: ''PİTON NEDİR TEMEL?'' TEMEL CEVAP VERİR: ''ESSEĞİN AYAĞI VARDA KENDİSİ YOK!'' DEMİŞ.

[Muzaffer Mustafa Altuncu]

GÜNÜN FIKRASI....................................................07.07.07

....Küçük çocuk burnu kanayarak eve geldiğinde annesi sorar:
-Ne oldu böyle ?
....Çocuk cevap verir:
-Bir çocuk beni ısırdı.
....Annesi:
-Onu tekrar görürsen tanır mısın ?
....Çocuk burnunu çekerek;
-Nerde görsem tanırım.Kulağı cebimde duruyor......

[Serkan Çalıkoğlu]

avukat adli tabibi sorguya çekiyordu:
- ölüm evrakını imzalamadan önce adamın nabzına bakmış mıydınız?
- hayır.
- kalbini dinlemiş miydiniz?
- hayır.
- nefes alıp almadığını kontrol etmiş miydiniz?
- hayır.
- öyleyse, ölüm evrakını imzalamadan önce adamın ölü olduğundan emin olmak için gereken hiç bir işlemi yapmadınız değil mi?
tabibin sabrı taşar:
- pekala, şöyle söyleyeyim. adamın beyni masamdaydı, fakat bütün bildiğim, onun bi yerlerde hala hukuk tahsili yapıyor olabileceğidir...[/b]

[Serkan Çalıkoğlu]

Temel havai de bi otelde bi amerikalıyla tanışır.
temel: benim fabrikam vardı, yangın çıktı bende sigortadan aldığım parayla buraya geldim.
amerikalı: ne tesadüf... benim de fabrikamı kasırga yok etti, sigortadan aldığım parayla buraya geldim.
temel biraz düşündükten sonra sormuş: o kasırgayı nasıl becerdin

[Serkan Çalıkoğlu]

adamın biri bir gün kafayı iyice çekip eve doğru yola koyulmuş ve önündeki çukuru görmeden güm diye içine düşmüş. başlamış bağırmaya:
- kimse yok muuu kimse yok muuu!!
tam o sırada oradan geçen hacının biri gelip bakmış adam zurna gibi sarhoş:
- bak hemşerim seni bu çukurdan çıkarırım ama söz ver bi daha içmeyeceksin.
adam düşünmüş ve başlamış bağırmaya:
- başka kimse yok muuuuu!!

[Serkan Çalıkoğlu]

zengin bi arap kalp ameliyatı geçirecekmiş doktorlar ameliyat sırasında bi tedbir olarak bi miktar kan depolamak istemişler ama bu arapın kanı çok nadir bi kan imiş. bütün dünyayı arayıp taramışlar ve sonunda kudüste yaşayan bi yahudide bu kanın olduğu anlaşılmış. yahudi bu kanı vermeyi kabul etmiş ve ameliyat yapılmış. ameliyattan hemen sonra zengin arap, kendisine kan veren yahudiye teşekkürleriyle beraber mütiş bi otomobil ve bir milyon dolar para göndermiş. bi kaç ay sonra arapın bi kere daha ameliyat olması icap etmiş. doktorlar yine yahudiyi aramışlar ve yahudide tekrar kan vereceğini sölemiş. arap yine ameliyat edilmiş. ancak bu defa kendisine kan veren yahudiye bi teşekkür notu ile bi kutu şam baklavası yollamış. çok daha kıymetli hediyeler ve para bekleyen yahudi bu işe çok bozulmuş. kan verdiği arap zenginine bi tlf açıp, neden bu kadar cimri davrandığını sormuş. arap kahkahalar atarak şu cvbı vermiş.
- ya habibi, gözümün nuru. artık damarlarımda yahudi kanı dolaşıyor

[Muzaffer Mustafa Altuncu]

-Öğretmen çocuğa sormuş;
-Oğlum elini pantolonunun sağ cebine attın ve 10 lira çıkarttın,sol cebinden de 5 lira çıktı.Senin şimdi neyin var ?
-Öğretmen çocuğun 15 liram var,cevabını beklerken,çocuk cevap vermiş;
-Herhalde üzerimde başka birinin pantolonu var öğretmenim !

[Fatma Hicran Toplaoğlu]

Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür.
Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye başlar ve görür ki bu bir tuzak.
Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.
Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra
kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi...

Tilkiye sorar "ne yapıyorsun dostum"
Tilki cevap verir "hiç... yatıyorum"

-Burada bir but var
-Evet var
-Neden yemedin
Tilki sakince cevap verir ;
"BU GÜN ORUCUM"
Kurt kendinden emin ;
"Ben yiyeyim o zaman"
Tilki "Buyur afiyet olsun" der.
Kurt but 'a uzanır uzanmaz bir patlama ortalık toz duman kurt yaralı
hareketsiz 10 metre uzakta perişan halde yatarken tilki sakince budu
yemeye baslar.
Bunu gören kurt ;
"LAN ŞEREFSİZ HANI ORUCTUN"
Tilki piskin piskin ;
"Biraz önce top patladi duymadin mi ?" der

[Muzaffer Mustafa Altuncu]

Temel,yaşlı dedesine gönderdiği mektubu büyük harflerle ve iri iri yazmış.Niçin?
-Dedesinin kulakları ağır işittiği için,,,

[Muzaffer Mustafa Altuncu]

Otelci Temel'in kapısını bir gece bir İspanyol asilzadesi çalmış,
-Boş odanız var mı ?
-Kimsunuz ?
-Jose de Santana de Monte Cristo de Santa Cruzo.
-Haa,pu kadar uşağı alacak yerum yok !

[Muzaffer Mustafa Altuncu]

Çocuklar oturmuş birbirlerine babalarının ne kadar "hızlı" olduğunu anlatıyorlarmış..
-Biri demiş ki !
Benim babam ok attıktan sonra koşup hedefe oktan önce gidiyor...
-O da bir şeymi demiş 2.çocuk !
Benim babam tabancasını ateşliyor ve hedefe kurşundan önce gidiyor...
-Onları bırakında,demiş 3.çocuk !
Benim babamın Mesaisi 5'de bitiyor,babam 3.30 da evde oluyor....

[Muzaffer Mustafa Altuncu]

-Temel okuldan eve koltuğunun altında bir kitapla gelir.

-Anne,öğretmenim bağa armağan verdu.

-Ne armağanı oğlum ?

-Tabiat dersinde öğretmen deve kuşunun kaç ayağı olduğunu sordi, pen de üç dedum,

-Ama deve kuşunun iki tane ayağı var,

-Piluyurum anne ama herkez dört dedu, penum ki en yakınu idi,,,

[Muzaffer Mustafa Altuncu]

-Babası oğluna görgü kurallarını öğretiyordu;

"Mesela oğlum bir eve gittik.Onları yemek yerken gördük,ilk sözümüz ne olmalı ?"

"Afiyet olsun" der oğlu.

Baba;
"Peki neden bu söylenir ?" deyince,

Oğlu;
"Neden olacak,buyurun desinler diye" der....