gönderen Köksal Ağaoğlu » Pzt Nis 07, 2008 8:03 am
-EBA GERİP Bİ RÜYA GÖRDUM!
Eba dün akşam gördum bi rüya. Anlatayim oni sana. Göya Kazankıran’dayum. Kaynanam kaynatam da sağ. Ortanca çecuğe da halsuzum. Çayiri biçtuk, kuruttuk, desteleduk. Yola taşiyuruk. Kadi taşiruk taşiruk bitmez.
Neyise yuk arkamda göya son denimi yapayurum. Çecuği da kodum yukun ustine da oooyle yola doğri gideyurum. Kaynanama da dedum:
- Ana sen kapilari kitle da yavaş yavaş gel, ben çecuği da alu gideyurum.
Eba oyle dedum da girdum yolaaa. Gelecek arabaya otlarun bi kısmini, bi da kaynanami yerleşturuceğum. Ben da arabada yer yok; yukumi çecuği alup göya yaya köye ineceğum. Çecuk eşkıya benden ayrilmaz. Başka zaman arabalari, arabaculuği çok severdi. Araba yapmaktan evde çivi, tahta, etrafta odun prakmadi. Tersluk ya bu sefer, tutti ona bobasunun inadi. Veremedum oni arabaya. Evde kaynanam yalvarur :
-Uşağum etma, gel benile uşağum. Ananun yuki ağirdu, etma eylema. Sen şöfer mahlinda duracasun.
Yok, eba inat etti “gitmeyeceğum onile” dedi, veremedum oni oğa. Rahmetli da nur canli tuşunurdi beni. Allahi var! Ondan hiç çekmedum. Yeri cennet osun.
Oooyle yuk da çecuk da arkamda, ama çecuk sevinmiş girdum yolaaa. Çecuğun elinde değnek, kâh geçtuğum yollarun kenarlarindaki ağaçlarun dallarina vurup kılıç oyuni oynayu, kâh göya at süreyu. Senun anlayacağun yerinde durmayu eşek kafali.
Eba oyle yorulmişum oyle yorulmişuuum, aç karnina sabah nemazi ile başladuğum işi piturdum, kurtardum eve döneyirum diye içumden sevinmiş göya girerum yola. Yuz metre gittum gitmedum: Eba yekten, bişe olur bana da gadi birden ayağum kayar, çecuk kafa usti tuşer da oooyle çayırlardan aşaği eba sangi oldi top da yuvarlanu gideyu. Ben korkuyile, bi şaşurmağile, bi bağirmağile:
-Vuhhh eba çecuk tuştiiii!
Dedum da, oyle der demez; ben da sirtumdan yuku praktuğum gibi bir hız ile paşladum peşine koşmağa. Ama nasi koşayirum. Hemida eniş aşaği. Kaşarum koşarum eba yetişmek ne minkun. Bilduğun top. Katlandi da yuvarlanu gideyu. Göya arada çarpar bi tümseğe eba havalanur yere vurur ayyyni top zıplar gene yuvarlanur. Hem koşarum hem şaşarum. Eba bu nedur? Arada tuşer, gene kakar göya yetişeceğum çecuğe. Tuttum tutayirum kayar elumden. Her sefer oyle; tuttum tutacağum eba tutamayurum oni, gene kayar elumden. Her tarafum parçalandi. Ama ağri yok, bişe hissetmeyurum peşinden oooyle kanlar içinde korkiyle koşayirum.
Koşarken da bi yandan her şey ama her şey akluma geluyu: Eba “ çecuğe bişe olurse! ya elurse!” diye geçeyu içumden. “Eba ben ne yaparum ne yapacağum?”. Yüreğum oyle cikayu yerinden. “Yavrim yavrim!” Yureğum doğranuyu. Eba kendi kendume çekişirum: “Hiç akil edemedun mi bu çecuk, çecuktu duşer. Hade onunkisi çecuk akli senun aklun nerdedur? O çecuğun aklina uyupta çecuği yukun ustine nasi korsun?” Hem da ne yuk, göya son denim du kaldurayim dedum. Yuk göğe aluyu. “E bari bağla oni yuke.” E olacak iş ya, aklum gitti. “Ben adama ne deyeceğum? Ben şindi ne yapacağum?” Oyle şeyler akluma geluyu ama oyle şeyler akluma geldukçe da korkuyile koşmağum daha da artayu.
Eba koşmaktan sayi uçaçağum.
Atlaya atlaya gideyuruk köye doğri. Arada ormanlari kuş gibi geçeyuruk. Eba olduk kuş. Yan yana uçayiruk. Bi yere vururuk gene havalanuruk. Arada konaruk sanki bi dala. Sora gene kuş gibi havalanuruk. Bira sora Şahinkayalari’ni geçer geçmez baktum Dumbul’dan aşaği köy köriniyu. Kadi bi sevindum bi sevindum…
Eba gelduk köye, oyle camenun minaresunun hizasindaan kuş gibi induk tarlaya. Göya kaynatam da tarlada belleyu. Kaynatam kadi hiç şaşurmadi. Eba sanki yaptuğumuzda şaşuracak bişe yok.
Kaynatam beli sokti tarlaya da terli terli su içerken:
-Kızum ğoş geldun.
Alnindaki terini kolinile sildukten sora da:
-Kızum bi yandan başla vol vurmağa.
Dedi bana da bişe olmamiş gibi oturdi yakti sigarasini.
Garip işte.
Penda haman aldum kazmayi başladum vol vurmağaa. Göya oğluğum zahre doli, ağizumada koydum bi avuç fasulya toğumi. Hem kazayurum hem ekeyirum arada da ağuzumdaki fosulye toğumlarindan brakayirum tarlaya…
Çecuk da oturdi tarlaya topraklarile oynayu. Ben kazayurum çecuk oynayu. Eba derken bulur topraklarun içinde bi “Reşat altun”i. Bi bi daha mekereme tarlada eski zamanlardan kalma bi küp bulmasun mi? Bii sevindum bi sevindum hemida nasi? Eba dedum: “Kurtarduk çalişmaktan, ağbinlardan, otlardan, kurtarduk haburalardan”. Kaptum çecuği bi heves ile aha dedum: “Gökten yağdi yerden toplayu”. Hoş ettuğum döğalarum kabul oldi.
-Eba sevinmiş, bi sevinmiş oyyyle uyandum.
-Eba gerip bi ruya. Ne dersun?
-Oooo çok güze rüya gördun.
-Eba aaayni boyle.
- Eba biz sabah nemazi ile yola girer günde ancak iki sefer edebilurduk Kazankıran’a. Ee az yol değil. Dün demek çok yoruldun, işler hep aklunda, birden da işleri biturmek isteyusun hep ondan. Çok mi duşunuyusun, daha çok seferun var mi? Eba okada duşunmaaa. Bu işler oyle duşunmeğile bitmez… Bi kere rüyan deduğum gibi çok güzel: Rüyada yeşil gördun, zahre, toprak, altun ,gökyuzi, e bida uçtunuz. Daha ne isteyisun? Eba bular hep eyiye işaret. Pi kere zahre niğmettu. Altun zenginluk, yeşil ğeyir, gökyuzi bolluk, bereket, uzun ömür. Sen da çecuk da çok yaşayacaksunuz. Çecuk eyi zengin olacak. Doğacak çecuk da uğurli olacak…
-Eba ya dema. Rüyalarum da hep çikar.
-He he eba. Ben sana ne derum ona bak…
…
Selam ve sevgiyle.