Hennuz cocuk sayilabilecek bir yas 14 undeydim ve bu yolculugu yanliz basima yapmam gerekiyordu.
Liseye gecmeye ramak kalmisken,orta ogrenimde hep belam olan!! matamatik ten bu sefer butunlemeye kalmistim.
Eylul deki sinavlar son sansimdi ve ben arkadaslarimin yuzune bile bakamaz durumdaydim .
Coguyla ilk okul siralarindan beri birlikteydim . Benim icin , sanki “ hayat,mamat” meselesiydi bu dersi verip liseye gecmek ve onlardan ayrilmamak.
Uzuntumden sokaga bile cikamadigim gunlerdi ,rahmetli babamin konusmasi ve telkinleri umut olmustu.
Trabzon’a gidecektim.Hem bu karamsarliktan cikip, o guzelim dogayla bulusmaya hem de ogretmen olan,amcam Ahmet Ozbilgi’den matamatik sinavim icin yardim almaya.
Annemin o kinali pamuk ellerini opup, hayir dualarini alip, babamla yola koyulduk.763 km lik Ankara,Trabzon mesafesi o yillarda hem Karadeniz Sahil Yolu’nun bugun ki gibi olmamasi, hem de eski tip otobuslerin ,gunumuzdekiler gibi son derece luks, teknolojik ve hizli donanimlari bulunmadigindan ,saatlerce surecek bir yolculuk bekliyordu beni”.
Kanberoglu Turizm”Saat sabah 002 koltuk 1 numara hemen sofor arkasi.Babam sofore emanet etmisti beni hic unutmam ismini Yakup Amca Sanirim 50 lili yaslardaydi ve cok babacan bir adamdi.
Trabzon’a gelene kadar ilgisini hic esirgemedi,yanindan ayirmadi o sorumlulugunu layiki ile yerine getirdi.
Yaklasik on uc saat sonra otobusumuz,Comlekci’ye gelmisti.Tessekkur edip ayrildim Yakup Amca’dan.
Caykara minubusleri nin kalktigi kucuk bir ofise girdim. Gece yolculugu nun uzerimde biraktigi,yorgunluk,uykusuzluk ve mahmurluk tan siyrilamamistim epey bir sure.Ismimi yazdirip,munubusun kalkis saatini beklerken, oturdugum iskemlide uyukladigimin farkina bile varamadim.
Ne kadar zaman gecmisti bu arada sanki,kopmustu film.Uzunca bir sure soforun ardindan takip etmistim karanlik yollari.
Cok severim gece yolculuklarini, cogu insanin,uyuyarak gecirdigi bu sure de gozlem yapmak,ayrintilarla ilgilenmek,kucuk notlar tutmak belki de bu yazilarin cikmasinda bana onemli doneler olmustur.
Bir ara Samsun’da sahil seridinden giderken, deniz uzerinde dogmaya yeni baslayan gunesin, issiklarindan kamasan gozlerim ve beynim daha fazla dayanamamis,yenik dusmustu o sihirli guzelliklere.Sanirim bir iki saat istemesem de uykuya dalmistim o kadar. .
Ofiste birileri konusuyordu .hatta benden de bahsediyorlardi ama acamiyordum bir turlu gozlerimi..
_Usagum,usagum uyan daa,, gideyuruk.
_Caykara deyilmidur, gidecegun yer?
_ Evet teyze Caykara.
_Hayde daa !! al cantani da bin arabaya.
_Sagolasin teyze.
Yoresel kiyafetler icinde ihtiyar bir teyze.Bir elinde sepeti,digerinde bastonu.
Biraz da durterek uyandirmisti beni..
75 km lik Caykara yolculugumuz eski bir ford minibus le basladi.sofer dahil 14 kisiydik.
Yolda inenle ve binenlerle bu sayi artip,eksildi.Yomra,Arsin Arakli,Surmene ve of. Ne denli zengin bir doga , yesilin,mavinin tum guzel tonlari,Daha once aileyle birlikte geldigimizde bu kadar ayrintili bakamamistim es gecmistim bu harika manzarayi.
Bu kez ilgiyle bakip,keyf alarak seyrediyordum her seyi.
Of’tan Caykaraya dogru yonlendigimiz ilk nokta da gozlerim daha once babamin cok da uzulerek, duygulanarak anlattigi bir noktaya takildi. Sefer Dede’min mezari bulunuyordu o yesil cay bahcelerinin ustundeki bir alanda.
Ama tam olarak yerini tespit edememenin uzuntusunu yillarca da yasamisti babam.
Bir mezarlik vardi oralarda ama cogunun isimleri yok olmus , tarihleri silinmis ve taslari bakimsizliktan yikilmisti.Basta dedem ve ordaki yatanlar adina okudugum fatiha umarim yerine gitmistir.
Trabzon’dan of’a gelene kadar,duzgun ve asfalt olan yollarin,Caykara’ya gidene kadar yer, yer toprak olmasi ve bazen cok dar engebeli ve virajlarla kavis almasi, soforumuzun de sagolsun hiz kesmemesi minibus tekilerin kah saga, kah sola , ileri , geri gitmesi ile birlikte icerde ilginc bir goruntu de olusmustu .
Bazilari sinirlenip,soylendiler.
Dernek Pazari’na geldigimizde cogu sofore sitem ediyordu..
_Sukur kavusturana , olmeden ulasduk.
_ Yollarin fatihidur !!! kelle goturuyu daa!!
_ Hayde,gardasum bir daha kine taksiyle gelursunuz!! Dedi.
Hizli kaptan pilotumuz!
Umrunda degildi sanirim, bir an once Caykara’ya varmanin telasi vardi onda.Nasil da alamamistim ismini, hep gozum takilmisti oysa konsulde asilan resme ve yaziya ama unutmustum.
Tahminen ruzgarla , firtinayla ilgili bir isimdi .Yani namina yakisir bir hizla da Caykara’ya varmistik!!.
Saat bes’e geliyordu babamin cok sevdigi bir arkadasi vardi burda.
Lokanta isletiyordu. Birlikte cok guzel bir haslama da yemistik unutmamistim o tatli dilli insani.
Koylumuz ve babamin cok sevdigi bir dostuydu.
Mehmet Uysal (Finavas) neseli ve konuskan bir kisi ama o an lokanta da kardesi Mahmut Uysal vardi.Onunla da once den tanismistik.Hos sohbetli, guler yuzlu sakaci ve samimi .
Yuzune baktiginizda konustugunuz da kesinlikle sicacik bir elektirik alabileceginiz insanlardan..
Kucuk tu ama .Yoreye ayit motif ve resimlerle suslenmis,otantik ve cok sirin gorunuyordu,lokanta.
Bana siki siki tenbih etmisti babam ”Oglum Caykara’ya indiginde oraya ugrayacaksin ,seni bir sekilde Sarmac’a ulastirirlar” demisti.
Taniyamamisti ilk once ama ben soyleyince cikardi.. Mahmut Usta.
_Ulaaaaa, Ahmettt sensunn..?
_Nasilsun usagum..?
_Evet; Mahmut Amca,sagolasin iyiyim..
_Kimunle geldun?
_Yanliz geldim,burdan da Sarmac’a gitmem lazim.
_ Ula yaaa gelll otur,biraz soluklan ac kitmek olir mi?
_Baban nasildur?Nasil da Ozlemisum Muhammet agabeyi.
_Iyidir,sagligi yerindedir,cok selamlari var.
_Aleykum selam, geturen, koturen sagolsin..
_Usagum sende babana cok selamlarumi ilet.
_Aleykum selam,soylerim.
Sagolsun Mahmut Amca, yine o tatli diliyle beni agirlamisti.
Meshur haslamasini da yedikten sonra beni,Uzungol’e giden bir kamyona bindirmis,sofore Sarmac’ta indirmesini tenbih etmisti.
Kaynagi Bayburt sinirlarindan basliyan,Of’ ta denize dokulen,meshur Solakli Deresi (Kadahor) nin hemen eteginde yol kenarinda kurulmus bir ticaret merkezi Sarmac:Cok eski bir tarih; karsilikli dukkanlar,parke tasli yoluyla,agactan yapilma sevimli mekanlari yesillikler icinde sirin bir alan.
Kimbilir, kimlerin yolu dusmustur?.Ne cok anilari olmustur bu egzotik bulusma noktasinda? Cok sevmistim Sarmac’i sonraki yillarda benim de guzel anilarim olmustu bu filimlere bile konu olusturabilecek sicacik mahalle de.
En son 2008 Agustosun’da gelip,icim burkularak gezdigim yerlerde cektigim resimler;bir tarihin adeta hazin sonunu anlatiyordu.
Ilgisizlikten yikilmaya yuz tutmus dukkanlar,selin etkisi ile ana yoldan iyice kopmus olume,yanlizliga itilmis bir Sarmac!!!
Tarihlerine bu kadar duskun insanlarin Sarmac’a layik gordukleri bu vefasizligi anlamakta dogrusu zorlandim.

Sordum,arastirdim,onemli bilgiler edindim.En azindan burda gecmisleri olan,doyumsuz anilar icinde kendilerini bulan insanlar ; bir proje yi gecikmis olsa da tekrar hayatta geciremezler mi?Sarmac’i yeniden kurup,restore etmek , bu eski nin onemli ugrak yerine yeniden turizm amacli bir semsiye altinda yasam sunmak?Bu kadar zor mu?
Kimler yok tu ki orda?Haci Kose’nin bakkal(manifatura),Mavro Hasan ve Kerahmet Hasan’in ortak dukkanlari,Abdurrahman Kalyoncu ( saatci) dukkani,Koldere Muhtari’nin dukkani,Ibrahim Kahveci’nin,Tiryakiler’in,Haci Tirink’in(bakirci)Ahmet Okuyan’in (kahve)Mehmet Postaci’nin (sobaci)Cevahir’lerin (firin)Kara’nin (kasap) ve adlarini sayamadiklarim.
Nasilda senlik ve canli bir konaklama alaniydi.
En azindan kendimi sansli sayabilirim o hallerini gorebildigim icin Sarmac’in.
Saat alti sulari ve hafiften kararmaya yuz tutmus bir gun.
Bizimkilerden kimseleri bulamamistim Sarmac’ta ama saatci Abdurrahman Dede’nin acik olan dukkanina girdim.
Yine babam sayesinde tanimistim bu cok hos sohbet ve tatli insani.
Gun gormus, Hos gorulu ve cok saygilli bir insandi Abdurrahman Dede.
Biraz zorlansa da cikartmisti kim oldugumu hele babam dan bahsederken gozlerinin yaslandigini gormek,beni cok duygulandirmisti.
Ne kadar guzel ve akici konusuyordu.Saat gectikce bende ki endiseler de artmaya basladi.
Icimden ne kadar dua ediyordum keske istedigim sey olsa diye.
Bir yandan Abdurraman Dede’nin ikram ettigi cayi icerken bir taraftan da ister,istemez degisik dusunceler sariyordu bedenimi.
Nasil da korkardim dogrusu ya , cok korkaktim o yaslarda ustelik benim gibi sehirde buyumus birinin bu korkularinin nerden kaynaklandigini kendim bile anlamakta zorluk cekerdim.
Yolculugun benim acimdan en can alici noktasi da buydu sanirim.
Adeta icimden yalvariyordum ne olur bu aksami burda gecirsem diye ki:Abdurrahman Dede’nin o yumusacik ses tonuyla seslenisi ile gerceklerle burun,buruna kalisimin anlatilmaz izdiraplarina dusuverdim.
_ Torunum al su elektrigi(el feneri) yanuna ne olur ne olmaz hava kararmak uzeredur.
_Bileyusun nerden ,nasil gideceguni daaa?
_ Heee !! dede biliyorum sagolasin..
_Baba’na cok,cok selamlarumi goturursun..
_Alleykkum selam,soylerim..
Nasilda soyleyememistim? Nasil da delikanliligi bir kenara itip, yaa dede ben korkarim, gidemem bu saatte oralara diyememistim?Basa gelen cekilir misali yola koyulmustum. Hemde; cok hizli bir sekilde hareket ederek.
Adeta ucaraktan,koyulmustum,ormanin icine. .Asil,olan olmus kararmisti gittigim yollar.Aklima sevgilli Mehmet Abi’yle( Mehmet Ozbilgi) onceki yillarda burdan gecerken onun espirili sekilde anlattigi hikayeler geldi.Cakallar,domuzlar, ayilar ve yasanmis bazi anilar.
Ayaklarim zor goturuyor beni yokus yukari icimde caresiz pismanliklar , nafile !! geri donusu olmayan bir yoldayim.
Her kiprasan yapraga buyuyen iki gozle bakan bir korkak cocuk!!Allahim nasil biter bu yol!! Kendimi motive etmek ,biraz korkuyu hafifletmek icin sarki bile soyluyorum ..”mavi,mavi masmavi gozleri boncuk mavi”Ne mavisi yaaaaaaaa!!! Heryer kapkara! nefes alis verisimin bile degistiginin farkindayim.
Bir insan gelmez mi yukarlardan?yok mu bir Allahin kulu ?
Benim daha hizli hareket etmem lazim.
Bir sey olsa, biri si cikip bir sey dese, dusup bayilacagim korku dolu anlar.
Ayi inlerinin oldugu noktalara odaklasiyor gozlerim( argofaga) ahhhh Mehmet Abi Nerden soktun bunlari aklima.?.Nihayet ;Allahim koyun ilk evine ulasmanin verdigi bir rahatlamayla derin bir offffffffffffffffff!!! cekiyorum.
Iste koyun evle baslayan ilk siniri, Abdurrahim Sahin’ine ayit ama icerde kimseler yok, issik yok, issiz bir ev.Olsun ilk yapi ya ulastim ya !! icimi tarifi imkansiz bir sevinc kapladi. Adimlarimi biraz kucultmustum. .
Insan sesleri ve az da olsa isildayan mekanlar.
Korkudan olmeden varmistim ya ya Camur Mahellesi’ne!, buyuk mutluluktu o an benden ucmak uzere olan ,bedenim icin!!Adeta omuzlarimdan dusmustu tum yuk hafiflemis,kendime gelmis , moral de depolamis,.
Rahatlamistim.( Bundan kotusu olamaz derken, sonra dan basima gelenlerden ne kadar cok yanildigimi da anlamistim !!)Sirasiyla Muhammet,Muharrem ve Ibrahim (Cofala) ya ait konutlarin onunden nese icinde yurudum .
Hatta ,kendimle dalga bile gectim. Cok fazla abartmistim bu korkaklik olgusunu. Rahmi Sen, Kibar Hoca ve Issak Pasal’in evlerini ardimda birakip,asil yola ulasdigimda , icimde olusan his; biraz magrur biraz gururlu ve biraz da boylesi badirelere ragmen korkumun ormanin taa derinliklerinde kalmasiydi.
Zafer kazanmis komutan edasinda!!Cesaretliymisim,yapabilirmisim be!!diyorum Kaya’nin evinin onunden, bizimkine dogru yoneldim.
Sanirim yedi,yedi bucuk sulari evin kopegi(Topuz)yabanci birinin kokusunu alarak,hirlayip,havliyarak yanima ulasti.
Hadi ordan senden mi korkacagim!!.Hic bir sey yapmadan valizimin yanina oturdum.O hirlayan kopek korkmadigimi hissedip,bir iki kokladiktan sonra asagi dogru yonlendi.
Evin kapisinin aralandigini gorebiliyordum.Elinde gaz lanbasi ile yukari seslenen Mehmet Abiydi.
_Ulaa kimdur oo?
_Mehmet Abi benim , Ahmet..
_ Ulaaaaa Hangii , Ahmetttt? Tanimadi beni birden.
Asagi inecek,taakkatim de kalmamisti.Elindeki lanbayla bana yaklastirip ,tuttugunda kim oldugumu anlayip,sariliyoruz Mehmet Abiyle.
_Kalunnallillah, ulaaa , nerden ciktun sen?
_ Abi anlatirim,hele biraz soluklanayim.
Iceri girdigimde herkezin yuzunde olusan saskinligi gorebiliyordum.
Teker,teker her biriyle sarilip,opustuk.Evin halki icerdeydi .Yemekler yenmis,caylar icilmis,sohbet saati baslamisti geldigimde.
Nasil da acikmistim.Sobanin uzerin deki tencereden gelen kokular istahimi iyiden ,iyiye kabartmisti.Patatesli,misirli lahanaydi tenceredeki.
Nefis kokmustu burnumda(hullilar) .Sahzene Halam,Ahmet Amcam,Ayse Yengem, Mehmet Abi, cocuklar Finduka,Zinnet , Sevilay Yavuz,Ensar ve Hasan .Hepsi etrafimda bir sevgi cenberi olusturdular.
Bu karar cok ani gelistiginden rahmetli babam zamaninda telefonla gelisimi bildirememisti.Supriz olmustu bu gelis.
Tum sorulanlari cevaplayip,kisaca anlatmistim neden geldigimi.Sarmac, koy arasinda basimdan gecenleri tam da dile getirecegim esnada Ahmet Amca’min..
_Ahmettttttt ; bravo sana astun da geldun ha ! ormandan?
_Heee!! Amca geldim iste burdayim.Sahsene Halam girdi lafa..
_Torunum aferun daaa korkmadan gelebildun , Sarmac’lardan?
_Ebaa , kocaman delikanlidur o neden korksun?Ayse yengemin bu soyledikleri de tuz, biber olmustu..
Anlatamadim asil gercekleri icimde sakli kaldi o an.Karnimi iyice doyurmanin rahatligiyla,hos sohbetlere baslamistik.Bir yandan da sobanin uzerinde haslanan misirlar ikram edilmisti.(koliva)Ne kadar cok yemistim.
Normalde uykumu kacirir ama ictigim onca cay bile fayda etmemisti.Zaman da oldukca gecmisti.Ahmet Amcam,Mehmet Abiye donerek..
_Ahmet’i cikar yatsin usak daa.
_Hade Ahmet yarun devam ederuk,cok yoruldun yat da dinlen..Zoraki bir olur cikmisti agzimdan..
_Iyi aksamlar..
Biliyordum;yukari kattaki misafir odasinda uyuyacaktim hemde yanliz basina.
Bunu dusunurken bile icimin urperdigini hissettim ama diyemedim.
Ne derler di sonra o kadar ovguden sonra tum karizma da ayaklar altinda kalmaz miydi!!Mutfaktan (ashana) cikip,avludaki dar merdivenlerden yukari kata cikiyoruz.Onde Mehmet Abi elindeki fenerle aydinlatiyor ciktigimiz yerleri,merdivenin hemen basinda parlayan sey dikkatimi cekiyor soruyorum.
_ Bunlar ne abi?
_Onlar mi? Haa Ahmet’cugum onlar Dedeka larumuzun mezar taslari,yaptirdik da yerlerine koyamaduk,simdilik burda duruyorlar.
Allahim bu ne yaaa!! Korku filmi gibi. Niye evin icindeler?Fenerin aydinlattigi sey benbeyaz mezar taslariymis.Uzerlerinde yazilari da mevcut “Emin Oglu Ali Efendi (Ozbilgi),Emin Oglu, Ahmet Efendi( Ozbilgi) tarihleri ve Ruhuna fatiha”!!Iki kardesin mezar taslariydi bunlar.
Yazilari adeta beynime kazinmisti.Niye sordum ki ne olduklarini?Sana ne git iste yoluna!!
Yeniden endise ve korkulara burunuyorum.Ne olurdu asagida bir yerlerde yatsaydim! Biri si yanimda olsaydi!Olur mu? ormani cesaretle asip gelmis,cesur yurekli Ahmet!!, evin icinde ki bir bolumden mi korkardi!!Evet hemde cok korkardi ama bir turlu anlatamadi bunlari.
Misafir odasinin gicirdayarak acilan kapisindan iceri giriyoruz.
Ne kadar da buyuk gorunmustu gozume o an.Kocaman bir oda kosede minicik kalan bir yer yatagi.Ne guzel de kokardi bu oda sanki; burdaki tum yasanmis,sohbetlerin guzelliklerin,tarihin kokusu odanin icinde sakli ve dopdoluydu anilarla Ne yazik ki: bir daha kimseler soluyamiyacak,yasayamiyacak , o guzellikler, olamiyacak bir daha o , oda da!!!
_Kardasum elektrigi yatagun yanina birakayurum,disari falan cikarsan.Allah Rahatluk versun,yarun gorusurukk..
_ Tessekkurler Mehmet Abi,iyi aksamlar.
Nasil gecer bu gece?Biter mi zaman?Usulca kuruldum yatagin bir kosesine,bir turlu icine giremiyorum yorganin.
Uykusuzluktan bitmistim halbu ki.Son bir caseretle yorgani uzerime cektim.
Gozlerim acik ve karsidaki yari acik olan pencerelerden sizan ciliz bir ay isigi ve cok asagilardan coskun bir sekilde akan, Solakli Deresi’nin odama kadar ulasan sesi.
Kendi ,kendimi telkine baslamistim.Yat uyu , sabaha hic bir korkun kalmaz diye.
Gozlerim kapali degildi o an ama olanlar olmustu.Biz sehirde yasayanlar adina “albasti,kara kura” deriz,koyde ki malum ismi(Davara)Adeta boguluyorum,nefes alamiyorum,bir turlu uzerimdeki agirligin altindan kurtulamiyorum.
Ne kadar kaldim bu durum icinde,nasil terler icinde kalktim,kurtardim kendimi hatirlamiyorum.Zamanin durdugu an! Tek animsadigim,zoraki,oraya buraya,carpa,carpa acabildigim oda kapisiydi.Feneri dusunen kim?El yardimi ile surune,surune merdivenin basina gelmistim.
Birden mezar taslarinin oldugu nokta da bulmustum kendimi gozlerimin o an yuvalarindan ciktigini hissettim!!Var mi bunun otesi!! Carparak,yuvarlanarak, avluya buyuk bir gurultuyle cok sert bir inis yaptim..Odalarindan telasla,merakla gozlerini ovusturarak gelen ev halki nin ellerindeki fenerler avluda yerde yatan bendenizin !!uzerinde yogunlasmisti..
_Ula nedur? Ne oluyuurrrrrr? Ne isin var yerde daa? Dustin mi? Sorularin hepsine verdigim cevap,isyan edercesine agzimdan cikan tek sey_Yeter artik,dayanamiyacagim yaaa!!
kesin beni!! yukari gitmem orda uyumam… Olmustu.
Artik sakliyacak birseyim de yoktu.Tum gercekleri ile anlattim olanlari.
Uykulari bir anlik kacsa da yuzlerindeki gulumsemeleri gozumden kacmamisti,benim merhamet bekleyen bakislarima yanit Ahmet Amcam’dan gelmisti..
_ Iyi gitmaa , oraya daa..Iceri de Anamun karsisinda sereruk yataguni.Yatarmisun orada?
Sadece basimi evet gibilerden salladim.
Off Allahim bu hayata tekrar gelis gibi birseydi.
Ne korkular,eziyetler cekmistim,su kisa gunun icinde hic unutulabilir miydi? Sahzene Halam’in horlamlari ninni gibi !! gelmisti bana , aslinda nefret ederim, uyuyamam ama bu kez durum cok farkli.
Hatta cok melodik,ahenkli ve huzur vericiydi bu kulak tirmalayan sesler!!Sanirim hayatimin en rahat uykularindan da biriydi!!Cok erken den uyanmistim.
Bu deliksiz uyku sonrasi.Sahsene Halam yoktu,demek benden once kalkmisti,duymamistim. Dun ki olanlari dusundukce,biraz da utaniyordum ama rezil olmak,zaaflarin aciga cikmasi bazen daha iyi sonuc veriyor, inanin.
Oysa ben saklamistim.O bulunmaz oksijeni icime cekmek icin evin avlusuna ciktim.
Harkulade denir ya’iste oylesi nefes kesici bir manzara,gunun isiklari Sahinkaya’yi yeni , yeni uyandiriyordu.
Yanda duran bilegi tasina gozum takiliyor (Klostra)Usta bir marangozdu Rahmetli Hasan Dede(Hasan Emin Ozbilgi)Olmeden onu bu bilegi tasinda keser,bicak bilerken, seyretmistim.
Cocuktum ama hatirliyorum , yavas,yavas tasa su verir, konsantiresini bozmadan da cidiyetle calisir isi bittiginde neselenir, mavi gozleri daha farkli parildardi .
Hemen evin onunde ki erik ve armut agaclarinin meyvalari; al ye beni diye duruyorlar karsimda !!,oraya dogru hamle yapip,bir ikisini alip yemek istiyorum ama ahirdan sesler geliyor,birakip oraya yonleniyorum. Sahzene Hala’nin sesi.Yari Rumca yari Turkce birileriyle sesli bir sekilde konusuyordu.
_Rahat durun daaa nedur? debelenuyusunuz!!!
_Imannas natro ise..Merak edip,ahirdan iceri giriyorum..
_ Hala ne yapiyorsun,Kiminle konusuyorsun?
_Ula Muhammed’un usagi,uyandun mi? Iyi yattun mi?
_Evet cok guzel bir uyku cektim.
_Aksam Korkuttun bizi torunum daa,biryerin acidi mi?
_Yok birseyim Hala ama orda yatmiyacagim senin yaninda uyuyabilirmiyim hep!!?
_Olsun usagum,yeter ki sen rahat et..
_Sagolasin halam, bir tanesin..
_Bak bu sagdugum inegun ismi Alacali,su yandaku Abrila,ordadaki Kastana,oburu Yildiza ve kosedeki Kinali..Hepsinin bir ismi vardi ve nasil da sevgiyle,ilgiyle yanasiyordu onlara.Cocuklarina,torunlarina , gosterdigi sevgiden,farksiz,sevkatli ve de anac…
_ Sen de sagmak istermisun usagum?
_ Yok hala belki baska bir gun.
Icimden aman bir darbe de bundan gelir endisesi duydugum icin denemeden vazgecmistim!!!
_Olsun usagum hadi cikalim sana bir sut kuymagi yedurelum daa..
Evin halki uyanmisti. Caktirmiyorlardi ama ben gorebiliyordum ifadelerinden ama hic bahsetmediler aksam yasananlardan , sanirim beni daha cok utandirmak istemediklerinden di.
Nese icinde kahvaltimizi bitirip,Mehmet Abiyle ufak bir yuruyuse ciktik.Gunduz gozuyle gezmenin tadi da bir baskaymis ama!!Hanefi Amca’nin(Ozbilgi)evi,sirasiyle Alay,Rahmi,Dursun(Tiryaki) ve M.Ali Karabiyik.
Hepsini soruyordum ne kadar orjinal yapilardi bunlar. Sonra biraz daha yukarlara cikip.yesillikler icinde cok hos gorunen baska evler.
_ Ahmet’cigim bu ev Suayip Oztas’in,yandaki Ahmet Oztas’in . Daha yukarda Veysel Hamit,Muahammet ve Ismail Oztas’in evleri var.Iki kisinin ancak yuruyebilecegi tahta kordonlu merdivenlerden, asagi yoneliyoruz.Hava da manzara da harika..
_ Bu ev Mavro Mustafa’nin.Gunes in iyiden, iyiye aydinlattigi ucsuz bucaksiz yesilikleri seyretmenin keyfi ni baska bir yerde bulabilmek ne mumkun.
Adeta bir kus misali ucup,buralari havadan gorebilme hissine kapilmamak ta elde degil.
_Su asagida ki ev Sahmut’un yandaki catisi gorulen de Murutoglu’nun..
Ilk once evlerini ve isimlerini ogrendigim bu insanlarin cogunluyla oralarda kaldigim muddet icinde ,tanisma firsati da yakaladim.
Ne kadar da ,sicak kanli,misafirperver ve cok ictendiler.
Bana karsi gosterdikleri,ilgi ve sevecenligi de hic unutamam…
Gecen sene;Sur’a gittigimde bu basimdan gecen olaylari tekrar o an gibi canli yasayip,anlatirken,ne kadar da cok gulmustuk aile arasinda.
Dusun dum de;madem ayni duygularla,ayni sevdalarla olusturulmus bir sitemiz var.
Hikayeyi bir de sizlerle paylasmakta sakinca gormedim.
Umarim bu yaziya doktugum hikaye ile bir yerlerden sizlere de dokunabilmisimdir…
Unutmadan sunu da soylemeliyim:
Bu yasadigim gercekten kabus gibi iki olay sonrasinda yasantim da ,hep cesur,korkusuz ve cesaretli oldum.
Demek ki bazen yasamak ta lazim mis bu turlu korkulari.
Bir aydan fazla kalmistim.Amcamin verdigi derslerin yararini eylul sinavini basariyla gecerek vermis,bundan sonraki okul yasantimda boylesi bir hataya bir daha dusmemistim..
Yazimda ismi gecen:Su an hayatta olan kisilere ,saglik,mutluluk.Ebediyete intikal etmislere de Allah’tan rahmet diliyorum.Hikaye nin hayatta gecmesinde,bilgi,tarih,kurgu,lehce olarak emegi gecen,basta Sevgilli Yengem Fatma Ozbilgi,Amcam Ahmet Ozbilgi, Ablam Balkiza Ayan(Ozbilgi)ve Sevgilli Abim Mehmet Ozbilgi’ye cok ozel sevgi ve tessekkurlerimi iletiyorum…..
AHMET OZBILGI…