UZUN UZUN SUSARLARDI...

Caykara, Şahinkaya Köyü ve Kusmer yaylasi ile ilgili tüm bilgilerimizi burada paylaşalım.

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Köksal Ağaoğlu, Mehmet Aydinli

UZUN UZUN SUSARLARDI...

Mesajgönderen Köksal Ağaoğlu » Prş Mar 13, 2008 8:56 am

Mintanları, yelekleri, köstekli saatleri, muhtar çakmakları, mestleri, fesleri, kaşkolleri, tespihleri, “haci yağlari”, beyazlamış sakalları, sakal tarakları, süslü cilalı bastonları, çakı bıçakları, takma dişleri, uzun süre aynı deliğe takılan, çoğu kere yana kaymış ve ucu iliklenmemiş kayışları…
Normalden fazla yukarıya çekilen askılı “pondol”ları,
En son düğmesine kadar düğmelenen gömlekleri,
Konuşmaları, susmaları, oturmaları, kalkmaları,
Titreyen elleriyle yemek yemeleri, çay ve sigara içmeleri,

—Ya yedurun hau adamı
—Boban mı gelecek?
—Nekada kalacak?
—E şindi ne gelur?
—Hasta değil bişe değil nereye geluyu?

Gibi yaşlandıkça yabancı yerine konan yaşlılarımız…


***

Kaç kez dinlersek dinleyelim her defasında ayrı bir tat alırdık yaşlılarımızın sohbetlerinden ve ilginç hikâyelerinden.

Eskiden ihtiyarlar, cami kapısı yanındaki “oturak”larda oturarak namaz sonrası veya namaz öncesi sohbet ederlerdi. Baston ya da değneklerini ayaklarının arasına alıp çenelerini de iki elleriyle tuttukları baston veya değneğin üzerine koyarak konuşanı dinlerlerdi. Bazen baston ya da çubuğuyla yerdeki taşlarla oynarken konuşulan mevzudan uzaklaşarak öylece dalar giderlerdi.

Hava iyi ise “oturak” yerine çimenlerin üzeri tercih edilirdi. Birbirleriyle şakalaşırlar, tatlı hatıralarını anlatmak için sıra beklerlerdi. Her ne hikmetse konuşulan konuyla ilgili hemen herkesin benzer bir hatırası vardı. Zaman zaman sinirlendikleri ve titreyen elleriyle bastonlarını bazen havada bazen yere sabitleyerek salladıkları da olurdu bu sohbetleri esnasında.

İmrenirdik ihtiyarlara. Kimi zaman bizleri da aralarına alarak; kısa girizgâh olarak hal hatır sorup bıkıp usanılan yaramazlıklarımızı dindirebileceklerine inandıkları nafile nasihatlerini yaparlardı.

Eskiden her evin kapısının giriş kısmının sağı veya solunda bir iskemlede ya da yere serilmiş bir minderin, bir postun üzerinde artık eskisi gibi yürüyemeyen yaşlılarımız otururdu.

Köyümüzün coğrafi yapısı ve gençlik heyecanıyla mahalle içlerinden, bir an önce gitmemiz gereken yere varmak veya arkadaşlarla buluşmak, “gezmeğe” gitmek için, genellikle koşarak geçerdik mahallelerimizden. Dönüşte hızımız kesilir yorgun bitkin bir halde evimize dönerdik. Bu esnada kapı kenarlarında oturan yaşlılarımızla konuşmadan istesek de geçemezdik. Hal hatır sorulur. Merakla: “Yeduğun içtuğun senun, ne gördun ne çattun uşağum” diyerek yeni havadis almak isterdiler. Anlatırdık dilimiz döndüğünce ve büyüklerden böyle bir ilgi görmek mutluluk verirdi bizlere…

Çalışmanın, yılların, yoksulluğun verdiği sıkıntıların izlerini “sütlaç kaymağındaki buruşukluk” gibi el ve yüz derilerinden okumak mümkündü yaşlılarımızda.

Şimdi hemen hepsi rahmetlik oldu.

Ayrı bir şenliktiler bizler için.

***

Huysuz, dediğim dedik inatçı yapılı olanları da az değildi. Evin her işine karışacaklar, evin başköşesinde oturacaklar, çoğu yemeği beğenmeyecekler… Bu da doğrusu çoğu zaman sıkardı bizleri:

Yerlerini, boşluklarını özledik ama verdikleri huzursuzluklar, yaptıkları huysuzluklar hariç.

Bırakmadılar meyvalara, gezmeğe, oyunlara doyalım:

—Ola boğaldurman beni
—Ola kürildi yapman.
—Şamata yapman deyurum.
—Ey kerhaneciler, ola nerden geliyusunuz, nereye gideyusunuz?

—Ola aha deden.
—Kaçalum!

Şimdilerde, farkında olmadan tahmin edemeyeceğimiz derecede yaşlılarımıza benzemeye başladık bile… Benzer inatçılıklar, benzer huysuzluklar meğer biraz da kalıtım yoluyla geçiyormuş bizlere.

***

Babalarımızdan alamadığımız tadamadığımız sevgiyi çoğu kere dedelerimizden aldık. Onlara sığındık, babalarımıza yapamadığımız nazları onlara yapardık. Soru yağmuruna tutardık onları. Çoğu kere sıkılmadan ve “beyuk adam” gibi muhatap alarak cevaplardılar sorularımızı. Torun olmanın ayrıcalığı, tadı da bir başkaydı doğrusu:

—Deddee,
—Dedegaa
—Dedde nereye?
—Uzak yerlere gideyurum.
—Dede ben da geleyim.
—Yok yok uşağum orda kudikalar yer seni.
—Sen gelma . Sen ne istersen de, ben sana getururum.


El ele torunuyla yürürken kim kimi gezdiriyor belli olmayan yavaş ve aksayarak yürümelerini,
“Uşağum gel dumdumi yapalum” ,“Oy dumdumi dumdumi…” ezgisiyle torunlarına yaptırdıkları horonları hatırladıkça hala hüzünle karışık tebessüm ederiz.

***

Çoğu rahmetlik oldu kalmadı yaşlılarımız. Farkına varamadan yaşlanan bizler olduk şimdi...

Ölümüne alışamadığımız yakınlarımızın, ölümünü, öldüğünü unuturuz. Sanki her zamanki yerinde; evde, takıldığı yerde bizi bekliyor ya da sokakta, mahallede yürürken birden karşımıza çıkacakmış gibi bir his doğar içimize… “Aha şimdi şu köşeyi dönünce karşıma çıkacak, aha anahtarıyla kapıyı açıp içeri girecek. Bastonuyla kapıya vuracak” duygusuna kapılmayanımız az değildir…

Yoklukları önceden tahmin edemeyeceğimiz tesirle hala üzer bizleri…

Dertlerinin, yalnızlıklarının en büyük sığınağı; çoğunun, yine yalnızlık ve düşlere dalıp gitmekti maalesef.

Uzun uzun susarlardı.

Yere bakıp düşünürken dalıp giderlerdi bir süre.

Yaşlarıyla doğru orantılı uzun uzun susarlardı…

—Bizden geçti

—Artuk yaşlanduk

—Eğtiyarladuk

—Duymayirum,

—Eyi görmeyurum

—Ağrilardan uyuyamayirum

—Bi iştahsizluk bi sinir var bende nedu anlamayirum.

—Gün doldi artuk.

—Bitti, bitti uşaklar…



Sağ olanlara sağlık ve sıhhat, ölenlere de gani gani rahmet dileyerek sevgi ve selamlarımı sunarım…
Kullanıcı avatarı
Köksal Ağaoğlu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 176
Kayıt: Pzt Eki 24, 2005 5:30 pm
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Prş Mar 13, 2008 9:30 am

Eline ,emeğine,yüreğine sağlık Köksal !!!!!!!!!
(Sanırım uzun uzun yorum yapmağa gerek yok.)
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen Fatma Ozbilgi » Prş Mar 13, 2008 9:56 am

Ne diyeyim sabah sabah yine duygulandirdin beni koksal, yuregine saglik,oyle guzel ifadeler kullaniyorsun okadar guzel anlatiyorsunki yazina ekleyecek hic bir sey bulamiyorum, sadece bizi yine o gecmisimize geri getirdigin icin binlerce tesekkurler, seni tekrardan boyle guzel yazilarla aramizda gormek beni cok mutlu ediyor yuregine saglik.....
Kullanıcı avatarı
Fatma Ozbilgi
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 5100
Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya

Mesajgönderen Cengiz Selimoğlu » Prş Mar 13, 2008 3:04 pm

Geçen hafta bir yazını okudum programımda zor durdurdum yaşlarımı.Şimdide bu ama bu sefer aksın dedim yaşlar akacağı kadar.hafta içi gittiğim heryer insanlar o yazıyı kim yazdı hep kapattık gözlerimizi döndük o günlere ve ağladık dediler.bu haftada bunu okuyacam sevgili köksal
Kullanıcı avatarı
Cengiz Selimoğlu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 520
Kayıt: Pzt Nis 10, 2006 3:32 pm

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Prş Mar 13, 2008 4:30 pm

ne güzel anlatmışsın Köksal, tüylerim diken diken oldu bir bilsen
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Adnan Ayaz » Prş Mar 13, 2008 6:22 pm

...Sevgili Köksal,
...Tekrar tekrar teşekkür ederek seni her zaman aramızda görmenin zevki ve şevki ile yürekten kutluyorum.Bu bir iltifat ise bence hak ediyorsun.Bu güzel duygularla satırlara döktüğün ifadelerin geçmişi anlattığın gibi yaşayan bizleri derinden derinden duygulandırıyor...Yazılarını okudukça derin bir hüzün kaplıyor beni,eline yüreğine sağlık.
...Benim gibi birçokları dedesini tanımaz,ya da çok küçük yaşlarda dedesiz kalmışlardır.Ben,1955 yılında doğmuşum.Baba dedem (H.Mehmet ZAZOĞLU) 1947 YILINDA Sarıkamışta vefat etti ve mezarı da oradadır.Anne dedem (Şükürbey TURAN) İSE 1969 YILINDA VEFAT ettiğinde ortaokul son sınıfta okuyordum,çocuk denecek yaşlardaydım.Şükürbey dedemin bize ve herkese karşı davranışları tüm tanıyanlarınca takdire şayandır.(Allah gani gani rahmet eylesn.)Fakat o zamanın çocukları yani bizler dedemiz yaşındaki herkese dede mesafesinde yaklaşır ya da uızaklaşırdık...
...Yazınızın bir bölümünde dedelerden ilgi gördükçe sevinir biz de onlara yaklaşır ve onlarla sohbetleşirdik diye ifade ettiniz.Doğrudur,çocuklar sevgi ile büyürler.Bunu bilen yaşlılarımız zaten gereken ilgiyi her zaman gösteriyor.O nedenle yaşlanan bizlerin de ileriye yatırım için gençlere gereken ilgiyi ve önemi vermemiz gerekir.Ancak,unutmamalıyız ki yaşlılarımız da bizlerden ilgi bekliyorlar.Onların yanından geçerken bir selam vermek,hal hatır sormak onlar için büyük bir nimettir.
..."Gençlikte topluca gezmelerin yerini yaşlılıkta yanlızlık alıyor".Umarım yazınızı birçok genç okur da bir ilham alarak geleceğini en güzel şekilde hazırlamış olurlar.
...Ağaç yıkılmayıca yeri belli olmuyor.Yıkılmadan yerimizin belli olması dileklerimle tekrar sevgilerimi ve teşekkürlerimi bildirir o güzel yazılarıızın devamını dilerim.
Kullanıcı avatarı
Adnan Ayaz
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4990
Kayıt: Cmt May 06, 2006 11:31 am
Konum: TRABZON

Mesajgönderen Köksal Ağaoğlu » Cum Mar 14, 2008 7:56 am

Muhterem Muzaffer abi ve sevgili Fatma kardeşim bu siteye böyle ilgi göstermemiş olsaydınız bizler de beğendiğiniz yazıları yazamazdık. Sağolun varolun.

Cengiz kardeşim ilgine çok teşekkür ederim. Hüzün bizim öz kardeşimizdir.

Bülent, bu yazıyı aslında “Bülent Kardeşime” diye tayin olup Trabzondan ayrılacağın aklıma geldiğinde tasarladım.

Adnan abi, halk ozanı, dışı sert görünümlü yufka yürekli abim. Küçükken çok korkardım senden şimdi sevgini kaybetmekten korkarım. Sağol, hürmetlerimi sunarım.
Kullanıcı avatarı
Köksal Ağaoğlu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 176
Kayıt: Pzt Eki 24, 2005 5:30 pm
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Fatma Ozbilgi » Cum Mar 14, 2008 4:44 pm

KOKSAL KARDESIM SENIN YAZILARINI OKUMAYAN NELERI KAYIP ETTIGINI ANLAYAMAZ..ONUN ICIN SENIN YAZILARIN YORUMLARIN GECMISIMIZI BU KADAR GUZEL DUYGULARLA IFADE EDISIN BENIM VE BENIM GIBI KOYUNE HASRET GECMISINE OZLEM DUYAN HERKESI BAHDIYAR EDIYOR.. SEN YETERKI YAZMAYA DEVAM EYLE...
KESKE HUSEDE BURALARDA OLSAYDI ONUN SITEYE YAPTIGI KATKIYI KIMSE INKAR EDEMEZ SELAM VE SEVGILERIMI ILLETTIRSEN MUTLU OLURUM...
Kullanıcı avatarı
Fatma Ozbilgi
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 5100
Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya

Mesajgönderen Fatih Ağaoğlu » Cum Mar 14, 2008 9:14 pm

ABİ NE DESEM BİLMEM Kİ,HAKİKATTEN AĞLAMAMA RAMAK KALDI.DÜŞÜNDÜMDE MEĞER NE ÇOK DEDEGA KAYBETMİŞİZ ÇOCUKLUĞUMDAN BU YANA.ARTIK İNSANLAR ESKİSİ KADAR DA YAŞAMIYOR.ADNAN HOCAMIN ,ÖNERİ VE DİLEKLERİNİ İYİ YORUMLAMAK GEREKİYOR BU ANLAMDA.HERKESE UZUN VE SAĞLIKLI BİR ÖMÜR DİLERKEN, BİR GÜN BİZLERİNDE ANAGA VEYA DEDEGA OLACAĞI UNUTULMAMALI.GÜZEL YAZIN İÇİN TEKRAR TEŞEKKÜRLER ABİCİĞİM
Kullanıcı avatarı
Fatih Ağaoğlu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 253
Kayıt: Prş Haz 29, 2006 8:56 pm

Mesajgönderen İrfan Altuncu » Prş Mar 20, 2008 3:31 pm

Eline sağlik harika yazmışın yoruma yer kalmadı,Teşekkürler.........
Kullanıcı avatarı
İrfan Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 7263
Kayıt: Cmt Haz 23, 2007 1:33 pm
Konum: kocaeli

harika....

Mesajgönderen Ahmet Kerahmet Özbilgi » Sal Mar 25, 2008 5:01 pm

Iste baska bir koksal Klasigi:Sabahladim inanki;bir de dusun 8 saatlik zaman farkini.Olsun yazilarini okumak gercekten cok keyifli.Umarim senin gibi yazarlarin degeri bilinir en azindan iki hos kelime ile gonlu oksanir cunku gercekten bunu hakkediyorsun sevgilli koksal.Sakin frenleyim deme!! ve bu muthis yazilarini bizlerle paylasmaya devam et.Tebrikler,basarilar,teskkurler....
Kullanıcı avatarı
Ahmet Kerahmet Özbilgi
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 93
Kayıt: Sal Haz 05, 2007 12:24 pm
Konum: Avustralya/Melbourne/ Caykara/Sur


Dön CAYKARAMIZ, ŞAHİNKAYA KÖYÜMÜZ VE KUŞMER YAYLAMIZ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir

cron