gönderen Naci Altuncu » Prş Eyl 21, 2006 7:20 pm
YAYLANUN “BER”LERİ…
Prahimağanun beri, Sulanun beri, Hacidurmişun beri ve Murudun beri.
Çocukluğumun ve ilk gençliğimin anılarında çok sık yer alan mekanlar bunlar. O günlerin anılarını bile dinleyemeyen gençlere bir kaç cümlelik tanım yaparak “yaylanun berlerini anlatayım.
Ber : Koyunların sağılmak üzere konulduğu ağıl. Neyse Kuşmerde ki berlerin duvarları hala yıkılmamış. Ama berler işlevini tamamen yitirmiş. Ber kültürü sadece 40 yaş üzeri kuşakların anılarında var.
70 li yıllar; Kuşmer’ de üç bin , dört bin koyunun olduğu yıllardı. O yıllar Kuşmer tam anlamıyla hayvancılık yapılan bir yaylaydı. Yaylanın çıkım zamanını da, inim zamanını da çobanlar belirlerdi.
O yıllarda yapanlar için Koyunculuk bir yaşam biçimiydi. Yılın 12 ayı koyunlarla uğraşmak zorundaydı koyuncu olan. Eskide büyüklerin söylediği “koyuncunun bırakun düğune gitmesini, cenazeye bile gitmesi günahtur.” Sözü her şeyi anlatanbir sözdü. Kısacası koyunculuk zor işti, çileli işti. Ama vazgeçilmez tiryakilikti koyunculuk.
Neyse ben döneyim berlere.
İbrahimağa’nın beri. Beri İbrahimağalar’ın mahallesinde kurulduğu ve büyük olasılıkla da onlar tarafından kurulduğy için için böyle anıldı.
Yaylanı en kalabalık beri idi. Her ber zamanı en hareketli, en kalabalık, en neşeli pek çok zaman kavgalı, gürültülü beri idi.
Koyun sağanlar berin başındaki taşlarda oturur. Kadınlar ve çocuklar onlara berin içinden koyun getirir koldan geçen koyunu bacaklarından yakalayan sağıcı kazanın üzerine çeker ve sağardı. Koyun sağanların 3,5 hatta 8 ayrı kazana koyun sağdıkları ve her koyunda kazan değiştirmek zorunda oldukları çok olurdu. Koyun taşıyanlar kendi koyunlarını tanımak için kulaklarındaki nişanlara bakarlardı.
Şimdi İbrahimağa’ nun berindeki çobanları , berdeki oturuş sıralarına göre, kendilerine ait olan koyun nişanları ve çocukluğumdaki gözlemlerimle edindiğim karakteristik özellikleriyle anlatacağım . Eksiklerim olabilir. O günleri birlikte yaşadığım arkadaşlarım tamamlasınlar.
En sağda ; Paşa dedeka. Paşa prahimağanun. Zayıf yüzü ,siyah sakalı ve İstanbul şivesine özenen sesi hala kulaklarımda “verin, verin koyunu. Birakiniz koyunu.” O olmadığı zamanlar Mahmut emice her zaman sininrli , her zaman bağırarak konuşur. Sağılırken rahat durmayan koyunu sırtüstü yatırır, kaldırır tekrar sağardı. Nişanları Sağ kulak makas sol kulak kocot idi.
İkinci taş hacmahmut Şevket emicenun idi. O da çok sinirli idi. Çoğunlukla bernek almaz, kendisinin ve babasının koyunlarını sağardı. Hamza emice ile aynı taşa nöbetleşe oturulardı.Nişanları sağ kulak kocot arkadan basma idi.
İkinci kolun sağında Şafleya dedeka otururdu. Beyaz sakalları , çekik gözleri kısa boyu ile Orta Asya Türkmeni’ni çağrıştırırdı.Bere en büyük kazanla gelirdi. Sağdıktan sonra çoban değneğini kazanın sapına geçirir ve torunu Ahmet’le kazanı eve taşırdı. Yarı yazdan sonra koyunların sütü üçte iki azalsa da O büyük kazandan vazgeçmezdi. Şafleya dedekanun oturma taşı farklı idi. Biz o taşa yağlı taş der ve her bere gidişimizde o taşı kapmak için yarışır oturak taşlarında arabacılık oynardık. En değerli olanda o yağlı taştı. Şafleyalarun nişanı; sağ kulak yarma sol kulak kocot idi.
Şafleya dedeka ile aynı koli Altunci Ahmet paylaşırdı. En çirkin taş babamınki idi. Çok kez niye düzgün bir taş bulmuyoruz dedimse de babam hiç önemsemedi ve o rahat olmayan taştan vazgeçmedi. Çok bernek aldığı için sağmayı en geç o bitirirdi. Altuncilarun nişanı sağ kulak makas sol kulak önden aluk. idi
En çok koyun sağılan kollardan biride Kazanci Haviz ve Prahimağaoğli Dursun emicelerin koli idi. Bu kolun bir simgesi de Haviz Hatice idi.Koyunları onoun kadar seven bir bayan hiç görmedim. Tüm yaşlı kadınlara O yardım ederdi. Kazancıların nişanı sağ kulak kocot sol kulak arkadan aluk idi.
Sonra Kazancı İbrahim emice ve Pergel Mustafa emicenun koli. Sağmayı en erken o kol bitirirdi. Biz çocuklar için o kol sıkıntıydı. Hemen bizi kolun ağzına nöbetçi yaparlardı. Geri kalan koyunlar o koldan kaçmasın diye ber bitene kadar oflayarak , puflayarak üşenerek sıkılarak bekler dururduk.
, Son kolda Kedir Ahmwetçavuş dedeka ile Şuayip dedeka vardı. İki kardeş ordaa uzun süre sonra birbirlerini görmüş gibi sürekli sohbet ederek sağarlardı.Onların nişanı bizim kinin tersi idi sol kulak makas sağ kulak aluk. Daha sağı solu ayırt edemediğim zamanlar opnların koyununu da yakalar bizim kola getirirdim. Tabii ki eşşoğoleşek diye başlayan fırçayı da yerdim.
Berde az koyunu olup” kol”i olamayanlar ve bernek verenlerde vardı. Aklımda kalanlar. Koter (Tuci) dayım, Hacı İlyas Altunci, Kulur Hasanbey, Necmettin kulur, Posteki Ahmet emice, Zebeşke dedeka, Sakalli dedeka, Kazanci Hatice hala,çüboçer , Ç avş Molaselim emice, Karahüseyin emice ve diğerleri vardı.
Diğer berlerde yaşananları bilemem ama Hangi berde kimler vardı yazayım
Hacidurmişun berinde; bilumum hacidurmişlar, (Simge Safet ‘ti) Dursun Onbaşı, Kavaz Ahmet emice, Kot Haviz emice,
Murudun berinde; Murutlar,Haviz Mehmet, Haviz Hasan, daha eskişlerde Ali Osman dedeka ,Huseyin Murut dedeka, Borzancılar. Hatta Borzancinun beri deyenlerda olurdi.Çofalalar.
Sulanun beri; Sulalar, Gencalilar, Naneko Mahmut emice,Necmettin kulur, çok eskiden Niyazlar,
Anımsayamadıklarımdan özür dilerim. Bilenler yorumlarda eklerse svinirim.
Her berin iki sürüsü vardı. Sağınlar ve kısırlar olarak. Koyunlar nöbetleşe beklenirdi. Aynı gruptaki çobanlar birbirine “Refik” derler nöbet günlerini yaylanın çıkımında belirlerlerdi. Nöbetleri belirlerken müthiş bir hesap yaparlardı. Kalem kağıt olmadan hesabı yapar birbirini ikna eder, nöbet çizelgesini hazırlarlardı. Bbam ortaokul lise yıllarımda bu hesabı bana yaptırtmaya çalışır beni “imtihan” ederdi. Her defasında sınıfta kalırdım.
İsterseniz problemi yazayım. Ödüllü. Çözebilen sınıfı geçecek.
Problem: Prahimağanun berinde tplam 1214 sağin koyin var. Bu koyinlari l3 çoban toplam 105 gün bekleyecek. Her gün sağinlara bir kisirlara bir çoban gidecek.Çobanlarun koyin sayisi aşağidaki gibidur.
Kazanci haviz 2l4 , Paşa Mahmut 193. Altunci Ahmet 180 ,Haci Şafleya 176,Prahimağanun Dursun 153, hacimahmut şevket 65, Hamza 35, Kazanci İbrahim 50,Ahmet Çavuş Enver 42, Şuayip 30, Çordan Ahmet21, Pergel Mustafa 18, diğerleri 37
Koyin sayisina göre bir ayluk nebet sirasini yapun.
Buyurun yapan sitede çizelgeyi yayınlasın ve sınıfı geçsin.
Ber her gün kuşluk vakti gelirdi. Öğlen geçtikten sonra giderdi.Yazbaşı bir buçuk ay koyunlarda süt çok olduğundan ikindi beri de olurdu. Sağın koyunlar geceyi çeleb deresinde , komarluk ve Plakana taşölardaki koyun yataklarında geçirirdi. Buna dişari ki yatak denirdi. Kuzular ve şişekler yani kısırlar sabah ezanla yayladan çıkar akşam ezanıyla yayladaki yataklarına gelirdi. Her çobanın bir koyun köpeği olurdu. Bu köpeklerden özellikle koyunu olmayanlar çok korkardı.
Koyun kuzu ayırımı yaz başlı yapılırdı. Çok zor ,çileli ve hüzünlü bir olaydı. Onun için en uygun yer Küçük Kemer’in arkasındaki Ğoruktera denilen yerdi.Sürü bu çebere sürülür. Yukarıdaki tek çıkış aralığından sadece sağılan koyunlar çıkartılırdı. Anasından ilk kez ayrılan kuzuların melemesi, koyunların buna karşılık vermesi adeta bir ağıta dönüşürdü.
En eğlenceli olaylar. Çocukluğumuzda Kuzi kayasında koç binme ve dere göllerinde kuzu yıkama idi.Yıkama ve kırkma işlemleri imece usulü birlikte yapılırdı. Önce koyunlar , 15-20 gün sonra da kısırlar kırkılırdı. Kuymaklar, yemekler baklavalar , ziyafetler… Hilesiz, ard niyetsiz , teklifsiz yenilir ayranlar ,yayla suları kana kana içilirdi.
Tüm yaylanın yününü Ordu’lu Mustafa adında bir tüccar alırdı.
Koyun sütü değerli idi. Koyuncunun misafirine dostuna, akrabasına en büyük ziyafeti Bulama ve koyun yoğurdu olurdu. Bulama koyun sütünün sade olarak uzun uzun kaynatılarak ve karıştırılarak kaymak kıvamında bulamaç haline dönüştürülmesiyle yapılan yemeğe denirdi.
Koyunların en çok yakalandığı iki hastalık vardı. Tabak ve titreme. Özellikle titreme ağustos dan sonra yayla çimenlerinde çıkan zehirli bir otun zehirlemesiyle koyunu anında öldüren hastalıktı. 20-25 GÜN İÇİNDE ONLARCA JOYUN YA MUNDAR OLUR YADA KESİLİRDİ.
Berleri anlatmakla bitirmek çok uzun iş. Ben yazıyı Koyunları betimleyen isimlerle bitireyim.
Kelika :Boynuzları gözlerinin üstünde halka şeklinde büyümüş koyun
Fase: Yüzü beyaz siyah koyun
Sise : ağız ve burnunun çevresi siyah benekli beyaz koyun.
Tebeli; Kafasının tepesinde beyaz olan siyah koyun.
Boze : rengi griye vçalan koyun
Ğuluman :Kafasında çok yün olan koyun
Sarika: yüzünde kına rengi çiller olan koyun.
Çizmeli :ayakları farklı renkte olan koyun.
Yakali: omuz ve boyun kısmı siyah ya da kahverengi olan beyaz koyun.
Koluk :Boynuzları büyümemiş keçi.
Şişek. 2 yaşına gelmiş koyun
Toğli: 2 yaşında erkek koyun
Koyun nişanları
Makas: kulağın ucundan V şeklinde kesilmesi
Aluk: Kulağın yandan oval kesilmesi
Kocot: Kulağın ucundan düz kesilmesi
Yarma :Kulağı ucundan geriye dğru çizgi şeklinde kesilmesi
Deluk: Kulağın küpe deliği gibi delinmesi
Yan çalma :Kulağın ucundan çapras kesilip atılmasıdır.
Basma :Kulağın ucuna yakın yerden ve önden yada arkadan hafif kesilmesidir.
Şimdi bu nişanları çeşitli şekilde kullanırsak, tek ,çift,sağ,sol,ön, arka binlerce farklı nişan yapabilir miyiz.Yaparız tabi . Eskilerde öyle yaptılar. Ama son zamanlarda boya çıkınca nişanlar bırakılmaya başlanmıştı.