Dile kolay ama yasamis gonullere hic de kolay degil.
Ceyrek asir nerdeyse 21 sene olmustu kardesimi gormeyeli. Son gorusmemiz 1985 martiydi.
Ben askere giderken o bir sene sonra kazandigi okul icin Ordu’ya gitmisti.Uzadikca,uzadi,katlandikca,katlandi onca zaman.
Bana vatan olmustu Australya.Ismail’e Fransa.Gorusemedik bu surede ama ozlemlerimiz depresti birbirimizi her andigimizda huzunlendik ve dertlendik.Telefonda karsilikli yapilan sezlenislerimizin tumu ozlemdi.Sozler verdik birbirimize ’ su zaman gelecegim , bu zaman gorusecegiz’ diye ama tutmamisti pilanlar,gelmemisti yerine verilmis sozler.
Hele o bizleri birbirinden ayiran uzun yollar.Neler degismemisti ki;bu kasvetli yillarin icinde.
Bir cok seyi ayri yasadik.Benim ve onun evliligi,cocuklarimiz,mutluluklarimiz,bizleri cok uzen yakin olumler ve daha neler,neler.
Gencligimiz ucup gitmisti bu cok uzun zamanda , orta yasa gelmis iki kuzenin bulusmasi da anlamli ve duygu doluydu.
2006’da nihayet karsilastik,doya,doya sarildik hasret giderdik kardesimle.Ne kadar da cok konusacak konumuz vardi.Gecen onca saate inat hic yorulmamis,pes etmemistik
.Uzun uzadiya baktik inceledik birbirimizi, yuzumuzde olusan yillarin cizgileri ele verse de bizi,mutluyduk ,bulusmustuk.
Gercekten de cok kisa olan bu hayatta birbirinden uzun sure ayri kalmis,yollari , ozlemleri, kesismemis uzaktaki yakinlarin bulusmasiydi bu an..

Cok cabuk gecmisti izinler.
Yine ayrilik zamani ve yine huzun. Yakinlarimiz tum sevdiklerimiz ardimizdan uzulseler isyan etseler de Ismail’i bekliyordu Fransa benim yolum daha da uzun ve herseyden irak adeta son durak!. Australya..
Bu kez soz vermistik karsilikli birbirimize bu kadar uzatmiyacak, acmiyacaktik arayi…2007 de bu sozumu yerime getirerek Fransa’ya gittim…
AUSTRALYA TURKIYE FRANSA UCKENI
Ulkeme her bahar gelisinde icimi tarifsiz bir heyecan kaplar da ,alamam kendimi vatan i , sevdiklerimi, dusunmekten.
Gurbet boyle bir sey iste nerde yasanirsa, yasansin sanirim dunya’nin her kosesine dagilmis insanimizin ortak paydasidir bu hisler.Benim kisi biraz daha degisik; kisin ortasinda ilk bahara girmekte olan Turkiye’yi kiskanmak!!Zifiri, karanlik ta gunesin isitigi sabahi dusleyerek,kendi dilinde basta annene ve sevdiklerine” gunaydin” diyebilmek.!!.Boylesi de olmassa nasil gecer,o ulkelerde zaman,nasil bekler ve nasil da dusler,silasindan ayri kalan.
Soguk bir Melbourne kisi ve mevsimlerden agustos ama usutmuyor bu soguk,viz geliyor bana cunku gidiyordum cok ozledigim sicacik vatana..
Ne metiyeler dizilmistir bu gune degin , ne de guzel siirler yazilmistir ulkem uzerine onsuz olunmaz,onsuz olunmez.
Dusunceler,inanislar,kimlikler ne olursa olsun kisinin dogup buyudugu vatan dan odun vermesi ne mumkun.Bunu yillarca yasadigim ulkede ki yuzlerce degisik ulkeden gelen insanlari tanidikca bir kez daha cok iyi anliyorum.
Onlar icinde ayni duygular ve ayni degerler gecerli . Turkiye’de yim bir agustos sabahi yirmi bes saat suren yorucu yolculuk,
Yesilkoy Hava Limani na geldigimde yerini tatli bir huzura ve rahatlamaya birakiyor.Kistan, yaza , geceden , sabaha..
Buruk bir ayriliktan, mutlu bir kavusmaya.
Basta annem,ablalarim,tum yakinlarim ve arkadaslarim , yeniden gormek ve onlarala hasret gidermek ne kadar da anlamli ve mutluluk vericiydi.

Keske herzaman boyle kalabilseydi bu tablo ama yine gelecek iznimin sonu yine ardimda sevdiklerimi birakip istemesem de donecegim evime orda da beni cok seven bekliyen iki can oldugunu bilerek. Ankara,Istanbul,Tekirdag,Antalya ve Trabzon arasinda mekik dokurken zamanin nasil da cabuk gectigini inanin hic anliyamamamistim.
Her bir sehirde yasanmis guzel anlar memleket ozlemimin bir nebze olsun azalmasina yol acarken , bir kez daha bu esi,benzeri olmiyan ulkede dogmus,buyumus olmanin derin gururunu yasiyordum..
Sayili gunlerin cabuk gectigi malum,anneme,ablalarima ve tum sevdiklerime veda ederken yasanan karsilikli duygulu anlarda ki ifade birbirine doyamamislikti
.Ailenin ne denli onemli ne denli kutsal oldugunu onlardan ayri kaldigin yillarda cok daha iyi anladim .Yine de sansliyim gorebiliyorum uzaktayken seslerini duyabiliyor onlarin varligi ile avunuyorum.Ya bir daha hic goremediklerim!! rahmetle aniyor ,onlarin sevgisini kalbimde yasiyorum..
7-Kasim-2007 Carsamba Istanbul’dan sabahin erken saatlerinde havalanan ucagim Bruksel’e indiginde Ismail kardesim kucuk oglu Kaan’la beni cikis kapisinda karsiladi.Iste sozumu tutmus olmanin mutlulugu ile onlara sarildim.

Benim gibi yillarini gurbette ayni duygulari yasiyarak gecirmis dayi oglunu yasadigi ulkede ziyaret ediyordum.
Boyle onemli tarihleri hep ayri yerde tutarim,aldigim ufak notlarla bunlari yaziya donusturup,bir bakima olumsuz olmalarini saglarim.Yaklasik bir saat araba yolculugundan sonra Fransa’nin sirin bir sehri Tourcoing’e ulasiyoruz.
Sehirde ilk dikkatimi ceken eski ve tarihi binalar,duzenli bir trafik goz alabildigince uzanan duzlukler ve yemyesil bir doga.

.Evin kapisinda bizleri karsilayan Fatma kardesimin hazirladigi nefis kahvaltiyla kendimize geliyor muhabetin en koyularina daliveriyoruz..

Allattin evin en buyuk oglu, hayatinin baharinda bu dunya dan ebediyete gocen benim sevgilli dayim in ismini koymuslar ona.Ecem ve Gizem ailenin en kucuk bireyleri ve Kerahmet’lerin ilk ikizleri nasil sirinler , nasil tatlilar, allah nazardan esirgesin doyamadim onlara.

Sonradan bu ikizler kervanina Dursun kardesim de katkida bulunarak, Ismail abisinin rekorunu egale edip onu bu konuda yanliz birakmadigi ovunerek anlattigini animsiyor ,canim kardesimin de bu arada kulaklarini cinlatiyorum.

Fransa’ya gelmeden iki hafta once onemli bir rahatsizlik geciren Ismail’in; ben ordayken nasil da moral bulup,iyilestigini, o cakmak,cakmak mavi gozlerinin parildamasi indan anlamamak ta mumkun degildi.
Cok iyi agirladilar beni, ailece hatta utandirdilar bu kadar asiri ilgiden ve misafir perverlikten basim dondu desem yeridir.Bu arada Ahmet ve esi Fatma Uysal’in, Vedat ve esi Melahat Uysal’in birbirinden farkli,lezzetli yemeklerden olusan nazik davetlerine ve o zevkli sohbetlerine de deginmeden gecemiyecegim.

UYSAL VE OZBILGI AILESININ FERTLERI..
Ulkelerinden boylesi uzaklarda o kulturu ve sicakligi yasatabilmek ,canli tatabilmek onemli bir ayricalik.
Fransa gunlerim de cok cabuk tukeniyordu .Dil bilmek,degisik kulturleri o dille anliyabilmek cok onemli bir ozellik Ingilizce,Fransizca ama ya benim ana dilim onu konusabilmek yabanci bir ulkede ozledigin dille sohbet edebilmek Turkce’yi yasatmak cok daha farkli ve daha da guzel. Ismail’in oturdugu mahalle de o unlu fransiz kafe’lerinden birisinde”Café Du Centre’ mekan sahipleri Ali ve kardesi Asir’in o cok samimi ve sicak sohbetlerini de ozliyecegim..
Fransa’ya gelip te meshur Eyfel Kulesi’ni” Eiffel Tower” Sanzelize Caddesi’ni “ Champs Elyees” gormemek ne mumkun…Nasil soguk bir hava “buz kesiyor dedirten”oylesine siki giyiniyoruz ki yola cikmadan,Fransa’da kasim sogugu meshurmus.Adeta insanin iliklerine isliyor ama nafile benim Eyfel’i gormemi bir sey engelliyemiyecek.
Sagolsun Ismail kardesim hennuz tamamiyla iyilesmeden sirf benim icin yola dusuyor.Sevgilli kardesim Vedat’ta bu yolculukta bizlere eslik etti .Allattin ve Kaan Ozbilgi de kafileye dahil olunca 230 km lik Paris seyhatimiz basliyordu.
Yine cok duzgun bir oto yol guzargahinda ilerlerken, gordugum ilgimi ceken herseyi soruyor,notlar aliyorum.1,5-2 saate yaklasan bir surecte Paris Sehri hudutlarindayiz.

Oylesine eski o kadar ilgi cekici bir mimarsi var ki insan kendini alamiyor cevresindekilerden.
Bazi sokaklardan geciyoruz en genc yapilar iki yuz senelik ama sanki bu gun yapilmiscasina canli,heybetli ve goz alici.
Tarihini bu kadar guzel koruyan,bu denli onem veren ulkeleri gorup,bizim tarihimizin nasil da talan edildigine,halla bu istismara ,hirszizliga ve aymazliga goz yumulmasina da hayiflanmadan gecemiyorum.
Sehrin hemen girisinde Fransiz’larin meshur stad i “ Stad De France” muhtis goruntusu ile karsilasiyoruz.105 bin kapasiteli bu meshur stad adeta Fransizlarin futbol magbetlerinden birisi ve ugurlu olduguna inandiklari bir zemin.1995’te yapimina baslanip 98’de bitirilmis bu stadyumun ilk acilis macinda Fransa Ispanya’yi 1-0 la gecerken, yine bu sahada Dunya Kupasi Finali’nde bu kez Brezilya’yi 3-0 gibi net bir skorla yenip Dunya Sampiyonu oluyordu.
En son 2006’daki Sampiyonlar Ligi Finaline de ev sahipligi yapmisti bu stadyum.Sanki stadin yanindan gecerken o tarihi gunlerin tazeligini yasadim futbolun tum guzelliklerini, alani hinca, hinc dolduran seyircinin tezzuarratlarini.
Uzaktan bile olsa bu meshur stad i gorebilmek onemliydi benim icin ..

Nihayet uzaklardan Eyfel Kulesi’nin doruklarini gorebiliyorduk Yaklastikca daha da gorkemli bir hal alan Fransa’nin senbolu olmus bu tarihi yapiyi yakindan gorebilmek gercekten de heyecan vericiydi.

Paris’in unlu ‘ Demir Kule’si .Bu kadar soguga ragmen o mahser kalabaligindaki insanlar ve turist kafilelerinin kule altinda olusturduklari siralarin hangi birine girecegimizi sasirdik.

Yaklasik yarim saatlik bir bekleme zamaninda sira bize gelmisti.Kule nin iki ayaginda bulunan ve karsilikli bir emme basma duzeniyle calisan 50 kisi kapasiteli o tarihi hidrolik asansorle 57 metrelik ilk bolume ulasiyoruz.Burda tekrar siraya girmektense ikinci bolume cikabilmek icin demir merdiveni tercih ettik.115 metrelik ikinci bolume vardimimizda ayaklarimizda mecal kalmadi desem , abartmamis olurum. Birde dusunun 1665 basamaktan olusan kuleye merdiven yoluyla ulastigimizi..!Yavas ,yavas Paris sehrini ust noktalardan seyretmeye basladik.kus bakisi bir seyir.
Bu bolumde bulunan daha da modern asansorlerin biriyle son nokta olan 276 metrelik yukseklige ulasiyoruz..

O noktadan goruntunun buyusune kendini kaptirmamak olasi mi?.Nefes kesici bir manzara ve Paris kollarinizin altinda.

Bu bolumde kulenin tarihihini anlatan, resimlerle suslenmis bir sergi de var” 1887’de yapimina baslanip 1889 da tamamlanan Eyfel Kules’i Fransiz devriminin 100.yil kutlamalari kapsaminda muhtesem bir torenle acilmis.Yukseklik yukarda bulunan antenle birlikte yerden 324.8 metre Toplam agirligi 10.100 ton olan kulede 26 ay boyunca 3000 isci calismis ve 2,5 milyon demir percinle birbirine tuturulan bu yapinin ilgincligi Dunya da onu sayili mimarlik harikalarindan birisi haline getirmis.”.Benim icin cok ilginc olan bu tarihi bilgiler oyle saniyorum yolu bir gun Paris’e dusecek sizler icinde on bilgi acisindan faydali olur.Iyice sogumaya basliyan havanin da etkisiyle donus yolculugumuza erken baslamak zorunda kaldik.
Gectigimiz noktalarda aklimda kalan yapilardan biride ”Arch De Triompe”Napolyon tarafindan yaptirilan bu eser gercekten de goz aliciydi.

Paris’i boydan boya gecen’ Seine’ nehri kiysindan gecerken arabadan gorunen manzara : Uzerinde gunesin batimiyla olusan ,renk cumbusleri ve aydinliktan karanliga donusen gunde nehrin kenarlarindaki yapilarin issiklariyla su uzerinde olusturduklari romantik golgelerdi.

Son gecis noktamiz unlu Sanzelize Caddesi “Champs Elyees” adeta modanin kalbi olan bu meshur cadde de karsilikli dukkanlar sehrin en onemli alisveris merkezleri,restorantlar,kafeler burda toplanmis.

Oylesine yorgun dusmusuz ki;. kendimizde arabadan inecek gucu bulamayip evin yolunu tutuyoruz. Ismail ve ben haric digerleri derin uykudalar.
Gunun erken saatlerinde basliyan seyhatimiz gecenin ilerleyen saatlerinde son bulmustu.
Artik veda zamani ve yuzlerde ister istemez huznun belirtileri.8.gunum ve tekrar o cok uzun yol gozumde buyudukce ,buyuyor.Ozbilgi ailesi ile son kez bir arada kahvaltidayiz.
Fatma’nin marifetli ellerinden cikan cok cesitli leziz yemeklerini ve ozellikle de kavhaltilari cok ozliyecegim.Sofranin en goz alici noktasi her kezin gozlerinin uzerinde oldugu” Kuymak “ ti.Bir an once kasiklayip en altaki kazi yerine gelebilmek icin bir yaris vardir ya onu yapiyoruz..


Annem de guzel yapar kuymagi,Trabzon da da cok guzel olanlarini yedim.Herkezin degisik bir lezzet katma isi vardir ya Fatma Ozbilgi’nin yaptigi kuymak da baska bir lezette .
Hemen kendisine soruyorum” Herkez gibi yapiyorum ama ellerimle icine kattigim sevgi ve sir sanirim isin baska bir noktasi”.
Tarifi yazdim.Eve donuste deniyecegim bakalim o lezzeti tututrabilecek miyim? Nihayetinde sayili gunler tukenmisti .
Ozellikle cocuklardan ayrilmak cok zor gelmisti bana cok sevdim onlari ve son gun odama yazip biraktiklari notlarda da onlarin da beni cok sevdiklerini okuyup duygulaniyorum.

Buruksel Hava Limani ve” agizlar bicak acmiyor” Niye boyledir hava alanlarinda ki vedalar cogunlukla suskunlugu yegler,sarilip ayrildiginizda bir cok seyi icinize hapseder ucakta yanliz kaldiginizda disari atarsiniz ya oyleydi.


Ismail ve Fatma’nin da ardimdan bu duygulari yasadigini ogreniyorum.
Soz verdigim bu yaziyi ancak uzerinden uc ay gectikten sonra yazabildim.
Fatma Ozbilgi benden israrla baska yazilar da bekliyor ama biraz daha zamana ihtiyacim olacak.
Malum is guc hayat mucadelesi ve kosusturma ama ben yazilarimi siz sitede ki dostlarimla paylasmayi gercektem istiyorum ve sizlerden gelecek her turlu elestiriyi de bekledigimi belirtmek isterim.
Trabzon’a gittigimde ancak dort gunumu oralarda gecirdim.Acil islerim nedeniyle cok sevdigim memlekette fazla duramadim.Yine de ordan yakin akrabalardan aldigim bazi onemli tarihi nitelikteki yasanmis anilari yaziya aktaracagim.
Gelecek yazimin basligini simdiden hazir.
.“YASANMIS GERCEK BIR SUR HIKAYESI”..sevgiler,selamlar,saygilar…
A.Ozbilgi.. 18-02-2008 Melbourne..