HAYDEN ANABODAMO’YA
Bu çağrı ; “bu akşam Pehlevan’da toplanacağuk” demekti. Ama nedense hiç kimse “Hayden Pehlevan’a” demezdi.
1970 li yılların sonlarında biz Şur delikanlılarının büyük çoğunluğunun toplantı yeri Anabodamoda ki Pehlevan Ahmet Emicenun evi olmuştu. Bizim kuşak delikanlılar için , yaz- kış, gece – gündüz demeden Anabodamo da buluşmak, sabahlara kadar sohbet etmek, memleket sorunlarını tartışmak, orada bir gün bir akşam kalıp ertesi gün dönmek müthiş güzel bir olaydı. Gerçi o yıllar Şur’un her mahallesinde ve arkadaş grubu içinde yer alan herkesin evinde toplanırdık ama hiç biri Anabodamo toplantıları kadar renkli ve sık olmazdı.Başka yerlerdeki toplantılarda çok eksik olur, ama “hayden pehlevan’a dendi mi herkes koşa koşa Anabodamoya çıkardı. Ne mi vardı orda? Vallaha orda her şey vardı. Her şeyden önce köyü dipten başa geçmek vardı. Yani köyün havasını dibden başa teneffüs etmek, köylünün nabzını tutmak, eşle dostla ve kızlarla hasbıhal olma olanaklarını da bulma vardı. Sonra Anabodamoda güler yüzlü ev sahipleri vardı. Rahmetli Ayşe Hala, Allah uzun ömür versin Ahmet emice, Meryem ve Ayşe ablalar, Fadime yengemiz Çok kahrımızı çektiler. Kamil ve Mustafa Kazım la olan arkadaşlığımıza çok değer verdiler. Her birimizi onlardan ayırmadan bize çok ekmek yedirdiler, çok yatak hazırladılar. Bir gün bile surat asmadan . Nereden çıktınız şimdi, zamanımıydı der gibi bile bakmadan. Neleri varsa ; kurdular sofrayı , koydular üstüne , hep beraber yedik, içtik.
Anabodamo köyün en yukarısıdır. Aslında Pehlevanlardan yukarıda olan Kamalı meziresinin adıdır Anabodamo fakat, Pehlevanların mahalleside bu isimle anılır.Burası müthiş güzel bir yerdir. Hala hiçbir anlamda kirlenmemiştir. Tertemiz çelik gibi havası,der şırıltısını bile susturan sessizliği, yazın yeşili , kışın bele kadar çıkan karıyla bir İsviçre orman köyü gibidir. Ama yolsuz, ama elektriksiz. Ama yine de 5 yıldızlı bir toplanma yeriydi. Kim unutabilir orada yediğimiz, mısır ekmeği ile yoğurdun tadını. Ve ya turşu kavurmasını, kesme makarnayı, Ayşe Halanun kuymağını , patates çsumuruni.Ya bezergan aşındaki eşsiz tattaki kırmızı kabukları Kim unutabilir?. İnanıyorum ki; hiç kimse.
Hayden Pehlevan’a Çaykara’dan başlardı. Rahmetli Mehmet Özer , Adnan Ayaz’a hayde Pehlevana der yola çıkarlardı. Aşağı ki şurdan Nuri Birnciyi, Vedat Özer’i alırlar yukarı çıkarlardı. Çamur mahallesinden rahmetli Çofala Ahmet, Bobayrostan Murutoğlu Muhammet, Şahmut Hasan ve rahmetli Mahmut Bayraktar çağrılır, Zoroş’a geçilirdi.Durak Çordan Mustafa Hoca . Orada çay, yemek faslından sonra Kamalida var ise Ali Kama çağrılır, Ğadidan Boruzancı Muhammet, Altuncu Naci , Bazen Kürdo Helim, Koter Dayika, Reşit oğlu Zihni alınır, Gece yatsı vakti Anabodamo’ya çıkılırdı.
Karşılama “Oooo… ola ne eyi ettunuzda geldunuz “iltifatlarıyla başlar.Sarılma görüşme faslı bitmeden hazır bir sofrayı önümüzde bulurduk. Yemeği yedikmi bize ait “ustinki oda”ya çekilirdik. Sigaraları tellendirir sohbete başlardık. Gırgır, muhabbet,vatanı kurtarma derken gün ışımağa başlarken yatardık. Kalkış ertesi gün en geç saat 10 olurdu. İşi olanlar bazen yatmadan yola koyulurlardı. Kalanlarda son kahvaltıyı yapar, ayrılırlardı. Son kahvaltı diyorum çünkü gece sabaha kadar üç dört kez çay demlenir, peynir ekmek ne varsa yenirdi.
Bu güzellikleri, bu içtenliği, bu insan sevgisini yaşamış olmanın ayrıcalığını sitedeki gençlerle paylaşırken bile aynı sevinci ve heyecanı yeniden yaşadım. İsmen yazdığım arkadaşlarım bu toplantıların sürekli müdavimleriydi.Unuttuklarım olabilir ama Anabodamoya çıkmayan Pehlevanda kalmayan çok az şurlu vardır. Başka köylerdende arkadaşlarımız éHayden Anabodamo’ya” çağrısına severek katılmışlardır.
Şimdi “Hayden Anabodamo’ya “ demek o kadar zorki