anılardan derlemeler

Caykara, Şahinkaya Köyü ve Kusmer yaylasi ile ilgili tüm bilgilerimizi burada paylaşalım.

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Köksal Ağaoğlu, Mehmet Aydinli

anılardan derlemeler

Mesajgönderen İlkay Güvercin » Pzt Ara 05, 2005 10:51 am

Selamlar.Karadeniz fıkralarının çıkış noktaları genelde karadenizlilerin yaşadıkları olaylar olduğu söylenir durur.Aslında bütün insanların fıkra gibi olaylar başlarından geçer ama bunu ifade etme cesaredi kendilerinde bulamaz.Bu anlamda karadenizliler çekinmeden olayları aktarır ve fıkralar ortaya çıkar.Başka bir deyişle karadenizliler kendilerni aştıkları için başlarından geçen olayları gülerek başkalarına anlatmaktan çekinmezler.Aslında bu büyük bir özgüven olayıdır........

İlkokul yıllarıydı.Yokluk içinde büyüdük.Bizim için ilk okulda helva ekmek yemek büyük olaydı.O da öğretmenler odasında öğretmenler tarafından yenebiliyordu.Evden getirdiğimiz azıklarla idare etmeye çalışırdık.Parası olan ender kişiler sarmaca gider ekmek ve helva alırdı.En büyük hayalimiz öğretmenler odasında yenen helva ekmekti.O fırsattan sadece Mustafa DURGUN yararlandırılırdı.( Hem müdür oğlu oluşu hemde bizden 2-3 yaş küçük oluşu nedeniyle olsa gerek)

Birgün Babam 2 adet ekmek aldı ve bana eve getirmem için verdi.Ethem KAHVECİ ve Şenol ÇOLAK bana "Kabuk kısmını yiyelim.İç tarafını sobanın fırınına korsak kabuk bağlar.Kimse olayı anlamaz " der ve biz ekmeklerin diş kabuğunu orada hemen yeriz.Eve gideriz hemen sobayı yakar ve ekmekleri sobanın fırınına atarız.Pişirmeye çalışırız ama nafile.Birazdaha sobayı yakarız bu seferde ekmekler yanar......
Kullanıcı avatarı
İlkay Güvercin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 566
Kayıt: Çrş Kas 02, 2005 1:47 pm
Konum: kütahya

Mesajgönderen Mehmet Ağaoğlu » Pzt Ara 05, 2005 1:05 pm

İLKAYCİĞİM İLKOKUL YILLARINI HATIRLATTIN BANA.DUYGULANMADIM
DESEM YALAN OLUR.AÇLIĞIN VE YOKSULLUĞUN KOL GEZDİĞİ YILLAR.ŞA
HİNKAYA 1.İLKOKULU ALABİLDİĞİNE KALABALIK.5.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN BİR KISMI EVLİ VE YAŞLI GENÇLER.ÇOĞU HAFIZLIK YAPMIŞ ARKADAŞLAR.

İLK KADİFE YENİ PONTOLONUMU 3.SINIFTA GİYDİĞİMİ VE İLK GÜNDE YIRTTIĞIMI GÜN GİBİ HATIRLIYORUM.AĞLAMAMI GÖREN RAHMETLİ ÖĞ
RETMENİM HÜSEYİN AVNİ UYGUN BENİ ÇAYKARA GÜTÜRÜP TERZİ ALİOSMAN ERSEZERE KOLÇAK ETTİRTİĞİNİ UNUTMAK MI?ASLA.

İŞTE O 1963-1968 YILARI MÜDÜR MUHARREM DURGUN,ÖĞRETMENLER
YILDIZ UYGUN,HÜSEYİN AVNİ UYGUN,İSMAİL ÖZER VE SONRA AHMET ÖZBİLGİ VE MEHMET YAZICI

OKULUN DEĞİŞMEYEN SİMALARI RAHMETLİ MEHMET ATALAY.YUNUS ULVİ
YAZAR VE MEHMET ALİ FİNOĞLU.HEPSİ BÜYÜK VE AKSİ.HEPSİ SİGARA TİRYAKİSİ.HERGÜN KAVGA DÖVÜŞ ARKASINDAN SINIFTA FALAKA.

AÇLIK DEMİŞTİM.SABAHLARI HERKESİN ELİNDE BİR MENDİLE BAĞLANMIŞ İKİ KOMAT MISIR EKMEĞİ VE YANINDA BİRAZ KUŞMER PAYNİRİ VE ŞİŞEYE KONMUŞ SULU YOĞURT.OKULUN KORİTORUNDA BOYDAN BOYA ASKILIKLARA ASILIR VE ÖĞLE PAYDOSU BEKLENİRDİ.

ÖĞLE YEMEĞİNDE GURUPLAR HALİNDE SAHANIN BİR KENARINDA YEMEK
LER YENİRDİ.ÖNCE MISIR EKMEĞİ TAKSİM EDİLİR SONRA YAŞCA BÜYÜK OLAN ŞİŞEYİ ELİNE ALIR VE YOĞURTTAN SIRA İLE İÇİLİRDİ.YOĞUR AZ OLDUĞU İÇİN BOL VERİLMEZDİ.MISIR EKMEĞİ AĞIZDA BİRAZ İSLATILIR VE YUTULURDU.

ZAMANA ZAMAN OKULUN BÜYÜK ÖĞRENCİLERİ AZIK GETİRMEZDİ.ONLAR
GÖZLERİNE KESTİRDİKLERİ AZIĞI ALIR YERLERDİ.AZIĞINI BULAMAYANLARDA AĞLAMA VE SIZLAMA BAŞLARDI VE HEMEN İDAREYE
ŞİKAYET EDİLİRDİ.KİMİN OLDUĞUNU İSMAİL ÖZER ÖĞRETMENİMİZ HEMEN ANLARDI.ÖĞLEDEN SONRA DERSE GÜRGEN YARMECESİ İLE GELİRDİ İSMAİL ÖZER VE FALAKA DEVAM EDERDİ.

BEN İLKOKULDA AMERİKAN YARDIMI İLE BUĞDAY EKMEĞİNİ GÖRDÜM.BİR ÇEŞİT YAĞ İLE DAĞITIRLARDI.NE OLDUĞU BELLİ OLMAYAN BİR YAĞ AMA BİZE ÇOK TATLI GELİRDİ.

BÖYLE BİR DÖNEM AMA DOSTLUKLARIN VE ARKADAŞLIKLARIN ÖN PLANDA OLDUĞU GEÇMİŞ ZAMAN.HEPİMİZİN ARADIĞI VE ÖZLEDİĞİ AMA
GERİ GETİREMEYECEĞİ GÜZEL ANILAR.

FUTBOL VE VOLEYBOL MAÇLARI.KIZLARIN AL ELİ KUL ELİ OYUNLARI.ESİR
OYNU TEBENEK VE FİŞET OYUNLARI.YİNE KIZLARIN SUDA OYUNLARI HEP
CANLANIR BENLİĞİMDE.

O ZAMANLAR ŞAHİNKAYA 1 İLK OKULU 3,4 VE5. SINIFLAR BİRARADA ÖĞ
RETMENİMİZ İSMAİL ÖZER.GURUPLAR HALİNDE ÇALIŞMALAR YAPILIRDI.
OKULUMUZ İLÇEDE BAŞARILI OKULLAR İÇERİSİNDE İDİ.

O DÖNEM OKUL ARKADAŞLARIMIN BİRKACININ ADINI YAZARAK YAZIMI
TAMAMLAMAK İSTİYORUM


NECMİ KURT,ABDULLAH İBRAHİMAĞAOĞLU.TAHİR YAZICI,SEVGİ UYGUN,NECMİYE AKAÇ,HÜSEYİN AKAÇ,FATMA ALKAÇ,NAZİYE DURGUN,SANİYE DURGUN,FATMA ÖZSOY,NEVİN İBRAHİMAĞAOĞLU,AYNUR İBRAHİMAĞAOĞLU,TURGUT İBRAHİMAĞAOĞLU,NİYAZİ YAZICI,SEVİM AYAZ,MURAT KUZU.ALİ KUZU,
NECDET RUHİ ONAT,NECAT MALİH ONAT,YUNUS ULVİ YAZAR,MEHMET ATALAY,SAFİYE ÖZÇAY,SEBAHATTİN ÇALIKOĞLU............................
Kullanıcı avatarı
Mehmet Ağaoğlu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 350
Kayıt: Sal Eki 25, 2005 6:38 am
Konum: şurdan

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Çrş Ara 07, 2005 11:13 am

Merhabalar
Caykara Ulusoy yazihanesini calistirdigim yillarda bu aciz nelerle karsilasti tabiiki bilemezsiniz.
Onlardan birisine gelin sizide ortak edeyim.
Olay soyle gelismisti:
Gunlerden sakin bir cumartesi gunuydu.
Zenolu malum Ibrahim Cevahir in kardesi Saban Cevahir tatilini Ailesi ile birlikte Caykara da geciriyordu.
Ailece geldiklerinden yanlarinda 18 veya 20 yaslarinda bir hizmetci kiz getirmislerdi.
O hizmetci kiz hasta oldu ve onu istanbul a geri yollamak zorunda kalmislardi.
Saban Cevahir ve esi yazihaneye geldiler ve o kiz icin Istanbul a bir bilet aldilar.
Saban Bey esini ve hizmetci kizi yazihanede birakti ve kendisi carsida dolanmaya cikti.
O sirada yazihanede serfahli ihtiyar bir kadin da oturuyordu.
Bir sessizlik oldu yazihanede.
Serahli ihtiyar kadin tam karsisinda oturan Saban Cevahir in esine rumca bir soru sordu.
-Kimsin diye.
Bir cevap alamayinca bu sefer turkce moduna gecti ve onunla bir iletisim kurmaya calisti.
Hanimefendi kacamak cevaplar veriyor pek konusmakta istemiyordu.
Bende bankomda oturup onlari dinliyorum.
Konusma aynen soyleydi:
Ihtiya serahli kadin:
-Nerelisun
--Zenolu
-nereye gideyusun
--Bir yere gitmiyorum bu kizi istanbul a gonderecegim.
-Kimdu kizin midu?
--Yok
-Ya gelinundu hemi?
--yok yok
-Ya kimdu?
--Benim yanimda calisir.
-Ne yapar disarki isleri mi yapar?
--Yok yahu ne disarki isleri.Yemek yapar ortaligi temizler,camasirlari yikar vs.
Serahli ihtiyar kadin hala kizin statusunu anlayamamakta.
Oyle ya niye alemin kizi senin islerini yapsin?
Enson bir dakiaklik duraklamadan sonra Serahli kadin son sorusunu sorar:
-Eeee sen hastasun hemi?
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Hadi alti kumarlari

Mesajgönderen Burhanettin Ayan » Çrş Ara 21, 2005 10:35 am

Eskiden Hadi altinda büyük kumarlar oynanırmış. Fakat jandarma kahveleri basar kumar oynayan gençlerin kimliklerini öğrenip babalarına şikayet edermiş.
Rahmetli dedem (Mudaoğlu Ahmet Cemal Ayan) ve arkadaşlari bu duruma bir çözüm bulmuşlardır. Kumara gitmeden önce kendi aralarında uydurma ismler kararlaştımışlardır.
Korktukları başına gelir jandarma kahveyi basmıştır. Sırayla isimler ve kimin oğlu oldukları sorulur lakin aralarından biri daha önce kararlaştırdıkları ismi unutmuştur. Dedeme dönerek
_Muduğli ben kimun oğli idum.
Dedem hem kendi kimliğinin açıklanmış olması hemde oyunlarının ortaya çıkmış olmasının verdiği sinir ile
_S... oğli.Ben nerden bileyim kimun oğli olduğuni
der.
Burhanettin Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 98
Kayıt: Çrş Kas 09, 2005 2:39 pm
Konum: trabzon

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Pzt Eki 02, 2006 11:12 am

....Yazılınca ne güzel şeyler ortaya çıkıyor değil mi? İnsan okumaktan büyük zevk alıyor.Tabi bu çeşit hayat yaşayanlar....

...Ben de fıkra olabilecek bir olayı anlatmaya çalışayım:
-Kırıkhan Cemal Gürsel İlkokulunda öğretmenler bir gün toplu yemek yemeğe karar verirler.Herşey ayarlanır,masaya hazırlanan yemekler sergilenir.Ve o yemekler afiyetle yenir.
-Sonrasında bir öğretmen arkadaş yanındaki fotoğraf makinasını eline alır,
-"Haydi,şöyle bir dizilin de bir hatıra resmi çekeyim size" der.

Herkes belirli yerde resimde güzel bir yerde bulunmak için yerlerini alırlar.Resmi çekecek öğretmen arkadaşta makinayı gözüne getirir ve herkesi resme almak için bir zaman uğraşır.Fakat olduğu yerden de kımıltamaz.Öyle olunca da kalabalık olduğu için istediği ayarlamayı yapamaz.Haliyle resmi çekmekte zorluk çeker.En sonunda çıkar yolu bulur ve gür bir sesle;
-"Hepinizi resme alamıyorum,Şöyle biraz geri çekilin" der.
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen Ergun Dincer » Prş Eki 05, 2006 12:06 pm

bu yazım rahmetlı mudağlu ahmet dedega ve borazancı oğlu haviz mahamet ve kemence ustadı bahattin çamur alı arasında gecmiştir hepisine yuze allahtan rahmet geride kalanlarına mağfıret dıler yerlerı mekanları cennet olsun konu sultanmuratta hanlar zamanında gecer ozaman bahattin kucuk olduğu ıcın atla sultanmurata getirir dedem ve mudoğlu ahmet dedeye teslım edılır gıdılırdı bahattın ufak olduğu ıcın sandalyeye oturturlar ayakları sandalyeden yere değmezdi oylece kemence çaldırırlardı bahattine rahmetlı dedem ve rahmetlı ahmet dedega bır yerde buyuduklerı ıcın kendı aralarında kı şakaları ve espirilerı alıp başını gıderdı
bunlardan bır gun bhattını sandalyeye oturttular kemence çalmaya başladığı zaman ahmet dede dışarı çıkar dedem o arada bahattıne ola bahattın şimdi ben sana soracağum bır ğamabul bır ğamobuldaha kaç eder senda ıkıdane mudoğlı eder dıyeceksın tamammı der bahattın tamam emıce deyıp başlar kemence çalmaya
o arada ahmet dedega ıceri girer dedem haman vakıt kaybetmeden ola bahattın bı ğamobul bı ğamobuldaha kac eder sorar bahattin hemen bidane mudoğlı eder emice der ahmet dedega dedemın soylettığını anlar ve hemen o hazır cevap uslubuyla gerılerek torunum sağa bışey demeyırum ama onı sana dedurtenun.. der ve kaykaha kopar
burda rumca yazmış olduğum kelımelerden dolayı sızlerın affına sığınırım olayın o ankı gıbı sızlerle paylaşılmasını ıstedığım ıcın değişiklik yapmadım
Kullanıcı avatarı
Ergun Dincer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 79
Kayıt: Çrş Eki 04, 2006 3:45 pm
Konum: istanbul/şinek


Dön CAYKARAMIZ, ŞAHİNKAYA KÖYÜMÜZ VE KUŞMER YAYLAMIZ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir

cron