her şey gibi bizde unutulduk eskiden yaylamızda ne günler geçirirdik yazın gelmesini dört gözle bekler okullar bitecek ve soluğu yaylada alaçaktık ne günlerdi onlar
su evlerde yoktu suyu dışardan çeşmelerden taşıyaçaktık
elektrik yoktu akşam oldumu gaz lambasının başına toplanıp kucak kucağa oturup sohbet edeçektik
tv yoktu eskilerimizin anlattıkları yaşanmış hikayeleri dinleyeçektik telofon yoktu çarşamba ve cumartesi köyden geleçek arabalardan heber beklerdik hatta bunun için küçük kemere kadar giderdik toza toprağa çamura aldırmadan köyden gelen arabaların peşinden koşaçaktık taki camenun yanina kadar
köyi görmek için komarluğa çıkardık
annelerimizin arkasında sepet ve iki çuvalla bizim ellerimizde tenekler sabah çıkar tezek toplardık bir soğuk su gözesi buldukmu azığımızı açar afiyetle yerdik suyu gözeden ağızımızla içerdik bazı günler şehitliklere gider onların şefaatine nail olmak için kuaran okurduk biz fatihayı annelerimiz yasin tebareke ve amme
çayırcılık başladımı bizim için bayram olaçaktı oralet yapıp satacak para kazanaçaktık otlar dağıtıldımı annelerimizden bizede yük yapmasını isterdik çayıçılıkta mahalleler arası ilk kim bitireçek diye bir yarış başlardı çoğunlukla zurduhli işi götürürdü
bizde çok sevinirdik ne de olsa bizim pardiya bitirdi diye çocukluk bu ya
evlerimizin bahçelerinde kaliflar yapıp oralarda yemek yerdik annelerimizin yapdığı yemekleri yemez kendi yapdığımız yağsız tuzsuz ve bişmemiş yemekleri işdahla yerdik sabahları çobanların ne darafa bağıracağını bekler ve annelerimize heber verirdik ve inekleri nahıra biz sürerdik ellerimizde teneke p.. toplayaçaktıkya daha onlarca şey eskiden yayla daha güzeldi değilmi.