Bir insan doğduğu yerlere giderek geçmişine ait izleri bulur.Bazan ise oranın havasını soluyanların anlatımları veya yazıları o yerlere gitmeden bu izleri buldurur. Bülent Altuncu'nun '' Yaylanın Öğrettikleri 1'' yazısı bana bunu yaşattı.Yaylaya gitmeden yaylacılık yaptım. Ama bir o kadarda düşündürdü.
Bülent yazısında nahırın yani sabahleyin ineklerin otlaklara gidişini hatırlatınca aklıma insanların ellerinde kovaları ile ineklerin peşinden bok toplamaları geldi. İnek pislediği zaman yerde duran dışkıyı kürekle alarak kovaya korduk.İnek bokun zayi olacak olduğu bir yere pislerken ineği rahat bırakmaz, dürterek ineğin bir ileri gitmesini sağlardık.Yani dışkının zayi olmasına müsaade etmezdik.Çünkü o bizim için değerliydi.Onunla ekmekler pişecek, kazanlar kaynayacaktı.Soğuk havalarda onunla ısınacaktık.Artık o bizim enerji kaynağımızdı.Onu israf edemezdik.
Elbette bu tür durumlar sadece kuşmerde yaşanmıyordu. Ülkenin değişik yerlerinde yaylalarda, köylerde, kasabalarda vs. ihtiyaçların karşılanması o yerin doğal koşullarına uygun geleneksel imkan ve yöntemler kullanılırdı. Ama ortak bir mantık vardı.Tutumluluk.Oyunlarımızda, yaşayışımızda her yerde bu vardı.Okullarda tutumluluk haftaları daha etkin kutllanırdı.Yaylanın ve buna paralele olarak da ülkenin şartları tutumlu olmayı gerektiriyordu.Peki bu şartlar şimdi değiştimi.İstatistiklere göre ülkede üretim eskiye göre kıyaslanamayacak ölçüde düştü.Ülkenin dev şirketleri tasviye oldu.Acıdır ama bir tarım ülkesi olan ülkemiz tarım ürünlerini ithal eder noktaya geldi.Buna karşılık ise tüketimde çılgınca bir artış olurken ülkenin borcunun artışında da rekorlar kırılıyor.Bu şartlarda ATO'nun yaptığı bir araştırmaya göre Türkiyede insanların kredi kartı borcunun 1 katrilyonunun hacizde olmak üzere toplam 15 katrilyon.Bütçenin yaklaşık %10'u kadar.Yani insanlar 4-5 yıl sonraki gelirlerini şimdiden harcamış.Aynı ülkenin ekonomisi gibi..
Köksal İbrahimağaoğlu ''Neyi Tüketiyoruz 1'' yazısında tutumluluğun yerine tüketimin konmasını eleştirirken bunun kütürel anlamdaki olumsuz etkilerini çok güzel açıkladı.Benim ise sorum şu: Daha dün boku israh etmeyen bu insanlar nasıl bu kadar tükedim budalası olabildi?