gönderen Hakan Ayan » Sal Ara 06, 2005 9:45 pm
Bülent Abim kadar iyi olmasada;bende bundan altı yıl önce Çaykaralı arkadaşlarla çıkarttığımız solaklının sesi dergisindeki yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum....
KUŞMER YAYLASI
Güneşin ilk ışıkları Kuşmer Yaylasının yemyeşil dağlarını okşamaya başlamışken ; ölüm sessizliğindeki yayla çobanın mahşeri bir gürültüyü andıran ''Kemere...Kemere....Sığırlari Kemere surun Kemere..''sesiyle uyanıyordu.önüne İneğini alan koca karılar, Kemer Dağının eteğindeki buluşma noktasına doğru ilerlemeye başlamışlardı bile.Bu kısa yolculuk sırasında her zaman olduğu gibi bir taraftan günün flaş haberleri geçiyor, bir taraftan da acemi danaları nahır yoluna sokmaya çalışıyorlardı.Bu günün flaş haberi hiç kuşkusuz başlayacak olan yayla çayırıydı.Bundan dolayı farklı bir sabah yaşanıyordu Kuşmer Yaylasında.Bu farklılık hemen kendini göstermiş, ayak üstü habe ve dedikodularla bazen saatler süren nahır yolculuğu bugün erken bitmişti.Zira bugün Kocakarıları yaylada yoğun bir gün bekliyordu.Her zamanki Klasik İşler Yani tezekler vurulacak,Makina vurulacak,Kazan Yapılacak,Yayık vurulacak, bunların yanında çayırı kesmeye gelecek olan kızları,gelinleri yada oğulları için hazırlık yapılıp çayıra gidilecekti..
Neydi bu kadıcağızlarımızı bu kadar telaşlandırıp,iki ayaklarını bir pabuça sokan yayla çayırı ?İsterseniz birazda ondan bahsedelim...
Kuşmer halkı arasında Çürük Çayırı diye isim alan yani kocakarı aylarından Çürük ayında kesilen;tamamı üçyüzyetmiş hisseden oluşan,hisse sahiplerinin tamamı Şahinkayalı olan kişilerce birlikte kesilen sıradışı bir çayır kesme imecesi...Tamamı Kocakarı(bu bölümde çayıra hep kocakarılar gelir)Balesda(çayırın ikinci Kısmı) ve Boğaz(üçücü kısım)
olmak üzere üç kısma ayrılır.Her kısımda kendi için de partiya diye tabir edilen genelde aynı mahallelilerin bir araya geldiği Kırk altı kişilik hissedarlardan oluşur.Genelde her evin bir hissesi vardır.Bu hisseyi kesmek için her evden genelde gençler olmak üzere bir kişi yeni elbiseleri ve orak yada tırpanıyla katılır bu ortaklığa...Her partiyanın ''onbaşı denen'' bir sorumlusu vardır.ve her şey onun yetkisindedir.Çalışmayanları uyarır,yapılacak işler için görev dağılımı yapar,gerekirse geç gelene ve çalışmayana ot vermeye bilir.Öğlen yemeğinde ,tezeklerle yanan sobalarda hazırlanan azıklar yenirken yaşlılar öğleden sonra yapılacak
işleri tartışır, delikanlılar ise kız arkadaşlarının partiyasına giderek akşam ki parakafın haberini,verirken de kızlara akşam ki horona kalmalarını tembihlerler..(devam edecek)