Asıl Tehlike Dost Görünen Düşmanlar.

[Mehmet Aydinli]

İnsanlığın bugün geldiği seviyede en üst düzey rejim olarak demokrasiyi seçdiği görülmektedir.Demokrasinin seviyesini ise halkın görüş ve düşüncelerinin hayata,yaşamına yansıması olanakların paylaşım oranı göstermektedir.
Halkın düşüncelerini ve görüşlerini hayata ve yaşama yansıtmalarının yolu sosyal diyalogla olur.Toplumun büyük bir kesimini temsil eden çeşitli sivil toplum örgütleri yani sendikalar,dernekler gibi sivil sivil toplum örgütleri , içlerinde karar alma mekanizmalarını çalıştırmakdan öte fazla birşey yapmadıkları veya yapamadıkları görülmektedir.Memleketin meselelerine,milli meselelerine karşı fazla duyarlı olmadıkları gibi,kendi haklarını aramakta bile aciz kalmaktadırlar.Eğitim, sağlık ,çevre gibi konularda memleket için milli düşünce ve görüşler değerlendirilerek ortak görüşlerde, değerlerde daha duyarlı olmaları ve birlikte hareket etmeyi sağlayamamaktatırlar.Üyelerinin sayısı binleri bile bulmayan bazı sivil toplum toplum kuruluşlarının temsilcileri sadece sermayenin temsilcileri ile diyalog kumaktadırlar.Toplumu ve dolayısıyle memleketi ilgilendiren bütün milli meselelerde ve temsil ettikleri topluluğun düşünce ,görüş ve menfaatlerini aramaktan bile aciz kalmaktadırlar.
Ülkemizin geri kalmışlığını bilgisizlik ve eğitimsizliğe bağlamaktayız. Bugün bu eğitimimiz ne yazıkki yabancı eller tarafından yönetilmek istenmektedirki ,A.B. kendilerine havale edilmesini ve maddi kaynaklarınında kendileri tarafından sağlanmasını istiyor.
Yapılan özelleştirmeler ile birlikte karların dış ülkelere gittiğini görmekteyiz.Özelleştirmenin dünyadaki zenginleri daha zengin yaptığı ve bazı yabancı şirketlerin satış gelirlerinin karı ,bazı ülkelerin milli gelirlerinden daha çok olduğu ortada olan bir gerçektir.Büyük şirketlerin hedefi, bir ülkenin kalkınması,ülkenin insanlarının yaşam kalitesinin yükseltilmesi,çevre ve doğanın korunması değil ,daha çok kar etmek, dahaçok güç elde etmek ve büyümektir.Türkiye 'nin bu şekilde bir şirketi olmadığı gibi ,Tüpraş,Erdemir,Telekom gibi şirketler elimizden gitti.Petrol ve demirciliktede hikimiyeti yabancılara kaptırdık.Bugün hazinemizin yarısından çoğunu borç faizlerine öderken yatırıma sadece %5 pay ayırabiliyoruz.Ekonomik güç yabancıların eline geçtiğinde işte ,kendi kültürlerini ve tüketim alışkanlıkarınıda içimize soktukları gibi yeni kültür ve tüketim alışkanlıklarınıda yeniden icat etmeye uygulamaya başlarlar.Yaylada ayranın yerini Cocacola ,doğal ortamdaki yapılan sütün yerini Danimarka patentli ampalajlı Pınarsüt almışsa bu bizim kültürümüze ve ürettiklerimize ne kadar saygısız ve duyarsız olduğumuzu gösterirki bu millet olarak bizim suçumuzdur .Oturup düşünmek ,aklımızı başımıza toplamanın zamanıdır .Dini inançlara göre bile hiçbir sakıncası olmayan insanların topluca eğlenmeleri , bugün yıllarca yapılan çürükortası eğlenceleri ve şenlikleri hala hurafelerden daha kurtulamayan insanlar tarafından günah olarak halk kantırılmaya çalışılırken,aynı insanların çocukları ve kendileri asıl hurafe bilgisizlik ve cehaletle yetişmekde,başka ülkelerin kültürlerinde olanlarla eğlenmektedirler.
İşte böyle durumlar ile karşı karşıya olduğumuz bu zaman dilimi içerisinde geleceğe daha umutlu bakmayı ,geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini nasıl garanti edebilirizki.Çevremizin ,doğanın sanayi artıkları ve kimyasal maddelerle bozulduğu yetmemiş gibi şahsi menfaatler uğruna geleceği belli olmayan bir ortama doğru götürülmeye çalışılırken, geleceğimizi kim nasıl garanti edebilirki.Tüketim alışkanlığımızı kültürümüzle birleştirip yok etmeye ve kendi kültürlerini yeniden icat etmeye çalışanlara karşı yapacağımız şey doğru düşünmek,güçlü olabilmek için tutarlı düşünmektir.Bunun için geçerli ideolojiyi bilmek,asıl önemli olan ,düşmanlara karşı yapılan korunmanın daha fazlasını dost görünenlere karşı yapmakdır.[/b]