Sene 1949. Aşık Mustafa ve Mahnida Ahmet. Kadohor mahallesinde bir düğünde atışırlar:
Aşık Mustafa:
49 muhtarluktur
Çaykaranun boğazi
Mahnida:
İnsanlari çok eyi
Az bulunur kurnazi.
Aşık Mustafa:
Köyleri dik bayirdur
Ne saha ne erazi.
Mahnida:
Tartalum desen bana
Çekmez benum terazi.
Aşık Mustafa:
Ben sana sormam Ahmet
Ne fazla ne da azi.
Mahnida:
Takayim sana rutbe
Edeyim seni gazi.
Yine Çaykara'da yapılan düğünlerin birinde
Rize'li Kerim ile Aşık Mustafa'nın atışması
Rizeli Kerim
Biturdun destanlari
Kandurdun insanlari
Topladun paralari
Bozuklari sayarsun
Aşik Mustafa
Çektum nice naralar
Dinleyeni yaralar
Az değil bu paralar
Boziğindan doyarsun
Rizeli Kerim
Olsun ceddune rahmet
Niye edersun zahmet
Vurdi bana ganimet
Sen zengine ayarsun
Aşik Mustafa
Aldı bana bir merak
Bu sene oldu kurak
Yuvama kaldım ırak
Sen burda bahtiyarsun
Rizeli Kerim
Hiç arama bahane
O verduğun söz hane
Şuracıkta aşhane
Karsonini duyarsun
Aşik Mustafa
Önümüz koca kıştur
Yollarumuz yokuştur
Daha odunluk boştur
Sen midene uyarsun
Rizeli Kerim
Boş ver kalp kırmağıle
Balı ye parmağıle
Biraz bağırmağıle
Bu milleti soyarsun
Aşik Mustafa
Dikilsem ya da dursam
Nerede Pazar kursam
Bir kaç beyit okursam
Hep yanuma koşarsun
Rizeli Kerim
Ağlarsun yana yana
Merak verur duyana
Ne yapayim kaybana
Gözumuzi boyarsun
Aşik Mustafa
Göz doktori değilum
Bu sahada cahilum
Ama sana vekilum
Sen milletun oyarsun
Rizeli Kerim
Dedun da yeturmedum
Ahçıya geturmedun
Yüksektesun görmedun
Bir gün gelur kayarsun
Aşık Mustafa
Ben adam sanıyordum
Hep öyle tanıyordum
Gerçek yuzuni gördum
Meğerse bir hıyarsun