Dünya sermaye kuruluşları ve çok az bir oranı teşkil eden çıkar yandaşları geleceğini yıllar öncesinden garanti etmeye çalışırken , asıl üretken olan kesimlerin yani çalışanların işçi,memur ,çiftçinin,emeklinin geleceği nasıl şekilendirilmeye çalışılmakatadır.?Herşeyi kontrol altına almaya çalıştıkları gibi "sosyal güvenliğide" elden bırakmayı düşünmeyen vanpirler.
İkinci Dünya savaşından sonra yeniden yapılanma başladığı dönemde,kapitalist ekonomiler,kendini koruma ve genişleyebilme araçlarını bulma çapasına girişmişlerdir.Ulusal ekonomileri kapitalist sisteme bağlayabilmek için ve sistemle bütünleşmesini sağlamak için B.M. çatısı altında küresel kurumlar oluşturulmaya başlanmıştır.
1944 yılında Bretton Woods'da Dünya çapında finans sermayeyi kontrol altına almak için Uluslararası para fonu(IMF) ve üretken sermayeyi kontrol etmek içinde Dünya bankası(WB) kurulmuştur.Aşırı üretimin değerlenmesine yönelik olarak döviz talebini canlandırmak ,dövizle piyasayı yönlendirmek için küresel kurumlarla paralel çalışarak"kalkınma" şemsiyesi altında ulusal ekonomilere IMF ve WB benimsetilmeye çalışılmıştır,başlanmıştır.Dünyadaki finansın yönünü her zaman tayin etip ,sermayenin kendilerine ve yan kuruluşu gibi çalışanlara kanalize edilmesi için çalışmalarını sürdürmüşler ve devam etmişlertirler.Dünya çapındaki ekonomik ,kültürel ve siyasi oluşumları kendi çaplarında iyi izlemişlertir.
1919 yılında kurulan (ILO) Uluslararası çalışma örgütü B.M. çatısı altına alınarak,sosyal devlet anlayışının sürdürülmesi ve yaygınlaştırılmasına olanak sağlama görevini yerine getirmiştir ve yeni boyut kazandırılmıştır.
1945-1960 kapitalizmin altın çağı olarak kabul edilir.Bu dönemde sendikaların emekçi sınıfların mücadeleleri sonucu önemli kazanımlar olmuştur.Bu dönemlerde işgücüne daha fazla ihtiyaç olduğundan sendikalar mücadeleler sonuncu elde ettiği en önemli kazanımların başında ,sosyal haklar ve yoğun sendikal örgütlülük gelmektedir.Bu kazanımlar sermayenin ihtiyaçı sürecinde devam etmiştir. Yani kapitalizim altın çağını yaşarken çalışan kesim ,işgücünün ve çoğunluğun gücünü kullanarak kendi kazanımlarının ,haklarının artırılması çapası içerisinde idiler.
Yeni teknolojilerin ,yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi,yeni ve çeşitli mal ve hizmet sunumu ,haberleşme ,ulaşım kolaylığı v.s. Küresel rekabeti kızıştırmış,giderek insan gücüne ihtiyaç azalmaya başlamıştır."Sosyal devlet" ve "refah devleti" sosyal hakların tanınması ve korunması gibi politik işlevler ,yeni politika arayışını getirmeye başlatmıştır,getirmiştir."Sosyal devlet" ve "refah devlet " anlayışı ve işlevleri ,yapısıyla beraber değiştirilmeye çalışılmıştır.
Bu anlayış sonunda ,devletin kamu gücünün zayıflatılması ,kamuya ait mal ve hizmet sunumunun piyasaya devri ,özelleştirme,ticarileştirme,emek piyasasının esnekleştirilmesi çıkarlar ve menfaatler doğrultusunda değiştirilmesi gibi arz-talepe göre liberal politikalar hayata geçirilmeye başlanmıştır.Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfüsun hızla artaçağı olgusundan hareketle devletin sosyal güvenlikj finansmanını karşılayamayaçağı;az gelişmiş ekonomilerde yüksek oranda genç nüfusun,kaçak çalışmanın yaygınlığı ,kamu finansman açığını kapatabilmek amacıyla prim toplama ve dağıtımının özel sektörlere devretilmesi,özel emeklilik, özel sağlık sigortaları ve özel hastanelerin devreye sokulmasıyla primlerin sermaye tarafından kullanılmasını hayata geçirmektir.Emeklilik yaşının yüksek tutulması primlerin sermaye tarafından uzun süre kullanılması demektir.Bütün bunlara dayanarak toplumsal hak alma özelliğini bireysel hakka indirgemeye çalışılmaktadır."Sosyal güvenlik" sınırları belirlenmiş bir hak alma niteliği taşırken "sosyal koruma " ,güvencenin sınırları delinmiş,belirsizliği ifade etmeye başlamıştır.
Ulusal düzeyde sosyal güvenlik sisteminin dönüşümünü sağlayan küresel kurumların etkileri o ülkelerdeki yerel aktörler sayesinde yani sermayew birlikleri sayesinde önem kazanmaktadır.böylece sermaye birikiminin değerlendirmesinde ,"sosyal güvenlik" sisteminin ve toplumsal hak ve faaliyetlerinin yönlendirilmesinde,değiştirilmesinde IMF ,DB,WB,A.B.,A.B.D,OECD parçalarının rolü devam etmektedir.Emekçiler için hak alma özelliği taşıyan ve emeklilik piyasada yani bütün dünyada alınıp satılan metalara dönüştürülmek istenmektedir.Buda Dünya çapında sermayenin yönlendirdiği küresel kurumlar sayesinde olmaktadır.Kamusal kurumların karlılığını sermaye piyasasının eline alması ,güç ilişkilerinde daima zayıf olan emekçilerin meteleştırılması ve daha fazla hak kaybı ve sömürüye maruz kalaçakları ,kalmaları demektir.Çünkü kapitalist ekonomilerde güç devamlı sermayenin elindetir.Her yönüyle insanları metalaştırmaya çalışan Dünya sermaye örgütlerinin insanların geleceklerinide kendi ipotekleri altına almayı ihmal etmeye niyetleri yoktur.
İşte dizi manyağı haline geldiğimiz ,24 saat ekranda oynayan bir halk,belden aşağı esprilere milyarlarca verilen para ve ekrana çıkaran zihniyet."Geleceğini " ve " sosyal yaşantısını ","sosyal güvenliğini"garanti etmemiş zihniyetler.Yaşamın acı faturası inşaaalah çocuklarımızın burnundan gelmez .
Herkese saygı ve sevgilerimle.