Türklerde Arap olmanın anlamı

Forumdaki bazı önemli belge ve bilgilerin saklandığı bölümdür.

Moderatör: Fatma Ozbilgi

Türklerde Arap olmanın anlamı

Mesajgönderen İlkay Durgun » Pzt Eyl 10, 2007 9:55 pm

Rüşdü Paşa
rusdupasa01@hotmail.com

Türklerde Arap olmanın anlamı


'öyle bir yağmur ki...
allakbullak edecek piyasaları,
dinleri, sanatları, ülküleri'
cahit koytak

Birinci tez: Türkiye'de çocuklar yetiştiriliyor. Türkiye'de bir yanlışlık burdan başlıyor. Türkler, yetişkin çocuklardır.

İkinci tez: Çocuk dünyayı merak eder. Türkler, merakı ortadan kaldırmak için çocuklar ile birlikte düşünmüyorlar. Türkler, çocuklarından öğrenmezler. Yetişkin olan öğrenmek imkanını yitiriyor.

Üçüncü tez: Roma'da keskin bir anlama yetisi ve tutkulu hayat tarzı hayatın anlamıdır.

Dördüncü tez: Türkler, Roma'ya yabancılaştı. Toplumsal hayatta bir başka sorun burdan başlıyor.

Beşinci tez: Felsefenin karşısına inancı koymak Romalılıktan çıkıştır. Varılan yer, Araplıktır.

Altıncı tez: Roma, Romalı olduğunu ilan eden herkes Romalıdır. Türklerin Romalılıktan uzaklaşmalarının nedeni darbelerdir. Avrupa yükselirken Roma'da uyum darbeleri yapıldı.

Yedinci tez: Türkler Romalı olamazlarsa Arap olurlar. Araplık, çözülmedir. Romalı olmak merkezde olmak, Arap olmak kendini merkez sanmaktır.

Sekizinci Tez: Türklerin kafasında Arap ters yönde gidenlerin adıdır. Sekizinci yüzyılda Araplar, en geniş coğrafyaya sahip ediler. Türkler, Araplar ile karşılaştılar. Türkler, batıya hareket ettiler. Arapların hareketi doğuyadır.

Dokuzuncu Tez: Türkler, bağımsızlıktan yana değildirler. Türkler, hiç bağımsızlık yanlısı olmadılar. Türkler, tek imparatorluk kurdular. Tarihidir. İmparatorluk tek olmadığında, Türkler imparatorlukları teke indirmek için birbirleri ile savaştılar.

Onuncu Tez: Türkler, büyük olandan yanadırlar. Türklerin Amerikanlaşması bir zihinsel yapı ile irtibatlıdır.

Onbirinci Tez: Türkler toplumsal olana karşıdırlar.

Bilgi

Türkler neleri bilmiyorlar? Türkler, bilgi ile irtibatlarında nelere itiraz ediyorlar? Türkler, bilginin üstünlüğünü onayladıktan sonra nelere itiraz ediyorlar?

Rasyonalizm, akla yakın bilginin doğru olmasıdır. Ampirizm, deney ve tecrübeye dayalı bilginin doğru olmasıdır. Pragmatizm, fayda ve başarı getiren bilginin doğru olmasıdır. Pozitivizm, olgulara dayalı bilginin doğru olmasıdır. Matematiksel doğrular deneye dayanmaz, sınanmaz. Mantık yoluyla ıspatlanır. Felsefenin alanı, insanın varoluşu ve insanın pratiğidir. Bu nedenle felsefede teorinin doğruluğu esas olarak deneye ve insan pratiğine dayanır. Marx, doğruluğun ölçütünün, pratik ve deney olduğunu yazdı. Foucault, insan bilimlerinin insanı doğurduğunu not etti. Foucault'ya göre üç bilimle insan ortaya çıkartıldı. Bir:Yaşama bilimi, biyoloji. İki:Emek bilimi, ekonomi. Üç:Dil bilimi, filoloji. Foucault yazdı: İktidar bilgi üreterek, sosyal bilimler üreterek topluma yayar. İktidar bunu yaparak meşruiyetini sağlar. İktidar her yerdedir. İktidar sosyal bilimlerin yer aldığı her kafadadır.

Tartışma bilginin öçülmesidir. Metod açıktır. Ampirizm, pragmatizm, pozitivizm, matematik. Felsefe neyin bilinebileceğini haber verir. Felsefe günlük hayatın her yerindedir, ancak herkes için değil.

Türkler, bilgi ile irtibatlarında doğal mı davranıyorlar? Soru şudur: Türkler, duygusal olduklarından verdikeri tepki ile sosyal düzene etkide bulunduklarını mı varsaymaktadırlar?

İrtibat

Bir: Namık Kemal, vatan kelimesini Türklerde ilk icad etti. Namık Kemal, Londra'da oturdu. Namık Kemal'le aynı sokakta Karl Marx oturdu, Namık Kemal tıpkı Karl Marx gibi tütün ve gazete tutkunu idi, ikili aynı bakkaldan alış veriş yaptılar, Namık Kemal'in yazdıklarında Karl Marx'ın adı yoktur. Türkili'nde modernleşme Namık Kemal ile başlatılmalı. Türklerin Batı'yı doğru anlamamalarının başlangıcı Namık Kemal'dir.

İki:Osmanlılar, ilk şaşırdıkları gün Batı'ya adam gönderdiler. İstenilen, teoridir. Gidenler oldu. Getirdikleri, teori değildi. Getirdikleri, bir havadır. Bir tarz. Dönenler, yakınlarını Batı'ya gönderme yolu aradı. Osmanlının ilk adam gönderdiği günden beri getirilen iki şeydi oldu. İlki hava. İkincisi seferlerin yenilenmesi programı.

Üç:Türkler, tarz değiştirdiklerinde Batılı olduklarına kendilerini kandırdı. Türkili'nde Batı'yı konu alan bilim ortaya çıkmadı. Ortaya çıkan rant iktisadıdır. Yabancı lisan bilenlerin yabancılara yardımcı olmak üzere görev almaları

Dört:Türklerin Batı ile arasındaki kriz Batılılar tarafından çözüldü. Batılı Türkili ile Batı arasındaki krizi çözmekte tek metod buldu. Metod, Türklerin öneminin vurgulanmasıdır. Batılı, sanayileşme dersidir, öğrendiğini iyi uygular. Türkler, merkezde olduklarını Batılıdan duyduklarında rahatlarlar.

Beş: Türkler, gerçekleri görmek yerine hikaye dinlemeye razıdırlar. Hikaye dinlemeye alışmanın iki tehlikesi vardır. Bir: Gerçekleri hikaye zannetmek. İki: Gerçekler karşısında kendini hiç varsaymak.

Altı:Türkler bir gün felsefeyi terk etti. Türklerde felsefenin yerine konulan şey kader algısıdır. Türklerde kader algısının İslam ile irtibatı yoktur. Türklerde kader algısı köleliğin onaylanmasıdır. İktidar ilişkisi kurar. Türklerin iktisat yapmasında kader algısı merkezdir.

Felsefe yapmak sadeleşmektir.
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Cmt Eyl 15, 2007 11:29 am

Bu batılının düşüncesi, Müslüman Türkü bağlamaz...
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK


Dön ARŞİV

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir