14 Nisan 2007 Cumhuriyet Yürüyüşü ve Medya kepazeliği

Forumdaki bazı önemli belge ve bilgilerin saklandığı bölümdür.

Moderatör: Fatma Ozbilgi

14 Nisan 2007 Cumhuriyet Yürüyüşü ve Medya kepazeliği

Mesajgönderen Caner Topaloğlu » Pzr Nis 15, 2007 6:34 pm

Yürüdük.Hepimiz katılamadık belki ama hepimiz yürüdük.

Hiçbir siyasi partinin bayrağı dalgalanmadan,sağıyla soluyla tüm Türkiye dün Ankara'da yürüdük.

Başlarında türbanlarıyla ablalarımızda düştü yollara çünkü türbanlarını sahte siyasetleri için değil inançları için takmışlardı başlarına,Kore gazilerimiz de düştü yollara ellerinde bastonlarıyla,Cumhuriyetimizin kadınları da düştü yollara,Ünivetsite rektörleri de,öğretmenlerde,avukatlarda,esnaflarda,bizzat tanıştığımız cami hocaları da düştüler yollara.

TÜrkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük mitinginde ülkenin her kesiminden insan yürüyordu.Cumhur oradaydı anlayacağınız ve başkanlarına,Mustafa Kemal Atatürk'e yürüyordu.Rakamlara vurduğumuzda işi her 1 kişi 55 kişiye tekavül ediyordu.Türkiyenin yüzde 70inin sesi Tandoğan meydanında,10.yıl marşının ilk söylendiği yerde gene 10.yıl marşıyla başlandı yankılanmaya..."Türkiye laiktir,Laik kalacak"

Üstlerine cumhuriyetin kokusu sinmiş annelerimiz bu kalabalığı gçrdükten sonra dediler bize "Biz yaşlıyız,binbir korkuyla geldik buraya gençlerimizi göremezsek diye.Ama biz Türk anaları görevimizi yapmışız sizin gibi evlatları yetiştirmişiz memlekete."

Bu duyguyla bu istekle saatlerce yürüdük Anıtkabir'e.İstedik ki atamızda görsün bizleri,görsün tüm Türkiye birileri onlar için yürüdü atalarına.

Anıtkabir tarihinin en kalabalık günü yaşandı.Anıtkabire yapılan giriş sayısı resmi olarak 475 bin civarındaydı biz terkettiğimizde.Ve Anıtkabir ziyartei bu yürüyüşün en son aşamasıydı.

"Türkiye laiktir laik kalacak"
"Türkiye laik ama sen oraya layık değilsin"
"Ne mutlu Türk'üm diyene"


Başından sonuna kadar tek bir gerginlik yaşanmadan tamamlandı yürüyüş.Siyasi değil milli bir yürüyüştü bu.

Yürüyüşün öncesine döndüğümüzde hiç bir televizyon kanalının bu yürüyüşü duyurmadığını görüyoruz.Bir kaç gazete dışında hiç bir medya kuruluşu bu yürüyüşe yer vermedi.

Ve tamamlandı yürüyüş.Anıtkabir'de 1-2 haber ajansı,Kanaltürk ve Ntv kameraları dışında kamera yer almadı.Trt ise sadece 6 dakikalık bir canlı yayın bağlantısı yaptı.Akşam eve döndüğümüzde televizyonda 10binlerce kişi yürüdü gibi komik haberler izledik.

Ve bugün yayınlanan gazetelerin başlıkları.
Resim

Türk milli takımının en basit galibiyeti en az 6 sayfa haber olurken büyük gazetelerimiz de 1 sayfa bile yer bulamadı.Ve gönderdiğim resmi incelerseniz bir çok gazete de hiç yer almazken bir kaçında ise yürüyüşe katılanlara hakaretler yağmıştır.

Yürüyüşlerde katılım hesaplanmasında metrekareye 4kişi düşecek şekilde hesaplanır.Tandoğandan Anıtkabire olan mesafeyi düşündüğünüzde veya araştıracağınız da yazanların en az 20 katı rakama ulaşıyorsunuz.

İşin tirajı komikliğine devam edelim isterseniz...

Vakit gazetesi "Sarıkızcılar Yürüdü" ve "Ayı oynatsanız daha çok kişi gelirdi"

Yeni Asya "Kemalizmin Tükenişi" gibi başlıklar atarken

Türkiye gazetesi ise hiç yer vermedi ,tek kelime bile :).

Cnn sitesinde ""at least 300,000 secularist and anti-imperialist turks march in ankara to warn the islamist prime minister of turkey recep tayyip erdoğan or a candidate associated with him from standing to become the president of turkey." vakit gazetesinde " cnn 10 bin kişi olarak duyurdu"

Bir çok kişi televizyonlarda duymadı bile bu yürüyüşü ama ben katıldım ve söylüyorum.Bu yürüyüşte asgari 1milyon kişi yürüdü ve o yürüyenlerin en az 50 katı kadar onlar gibi düşünenler var.Bu ülkeyi de ne olursa olsun simitçi bıyıklı nur talebelerine bırakmaya niyetimiz yok......

Bir kaç resim koymak gerek malum medyamızda yer almadı fotoğraflar..


Resim

Resim
Resim
Resim
Resim

20 bin kişi Avni Aker'de derbi maçlara gelen seyirci sayısı..Bi de şu resimlere bakın...

Resim
Resim
Resim
Resim
Caner Topaloğlu
 

Mesajgönderen Kardaş Ersezer » Pzt Nis 16, 2007 1:55 pm

Fazla söze gerek yok milyonlar gereken cevabı verdi hep bir ağızdan :

"Ya İstiklal Ya Ölüm Tam Bağımsız Türkiye"
"Atatürk Gençliği Görev Başında"
"Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi"
"Çankayaya Değil Yüce Divana"
"Amerikan İmamı İstemiyoruz"
"Tayyip Baksana Kaç Kişiyiz Saysana "

Ve miting alanında fotograf çektiğimi gören yaşlı bir teyzeyle aramda geçen diyologu sizlerle paylaşmak istiyorum...

Teyze: "Oğlum hangi kanaldansın?"
... :"Bagımsızım teyze ,herhangi birisi için çalışmıyorum"
Teyze : "Oğlum sen varolan gazeteciler gibi yapma sakın,onlar maaşlarını nerden alırlarsa oraya hizmet ediyorlar.Bak insanlar burda Atasına,Cumhuriyetine sahip çıkıyorlar. Ne görüyorsan onları yaz onları söyle. Bu vatanın sizin gibi bagımsız gazetecilere ihtiyacı var"
Bunları söylerken teyzenin gözleri doldu ve
Teyze:"Burda bulundum, vatanın sahipsiz olmadıgını gördüm ya bir Cumhuriyet öğretmeni olarak sizlerle gurur duyuyorum "
Kardaş Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 52
Kayıt: Çrş Oca 04, 2006 11:14 pm

Mesajgönderen Kağan Ayan » Prş Nis 26, 2007 11:03 am

Doğru. Tüm gazetelerin sizin düşündüğünüz gibi düşünmesi gerkiyor
Kullanıcı avatarı
Kağan Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 186
Kayıt: Çrş May 17, 2006 1:31 pm
Konum: içine verilecek bi yer

Mesajgönderen Orbay Özaslan » Prş Nis 26, 2007 5:31 pm

o gün ben ve arkadaşlarımda oradaydık ankara hukuklular olarak.
bu medya hakkında yazdıklarınız benim için hiçbir anlam ifade etmiyor çünkü satılmışların yazdıkları umurumda değil.

BİZ TEHLİKENİN DE GÜCÜMÜZÜN DE FARKINDAYIZ.

buradan imkanı olan arkadaşları da 29 nisan da istanbul çağlayan meydanına çağırıyoruz.

BİNDİRİLMİŞ KITA DEDİLER HAYIR
BİN DİRİLMİŞ KITA.
Orbay Özaslan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 170
Kayıt: Prş Eyl 14, 2006 7:54 am

Mesajgönderen Caner Topaloğlu » Cmt Nis 28, 2007 6:42 pm

ORBAY ÖZASLAN yazdı:
BİNDİRİLMİŞ KITA DEDİLER HAYIR
BİN DİRİLMİŞ KITA.


harika...
Caner Topaloğlu
 

Mesajgönderen Emel Ayal » Sal May 01, 2007 2:53 pm

Ankara'da ve İstanbul'da yapılan miting gerçekten harika...
Televizyondan, internetten ve gazetelerden takip ettim
Halkın tepkisini yine halkın kendisinin ortaya koyması çok güzel

Ama beni bu süreçte rahatsız eden şeyler var
1. Ordunun internet sitesinden yaptığı açıklama
Ordunun bu işe karışmaması gerektiğini düşünüyorum demokrasi açısından
bazıları Türkiye demokrasiye daha tam anlamıyla hazır deyil diyecektir
katılmıyorum
2. Bu gün yaşanan gerginliklerin tek suçlusu AKP gibi gösteriliyor
bence yanlış
en az akp kadar ana muhalefet partisi ve diğer muhalefet partilerinin de suçu var
3. Aşırı hassasiyet gösterenlerin çoğu Türbana takmış durumda
Türkiyede eşi türbanlı olan biri bakanlık başbakanlık yapabiliyorsa pekala cumhurbaşkanlığı da yapabilir

Bence asıl sorun şu
Evet Gül cumhurbaşkanı olmamalı ya da bu meclis cumhurbaşkanı seçmemeli
seçime gidilmeli ve yeni meclis cumhurbaşkanını seçmeli
Çünkü
hem başbakan hem meclis başkanı ve hem de cumhurbaşkanı aynı partiden aynı siyasi görüşten olursa bu gerçekten endişe verici olur
neden
bu ülkemizde demokrasinin d sinin olmadığını gösterir
bu halkın her kesiminin temsil edilmediğini gösterir
ama eğer ordu meclise el atmaya kalkışırsa yine bu ülkede demokrasinin d si yok demektir
Türk halkının hem orduya hem de güle hayır demesi bu anlamda çok doğru
ve umarım
önümüzdeki seçimde herkes sandık başına gidip siyasi tercihleri doğrultusunda oyunu kullanır
Kullanıcı avatarı
Emel Ayal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 790
Kayıt: Pzt Nis 17, 2006 12:46 pm
Konum: İzmir

Mesajgönderen Erhan Ayal » Sal May 01, 2007 5:58 pm

bu milletin eski siyasete karnı doydu muhalefet (CHP,ANAP,DYP vs) böyle abuk subuk siyasete devam ederse gelecek seçimlerde noobbbb :D kalacak :idea: AKP :idea: ise %45 üzerinde oy alacağına eminim :) Haydeeeee muhalefet böyle siyasete devammm
Erhan Ayal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 361
Kayıt: Sal Eyl 27, 2005 6:03 pm

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Sal May 01, 2007 9:59 pm

Öyle bir tablo çizildi ki ya laiksiniz, ya şeriatçı. Sanki başka türlü düşünmek suç. Emel Ayal'ın sıraladığı maddelere aynen katılıp,bende düşüncelerimi aktarayım.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin bu kadar gündem olması gerçekçi mi, ülkenin var olan sorunlarının nedeni mi, Gül olmasa da başka biri olsa hatta CHP nin dediği biri olsa sorun halolacak mı ve sonuçta süreç kime yarıyor ? Ahmet Necdet Sezer vardı da ne kadar işlevi oldu sorunların çözümünde. YÖK ü, rektörleri o seçermiş, seçtikleri ortada komik olmayalım. Öyle bir kişiyi geri çevirdi diye sanmayalım YÖK ün demokratik bir kurum olduğunu,YÖK ülkemizin en antidemokratik kurumlarından birisidir. 80 lerde neyse hala aynı çizgidedir. Geri kalan onaylamadığı yasaların çoğu meclise geri gidip kabul edilmiştir. Bu yüzden cumhurbaşkanlığı da, türban gibi sembol yapılıp ayrışmaya daha doğrusu bölücülüğe alet ediliyor bence. Eğer varsa Sezer den daha etkili olabilecek adayları onu duyalım, o da yok. Süreç sonuçta kime yaradı: üç ay önce AKP ye oy verdiği için kendi kendine küfür eden, bir daha AKP ye oy vermeyeceğini söyleyen bir çok kişi bu süreç sonunda tekrar AKP ye oy vereceğini söylüyor. Kulaklarınızı miting dışına da çevirirseniz her yerde bunu duyarsınız. Kendilerine sosyal demokrat diyen saflar birilerinin oyununa geldi gene sanırım.

AKP nin dinci bir parti olduğunu söyleyip milletin ödünü patlatacaklar sanıyorlar. Bu milletin kaçta kaçının ödü patlar dinci bir partiden bir. Ki zate tamamen amerikancı, halkımızın tüm değerlerini satmakla övünen bir parti dinci ise, ben şeriatçıyım kimse korkmasın.

Mitinglerde toplanan kalabalıklar ne kadar doğru değerlendiriliyor. 50 li 60 lı yıllarla beraber bilimsel sol düşünce karşısına çıkartılan tepkisel sağ hareketler gibi yine tepkisel, bilimsel bir tabanı olmayan, siyasi, sınıfsal kültürel hiç bir tür bilinçli birlikteliği olmayan gaza gelmiş bir topluluk. O kalabalıkların içindeki yoksulların, işsizlerin oranı Türkiyede ki ezilenlerin oranının üzerinde mi idi. Öyle ya kendine sol diyenlerin başını çektiği bir hareket olduğuna göre Türkiye de ezilenler %80 ise mitinglerde ki topluluğun %100 ünü de bırakalım en azından % 95 i ezilen tabakalardan olmalı. Solu sol yapan yapan laik olması değildir, avrupanın dinci partileri bile laiktir, sol u sol yapan yoksuldan yana olmasıdır. Seçime giderken medet umdukları şey bu ise yazık bence.

Ve her zaman dediğim şey; ülkemizde sorunu ABD emperyalizmi ve kapitalizm olarak gören iki kişinin bile yanyana gelmesi zorken, bunca insanın bir araya sorunsuz bir şekilde toplanabilmesinin arkasında ki gücü düşünün.Bir gün önce miting alanına ek belediye otobüsü koyan belediye, bu gün 1 Mayıs İşçi bayramında boğaz köprülerini tek şeride indiriyor, vapur seferlerini durduruyor. Nasıl bir hizmet anlayışı bu.
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Sal May 01, 2007 10:25 pm

Yazacaktım unuttum; AKP nin dinciliği oyunu aldığı gerici kesimi devlet kadrolarına alması ve devletin olanaklarından faydalandırmasıdır.Yoksa dediğim gibi onlar dinci ise, ben ohooo. Bular herkese aynı adaletle davranamaz, yalan konuşur, milletin değerlerini siyasetine alet eder diğer taraftan satar. Yani şeiratı getirirlerse bize bişe olmaz, kendi kendilerine ederler. Gelmezse; zate edeceklerini edeyuler.Yani sorun yok, paniğe gerek yok.
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Prş May 03, 2007 7:58 pm

Heralde laik ve antilaikler direk seçim çalışmalarına başladılar, siteye uğrayacak zamanları yok. Gene bize kaldı buralar.
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen İlkay Durgun » Cum May 04, 2007 12:25 pm

:wink:

Bülent'in son cümlesi bence diğer yazdıklarının önüne geçecektir.

Özellikle bir iki tespit çok önemlidir.

AKP nin bu gerginliği bilerek ortaya çıkardığını düşünüyorum ben.Çünki AKP yoksul halk için hemen hemen hiç bişey yapmamıştır.Küçük esnaf zor durumdadır,çiftçi zor durumdadır,işçi zor durumdadır.İşçi hakları açısından tarihin en geri dönemlerine döndük.Çalışma saatleri fiili olarak on-oniki saate çıkmış durumdadır.Ya çok düşük fazla mesai ücreti yada fazla mesai ücreti dahi almadan çalışılmaktadır artık.Çok büyük fabriklarda dahi durum budur.

Yani AKP nin oy almak için gerginlik siyasetinden başka şansı yoktur.Yüzünü uluslararası sermayeye ve onların iş yaptıkları holdinglere,borsa spekülatörlerine,arsa rantçılarına çeviren AKP ,halka sırtını dönmüştür.Tek yaptığı; bir yandan daha fazla dış borç alırken bir yandan aldığı borçları düzenli yüksek faizle ödemektir.

Öte yandan CHP bütün bunların karşısında AKP nin anti laik önermelerini,çabalarını afişe etmekten başka ciddi bir argüman ortaya koyamamaktadır.Yoksul halkın sorunlarıyla ilgili tekbir kelam etmemektedir.Akp nin bu gerginlik siyasetini oda benimsemiş görünüyor ki toplumun bu yönde politize olmasını ve kamplaşmanın kendi lehine oy olarak dönmesini ummaktadır.Bu olacaktır.

Ancak bunun zararları AKP ve CHP nin kazanımlarından fazladır.Bu ülke herzamn iki ucu boklu değneğe zorunlu tutulmak isteniyor.

Oyun hep aynı;laik/antialik,solcı/sağcı,kürt/türk,alevi/sünni vs vs çatışmalarını körükleyerek ülkenin zamanını ,enerjisini tüketmektir.Aklını karıştırmaktır.
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Serkan Birinci » Cum May 04, 2007 12:45 pm

Bu konu ile kanaatlerimi kısmen not etmiştim. Demokrasi kültürü konusunda bir hatırlatma yapıp aslında bizdeki demokrasinin özel sınıflar ve onlara tanınan imtiyazlar olduğunu anlatmaya çalışmıştım ki, yaşanan süreç bu yaklaşımı doğruladı.

Rejimin en demokratik ve en güvenilir kurumları !, buna Yüksek ' Mahkeme de dahil,demokrasi dersinden sınıfta kaldı. Üstelik işin trajik komik tarafı da bu imtihanı yapanın dinci, gerici v.s isnadların yüklendiği iktidar olmasıdır. (Dinci Parti açılımı konusunda Bülent'e aynen katılıyorum)

kişisel olarak esas meselenin gerek iktidar partisinin gerekse muhalefin siyasi kaygılarla durumdan hal çıkarması bi yana bu kurum ve kuruluşların amaç ve emellerinin sorgulanması olması gerektiği kanaatindeyim.

zira siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının menfaat grupları olduğunu daha öncede ifade etmeye çalışmıştım. bu nedenle analizin merkesine partileri değil rejim koruyucu ? kuruluşları koymak daha doğru diye düşünüyorum.

Nitekim bu süreç, harici mihraklı bir oluşumu mu işaret ediyor onu bilemem ama şurası kesinki hep iktidar olan sınıf demokrasisinin egemen güçleri iktidarlarını bir kez daha pekiştirmiş oldu. Toplumun önemli bir kısmının aslında yaşananları hazmetmediğini gözlemliyorum ve ben de bu fikirdeyim.

ne diyelim zorlanan sürecin seçimleri 4 ay erkene almak dışında topluma bi şey veremeyeceği açık. Geriye öyleyse bu perdelenen oyunun arkasında ne var sorusu kalıyor.

tırmandırılan gerginlik ile Kuzey ırak'ı, kerkük'ü unutuverdik hemende. Ama yarı başkanlık, başkanlık, federatif bir cumhuriyete giden sürecin adımları gibi görünüyor madalyonun arka yüzü.

Bu sürece hizmet edenler hak ettikleri itibarı !! halkın iktidarında alacaklardır umarım.

Hayırlı olsun.
Serkan Birinci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 260
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 7:18 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen İlkay Güvercin » Cum May 04, 2007 8:28 pm

Askerin secim sürecine karışmasına hiç kimse akıl mantık yürütemiyor.San ki perde arkasında Büyükanıt ve Erdoğan anlaşarak bu olayları dezgahladılar(Nede olsa her ikiside fenerbahçeli)!.İşin şakası tabiki.Arkadaşlar asker, Amerikanın onayı olmadan darbe yapabilirmi?Yaparsa bu darbe eski darbelere benzermi?Ben şahsen darbe olabileceğine ihtimal veremiyorum.Sanki herkes rolünü yapiyor.Fakat bildiğim haber ve gazete okumayı askıya alma isteğim.Kafamızın içine edildi son günlerde.Selamlar.
Kullanıcı avatarı
İlkay Güvercin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 566
Kayıt: Çrş Kas 02, 2005 1:47 pm
Konum: kütahya

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Cum May 04, 2007 8:31 pm

Valla İlkay tamamen senle aynı düşüncedeyim
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Pzt May 07, 2007 12:04 am

Alıntıdır...

HALK HAREKETİ

1. Halk hareketi, kılıcını vurmuştur ve Türkiye'nin kördüğümünü çözmektedir. Halk, Anayasa yapmıştır ve ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi görevlilerinin Çankaya'ya tırmanmasına izin vermemiştir. Milletimizin bilinci, ABD denetiminden ve AB kapısından kurtulmaktadır. Tandoğan ve Çağlayan Meydanları'ndan yurt düzlemine yayılan büyük halk hareketi bu olguya işaret etmektedir.

"TURUNCU DEVRİMLERİN" SONU

2. Türkiye, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde olduğu gibi, 21. yüzyılın başında da dünya ölçeğinde bir gelişmenin başını çekmektedir. Türkiye'deki halk hareketi, ABD'nin sahneye koyduğu "Turuncu Devrimlere" son vermiştir. ABD'nin milli devletleri yıkma hedefi, Türkiye duvarına çarpmıştır. Vatansız küreselleşmecilerin turuncu bayrakları artık yerlere düşmüştür. Tandoğan ve Çağlayan'daki Albayraklar Denizinde görüldüğü gibi, milli devletlerin milli bayraklarını yükselteceği dönem açılmıştır.

ABD TÜRKİYE'DEN KORKUYOR

3. Türk Silahlı Kuvvetleri, cephesini Irak'ın kuzeyine çevirmektedir ve tehdidin kaynağını milletine açıklamaya başlamıştır. Artık Türkiye ABD'den korkmuyor; ABD Türkiye'den korkmaktadır.

MİLLET-ORDU BERABERLİĞİ

4. Türkiyemizin büyük tehlikelerle karşılaştığı her tarihi durumda olduğu gibi, Millet-Ordu beraberliği sağlamlaşmıştır. 1876, 1908 ve 1920 örneklerinde görüldüğü gibi Türk Devrimi'nin denklemi budur.

TAYYİP ERDOĞAN'LAR HÜKMEDEMİYOR

5. Tayyip Erdoğan yönetiminin artık milleti yoktur; ordusu yoktur; üniversitesi yoktur ve yargı kurumları da yoktur. Tayyip Erdoğan yönetimi, ülkeye hükmedemez duruma düştüğünü 28 Nisan 2007 günlü açıklamasıyla da kabul etmiştir.

ABD AT DEĞİŞTİRİYOR

6. Milletin büyük çoğunluğuyla cephe cepheye gelen ve Orduya kumanda edemeyen bu yönetim, artık ABD'nin Türkiye üzerindeki denetimini sağlamaktan da acizdir; işe yaramaz konumdadır. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi görevlisi olduğunu açıkça itiraf eden Tayyip Erdoğan yönetiminin sonu gelmiştir. ABD at değiştirmektedir.

TANDOĞAN VE ÇAĞLAYAN'I YÖNLENDİRME ÇABALARI

7. Türkiye, yeni bir yönetim arayışına girmiştir. Tandoğan ve Çağlayan meydanlarında tarih sahnesine çıkan etkin ve büyük kuvvete dayanmak, bütün iktidar projelerinin gündemindedir. Nitekim ABD dahil, bütün siyasal kuvvetler, o alanların temsil ettiği kuvveti yönlendirme çabasına girmişlerdir. TÜSİAD gibi kuruluşlar ve holding medyası, milletin büyük gücünü yeniden Batı denetimi altına almak için harekete geçirilmişlerdir. Buna bağlı olarak "Şeriata karşı ABD ile işbirliği" projeleri CHP güdümlü çevreler tarafından yeniden piyasaya sürülmüştür. "Ne Şeriat Ne Darbe" gibi uydurmalar, medya manşetlerinden dayatılmış, fakat halk katında kabul görmemiştir.

ABD'NİN YENİ İKTİDAR FORMÜLÜ

8. ABD, yeni iktidar formülünü piyasaya sürmektedir. Türkiye'yi yeniden "merkez sağ ve merkez sol" denen partiler aracılığıyla gütme planları işleme sokulmuştur. CHP'ye yüklenen misyon tanımlanmış ve holding medyasında reklam kampanyaları başlatılmıştır. CHP yöneticileri, ABD katında CHP ile AKP arasında bir fark bulunmadığını memnuniyetle ifade etmektedirler. "ABD ile Şeriata karşı Ortadoğu çapında işbirliği" formülü, Büyük Ortadoğu Projesi'nin CHP çeşitlemesi olarak uygulamaya konmaktadır.

KÜÇÜK AMERİKA SİSTEMİ ÇÖKÜYOR

9. Çöken yalnız AKP iktidarı değildir; ABD'nin 1945 sonrasında Kemalist Devrim'i yıkıma uğratarak ülkemizde kurduğu "Küçük Amerika" sistemi de ağır sarsıntı içindedir. Siyasal planda bakarsak, ABD yönetimi, daha 1996 yılında Türkiye'yi "merkez sağ ve merkez sol" partileriyle yönetmenin artık mümkün olmadığını saptamış ve "Ilımlı İslam" adını verdiği Tayyip Erdoğan'ları iktidar makamlarına atamıştı. Ancak bu formül de artık iflas etmiştir. Şimdi makara geriye sarılmakta, "merkez sağ ve merkez solun diriltilmesi" planına geçilmektedir. Türkiye'yi yönetemez hale düşen ABD'nin son çaresi budur. Ancak nafile! 1991'den 2002'ye kadar iktidarı DYP, ANAP ve MHP ile paylaşan sosyal demokrasi, AKP iktidarının da mimarıdır. AKP'yi getirenler, AKP'yi götüremezler.

ZAMANI GELEN ÇÖZÜM

10. Bu koşullarda Kemalist Devrim'i yıkımdan kurtarma ve tamamlama programının zamanı gelmiştir. Zamanı gelen çözümün önünde durulamaz.

11. Tandoğan ve Çağlayan meydanlarında kendisini gösteren milli hareket, bağımsız ve halkçı Türkiye'nin toplumsal kuvvetinin var olduğunu kanıtlamıştır. Halk kitleleri, Batı sisteminin bilincimize vurduğu zincirleri kırmaktadır.

12. Eğer ABD, 1991-2002 yılları arasında denenen ve Türkiye'yi AKP iktidarına teslim eden "merkez sağ ve merkez sol"u yeniden iktidar koltuklarına oturtabilirse, AB kapısında parçalanma ve ekonomik yıkım ağırlaşarak devam edecek ve Türk Devleti ve Ordusu bugünkünden çok ağır tehditlerle yüz yüze gelecektir. AKP'nin uyguladığı ABD-AB-IMF programı, bu kez de CHP-XXX koalisyonuyla sürdürülecektir; planlanan budur. ABD'nin yeni iktidar formülünün karşısına Milli Hükümet seçeneğiyle çıkmak dışında bir çözüm gözükmüyor.

BAĞIMSIZLIK İÇİN BİRLEŞELİM

13. Halk, partilere "birleşin" diyor. Çünkü Türkiye büyük tehditlerle yüz yüze gelmiştir. "Birleşin" talebi, aslında bu tehditleri yenmek için büyük kuvvetleri bir araya getirme talebidir. Bu "birleşin" talebini karşılaştığımız ABD tehdidinin kuyruğuna takmak, bugün Türkiye'nin önüne kurulmakta olan tuzaktır. Evet birleşelim! Ancak ABD denetiminde ve AB kapısında değil, Atatürk'te birleşelim, Atatürk'te buluşalım! Halk hareketini sahte laiklik sloganlarıyla yolundan saptırmak ve ABD'ye teslim olmak için değil, bağımsızlık için birleşelim. Halk bunu istiyor.

İKTİDARI BELİRLEYEN KANUN

14. Türkiyemiz, şu gün hangi tertip ve planlarla karşı karşıya olursa olsun, üç beş yıl içinde iktidarı belirleyecek kanun bellidir: Vatan savunmasının başına geçen kuvvet, Türkiye'yi yönetecektir.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Sonraki

Dön ARŞİV

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir

cron