gönderen Özgür Hasan Altuncu » Çrş Tem 25, 2007 10:06 am
Bütün hayatı boyunca hep Atatürk’ü, İnönü’yü anlatıp durdu. Gönül vermişti onlara. Okuma yazmayı asker ocağında öğrenmişti. Trabzon’un Çaykara ilçesinde doğup büyümüş, ömrünü Çaykara dağlarında Çobanlık yaparak geçirmişti.
Dinine bağlıydı. Oruç tutar, namaz kılardı. Ama en çok Türbanlılara kızardı. Başörtüsüyle bir sorunu hiç olmadı. Eşi ve kardeşleri başörtüsünü hiç çıkarmadılar. Müslümanlığı getiriyoruz diye çınlayan parti arabasını Hadi başında yoldan çevirmiş biz gavurmiyuk deyip, hadlerini bildirmişti. Altı oklu parti rozetini gururla yakasında taşıdı. Köyde tek başına Halk partisinin askeri gibiydi. Fikir tartışmalarından hiç kaçınmadı. Oğullarını okuttu. Torunlarını da öyle.
Hep aynı sandıkta oy kullandı. Gün geldi altı ok o sandıktan zaferle çıktı. Ama gün geldi, Altıoklu CHP’ye verilen iki oydan birinin sahibi oldu. Eşi ve kendisi. CHP’ye Türkiye’de tek bir oy çıkarsa, bilki onu da ben verdim diyecek kadar, bağlıydı partisine. Partinin ne delegesi oldu, ne de yönetimini belirlemede söz hakkı. O sadece inanmış bir Halk Partiliydi. Bir çoban olarak kurtuluşun Sosyal Demokraside olduğuna inanıyordu.
Son seçimlere sadece bir kaç ay kala iyice rahatsızlandı. Baykal’la yaşıttı. Ben hasta yatağımda olsam bile beni mutlaka sandık başına götürün diyecek kadar inatçıydı. Olmadı, seçimlere sadece iki hafta kala hakkın rahmetine kavuştu.
Bu seçim koşarak gittim sandığa. Açığı kapatmalıydım. Dedemin eksilen oyunu bir vasiyet kabul edip ilk defa altı oklu CHP'ye oy verdim. Huzurluyum. Sonuç ne olursa olsun, bu oy akp'nin aldığı bilmem kaç milyon oydan daha kiymetliydi, biliyorum. Ve son söz şunu söylüyorum, dedeme bir servette verseydi AKP, alacağı okkalı bir küfür olurdu, satılmış bir oy değil. Saygılarımla....