gönderen Naci Altuncu » Pzt Kas 26, 2007 11:48 pm
Yediye evlenenlerin mutluluklarını paylaştıkları son törendir. Biliyorum biraz kitabi bir dille girdim ama amacım bu törene dikkat çekmek oldu. Ben ki yediye töreni yapılan şanslı kişilerden biriyim. O töreni de anı olarak aşağıda anlatacağım. Özellikle kaçarak ya da kız kaçırılarak yapılan evliliklerin neden olduğu tatsızlıkların , küskünlüklerin, kırgınlıkların giderildiği yediyeler daha büyük törenlere sahne olurdu. Böyle durumlarda hem uymaktır, hem düğündür hemde barışma koklaşma törenidir yediye.
Yediye töreninin kendine özgü espirileri, atışmaları, şakaları ve masumane hırsızlıkları vardır. Atışmalar hısımlar arasında bazen iğneleyici bazen yapıcı şekilde gelişir. Espiriler bize özgü argo ama düşündürücü espirilerdir. Şakalar ise damada yöneliktir. Un atma yumrta atama iğne batırma ayakkabıya yağ koyma gibi.Hırsızlık ise damat tarafının kız tarafı evinden kaşık, tabak, fincan gibi tqaşınabilir eşyaları çalmasıydı. Ki bu eşyalar hatıra olarak uzun süre saklanırdı. Damat kayın peder ve kaynananın elini öptükten sonra düğün dernek kurulur, vay beni horon yapılırdı. Bazı aileler bu son bölümü yaptırmazdı. Yediyeler çok kalabalık olmazdı.İki tarafın akrabaları ve arkadaşları davet edilirdi.(en çok 20.30 kişi.)
Geleleim benim Yediye'me. Ben büyük bir düğünle evlenmiştim.
evlendikten bir hafta sonra kayın peder tarafı gelini baklava ile çağırdı. Gelin çağırmaya gelenlerle gündüz babasının evine gitti. Bizde akraba ve dostları yediyeye davet ettik. Kalabalık bir Arekadaş grubuyla gelinin baba evine gittik.
, Kapıya gitmeden mermiler atıldı donanma yapıldı. Kız tarafı lüküs lambalarıyla bizi kapıda karşıladı. Ben arkadaşlarımın koruması altında eve girdik. Koruma bana yapılabilecek şaka suikastlerine karşı. Bizim deyimle bucağa yani odanın köşesine oturtuldum. Kayın peder içerde. Biz odada daha çok gençler ve orta yaşlılarla beraber oturduk.Hal hatırdan sonra muhabbet başladı. Gırgır şamata tam amlamıyla peke sohbeti yaklaşık 3,4 saat sürdü.Sıra damadı topluluktan istemeye geldi. Damadı kız tarafından biri isteyecek, erkek tarafı damadı bütün güvenceleri aldıktan sonra mümkün olduğunca geç verecek ve damat bir arkadaşıyla içeri alınacak, büyüklerin elini öpecek kurulan sofraya oturacak kuymak ve baklava yeyecek. Öyle sanıldığı gibi kolay bir iş değildi bu. "İçeri" dediğim yer bizim köy evlerinin mutfağı. Ağızına kadara kadın , kız dolu. Herkes damadın yakışıklı mı çirkin mi olduğuna bakacak. Yüzde doksanı tanıyorsa da bu böyle. Tanıyanlar tanımayanlardan daha heyecanlılar. Anlayacağınız içeride müthiş bir mahalle baskısı var. Gelin rahat. Düğün günü bizim evde yaşadıklarının intikamını alırcasına bıyık altından ve içinden katıla katıla gülüyor.
Beni rahmetli Kohman Mehmet istedi. Yazdığı istek kağıdı toplumdaki en yaşlı rahmetli Gaffur ağabeye verdi. Muhabbet başladı. Rahmetli kağıdı "okuyamadum" dedi, Necdet Durguna verdi. O da okuyamadı. Kağıt elden ele bir hayli dolaştı. Espiriler şakalar birbirini izledi. Bir örnek. O sıralar Kohman kaza yapmıştı ve arabası tamıirdeydi. Kağıdı ala Şahmut Hasan şöyle okumuştu. "Oğlum Mehmet duydum kaza yaptun. Uzulma ustin ki fundukluği sat arabayı boyat." Ve sayamayacağım yığınla espiri, İÇTENLİK, ARKADAŞLIK, DOSTLUK DOLU SÖYLEMLERDEN SONRA içeri yollandım. El öptüm baklavayı kestim ve bahşişi hanımın amcasının kızına verdim.
Sonra horon muhabbet çay baklava derken yediye töreni bitti.
O gece gelini de alarak eve döndük.
Daha ayrıntı çoktu ama bu kadarı bir fikir verdi sanırım.
İhsan cığım böyle bir konuyu açman müthiş güzel bir düşünceydi teşekkür ederim.