PROF.YAYLA KEMALİZM TARTIŞMASI BAŞLATTI

Atalarımızın, kışın gaz lambası altında yaptığı "peke" sohbetlerini yaşatmaya ne dersiniz?

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı

PROF.YAYLA KEMALİZM TARTIŞMASI BAŞLATTI

Mesajgönderen İlkay Durgun » Cmt Kas 25, 2006 8:32 pm

Kimileri, Atatürk'ten "Bu adam" diye söz eden Profesör Atilla Yayla'nın sözlerinin Atatürk'e haraket ve aşağılayıcı ifadeler içerdiğini vurgularken, kimileri de Yayla'nın çıkışını "ifade özgürlüğü" ekseninden bakarak değerlendirdi.

İşte Türkiye'de Yayla'nın sözleri sonrasındaki basında çıkan Kemalizm tartışmaları:

TBMM BAŞKANI ARINÇ: LİNÇ KAMPANYASI ÇOK TEHLİKELİ

TBMM Başkanı Arınç, Atatürk'le ilgili sözleri nedeniyle boy hedefi olan Prof. Yayla'ya linç kampanyası yürütüldüğünü belirterek, "Bu, ifade özgürlüğü açısından çok tehlikeli" dedi. Arınç: "Bir insan düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilmelidir. Yazarak, konuşarak, resim yaparak, karikatür yaparak... İzmir'de yaptığı bir konuşma sırasında hoşa gitmeyen, beğenilmeyen, tasvip edilmeyen bazı şeyler söylemiş olabilir. Bundan dolayı bir linç kampanyasına girilmesini, kendisinin üniversite ilişkisinin kesilmek istenmesini, ifade özgürlüğü açısından çok tehlikeli buluyorum, çok yanlış buluyorum ve bu kampanyanın içerisinde bulunanları da kınıyorum. Atilla Yayla'nın konuşmasında, Atatürk'ü aşağılayan, küçülten, ona açıkça hakaret eden bir cümle yoktur. Öyle olsaydı bir şekilde yargı önüne çıkardı. Atilla Yayla, Atatürkçülük ideolojisi olarak konuşulan, Kemalizm olarak söylenen bazı konularda eleştiriler yapmıştır. Bu eleştirileri sadece o da yapmıyor. Türkiye'de pek çok insan bu konuda fikirlerini söylemiş olabilir.''

MEHMET BARLAS: ATATÜRK'Ü SEVMEK İLE KEMALİZMİ ELEŞTİRMEK ARASINDAKİ FARK (23.11.2006)

"'Atatürk'ü sevmek' ile 'Kemalizm'i eleştirmek' arasındaki farkı önemsemediğimiz için, Türkiye'deki özgür düşünce savunucusu Prof. Atilla Yayla'yı, mesela bir üniversite yönetimi aforoz etmeyi düşünebiliyor. Oysa üniversitenin varlık sebebi, düşünce kalıplarını reddetmek değil midir? Aksi halde üniversite değil, "Medrese" yetmez miydi eğitime?

"Ermeni sorunu"nu, dış ilişkilerinizden soyutlayamadığınız için, en önemli müttefiklerinizle ilişkileriniz bile "Ermeni soykırımı tasarıları"na endeksleniyor. Örneğin TSK, Fransa ile askeri ilişkileri henüz yasalaşmamış bir Ermeni tasarısı nedeniyle askıya aldığını açıklarken, aynı şey ABD'de de olursa, aynı şekilde ABD ile de askeri ilişkiler nasıl askıya alınacak sorusunun cevabı galiba hesaplanmıyor. Acaba bu tür konularda, dış politika kadar iç politikanın ak ve karaları mı ağırlıkla etkili olmakta?"

FATİH ALTAYLI: HERKES FİKRİNİ SÖYLEYEBİLMELİ (22.11.2006)

"Cumartesi günü "Tartışmamalar" diye yazdım. Türkiye'de en küçüğünden en büyüğüne hiçbir tartışmanın sağlıklı yapılamamasından, tartışmaların "susturma çabası" haline gelmesinden yakındım. Konuşamadığımız için fikir üretemediğimizi söyledim.

Haklılığım üç gün içinde ortaya çıktı.

Profesör Atilla Yayla diye bir adam çıktı Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü "sertçe" bir tonda eleştirdi, tartışmaya açtı.

Hemen büyük bir taarruz altında kaldı.

Dün de Profesör Yayla'nın üniversitedeki derslerine son verildi.

Bu mudur!

Atatürk'e hayranlık derecesinde sevgi beslerim. Yaşadığı zamanın yüzyıl ötesinde bir adam olduğuna inanırım. Benim için eşsizdir. Bir fotoğrafına biraz uzunca bakayım gözlerim dolar.

Ama Atilla Yayla'nın söylediklerinden rahatsız olmadım.

Atatürk'ü ben severim, o sevmeyebilir.

Atatürk'e ben hayran olabilirim o nefret edebilir.

Yaptıklarına ben saygı duyarım o duymayabilir.

Ben dehasını övebilirim, o eleştirebilir.

Hakaret etmedikçe, yalan yanlış, ahlak dışı ithamlarda bulunmadıkça sesimi çıkarmam.

O öyle düşünebilir, ben böyle düşünürüm.

O öyle konuşur, ben böyle konuşurum.

Ben ona katılmam, o bana katılmaz.

Ama hiçbirimizin, fikrine katılmadığımız birini susturma hakkı yoktur.

Çünkü biz bugün birini susturursak, bir gün de biri bizi susturabilir."

ERGUN BABAHAN: ÜNİVERSİTEDE YARGISIZ İNFAZ 23.11.2006

Türkiye'de liberal düşüncenin önde gelen isimlerinden Prof. Atilla Yayla, AKP İzmir örgütünün düzenlediği panelde yaptığı konuşmanın ardından üniversiteden uzaklaştırıldı.

Olay, Yeni Asır'ın Yayla'nın konuşmasını haberleştirmesiyle başladı. Grubumuzun gazetesi Yeni Asır'ın yaptığı da haberden çok, yargısız infazdı.

Konuşmanın tam metni okunmadan, Yayla'nın ne dediğine bakılmadan bir küfür yağmuru takip etti.

Yayla, sonuç itibariyle Türkiye tarihini değerlendirmiş ve buna ilişkin kimi yargılarda bulunmuştu.

Bunlara katılır veya katılmazsınız bu ayrı.

Ama Yayla'nın bilimsel temele dayandırdığı görüşlerini açıklama hakkını elinden alamazsınız.

Türkiye giderek tuhaf bir ülke haline geliyor. İslam'a ilişkin tartışma, dine hakaret çerçevesi içinde susturulmaya çalışılıyor, Kemalizm'e de...

TESEV'in araştırmasına göre halkın önemli bir bölümü "Oldukça dindarım" demiş ama görünen o ki, en azından sesi yüksek çıkanlar "Oldukça faşist."

Haydi diyelim ki, küfredenlerin önemli bir bölümü yazıyı okuyup anlamadan, gazete başlığından yola çıkıp Yayla'yı infaz etti.

Peki üniversiteye ne demeli?

Bunlar üniversitenin ne demek olduğundan habersiz. Üniversite eğitimini, lise öğretimi ile karıştırıyorlar.

Bunların üniversitesinde bilimadamı da, öğrenci de tek tip olacak. Recep Peker geri geldi sanki.

Eğer üniversitenin resmi görüşünün dışına çıkarsan, Kemalizm'i eleştirirsen aforoz ediliyorsun. Tıpkı Yahudilerin, Katoliklerin resmi inançtan sapan üyelerine davrandığı gibi davranıyorsun.

Bu üniversite tek doğrunun olduğu ibadethane midir ki, senin görüşünden farklı bir görüş ortaya koyanı hemen aforoz etme hakkını kendinde buluyorsun.

Üniversite, F Tipi cezaevi midir ki, tek tip elbise giymeyeni cezalandırıyorsun.

Elbette her sosyal bilimcinin bir ideoloji olarak Kemalizm'i değerlendirme, eleştirme hakkı vardır. Sosyal bilimcinin görevi sorgulamaktır, düzenin temsilcilerinin görüşlerini aynen tekrarlamak değil...

Bir başka bilimadamı çıkar, bu görüşün doğru olmadığını söyler, tezlerini ileri sürer, ona da herkes saygı gösterir.

Ama bilimsel bir görüşü, karşısında bile olsanız, küfürle susturmaya çalışırsanız "Ortaçağ karanlığına" saplanıp kaldığınızı göstermiş olursunuz. (O ortaçağ karanlığında İspanyol Vittoria'nın rektörü, profesörün ders içeriğine müdahaleye kalkan krala bile meydan okuyordu.)

Bu gelişmeler gösteriyor ki, ülkenin sorunu ceza yasaları ve maddelerinden çok, toplumun bir kısım kanaat önderlerinin çapsızlığı, hoşgörüsüzlüğü ve farklı fikirlere tahammülsüzlüğüdür.

Siz yasaları istediğiniz gibi değiştirin, kafaları değiştiremezseniz, Ortaçağ karanlığından kurtulamazsınız.

YILMAZ ÖZDİL-İZMİR'İN KAVAKLARI ( 21.11.2006)

"Beton Kemal..."

Yobazların, büstleriyle alay etmek için Mustafa Kemal'e taktıkları isim bu.

"Beton Kemal..."

Eskiden, hava karardıktan sonra, gizlice okul bahçelerine girerler, Atatürk büstlerine balyozla saldırıp, kaçarlardı.

Şimdi devir değişti...

***

Hadise, İzmir'de yaşandı.

Ahalisi, makarnaya bulgura kömüre oyunu satmadığı için, oy alamayanların "gavur" dediği İzmir'de.

Bir panel düzenlendi... Konusu, AB.

***

Panelin evsahibi? AKP Gençlik Kolları.

Panelin yöneticisi? AKP Milletvekili.

Panelin izleyicisi? AKP İl Başkanı.

A'dan Z'ye AKP imalatı yani.

***

Konuşmacı? Prof. Dr. Atilla Yayla.

Ne demiş bu profesör?

"Kemalizm ilerlemeden çok, gerilemeye tekabül eder. Niye her yerde bu adamın heykelleri var, diye bize soracaklar..."

Demiş.

***

"Bu adam" dediği, Atatürk.

Neymiş Atatürk? Geriliğin sembolü.

***

İzmir ayağa kalktı tabii...

Çünkü orada Yeni Asır var.

AKP'nin İzmir'deki yöneticileri genellikle İzmirli olmadıkları için, İzmir'i de pek bilmezler ...

"Bu laflar kapalı kapılar ardında söylenir, orada kalır" zannetmiş olabilirler.

Halbuki, dingonun ahırı değil orası.

"Ampul"ün himayesinde söylenen bu lafları, "ampul" gibi manşete koydu Yeni Asır.

Herkesin haberi oluverdi...

Tutuştu tabii AKP'liler.

Diyorlar ki şimdi...

"Biz aslında bu profesörü tanımıyoruz, görüşlerini bilmiyorduk... Bu lafların söyleneceğinden de haberimiz yoktu."

Vah vah...

Haberleri olmadığına göre, demek, "korsan" konuşma yapmış profesör.

***

Ama biz yine de bakalım şöyle...

İzmir'de üniversite var mı? Var.

Bir tane mi? Beş tane...

İkisi, ülkenin en seçkinleri arasında...

Hatta, Avrupa Birliği Bölümü bile var.

***

E güzel kardeşim...

Diyelim ki, inandık... Biz angutuz...

Beş tane üniversitesi olan İzmir'de profesör mü yoktu da, taaa Ankara'dan "aslında tanımadığınız" ve "görüşlerini bilmediğiniz" bir profesörü "özel olarak" getirttiniz?

***

Hayır... Amacım, "bunu da yaptılar" demek değil... O zaten ortada.

Benim canımı acıtan şu...

Nerenin profesörü bu arkadaş?

"Gazi" Üniversitesi'nin...

***

Gazi'nin adını taşıyan bir üniversitenin profesörü, gerici ilan edebiliyorsa Gazi'yi.

YÖK'ün ve Gazi Üniversitesi'nin de söyleyeceği bir kaç laf olmalı diye düşünüyorum.

YILMAZ ÖZDİL/ ÖRNEK Mİ? AL SANA ÖRNEK(25.11. 2006)

Bugünlerde "fikir özgürlüğü" ayaklarıyla Mustafa Kemal'e saldırmak, moda.

***

"İnsan utanır biraz" diyorsun.

"Antidemokrat" ilan ediyorlar.

***

En çok sarıldıkları argüman da şu...

"Her yerde Atatürk'ün ismi var... Stadta, havaalanında, üniversitede... Caddeye bile Atatürk ismi konuluyor. Gelişmiş ülkelerde var mı böyle şey?"

***

Bak sen.

Akılları sıra, Lenin'e Mao'ya falan benzetiyorlar... Türkiye'yi de, Sovyet'e Çin'e.

Dikta yani.

E soralım o halde...

***

ABD'nin başkenti nere kardeş?

***

Kim o Washington?

Portakal mı?

***

Başkent kesmemiş, eyalete koymuşlar Washington'ın ismini, eyalete...

Washington Köprüsü. Washington Caddesi. Washington Üniversitesi. Washington Lisesi. Washington Enstitüsü. Washington Anıtı. Washington Katedrali. Washington Cemiyeti. Washington Meydanı. Washington Gölü. Washington Dağı. Washington Müzesi. Washington Otoyolu. Washington Kütüphanesi. Washington Hastanesi. Washington Hipodromu.

***

Hani dikta?

Sayayım mı daha?

***

Gazetesi var.

Washington Post.

Washington Times.

Basketbol takımı var.

Washington Wizards.

Futbol takımı da var.

Washington Redskins.

***

Parasında var.

Pulunda var.

Yetmedi mi?

***

Washington Locası. Washington Sanat Galerisi. Washington Terminali. Washington Limanı. Washington Parkı. Washington Şarabı. Washington Yat Kulübü. Washington Operası. Washington Denizaltısı. Washington Uçak Gemisi. Washington Bursu. Washington Ormanı. Washington Balesi. Washington Film Festivali.

Washington Oteli de var.

Washington Restoranı da.

***

Çünkü "ahde vefa" diye bir şey var.

A ruhsuz.

MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE-KEMALİZM İLERİCİ Mİ GERİCİ Mİ/ ZAMAN GAZETESİ-21/11/2006

"Kemalizm, ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder." diyor Atilla Yayla. "Kemalizm gelişmiş bir ideoloji değildir." diye ekliyor. İzmir'de bir panelde söylediği bu sözlerden dolayı yerel bir gazete Yayla'yı "hain" damgası ile manşetine taşıyor.

"Kemalizm'le ilgili tezime karşı bir tez bekliyorum." diyen bu liberal bilim adamının göreceği karşılık bu olmamalı. Sonuna "izm" eki geldiğine göre bir ideoloji olarak varlık kazanan Kemalizm'in ilerici mi, yoksa gerici mi olduğu nasıl belirlenir? Dinleri, felsefinançları ve ideolojileri gerici-ilerici diye tasnif edebilir miyiz?

Mustafa Kemâl Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, kurumlarının ve prensiplerinin mimarı olarak toplumun hatırasına saygı ve şükran duyduğu bir devlet adamıdır. Neredeyse devlet, bayrak gibi ortak bir değer olarak kabul görmektedir. Buradan çıkacak doğal sonuç, onun adını taşıyan Atatürkçülük, Kemalizm gibi fikirlerin peşinen bir üstünlük taşımayacağı olmalıdır. Zira bütün devirlerde olduğu gibi, farklı, hatta birbirine zıt fikirler toplumda en çok itibar gören değerin veya kişinin kisvesi altında sahneye çıkarlar. Nitekim tedavülde tek bir resmideoloji olmadığı gibi, Atatürkçülük ve Kemalizm fikirleri de farklı farklıdır. Soğuk Savaş'ın "anti-emperyalist" söylemini Kemalizm zanneden sosyalistlerimiz var. Sultan Galiyev ile Mustafa Kemal arasında kurulan benzerlik, yerli bir sosyalizme, hatta rahmetli Ecevit'e ilham kaynağı olmuştu. Pozitivist Kemalistlerimiz hatta, Atatürkçülüğü sadece laiklikten ibaret görenlerimiz var. Aynı fikri, jakoben-militer bir yönetimin meşruiyet gerekçesi olarak kullananlar da mevcut. Atatürk'ün Büyük Millet Meclisi'nin açılışında dua ederken çekilmiş resmini her yere asan dindar Atatürkçüler de var. Kısaca bir tek Kemalizm, bir tek Atatürkçülük yok; muhtelif rivayetler dolaşıyor ortalıkta.

Bu durumu, kullandıkları argümanlar ve muhakeme ile bizi ikna eden iki tarihçi, Mustafa Armağan ve Cemil Koçak benzer nedenlere dayandırıyorlar. Armağan, "Farklı Atatürk portreleri var." (Yeni Şafak) derken, Koçak "Farklı konjonktürlerde farklı Atatürkçülük versiyonları var." hükmünde bulunuyor. Koçak bir siyaset adamından üstelik başarıya ulaşmış bir siyasetçiden bahsettiğimizi vurguluyor: "Herkesin kendine göre içini dolduracağı boş bir kutudan bahsediyoruz. Atatürk'ün aynı konuda (siyasetin gereği olarak) farklı yaklaşımları var." diyor. Nihaolarak şu hükme varıyor: "Aslında Atatürkçülük diye bir şey yok." (Radikal, 13 Kasım 2006) Koçak'ın kastettiği, Atatürk'ün fikirleri ile örtüşen bir Atatürkçülüğün imkânsızlığı. İmkansız olan bir şey geri olabilir mi? "Kemalizm geri bir ideoloji mi?"

Adresimiz, Atatürk değil Atatürkçüler. Bu sorunun cevabını ancak onlardan alabiliriz.

İleriliği-geriliği ölçmek için başvuracağımız kriter, "akıl ve bilim" bir de "medendünya" olmalı.

Medendünya ile, medendünyanın özgürlük-hukuk gibi değerleri ile barışık bir düzen içinde tartışma yürütmek yerine; medencesareti olan liberal bir aydını "hain" olarak mahkûm etmek eğer Kemalizm ise, bu ideoloji "geri" bir ideolojidir.

Farklı fikirlerin özgürce tartışıldığı bir ülke yerine totaliter bir fikrin egemenliğinde herkesin aynı şeye inandığı ve aynı şekilde davrandığı bir toplum idealini savunmak eğer Kemalizm ise, bu ideoloji geri bir ideolojidir.

Olaylar ve düşünceler arasında basit bir sebep-sonuç ilişkisi kuramayan biri, birinci sınıf bir bilim adamına hakaret etme cesaretini Kemalizm'den alıyorsa, bu ideoloji geri bir ideolojidir.

Demokratik değerlerin üstünlüğü yerine, silahlı gücün toplum üzerindeki vesayetini savunmak Kemalizm ise, bu ideoloji elbette "geri" bir ideolojidir.

Yine de, dinlerin, felsefinançların ve ideolojilerin ileri-geri ıskalasına yerleştirilmesi doğru değil. Yorum farkları her zaman bulunur. O zaman soru şu olmalı: "Kemalist ideolojiye müntesip ne kadar gerici var?"

Emin ÇÖLAŞAN /TELEFONDA ATİLLA YAYLA/HÜRRİYET-22.11. 2006

Sevgili okuyucularım, Türkiye Atilla Yayla isimli bir profesörün İzmir'de AKP toplantısında Atatürk için söylediği anlamsız-aşağılayıcı sözlerle çalkalanıyor.

Bu konuya dünkü yazımda ben de değinmiş ve "Atilla Yayla kafası Ankara'da, Gazi Üniversitesi'nde öğrenci yetiştiriyor. AKP toplantılarına bu gibiler boşuna çağrılmıyor" demiştim.

Dün öğlene doğru Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç bir açıklama yaptı ve bu şahıstan ders verme yetkisinin alındığını bildirdi. Çok doğru bir karardır.

Dün saat 13.00 dolaylarında asistanımız Leyla dahili telefondan arıyor. "Emin Abi Atilla Yayla telefonda. Fakat benimle çok sert ve kırıcı konuştu, biraz da tartıştık. Sizinle görüşmek istiyormuş." Bağlamasını söyledim.

Karşımda avazı çıktığı kadar bağıran bir ses... Aramızda geçen konuşmayı özetleyerek yazıyorum:

- Ben size fikir açısından meydan okuyorum. Sizinle nerede isterseniz Kemalizm'i tartışmak istiyorum. İster televizyonda, ister başka yerde. Karşıma isterseniz 8-10 kişi çıkın. Benim yaptığım şövalyeliktir. Geçin karşıma. Geçin ve kolaysa beni perişan edin.

- Beyefendi bu kadar bağırmanıza gerek yok, biraz sakin olun. Siz Atatürk için o sözleri söylediniz mi, söylemediniz mi?

- Söyledim.

- Daha ne? Ben de yazımda sizi eleştirdim.

- Ben sözünün arkasında duran adamım. Aynen söylediğimi bugünkü (dünkü) Zaman gazetesine de açıkladım. Ben fikir adamıyım. Yazılarımı 15 günde bir Zaman'da yazarım. Ben mücadelemi sürdüreceğim. Bu memlekette ifade özgürlüğü olmayacak mı?

- Bu söylediğiniz Atatürk'e hakaret etmeyi de kapsıyor mu?

- Atatürk tartışılabilir... İfade özgürlüğü bunu gerektirir.

- Gazi Üniversitesi Rektörlüğü, ders verme yetkinizin alındığını açıkladı.

- Bana tebligat henüz gelmedi. Fakat ben mücadelemi sürdüreceğim. Bundan sonra derslerimi gerekirse meydanlarda, spor salonlarında, düğün salonlarında vereceğim. Siz benim çağrıma cevap verin, televizyona çıkalım. Ya da Hürriyet'teki köşenizde bir gün siz yazın, bir gün ben yazayım ve size cevap vereyim!

- Elbette, neden olmasın! Hatta her gün siz yazın... Beyefendi, şu ses tonunuz, şu söyledikleriniz bir üniversite hocasına yakışıyor mu?

***

AKP tarafından düzenlenen panelde Atatürk'ten "Bu adam" diye söz etmeye cüret eden Atilla Yayla belli ki çok kızmış ve ezilmişti! Kendisine iki günden beri çok sayıda küfür mesajı geldiğinden yakınıyordu. Sordum:

- Hep küfür mü geliyor?

- Hayır, öğrencilerimden de övgüler geliyor.

Kendisine bir soru daha sordum:

- Siz Liberal Düşünce Topluluğu isimli bir kuruluşun başındasınız. AB sizin topluluğunuza paralar veriyor. Bugüne kadar AB'den toplam kaç para aldınız?

- Bu sorunun sorulması bile çirkindir. Biz yasal bir kuruluşuz. Cevabını devlete sorun, öğrenin. Her şeyimiz yasaldır.

- Ben size soruyorum. Gizleyecek bir şey yok ki! AB size para veriyor, siz Türkiye'de AB adına konuşup onların sözcülüğünü yapıyorsunuz.

Epey üsteledikten sonra Atilla Yayla rakamı açıkladı:

- İki adet ifade özgürlüğü projesi için AB'den (400 artı 50) 450 bin Euro aldık. Ne var bunda!

***

Çarkın nasıl işlediğini görüyorsunuz. Türkiye'de "kayıtsız şartsız AB teslimiyetçisi" bir iktidar var. İzmir'de AKP'nin toplantısı yapılıyor. Buraya AB'ci Atilla Yayla konuşmacı olarak özellikle çağrılıyor. Kürsüde ipin ucu kaçınca, toplantıya katılan AKP milletvekilleri bile "Bu sözleri kınıyoruz" demek zorunda kalıyor!

Yayla'nın başında olduğu kuruluş AB'den paralar alıyor. Yayla ve benzerleri ülkemizde bir yandan öğrenci yetiştiriyor, öte yanda ise "ifade özgürlüğü" adı altında (Atatürk'ü aşağılamak dahil) AB'nin her alanda ve konuda sözcülüğünü yapıyor!

Türkiye'de AB fonları, kendi yandaşları olan bu gibilerin kuruluşlarına oluk gibi akıtılıyor. Mekanizma doğrusu iyi kurulmuş!

Emme basma tulumba böyle çalışıyor.

Yayla'nın tartışılan sözleri!

Prof. Dr. Yayla "Kemalizm ne kadar başkalarını gerici olarak suçluyorsa, kendisini de böyle suçlanmaya hazırlamalı" dedi.

AK Parti'nin İzmir'de düzenlediği panelde, "Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder" sözleri nedeniyle tepki toplayan ve hakkında savcılıkça inceleme başlatılan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla "çürütülene kadar sözlerinin arkasında duracağını" söyledi. Bir linç kampanyası yürütüldüğünü savunan Yayla, "Yaşasın laiklik, Kemalizm" gibi slogan içeren tepkilerin Türkiye'nin düşünce anlamında ne kadar sığ olduğunu gösterdiğini belirtti. Yayla, şunları söyledi: "Küfretmeden herşeyi konuşmalıyız. Yüzlerce olumlu mesaj aldım. Cesaretim için teşekkür ediyorlar. Ben fikir adamıyım. Evrensel standartlara uygun yazıp çizerim. Parlak bir akademik kariyerim var. Bu konuyu da her yerde tartışmaya hazırım. Arkasında duramayacağım sözleri ifade etmedim. Fikirlerim çürütülene kadar savunmaya devam edeceğim."

"ALIŞSINLAR"

Yayla, Kemalizm konusunun Türkiye için bir 'tabu' olmaktan çıkarılıp tartışılması gerektiği yönündeki sözlerinde ısrar etti ve şöyle dedi: "Kemalizm ne kadar başkalarını gerici olarak suçluyorsa kendisini de böyle suçlanmaya hazırlamalı. Kemalizm ebedi ezeli hakikat değil. Tartışılmaya izin verilirse doğruluğu ortaya çıkar. Yoksa dogmaya dönüşür. Bu dogmaya inananlar da bana davranıldığı gibi fikir ifade etmez slogan atarlar, söverler."
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Mehmet Nuri Durgun » Pzt Kas 27, 2006 11:11 pm

İnsanlık ve Türk tarihi incelendiğinde Atatürk Devrimi'nin ne anlama geldiği ve ne yapmak istediği bilimsel verileri ile ortaya çıkar. Bunu anlamama da direnmenin tek nedeni memleket ve halk düşmanlığıdır. Bir kez daha görülmüştür, ihanet çeteleri iş başında, yoğun faliyetlerini sürdürüyorlar. Vatana ve millete hayırlı olsun.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Nuri Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 75
Kayıt: Cum Nis 14, 2006 9:31 pm

Mesajgönderen Osman Nuri Sarı » Sal Kas 28, 2006 10:05 am

Atiilla Yayla'nın bu sözleri niçin sarfettiği belli. AB den almış olduğu 450 bin euro. Demek ki insanların para uğruna yapamayacağı şey yoktur. Merak etmen bu adam ykında Ermeni Soy kırımı ile de ilgili açıklama yapabilir veya Amerikanın bir ajanı olarak da çalişabilir. Böyle şahsiyetsiz insanlardan her şey beklenir. Ama benim asıl üzüldüğüm konu bu adamın bir eğitmen olarak geleceğin yeni nesillerini yetiştiriyor oluşudur.
TÜRKİYE'NİN 10 SENE SONRAKİ HALİ mi? VAH, VAH!
En son Osman Nuri Sarı tarafından Sal Kas 28, 2006 2:40 pm tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
Osman Nuri Sarı
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 500
Kayıt: Prş Eyl 08, 2005 12:11 am
Konum: samsun

Mesajgönderen Mehmet Aydinli » Sal Kas 28, 2006 2:18 pm

Osmancığım 450 bin euro da iyi para ,bizde birşeylere saldırsakmı ne yapsak dersiniz ?:D :D
Saldırılacak bişe kaldımı ARKADAŞAR.?
Neyse biz saldırmasaktansa kendi değerlerimize,düşüncelerimize daha sıkı sarılsak daha iyi olur .değilmi arakadaşlar?
Kullanıcı avatarı
Mehmet Aydinli
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 2166
Kayıt: Sal Kas 15, 2005 11:47 am
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Serkan Birinci » Sal Kas 28, 2006 10:43 pm

sadece okumakla yetineyim şimdilik, geniş zamanda görüşlerimi ifade ederim dedim ama. sitenin kurucusu sevgili OSMAN'ın pambuk konulu yazılarından sonra ara verdiği bilişim dünyasına dönüşünü YAYLAN'ın (buna da bi mahlas gerekir dedik) yakında ermeni soyırımı ile ilgili bir beyanının da olabileceği yönündeki öngörüsüyle! yapmasına sataşmadan edemedim.

bu ne yaman çelişki hocam, Pambuk'u tut, Yaylan' ı at. anlayamadık daaa..........

şipariş veren yer aynı, ikisi de milletine para için ihanet eden insanlar. biri edebiyatçı biri eğitimci ! hani senin uzmanlığın iki konuda ????

başlamışken değerlendirmeyi de ekleyeyim madem. pambuklar, yaylan ulan yaylan lar ve para için milletini, onun değerlerini satanlar hep aynı üretimin mamulü....

yeri gelmişken kısa bir zaman önce biz "şu AB neyin nesi" derken AB yi kurtuluş reçetesi olarak görenlerin gaflet uykusundan uyanıyor olmalarını gözlemliyorum. (genel bir değerlendirmedir kimseye havale zarf değil)

ne diyelim irkiliyor oluşumuzun göstergeleridir umarım. yoksa ne olduğu belirsiz AB bilmem nesini VIP den geçirme merakında olan bizimkilere devlet ilişkilerinde mütekabiliyet vardır esasıyla bir bakanımızın !danimarkada depo girişinin gösterilmesi ne kadarda manidardır değilmi.

olsun biz misafirperver milletiz pappa (ona da mahlas bulduk) gelince trafiği 3 saat klitleriz. vatandaş bekler nasılsa. (NOT: bizim işyeri Diyanete yakın, adam gelince trafiği kapattılar 3 saat bekledik de sıkıntım ondan, yoksa adam dinimize küfretti falan değil, nasılsa biz misafirperveriz...! )
Serkan Birinci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 260
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 7:18 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen Coşkun Şahin » Çrş Kas 29, 2006 9:56 am

Beyoğlu inan lafı ağzımdan aldın desem yeridir. Yani söylememek için kendimi zor tuttum. Ağzına yüreğine sağlık. Bu arada Maraşoğlu, Niyazoğlu sen ve ben bir ara buluşalım. Sağlıcakla kal. Haaaa unutmadan malum pappa gelince trafikten bizde nasibimizi aldık!!!
Kullanıcı avatarı
Coşkun Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 2111
Kayıt: Sal Kas 08, 2005 8:10 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen Serkan Birinci » Çrş Kas 29, 2006 1:21 pm

Sevgili COŞKUN

sanırım senden çok yaşayacağımın delilidir bu hızım :-)
yemek işine gelince ben her zaman hazırım. Yemek yerini hamsili bir yer seçelim yeter.

selamlar.
Serkan Birinci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 260
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 7:18 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Çrş Kas 29, 2006 5:26 pm

Vallahi ne diyeyim.
Atilla Yayla yi da tanimiyorum.
Konusmasinida dinlemedim.
Yukarida ki alintilari okudum.
Zaten orda alti cizili olanlar herhalde mimlenmis.
Elestiri onlarin uzerine.Bir fikir beyan etmek zor.
Zamanindan Ataturk u elestirenler cok oldu.
Bundan dolayi ceza alanlar,kacanlar vs vs vardi.
Bunlar bitecekmi? Hayir.
Ataturk elestirilmeyecekmi? Tabii ki gun gelecek buda olacak.
Yayhla lar her zaman cikacak,cikti da nitekim.
Bu elestirmeler tabiki sozle olan elestiriler.
Bizim asil parmak basmamiz gereken nokta Ataturk u yaptiklariyla hice sayanlara olmalidir.
Ataturk un yasakladigi seyleri serbest birakanlar O na hakaret etmis olmuyormu?
Sozle elestiri bir sey degil bunu fiili olarak yapanlar var.
Ataturk un kurdugu cumhuriyet i fiilen yikanlar ona hakaret etmis olmuyorlarmi?

Arkadaslar bence Ataturk u daha cok anlamaya calismalisiniz.
Kendi mi soyutluyorum cunku ben O nu anliyorum.
Saga sola izah getirmeden direkt Atilla Yayla yi elestirmek kolay.
Gelin Ataturk u hice sayanlari elestirelim.
Gelin Ataturk u biraz daha anlamaya calisalim.
Gelin Musul ve Kerkuk icin Ataturk ne dusunuyordu onlari dusunelim.
Gelin yabancilarin bu vatan da konuslanmasi hususunda Ataturk ne dusunurdu onlari dusunelim.
Gelin mason localarinin acilmasi hususunda Ataturk ne dusunurdu onu irdeleyelim.
Yoksa Atilla Yayla bir seyler demis....
Desin yahu.Avazi ciktigi kadar.
Herkes hur dusuncesini soylesin bizde adamimizi taniyalim.

Selamlar
Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen İlkay Güvercin » Prş Kas 30, 2006 10:50 am

Atatürkün düşünceleri tartışılabilmeli elbette.Demokrasilerde bütün görüşler kendini ifade edebilmeli.Önemli olan bu düşünceler ne kadar yapıcı ve samimi olduğudur.Atatürkün düşünceleri 1930 lara mahkum edilmemeli.Yeni açılımlara kaynak oluşturulabilmeli.Son tartışılan Atılla Yayla günümüzün konjektüründe belli amaçlara hizmet ettiği için tepki çekmiştir.Cumhuriyetin halkalarını zayıflatarak yapılacak her türlü eleştiri doğal olarak tepkide çekecektir.Bunun yanısıra AB kaynaklarından kullanılan 450 bin dolarlık bölüm sanki bu konferansın siparişle yapıldığı izlenimi vermekte ve insanların eleştirisinin miktarını yükseltmektedir.Selamlar.
Kullanıcı avatarı
İlkay Güvercin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 566
Kayıt: Çrş Kas 02, 2005 1:47 pm
Konum: kütahya

Mesajgönderen Mehmet Zeki Sarı » Prş Kas 30, 2006 4:26 pm

bu ve buna benzer tartışmalar daha öncede ülkemizde yaşanmıştır ve yaşanmayada devam edecektir.demokrasiyi kendi kendini özgürce ifade edebilme şekli diye biliyorduk ama ülkemizde bu durum malesef demokrasi adı altında hiçte demeokratik olmayan bi şekilde yürütülüyor.atatürkü demokrasi çerçevesinde eleştiren bir aydının kültür yuvasında görevine son verilmesi ülkemizdeki demokrasinin ne kadar özgürce uygulandığının bir kanıtı olabilir belki.kuran-ı kerim dışındaki herşey eleştirilebilinir ve tartışmaya açılınabilinir bence.yeterki eleştiri insanı veya belli bir kesimi töhmet altında bırakmasın.ben seni eleştirmeyeyim sen beni eleştirme e doğruyu ve güzel olanı nasıl bulacaz o zaman.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Zeki Sarı
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1575
Kayıt: Prş Eki 06, 2005 6:46 pm
Konum: istanbul

Mesajgönderen İlkay Durgun » Pzr Ara 03, 2006 7:53 am

Eleştiri elbette vaz geçemeyeceğimiz bir kurumdur.

Ancak,eleştiriyi de akıl ve vicdanın ışığı ile yapmak yükümlülüğümüz vardır.Bir bilim adamı Avrupa fonlarından para alarak bir eleştiri kurumu oluşturamaz.Böyle bir hakkı yoktur.Bu bilim ahlağına ve eleştiri kurumunun güvenirliliğine zarar verir.

Öte yandan, eleştirilerinizi siyasi yada ideolojik propaganda aracı olarak kullanırsanız size bir bilim adamı olarak değil bir siyasetçi olarak cevaplar verilir ve gelen tepkilerde siyasi güçle doğru orantılı olur.

Özetle, Prof.Yayla' nın eleştirileri! yukarıda izah ettiğim,akıl/vicdan,bilimsel ahlak ve sözün namusu ilkelerine ters düşen,Avrupa fonlarınca fonlanmış,ideolojik bir tutumdur.Ayrıca ,kaba ve kışkırtıcıdır.
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Kayhan Durgun » Cum Ara 08, 2006 7:51 pm

BULDUNUZ BİR ZAVALLI.
Kayhan Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 139
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 1:35 pm
Konum: ankara

Mesajgönderen İlkay Durgun » Cum Ara 08, 2006 10:19 pm

:)
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen İlkay Durgun » Cum Ara 08, 2006 10:20 pm

:)
:wink: :arrow:
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Caner Kama » Cum Ara 15, 2006 1:00 pm

...sevgili sanal şur köyü ahalisi yukarıdaki makale çok uzun olduğu için tamamını okumadım...çok özür diliyorum...anladığım kadarıyla prof. yayla'nın kemalizmi eleştirmesini hazmedememe gibi bir durumunuz var...ab fonlarından 450 bin dolar aldığını iddia eden haberlerle adama saldırıyorsunuz......
...şunu söylemek istiyorum kemalizm nedir,ne değildirin ayrımızı yapamadığımız için herhalde böyle yorumlar yapıyorsunuz.kemalizmin temelinde çağdaşlaşma anlayışı vardır.o nedenle böyle bir fikrin sürekli kendini yenileyen bir anlayışı vardır kemalizm asla değişmez doğrular! değildir.....
...kemalizmi eleştirenlere de vatan haini,satılmış muamelesi yapmayın..tabi ki eleştirilecek chp gibi statükocu atatürkçülerin arkasından gideceğinize kendi fikrinizi oluşturun,kendi fikirlerinizi savunun başkalarınınkini değil..!
...lütfen,irtica geçmişteki kurumların veya geçmişteki hayatın savunuculuğunu yapmak ve gelişmenin önünde durmaktır...ve irtica dine de mahsusu değildir şimdikilerin savunduğu gibi....irtica yeni fikirlere karşı çıkan eleştirileri kabullenmeyen örümcek beyinliliktir....Sizlerden rica ediyorum kafanızın içindeki örümcek ağlarını temizleyin bakın o zman daha berrak düşüneceksiniz............DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR.........STATÜKOCULUĞA HAYIR.....
Kullanıcı avatarı
Caner Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 226
Kayıt: Cum Mar 03, 2006 4:15 pm

Sonraki

Dön PEKE SOHBETLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir