Ekmek Kavgası

Atalarımızın, kışın gaz lambası altında yaptığı "peke" sohbetlerini yaşatmaya ne dersiniz?

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Pzt Haz 26, 2006 6:06 am

Kardas!
Kardasim benim.
Bagisla ama yine pek birsey anlayamadim.
Biraz daha acarsan cok sevinecegim.
Veya kolaylik olmasi bakimindan bir soru yonelteyim.
Abdulhamit in kurtulus savasi ve Ataturk le ne ilgisi var?

Selamlar
Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Kardaş Ersezer » Pzt Haz 26, 2006 9:13 pm

Hasret abi, daha kısa ve net yazayım tamam :) Kurtuluş Savaşı hem iktidardaki işbirlikçilere karşı (Abdulhamit’in İngilizlerle yaptığı antlaşmalar esas alınarak İstanbul hükümetine karşı)hem de işgalci kuvvetlere karşı kazanılan bir zaferdir. Dünden ve bugünden birer örnekle konuyu bağlamak istedim. Abdulhamit’i örnek vermem ondandı. Yani kendi iktidarında ki yöneticiler vatanı satmaya karar vermiş olsa bile, elinde ki güç çok yetersiz görünse bile bağımsızlığımızı kazanabildik. Atatürk önderliğinde ki Kurtuluş Savaşımız da içteki teslimiyetçilere, dışarıda ki işgalcilere karşı verilen mücadele bu yüzden daha anlamlı ve güçlüdür. Abdulhamit, İstanbul hükümetinin son yöneticisi, Atatürk’ de İstanbul hükümetini teslimiyetçi politikalarından dolayı tanımayarak Ankara hükümetinin ilk yöneticisi olarak aynı cümle içinde yer aldılar. Kurtuluş Savaşı’nın ana temasını oluşturan bağımsızlık fikrinin zıttını savunduğu için, Abdulhamit’i Atatürk’ün karşıtı olarak örnek vermek istedim sadece.
Selamlar...
Kardaş Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 52
Kayıt: Çrş Oca 04, 2006 11:14 pm

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Sal Haz 27, 2006 4:05 pm

Aziz Kardasim, Kardas!
Evet seni anlayabiliyorum.
Ama sana hatirlatmam icap eden biraz kucuk nuanslar var.
Saniyorum yanlis bilgi kaynaklari seni yaniltiyor.
Bir defa Abdulhamit Osmanli nin son padisahi degildir.
Ikincisi Abdulhamit Tahti 1908 de devretmistir.
Abdulhamit doneminde kurtulus savasi baslamamisti.
Abdulhamitle Mustafa Kemal Pasa hic karsilasmamislardir bile belki!
Ayrica Abdulhamit le ingilizlerin herhangi bir ittifaki da soz konusu degildir.
Veya soyle yazabilirim benim hatirimda olan herhangi menfi bir anlasma ingilizlerle yhapilmamistir.Yapilmissa bilmekte isterim ayrica.
Hatta ingilizlerle Abdulhamit her zaman catisma halindedir.
Ozellikle hicaz demir yolu konusunda Abdulhamitle Ingilizlerin bariz bir diplomatik savaslarida mevzuu bahis konusudur.
Abdulhamit (tabii ki ikincisinden bahsediyoruz) genelde Mithat Pasa,Mutercim Rustu Pasa,Huseyin Avni Pasa ve Enver ve Talat Pasalarla daha cok musbet veya menfi hallerde hasbihal olmustur.
Abdulhamit iktidarinda Mustafa Kemal Hareket ordusunda en son Yuzbasi rutbesindeydi ve Saray dan da cok uzakti.

Ben seninle ayni fikirleri paylasamayacagim.
Soyle ki Mustafa Kemal Pasa ile Abdulhamiti vatani satma konusunda ayri ayri kefelere koymak yanlistir.
Cunku Abdulhamit istedigi kadar parayi alabilecegi durumda bile vatanin bir karis topragini yahudilere satmamistir.
Hatta satisini engellemek icinde orayi vakfetmistir.(Filistini)

Selam ve Tesekkur ediyorum Kardas im.

Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Kardaş Ersezer » Çrş Haz 28, 2006 10:42 pm

Hasret abi,

İnsan bir kere yanlış yazdığı ya da söylediği zaman (isimlerden bahsederken) yanlışı fark edemez ya, bana da öyle oldu:D Doğrusun ya, Abdulhamit'ten değil Vahdettin den bahsediyordum. Bu ciddi tarihi hatamdan dolayı özür dilerim. çok utandım valla :D
Kardaş Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 52
Kayıt: Çrş Oca 04, 2006 11:14 pm

Mesajgönderen Sami Ayan » Cum Haz 30, 2006 10:56 pm

Toplumsal bir meseleyi dert eden her insan fiilen olmasa da en azından fikren siyaset yapmaya başlamıştır bile. Toplumsal meselelerde düşünmeyen, içinde yaşadığı toplumun dertleriyle dertlenmeyen insanı bencillikle ve bir adım ötesini görememekle itham etsek yanlış olmaz herhalde. Toplumun meselesi bireyi, bireyin meselesi toplumu ilgilendirir. Toplum bireylerden oluşur çünkü. Dar anlamda ailesinde hiç sorun yaşamayan -ki böyle bir kimse de yoktur- ailesinde sorun yok diye toplumun meselelerine kayıtsız kalamaz. Zira sorunsuz da olsa aile bireylerimiz de toplumun içerisinde yaşıyor. Toplumun sorunlarından direkt etkileniyor. O nedenle aklı başında hiç kimsenin toplumsal meselelere sırt çevirme lüksü yoktur. Siyaset yapmak gerektiği konusunda Kardaş kardaşımla birlikte düşünüyorum ama belki referans noktalarım, ya da sorunlara getireceğim çözüm yollarım itibariyle ondan ayrılıyorum. Hasret ağabeyle belki biraz daha yakın görüyorum kendimi. Bülent gibi ben de siyasi düşüncelerimi taşıyacak, ya da onları mal edebileceğim bir siyasi oluşumdan bahsedemiyorum. Ben şunu öneriyorum. Ben Bülent, Hasret ve Kardaş ile aynı çağda yaşıyorum. Üç aşağı beş yukarı aynı ekonomik düzlemde yer alıyorum ve büyük ölçüde aynı kültür pınarından beslenmişim. Byük ölçüde sorun edindiğimiz şeyler de örtüşüyordur. Ama farklı karakterlerdeyiz. Sorunlara farklı çözüm yolları önerdiğimiz için farklı siyasi çizgilerimiz var. Ama önemli olan aynı çağda yaşıyorsak geçmişten alacak ders varsa alarak geleceğe birlikte yürüyebileceğimiz bir siyaset platformu oluşturmaktır bence. Siyasete ilişkin düşüncelerimiz parti kisvesine bürününce neden birbiriyle uzlaşmasın ki? Siyaseti ideolojik anlamda yapmak belki Bülentin işaret ettiği sakıncaları doğuracaktır. Ama siyaseti toplumun problemlerine çözüm bulmak, ya da bu uğurda çalışmak olarak alırsak bir olmak mümkün. Hem ardında hiç bir endişeyi de barındırmaz. İnsanın siyasete bakışında elbette rehber kabul ettiği insanlar vardır ve olmalırdır da. Bu o insanın her yaptığını onaylamak, her düşündüğünü benimsemek ve hatta beynimizi ona kiraya vermek anlamı taşımaz asla. Ben Cemil Meriç'le toparlıyorum "İdeolojiler ve "izm"ler insanlara giydirilmiş deli gömlekleridir" diyor meriç. Birbirimizi anlayamıyorsak, ya da yanlış anlayacağımızdan korkuyorsak deli gömleklerinden sıyrılmalıyız bence. O zaman nerde ne kadar siyaset yaparsak yapalım siyaset sorun olmayacaktır.
Kullanıcı avatarı
Sami Ayan
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 724
Kayıt: Çrş Eyl 21, 2005 11:09 pm
Konum: Çaykara-Şahinkaya

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Cmt Tem 01, 2006 11:10 am

Kardas im ve diger kardeslerim.
Isterseniz hazir bu tarih konusu acilmisken devam edelim diyorum.
Tabii ki bu konuda yine Kardas a takilmaya devam edelim.
Biliyorsunuz gectigimiz ginlerde Vahdeddin in vatan haini olup olmadigi husunda tartismalar olmustu.
Hatta Ecevit (Allah O na saglik sihhat versin) hain olmadigi hususunda aciklama bile yapmisti.
Bence bu olaya su pencereden bakmak lazim.
Her ne kadar o zamanlar iktidar meclisin elinde olsa bile Osmanli Imparatorlugun un sahibiydi Vahdeddin.
Ulke onundu ve ulke O na atalarindan kalmisti.
Istanbul isgal altindaydi.
Bugun Amerika nin Irak a yaptigini o gun ingilizler Osmanli ya yapmislardi.
Fakat yemedi tabii ki.
Vahdeddin in sehzadeligi doneminde Mustafa Kemal Pasa nin onu fahri yaveri oldugunu unutmayalim.
Hatta padisahligi zamaninda bile onun yaveriydi.
Hatta ve hatta Vahdeddin Avrupa seyahatine Mustafa Kemal Pasa yi da beraberinde goturmustur.
Mustafa Kemal Pasa nin Bandirma vapuruyla Samsun a cikisinin maddi destekcisi,planlamacisi ve o zamanlar ingilizlerden bu isi gizlenmesinin tedarikcisi bizzat Sultan Vahdeddin dir.
Biraz daha iddiali soylersek pekala sunuda ekleyebiliriz ki:
Henuz cumhuriyet ilan edilmemisken Vahdeddin Kuvay-i milliye ye ayak bagi olmamak icin ulkeyi terketmistir.(kasim 1922)
Millet meclisi daha onceden acilmistir ama unutmayalim ki meclis yeni olarak acilmamis ,sadece istanbul da zaten acik olan meclis Ankara ya tasinmistir.Cunku istanbul isgal altindadir ve bu isgal altinda bir meclisin calismasi tabii ki zordur.Hatta daha sonra bu meclisin Kayseri ye tasinmasi da mevzuu bahis konusu olmus ama tasinmasina gerek gorulmemistir.

Vahdeddin in kovulmasi veya kacmasi diye bir sey asla mevzuu bahis konusu degildir.
Zaten kurtulus savasi saltanatin kurtulusu anlaminda yapilmistir.
En azindan oyle baslamistir.
Ama daha sonra her tarafi saran ulus-devlet , cumhuriyet akimi Mustafa Kemal Pasa yi etkilemis ve O da bu konuda tercihini beyan etmis ve cumhuriyeti kurmustur.
Hatta bu konuda Rauf Orbay ve bir cogu ile tartismalara bile dusulmustur.
Bazilari saltanatin kaldirilmasina karsi cikmis ve tarafsiz bir makamin (saltanatin) kaldirilmasinin cok yanlis olacagi fikrini savunmustur.
Nihayet boyle olmamis ve Cumhuriyet kurulmustur.

O zaman sadr-i azam olan Damat resit pasa ingiliz yanlisi idi.
Ama Vahdeddin hic bir zaman ulkeyi satma hainlik adina bir adim atmamistir.
Kurtulus hareketinin anadoludan baslamasi gerektigine inanmis ve bu hususta Mustafa Kemal Pasa yi gerekli butun yetkilerle donatip bu hareket icin gorevlendirmistir.

Nihayetinde Salatanat kaldirilmis butun varliklari yeni cumhuriyete verilmistir.
700 yil insanliga adalet timsali olan Osmanli Imparatorlugu omrunu tamamlamis ve tarihe gomulmustur.
Ibn-i Haldun un dedigi gibi devletler de insanlar gibidirler dogar yasar ve olurler.
Osmanli da ayni akibete ugradi.
Roma gibi v.s.

Ama biz tarimize kufredemeyiz ve onunla ovunemeyiz.
Ondan sadece ders aliriz.
Selamlar Sevgiler

Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Pzr Tem 02, 2006 1:01 am

Arkadaslar
Konusu tarih olmayan bir basligi israrla surdurmeye calistim.
Ozur diliyorum.
Yukaridaki yazimi silebilirsiniz.
Basligi ekmek kavgasi.
Ilk yazi konusu siyaset yapmak.
Sonuc tarih.
Olmadi.
Penisilun.

Ha bu arada siyaset mi?
Siyaset yapmayacagizda ne yapacagiz?
Ziyafet mi?
Ziyaret mi?
Zerafet mi?
Nezaket mi?
Sefahat mi?
Seyahat mi?
Belagat mi?

Bence siyaset yapmazsak hiyanet yapmis olacagiz.

Gelin siyasiler gelin Konya bu tarafta.

Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Ahmet Cemal Durgun » Pzt Tem 03, 2006 8:57 am

Herkese merhabalar,

Bu yazının konu başlığına uygun olmadığı konusunda ben de Hasret Abi’ye katılıyorum. Yazıların silinmesi yerine ayrı bir başlığa taşınmaları daha iyi olacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca, Hasret Abi’nin yazdıkları üzerine kendimi tutamadım, yazımı bu yanıtlama isteğiyle yazıyorum. Şimdi Hasret Abi’nin yazısındaki katılmadığım noktalara kısaca değinmek istiyorum.

Birincisi Vahdettin’le birlikte Avrupa’ya giden Mustafa Kemal bir Osmanlı subayıdır. Ama Anadolu İhtilali’nin başındaki Mustafa Kemal Osmanlı subayı değildir artık. Birisinde görevi gereği bir gezide Vahdettin’e eşlik etmiş, diğerinde ise Vahdettin tarafından kendisine verilen göreve rağmen apoletlerini sökerek kurtuluş mücadelesini vermiştir.

İkincisi Mustafa Kemal’in Vahdettin’in yaveri olduğu doğrudur. Fakat İngiliz hayranı hain Damat Ferit’in (Reşit değil) de bu adamın sadrazamı olduğu doğrudur.

Üçüncüsü Mustafa Kemal’i Anadolu’ya gönderenin Vahdettin olduğu da doğrudur. Ama o Mustafa Kemal’i Anadolu’ya bir antiemperyalist kurtuluş hareketi örgütlemesi için göndermemiştir. Tam tersine, Karadeniz Bölgesi’ndeki insanlara zulüm eden Rum çeteleriyle çatışan 9. Ordu’yu denetlemek ve Rum çetelerinin işlerini daha iyi yapabileceği bir zemin hazırlamak göreviyle, 9. Ordu Müfettişi sıfatıyla, İngiltere’nin emri üzerine, bizzat Vahdetin tarafından görevlendirilmiştir. Unutulmamalıdır ki Gazi, Anadolu’ya geçtikten sonra askerlikten istifa ederek Osmanlı’yla bütün bağını kesmiştir.

Dördüncüsü, Vahdettin Türkiye’den kaçtığında Kuva-i Milliye görevini çoktan tamamlamış; düşman İzmir’de çoktan denize dökülmüş (9 Eylül 1922) ve saltanat kaldırılmıştı (1 Kasım 1922). Vahdettin’in Kuva-i Milliye’ye zamanında ayak bağı olduğu doğrudur ama Kasım 1922 tarihinde artık ayak bağı olacak ne gücü kalmıştır ne de cesareti.

Beşincisi, Kurtuluş Savaşı’nın halifeyi kurtarmak için yapıldığı daha doğrusu halkın bu amaç için toplandığı doğrudur. Zaten ulus bilinci oluşmamış bir ümmet toplumunun başka şekilde örgütlenmesi olası değildir. Ümmet toplumundan ulusa geçiş süreci cumhuriyetin ilanıyla birlikte başlamıştır (bundan önceki bazı aydın hareketlerini saymazsak). Burada asıl dikkat etmemiz gereken, bu savaşı örgütleyen asker-aydın kadronun kafasındaki görüşlerdir. Belki en başta herkesin kafasında cumhuriyet yoktur ama saltanat olmadığı da kesindir.

Altıncısı, ülkeyi satma adına Vahdettin’in yaptıklarına gelince;

- Hıyanet-i Vataniye kanununu çıkararak başta Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere Kuva-i Milliye hareketine katılan veya onu destekleyen herkes hakkında idam hükmü çıkartmıştır.

- Anadolu’daki köylere üzerinde halifenin mührü bulunan ve Türk ordusunun halifeyi ortadan kaldırmak için savaştığı, halifenin asıl ordusunun Yunan ordusu olduğu yazılan bildiriler uçaklarla dağıtılmıştır.

- Başta Anzavur olmak üzere Anadolu’daki meclise karşı yapılan bütün ayaklanmalar İstanbul hükümeti ve Vahdettin tarafından desteklenmiştir.

- Kuva-i Milliye Ordusu’na karşı İngiltere’nin verdiği paralarla Kuva-i İnzibatiye ordusunu kurarak kardeş kanı dökülmesini sağlamıştır.

Bütün bunlara rağmen Mustafa Kemal ve silah arkadaşları utkularına ulaşmış ve Vahdettin Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmıştır. Yaşanan bu olayları Söylev (Nutuk) adlı eserinde raporlaştıran Gazi, bu konuyu bir cümlede özetlemiştir; “… Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ HIYANET içinde bulunabilirler…”

Bunları yazmaktaki amacım kesinlikle Osmanlı’ya ya da tarihimize olumsuz eleştirilerde bulunmak değil, tarihimize sahip çıkma bahanesiyle yapılan Osmanlıcılık propagandasının yanlış olduğunu vurgulamaktır ( Hasret Abi, bunu senden bağımsız olarak söylüyorum). Osmanlı elbette bizimdir ve sonuna kadar sahip çıkacağız, ama sağduyulu ve tarafsız bir tarih bilinciyle. Yaptığı güzel işlerle övüneceğiz, fakat hatalarını da kabul ederek gelecek için dersler çıkaracağız. Nasıl ki biz Fatih’in torunlarıyız diye göğsümüzü gere gere dolaşıyoruz; Deli İbrahim’in bize Fatih’ten daha yakın olduğunu da unutmayacağız.

Saygılarımla.
Ahmet Cemal Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 108
Kayıt: Sal Kas 22, 2005 4:01 pm
Konum: Tempe/Arizona/ABD

Mesajgönderen Mehmet Aydinli » Sal Tem 04, 2006 1:37 pm

Yakup Kadri'nin hürriyet kahramanı olarak tanınan Tanzimatçılar ile ilgili görüşü şöyledir:
-Osmanlı döneminde okumuş ve aydınlar Avrupa'ya kaçmayı cesaret ve kahramanlık olarak görüyorlardı.Ömürlerinde bir defa Avrupa'ya kaçmamış olan fikir adamlarının sözüne ve fikirlerine itibar edilmezdi.
Bu dönemde ise fikir ve siyaset adamları itibar görmeleri için ya Amerika'ya yada Avrupa'ya gidiyorlar.Türk Milletine oralardan sesleniyorlar.
Yakup Kadri şöyle devam ediyor;
-"Onun içindir ki bir Türk komutanı ,bir Türk inkilapçısı ilk defa 1919'da bir hak ve adalet prensibini müdafaa için Avrupa'ya başvuracak yerde bir Türk vapuruna binip Anadoluya geçtiği vakit herkesin parmağı ağzında kaldı".
-Atatürk ve arkadaşları devleti ve milleti kurdarmak için Avrupa'ya gitmiyor.İlk defa 2 asırdan 1919'a kadar Avrupa'dan ve Avrupa'nın bütün hüküm ve nüfusundan sıyrılıp milletin kucağına sığınıyor.
İşte Atatürk'ten sonrada özellikle 1950 li yıllardan sonra Türkiye yine dışardan yöneltilmeye çalışılmış,çalıp-çırpan yurt dışına kaçanlar,dışardakilerle işbirliği yabanlar ,dışardan ahkam kesenler,dış odaklı yerli-yabancı işbirlikçiler dışardan ve içerden vatanseverlere saldıranları destekleyenler ,yine memlekete döndüklerinde "vatan seninle gurur duyuyor "sesleriyle , nidalayıyla karşılanır oldular.Ama memleketinde kalıp ,özgürlük ve bağımsızlığı için mücadele edenler,emeğiyle ekmeğini kazanmaya çalışanlar,hakkını arayanlar ,dış könjönktürden gelen emperyalist saldırılara ve sömürülere karşı mücadele verenler,bir dilim ekmeğini arkadaşlarıyla ,çevresindekilerle bölen insanlar,namusunu şerefini dış güçlere karşı koruyanlar vatan hainliği ile yargılanmış veya terörist damgası vurulmuştur.
Edirne'nin geri alınmasını önleyen ,önlemeye çalışan Çürüksulu Mustafa gibiler bile bu memlekette hizmet yapmış sayıldılar, tarih kitaplarına ,sayfalarında yerlerini almışlardırki ama kimine göre öyle kimine göre böyle.Ama bu memleket , vatan ve millet için ,kendi hak ve hürriyeti için ,ekmeği için kendi imkanları doğrultusunda ve bulundukları zaman ve mekan içerisinde mücadele edenler daima vatan hainliği ile itham edilmişlerdirler.

Kısaca bütün burada anlatmak istediğim ,kimin vatanhaini ,kimin vatansever olduğu ,memlekette kimlerin itibar gördüğünü bizler kendimiz tayin etmekte bile zorluk çekmekte olduğumuzu ,kimine hizmet ettiğimizi bile bilmemekteyiz.Vatanhainini ve vatansever kişileri bile dış güçlerin seçtiği bir ortamda hala daha birbirimizi anlamamaya çalışıyoruz .İçimizdeki insanları hala bilmeden suçlamaya ,yargılamaya çalışıyoruz.
Taihi ile ,gelmişi ile , geçmişi ile bu topraklar bizim,bu cennet vatan bizim.Bu vatan için ve bu millet için zerre kadar kim mücadele etmişse onlarda bizimdir.
Bizim dostlar bizim.
herkese saygı ve sevgilerimle.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Aydinli
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 2166
Kayıt: Sal Kas 15, 2005 11:47 am
Konum: Trabzon

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Çrş Tem 05, 2006 1:44 pm

Degerli mehmet cigim.
Getirdigin bakis acisina yurekten katiliyorum.
Sirtini halkina donup disardan medet aramak gercekten bombos.
Onlar basimizin ustune ayaklarini koymadiktan sonra asla bizden razi olmayacaklar.
Yazik avrupa kapilarinda asindirdighimiz gecirdigimiz zamana.
Selamlar
Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Şemsettin Hamsici » Çrş Eyl 06, 2006 9:05 am

EWET KARDAŞ ABİ SANİA SONUNA KADAR KATILIYORUM
Kullanıcı avatarı
Şemsettin Hamsici
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1767
Kayıt: Pzr Nis 30, 2006 1:36 pm

ekmek

Mesajgönderen Sercan Deliömeroğlu » Pzt Şub 19, 2007 12:16 pm

ac kalmamak ıcın ne yapılır bazıları ac degıl acıkda degıl ama ne ler yapıyo bu bayanlar olmasa durumlar ıyı olur baba bı hedıye 150 mılyon olurmu bunlar yuzunden ekmek ıcın kavga yapıyommmmmmmmmm
Sercan Deliömeroğlu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 22
Kayıt: Sal Eyl 12, 2006 3:45 pm
Konum: TRABZON


Dön PEKE SOHBETLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir