Birkaç gündür sitedeki gelişmeleri / gelişememeleri izlemeye çalışıyorum. bekledim biri çıkar ne oluyor arkadaş der diye. bir iki arkadaş dışında konuya değinen yok. onların yaklaşımları da yangına körükle gitmek misali ya da ortak akıl üretmekten uzak geldi bana. sitenin abisi de hastanede olunca arabuluculuk mekanizması yada kendisinin ifadesi ile bir anlamda şurluluk üstkimliği(bu laf moda bu aralar) çatısı da bir işe yaramadı çatırdadı deyim yerindeyse. benim amacım ne arabuluculuk yapmak, ne de birini tutup diğerini atmak , acizane bu yaşananlardan müspet ekstantanaler çıkarmak, farklı renklerin ve kokuların bize kazandıracaklarına vurgu yapmak ve tepkisizliğin altını çizerken hoşgörünün önemine, anlamasak da dinleyebilmenin erdemine bir gönderme yapabilmek.
peşinen şunu da belirteyim ki benim ifade edeceklerim ortaya söylenmiş salata, isteyen istediği kadar yer, isteyen yemez...
yeri gelmişken bireylerin fikirleri asla temsil edemeyeceğini belirtmek isterim. hani malum söz;" küçük insanlar kişileri, orta düzey insanlar olayları büyük insanlar da fikirleri konuşur "
oysa taa başta siyasi mütalaa ve münazaraların sitenin varlığını amaçlarından uzaklaştırıcağı, küskünlüklere ve ayrılıklara neden olacağı kaygıları bir kenara not edildiyse de,
fikirlerin bir düzey ve üslubun korunması kaydı ile tartışılması, belki de böylece 12 eylül öncesi anlamsız yaklaşımlardan uzak, ortak paydalar arayışına dönük bir çabaya da katkı sağlanabileceği, kişilerin hayata ve dünyaya bakışının da bir göstergesi olarak siyasetin de sitede yer alması (bana göre böylece tanıma ve tanışmanın da derinleşeceği )fikri ağırlık kazandı ve öyle de oldu.
nitekim bu sayede ütopyaları, kızılelmaları, hümanist yaklaşımları, sosyal devlet, milli devlet gibi kavramların bize ne düşündürdüğünü, emperyalizmin bizi nasıl bir tüketim toplumuna dönüştürdüğünü, kapitalizmin insanları hortumladığı bu zamanda gelişen teknolojinin aslında insanları daha da yanlızlaştırdığını, ilişkileri ve hatta sevgileri bile sanallaştırdığını bu sayede öğrendik/bildiklerimizi pekiştirdik.
bütün bunlar yapılırken asgari otokontrollerden geçirilerek not edildi. fikri, iddiaları ve ideallerini beğenmedik kimilerinin, kimilerinin uslubu kulaklarımızı okşayamadığından ruhumuzu da okşayamadı, kimileri özlemlerini, sevdasını tuşlara vururken yüreğimize vurdu.
ve bence çok da iyi oldu, daha da iyi olacak. bülenti, hasreti, köksalı, samiyi, osmanı, hakanı, huseyi ve diğer arkadaşları okurken kendimizle yüzleştik. belki onlar gibi düşünmedik bazı şeyleri ama bir çok şeye farklı pencerelerden renkli camlardan bakabilmeyi öğrendik/öğreniyoruz ya da öğreneceğiz. belki sıcaktan soğuğa ani geçişlerde çatırdayan, kırılanlar da oldu.ben kendi adıma kimseye önyargıyla yaklaşmadım, anlamaya çalıştım yazılanları.....
kendi adıma en çok ilgilendiğim alan siyaset idi. gerçi bu kavramın anlamı konusunda çoklarıyla anlaşamadık. edebiyat, şiir, gülmece hayatın içinde ne varsa siyasettir benim tanımımda ya neyse bu da başka bir konu.
demiri çimentosu noksan da olsa bir hoşgörünün asgari müştereklerin ortaya konulacağı ve ortak aklın üretileceğine inanıyorum. zira bu kadar mürekkep yalamış adamın sonuçta ortaya konyacağı değerde bu olabilmeli.
özetle bu sitenin tüm üyelerinin ve köylülerin olduğu kanaatimden hareketle yayla çayırı misali elinde orağı kerendisi olan herkesin çayırda ot hakkı olduğu, herkesin bu hakkına sahip çıkması gerektiğinden bahisle de tepkisiz ve duyarsız kalınmaması gerektiğini düşünüyorum. iyi kerendicilerden bülenti ve köksalı başta olmak üzere herkesi çayıra davet ediyorum. kerendisi orağı körelenler varsa onlar nasılsa bileyledikten sonra çayıra geri döner.
hoşgörü ve muhabbetle....