UNUTTUĞUMUZ OYUNLARIMIZ !!!!!!!!!

Atalarımızın, kışın gaz lambası altında yaptığı "peke" sohbetlerini yaşatmaya ne dersiniz?

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Çrş Mar 05, 2008 7:06 pm

sanırım yardımcı kaynaklarda var yanında yoksa ayaklı kütüphanemisin nesin anlamadım valla :D
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen Coşkun Şahin » Prş Mar 06, 2008 4:21 pm

Dikkatle okudum ama göremedum ahtala mahtala oyununu.

Ahtala mahtala oyunu diyeceğum.

Güvercin taklası diyeceğum.

Zehir oyunu (gülle ile) hane 5 tane kuyu açılıp da oynanan oyun.

Topaç oyunu (eskiden var idi şimdi varmi bilmem) Hacan vııınnnnn ederdi ne sevinirduk varya.

Uzun eşşek.

Himen kağıtlarumuz var idi olarle oynarduk.

Meşrubak kapakları ile gıcık oyunu vardi oni oynarduk.

Ceviz oyuni vardi oni oynarduk (3 cevizum var bulari yese yese kim yer......)
Kullanıcı avatarı
Coşkun Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 2111
Kayıt: Sal Kas 08, 2005 8:10 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen Adnan Ayaz » Cum Mar 07, 2008 5:43 pm

Çocukluğumdan hatırladığım bir oyun daha aklıma geldi.Bu oyun sadece Kuşmer'e ve Kuşmerde yaşayanlara aitti.Genellikle o eski yıllarda yaylada caminin yanında yaşlılar arasında bir yarış niteliğinde yapılan "KOL TAŞI ATMA" YARIŞI.Nasıl oynandığını ve soucunda ne yapıldığını eski bir yaylacı olan Naci kardeşimiz izah ederse yerinde olur diye düşünüyorum.Selamve sevgilerimle...
Kullanıcı avatarı
Adnan Ayaz
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4990
Kayıt: Cmt May 06, 2006 11:31 am
Konum: TRABZON

Mesajgönderen Naci Altuncu » Pzr Mar 09, 2008 1:32 pm

Kol taşı atma bir oyundan çok bir güç gösterisiydi. Gençlerden çok ortayaşlı erkekekler caminin yanında yarışma şeklinde yaparlardı.
Kol taşı aklımda kaldığı kadarıyla standart bir taş değild. Genelde ince uzun bir taş olurdu. Ağırlığı 3 ile 5 kilo arasında, kalınlığı 20-30 cm çapında uzunluğuda 40 cm civarında bir taş bulunurdu. Taşın ucunda avuç kavrayacak şekilde bir totma yeri olur yada yontularak yapılırdı.
Camenun yanındaki düz toprak alanda yarışma yapılırdı. Standart bir katılımcı gerekli değildi. 3,5,bilemedin 7,8 kişi kol taşı atarlardı. Bir çizgi(emen) cizilir, ayaklar açık şekilde bu çizgide olur, kol taşını atan kişi taşı eline alr iki ayağının arasında kolunu birkaç kez salladıktan sonra fırlatırdı. Ayakları çizgiden oynamadan atış derçekleşirse geçerli olurdu. Taşın ilk değdiği yer atılan yerdi. Yarışmayı ya da oyunu kol taşını en uzağa ata kazanırdı.
Bir bakıma ilkel bir gülle atma sporuda denebilir.
Bizim çocukluğumuzda sıkta olmasa kol taşı atma yarışı yapılırdı ama çok popüler bir oyun yada yarış ne derseniz deyin değildi.
Naci Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 125
Kayıt: Prş Eyl 21, 2006 7:15 pm
Konum: SAMSUN

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Pzt Mar 10, 2008 9:52 am

Peki ben çağrımı yenileyeyim !
-Aslında yaş itibariyle benim de bu oyunları tarif etmemi gerektiriyor ama söylediğim gibi memleketten erken ayrılışımız tam olarak tarif etmemi engelliyor.. Tam olarak anlatamayınca işe yaramaz düşüncesiyle o işi bilenlerden anlatmalarını istedim...

Tekrar ediyorum,yazılan bu oyunların oynanışını bilenler buraya yazsın ki bir güzel arşiv olsun..Haydi;
-Naci Altuncu,
-Adnan Ayaz,
-Kamil Şahin,
-Mahmut Köseoğlu,
Veeeeeeeeeeeeeeeeeee diğer bilenler iş başına !

Her defasında bir oyun anlatılsın ki güzel olur..

-Bu arada bazı oyunlar farklı kişilerce değişik izah edilince sanki farklı oyun gibi de düşünülebilir.Mesela dört kişinin sırtında dört kişi birbirlerine top atıp tutmaları şeklinde oynanan bir oyun var olduğunu ben söylemiştim..Sevgili Coşkun Şahin'in söylediği "Uzun eşşek" oyunu ile aynıdr sanırım..

Neyse kolay gelsin !!!!!!!!!
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

YÜZÜK OYUNU

Mesajgönderen Naci Altuncu » Sal Mar 11, 2008 9:00 am

Yüzük oyunu daha çok bekar gençlerin düzenledikleri parakaf larda oynan oyundur . Oyuncular pekeye sırayla otururlar içlerinden biri ebe olur. Tüm oyuncular ellerini avuçları iç içe gelecek şekilde bitiştirilir. Ebeninde elleri aynı şekilde olur. Yanlız ebenin avuçları arasında yüzük vardır.
Ebe yüzük avucunda tüm oyuncuların ellernin arasına ellerini sokup çıkartarak hepsinin avuçlarını birkaç tur ziyaret eder. Bunu yaparkan istediği turda istediği kişinin eline yüzüğü bırakır. Yüzük eline bırakılan hiç bozuntuya vermez. Sonra ebe istediğine yüzük kimde diye sorar. Bilemzse ona bir kamçi vurur. Sonra ilk sorduğu kişinin söylediği isme sorar. Sorgulama ve bilemeyene kamçı ile vurma yüzük bulununcaya kadar devam eder. Yüzüğü bulan kişi ebe olur ayağa kalkar oyun aynı kurallarla devam eder.
Bazan yüzük arkadan elden ele kaçırılarak ebe yanıltılır. Bu kez ebe yüzüğü bulamazsa kamçı ile tüm oyuncular tarafında kamçılanır. Buylamadığı nasıl kanıtlanır sorusununda cevabını vereyim. Ebe yüzüğün kimde olduğunu iddia eder ve başkasındaysa çıkarsın der. Başkası yüzüğü çıkartırsa ebe kamçıları yer.
Bu arada ebe yüzüğün kaçırılmaması için yüzüğü verdiği kişiyi sürekli kontrolünde tutar. kaçırırken yakalarsa kaçıran cezayı yer.
Eğer oyun kalabalık oynanır ve iddi,alı olursa saatlarce sürerdi.
Kamçı; oğluk, keşan, mendil ya da peşkirin bir ucuna yapılan korlil yani düğümle yapılırdı. Düğüm avuç içine gelecek şekilde vurulurdu. Eller kıpkırmızı olur hatta uzun oyunlarda şişerdi.
Naci Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 125
Kayıt: Prş Eyl 21, 2006 7:15 pm
Konum: SAMSUN

Mesajgönderen Köksal Ağaoğlu » Sal Mar 11, 2008 10:25 am

Naci abi hatırladığım kadarıyla yüzüğü ebe kendine de saklayabilirdi. Ama yüzüğün ebede olduğunu iddia etmek cesaret isteyen bir durumdu. Çünkü doğru ya da yanlış tahminde bulunulsun kamçı vuruş sayısı üçtü...
Kullanıcı avatarı
Köksal Ağaoğlu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 176
Kayıt: Pzt Eki 24, 2005 5:30 pm
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Naci Altuncu » Sal Mar 11, 2008 10:56 am

Evrt çok doğru. Zaten soru sorulan kişi "sende" de diyebilirdi.
Naci Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 125
Kayıt: Prş Eyl 21, 2006 7:15 pm
Konum: SAMSUN

Mesajgönderen Adnan Ayaz » Sal Mar 11, 2008 6:00 pm

Sevgili Naci,çocukluğumuzda koltaşı bize belki büyük görünürdü.Senin verdiğin ölçülerdeki koltaşını kaç kişi birlikte atıyordu,yoksa ben mi santimleri karıştırdım.Atılan taşlar biraz daha ufak değil miydi.Sen nasıl istersen...
Kullanıcı avatarı
Adnan Ayaz
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4990
Kayıt: Cmt May 06, 2006 11:31 am
Konum: TRABZON

Mesajgönderen Naci Altuncu » Sal Mar 11, 2008 6:04 pm

sİZE İKİ UNUTULMUŞ OYUNU YAZAYIM.
BİRİNCİSİ-MENEKŞE MENDİLİN DÜŞE.
Çoğunlukla kızların oynadığı okul oyunuydu. Erkek kız karışıkta oynanırdı.
Oyuncular önce ikiye ayrılırdı. Ama paylaşım karşılıklı ayak sayıldıktan sınra yapılırdı. Bu paylaşım bir çok oyunda böyle yapılırdı. Anlatayım. İki takımın kaptanı - ki oynanacak oyunu en iyi oynayan iki kişi diğer oyuncuları aralarında paylaşmak için karşılıklı ayaklarını uc uca getirerek yürürlerdi. Bu yürüyüşte sayı sayma yerine şu tekerleme karşılıklı söylenerek yürünürdü.
"Aldum verdum ben seni yendum." Söyleyen beş ayak gider durur. Sonra diğeri aynı şeyi söyleyerek harekete geçer. Hangisinde ara biter ve ayak atmaya yer kalmazsa o kazanmış olurdu.Ayaklar karşılıklı ucu ucuna gelirse yani biri karşı ayağın üstüne binmezse buna "mameza gelduk" denir sayım yeni bir mesafeden tekrar başlatılıdır ki ender de olsa bu durum yaşanırdı.Aradaki mesafe rastgele belirlenirdi.
Kazanan ilk oyuncuyu alır. Sonra diğeri ilk oyuncusunu alır. Seçme oyuncuların tamamı paylaşılınca biter.
İkiye ayrılan oyuncular karşılıklı birbirine bakarak el ele tutuşup kollarını yere paralel gelecek şekilde gererlerdi.
İki takım arasındaki uzklık ortalama 5 ile 10 metre arasında olabilirdi.
Sonra oyun başlardı. Oyunu başlatan taraf karşı tarafa koro halinde seslenirdi
"Menekşe"
Karşı taraf cevap verir.
"Mendilun düşe"
"Bizden size kim düşe"
"ayşe"(o gruptan en güçsüzün ismi söylenirdi.)
İsmi söylenen oyuncu arkadaşlarının kollarını bırakır tüm hızyla karşı grubun üzerine yürür ve onların birbirini sıkıca tutan ellerini çözüp geçmek için kuvvetlice çarpardı. Bu çarpma sonucu kolları birbirinden ayırırsa elleri çözülen oyunculardan birini "esir " alır kendi takımına getirirdi. Elleri çözdüremez takılıp kalırsa bu kez kendisi "esir" olarak o takımda kalırdı.
Karşı tarafa koşan oyuncu başarılı olmak içi en güçsüz oyuncuların kollarını seçer oraya çarpmak için koşardı.
Oyun takımlardan birisi tek kalıncaya kadar sürerdi.
Tek kalan taraf yenilir. Diğer taraf ona "palan" yüklerdi.
"Palan " bir çok oyunda verilen en büyük cezaydı. Soyut olmasına rağmen onu günah kazanmış gibi algılar müthiş rahatsız olurduk.
"Menekşe mkendilun düşe, bizden size kim düşe"
Unutmayın!
Naci Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 125
Kayıt: Prş Eyl 21, 2006 7:15 pm
Konum: SAMSUN

Mesajgönderen Kamil Şahin » Prş Mar 13, 2008 4:59 pm

Muzafferciğim....!!!
Maşallah....!Forumun neresine el atsam bir hazine.
Beke sohbetlerine şöyle birbakayım dedim...Bir derya...Bunlar çok çok güzel şeyler...!Geçmişi yaşatmak ve devam ettirmek beni çok mutlu ediyor...!!!
Kimin zerre kadar emeği geçerse ALLAH razı olsun...!Bu sayfalardan okumam sonucu birkaç kelime karadeniz lehçesine buldum. Bu yöndende iyi olmuş...!!!
Sevgili hocam...!Emrin başım üstüne ama....Yöre oyunlarını doğrusu fazla bilmiyorum.Çünkü okul nedeniyle dışarda olduğum için bu tür oyunlarda kışın evlerde oynandığı için malasf fazla bilgim yok..Bu nedenle yardımcı olamıyacağım...
Ancak bir iki oyun ismi aklımda..Onları yazayım:
1-LEP OYUNU
2-TAZELEMELİ MOÇ OYUNU
3-SUDA OYUNU
bİLEN VARSA BUNLARIN AÇILIMINI YAPSIN....!!!
Selam ve saygılarımla....!
Kullanıcı avatarı
Kamil Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 3658
Kayıt: Cum Mar 16, 2007 2:34 pm
Konum: ORDU-TRABZON

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Cum Mar 14, 2008 4:08 pm

Evet Sevgili Dostlar,
Maalesef bu işe kimse sahip çıkmıyor..Herkes oyunları hatırlıyor ama nasıl oynandığını hatırlamıyor demek ki ....

Bütün ümiterim Adnan Ayaz,Kamil Şahin,İhsan Şahin ve Naci Altuncu daydı ama , sağolsun Naci yazmaya başladı..Adnandan beklediğim performansı göremedim. İhsan Şahinden bugünlerde zaten ses çıkmıyor.Kamil Şahin benim gibi unuttuğunu itiraf etti...İsimler ile kalacağız her halde..

Emicemin oğlu Naci,bütün ümitler sende...Şimdiye kadar yazılan oyunları tek tek yazarsan büyük bir iş başarmış olursun...Bekliyoruz...

Acelesi yok....Yavaş yavaş..
-Nasıl olsa biz burdayız ...Beş senede de tamamlasan razıyız....

BİLMEM ANLATABİLDİM Mİ ?
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen Fatma Ozbilgi » Cum Mar 14, 2008 4:40 pm

MUZAFFER AMCA UMITSIZLIGE YER YOK BU SITEDE..YASADIGIMIZ MUTTETCE BU SITEYE YENI KAYITLAR OLACAK BU OYUNLARI HATIRLAYANLAR CIKACAK VE SUREKLI GUNCEL KALACAK BU SAYFA..

NACI AMCA ZATEN BULENTIN DE DEDIGI GIBI AYAKLI KUTUPHANE GIBIDIR MASALLAHI VAR ALLAH ZARLARDAN KORUSUN HAFIZASINI...
Kullanıcı avatarı
Fatma Ozbilgi
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 5100
Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya

Mesajgönderen Naci Altuncu » Cmt Mar 15, 2008 11:25 am

İkinci Oyun - MENDİL KAPMA OYUNU.
Yine iki takım halinde oynanırdı. Takımlar ayak sayma ve seçme yöntemiyle belirlenirdi.
Bu oyunda bir kişi tarafsız hakem olur mendili tutardı.
Mendili tutan hakemin iki ayağı arasından karşıya düz bir çizgi, çizilirdi. Bu çizgiye paralel iki taraftan ortalama 5 ile 10 metre arası uzaklıkta iki çizgi daha çizilirdi. Takımlar karşılıklı bu çizgilere dizilirdi.
Hakem mendili ayakta durarak ve kolunu çizgiye paralel gelecek şekilde uzatarak tutardı. Ardından her ikitakımdan birer öğrencini mendili kapma yarışması başlardı.Hakem işareti verdiği ana iki kişi karşılıklı mendili almöak için koşarak hakemin yanına gelirler ve mendili kapıp kendi tarafına taşımak için büyük efor harcarlardı.
Mendili kapmak kolay iş değil. Çünkü mendili kaptıktan sonra rakibin sana değmeden kendi "emen"ini (Çizgi nin adı bir çok oyunda emen di) geçmek zorundasın. Mendili kaptıktan sonra kendi çizgine gelmeden rakibin sana dokunursa vurulmuş sayılır yanarsın Yani ojyun dışı kalırsın.
Mendil kapma kaç oyuncu varsa hepsi yarıştıktan sonra mendili en çok kapıp tarafına taşıyan taraf oyunu kazanırdı.
Müthiş eğlenceli tezahhüratlı bir takım oyunuydu. Saaatlerce oynar bıkmazdık. Hatta ilkokulda bizimle öğretmenlerimiz bile oynardı.
Naci Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 125
Kayıt: Prş Eyl 21, 2006 7:15 pm
Konum: SAMSUN

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Cmt Mar 15, 2008 10:31 pm

beynimiz nelerle dolu da hiç farkında değiliz. Bu mendil kapma oyununu şimdi burda okumasaydım yüz sene geçse hatırlayamazdım. Şimdi okuyunca o kadar iyi hatırladım ki ne hov ile koşularak oynandığını, vay be ...
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

ÖncekiSonraki

Dön PEKE SOHBETLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir