BİZİM DÖNEMİN ŞANSSIZLIĞI

Atalarımızın, kışın gaz lambası altında yaptığı "peke" sohbetlerini yaşatmaya ne dersiniz?

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı

Mesajgönderen İhsan Şahin » Cmt Ara 08, 2007 10:26 pm

İsim ve tarih özürlüsü olduğum için lütfen bağışlayın

Bizim yaylada ki ev Kemer yolu güzergahında olduğu için, “kemere sürün kemere”.sesi duyulduğunda yatağımdan fırlamak zorundaydım. Zira nahır Kemere giderken 2-3 teneke taze ve cıvık “kemre” toplamak zorundaydım.
Çünkü her şey paraydı o zamanlar, ama yoktu… yoktu para yoktu…
Yani sizin anlayacağınız sevgili gençler “tam adalet” vardı… Yoklukta eşitlik…
Yoktu ve eşittik çok şükür. Kimse kimseye hava atamıyor. Kimse farklı bir şey yiyemiyor ve giyemiyordu.
Neyse, biz işimize bakalım.
Eğer gösterilen yere şu kadar bir kemre yığarsam bir adet plastik oyuncak araba ile ödüllendirilecektim.
Doktor Bülent yeğenim,
O seni hayrete mucip bırakan “buyurun buraya yapın “mevzusu buraya dayanır.
Nahır “çormalara” doğru süzülüyor. Benim elimde teneke hangi hayvan kuyruğunu kaldırıp def-i hacet yapacaksa arkasına yaklaşır “buyurun buraya yapın” derdim. Öyle ya bekleyip yerden almaktansa, şelf servis…
Bizim teneke kaç kere doldu bilmiyorum ama plastik arabam hiç olmadı benim…
YAŞASIN YOKLUKTA EŞİTLİK
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Cmt Ara 08, 2007 11:01 pm

İhsan Bey,
İyiki gazeteci olmadın...Yoksa senin hayranların çok olurdu Ülkemizde.. Belki de namın dünyaya da yayılırdı...

Ah canım o düşüncelerini biraz daha kırparak daha hoş kelimelerle ifade etmeğe çalışabilirdin ama o zaman da anlatmak istediğini ifade edemezdin hemi ?

Yayladaki hatıralarımdan biri,arabaya olan hevesimize aitti..Bir gün yaylaya araba gelmiş ben üstüne çıktım,inmek istemiyordum..saatlerce üzerinde kalmıştım o gün...Belkide sahibi kovmuştur bizi,onu hatırlamıyorum..

Hele Fileste iken köye yeni yol vurulmuş ve Bayburttan süslü bir at arabası gelmişti..Görecektiniz bizdeki durumu..izah edemem ki ..

Arabadan açılmışken,bir de 1969 yılına gidelim ve Çaykarada taksi olarak tek bir taksi olduğunu söylersem gençler inanir inşallah....

Eskiye ait hatıralar devam edecek elbet.....

İhsan Şahin,iyi bir sayfa açtın ama bazen o sayfaya sevimsiz şeyleri koyman güzel olmuyor desem sakın bana kızma eyi mi !!!!!!!!!
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Pzt Ara 10, 2007 10:50 am

:arrow: Elbetteki köyümde geçirdiğim 1950-1965 yılları arasındaki hatıralarımı yazmakla bitiremem ama oradan ayrılırken ve Kırıkhan ile Antakyada geçirdiğimiz ilk günlerden bahsetmek isterim...

-1965 yılında toplu halde Kırıkhan'a gitme işi olmadan önce bizim önceden okul işi dolayısıyle gitmemiz gerekiyordu..Bu yüzden Temmuz ayı ortalarında biz dört kişi (Ben-Ağabeyim -Mehmet Borazancı ve Hasan Yazar) köyümüzden ayrılıp Kırıkhan'a gitmek üzere yola çıkmıştık...

Ama ondan önce gitmek için paraya ihtiyaç vardı....Para olmayınca mecburen ahırdaki ineğimizi 200 liraya satıp,onunla yola çıkmıştık...

Trabzonda kendimize birer çift ayakkabı aldığımızı daha önceden yazmıştım. Kırıkhan'a vardık...Orada 408 Evler mahallesindeki evler tek dük şenlenmişti..Bazı köylülerimiz de Antakyada çalışıyordular... Biz Liseye kayıt olduk,imtihanla okula girmeği başardıktan sonra Antakyada ev tutup okula kayıt olduk.Okula başlamadan önce o paramız bitmişti...Para isteyeceğimiz yer yok...Çünkü ahırdaki sığırı satarak yola çıkmıştık..Onun çin Antakyada çalışan köylülerimizin yanına gittik ve para istemek zorunda kaldık...Onlardan aldığımız para ile birkaç gün idare etmiştik...İşte o zorluklar öyle devam etti gitti...Zavallı anam bize yine bulup buluşturup para gönderiyordu...Tabi çektiğimiz zorlukları böylesi birkaç kelime ile ifade etmem sizin de anlamanız zor...

Kırıkhana gittiğimiz ilk yıl çok zorluklar çektik.Sonrası da çektik ama pamuk tarlalarında yaptığımız çalışma sonrası elimize şükür azda olsa para geçmişti....

Ah eski günler.....Yine de o günler daha mutluyduk !!!!!!!!
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen İhsan Şahin » Çrş Ara 12, 2007 7:35 pm

Esasında tartışmaya açmamız gereken onlarca soru başlığı var. ben düşünüyorum da ne değişecek.
Bir şey değişir mi?
Akranlarımın benimle beraber paylaşacağı binlercesi var muhakkak...
acaba soru başlıkları şeklinde mi yazsam.
Soru: Akranlarımdan veya üç aşağı beş yukarı o cıvarda olan kaç kişi AŞK EVLİLİĞİ YAPMIŞTIR.
GENÇLER, Bizim evliliklerimizin büyük bir bölümü mantık evliliğidir. Hangi mantık?
O mantık şudur. Büyüklerimizin tespit ettiği tarih ve kişi ile izdivaç. Bu izdivacın gerekçesi de eve işleri yapacak bir yardımcıya ihtiyaç duyulması. Yoksa Mutluluk falan yalan... 15-17 yaşlarında evlendirilen gençlerin mutluluk düşünceleri ne ola ki.
enteresan bir şey de bu evliliklerin günümüz evliliklerine göre daha mutlu olmaları
itirazı olan...
Yani beyler, beyefendiler sizler bir aşk ürünü değil, başkalarının mantık ürünüsünüz. (oldu-mu)
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Çrş Ara 12, 2007 7:45 pm

Kıbrıs'lı kız arkadaşım vardı o zamanlar...
Onu elde edebilmek ve de elde tutabilmek için yakası açılmamış nice yalanlar vardı ona söylediğim.
Hepsine inanmıştı garibim.
Bir kere doğruyu söyledim ama asla inandıramadım.
dedim ki "Mesude, biz evlenemeyiz. Benim ailemin hayat tarzı sana uymaz".
Kurtuluş reçeteleri yazıyorum ya...
Aynen şöyle dedim.
Benim anam bilumum yükleri sırtında taşır. Yetmez, bir kış boyunca bütün ailenin küçük ve büyük abdestini yaptığı "ahbini" sırtına alır ve bahar da tarlaya taşır bu da yetmez,bütün işleri kendisi yapar. Ben olan olmayan olayları abartarak, dramatize ederek kıza anlatıyorum ...
Aldığım cevap; Bu senin dediklerin filimlerde olmaz.
Vay anasını be benim anamın hergün yaşadıklarını bu kız hayal bile edemiyor.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Çrş Ara 12, 2007 8:39 pm

-Bu konular o kadar önemli olmasa gerek…Çünkü her şey Allah’ın nasibi sonrası olmuyor mu ? Önemli olan eşlerin anlaşabilmesi ve mutlu hayat yaşamaları değil mi ?

-Görücü usulü ile evliliklere hepimiz şimdi yukardan bakıyoruz değil mi ? Halbuki o evliliklerden huzurlu evlilikler çıkmadı mı ? Peki şimdi severek evlenenler mutlu oluyorlar mı ? Oranlama yaparsak o günlerdeki görücü usulü evliliklerle,bugünkü severek evlilikler acaba hangisi üstündür dersiniz ?

Elbette eşler arasında karşılıklı sevgi-saygı olmasa o yuvada huzur olmaz…

Bizim zamandaki evliliklerle şimdiki evlilikler farklı ! Aslında evlilikleri etkileyen sebepler çeşit çeşittir..Bu ekonomik olabilir,kültürden olabilir,siyasi olabilir vs.vs.vs. Şimdiki evlilikleri en fazla eşler arasında ekonomik bağımsızlığın olmaması etkiliyor.. Bizim zamanda kadınların kocaya bağlılığını biraz da ekonomik durum sağlıyordu… Yani işler karışık…

Haaaa elbette eşler evlenmeden önce görüşüp anlaşmaları hepsinden önemlidir.. Ama bu anlaşmanın ön şartı maalesef olmuyor….Bugün boşanmalar en fazla hangi eşler arasında oluyor bir düşünelim….

Onun için bu konu üzerinde söylenecek söz yine kişilere göre değişecek elbet… Ama bir noktada buluşma olacak..O nokta,
-Eşlerin önceden görüşüp anlaşması,,Tabiiki bu önemli,,,

Bizim zamanda çoğunlukla görücü usule göre evlilikler oluyordu…Bizimki de aşağı yukarı öyle sayılır…Çok şükür mutlu hayat yaşadım…

Şunu ifade ediyorum o günün şartları maalesef öyle idi… Hiç tanımadığı kızla ya da oğlanla evlendiriliyordu..Bu bir gerçek…Şimdi her şey değişti..Daha güzel oldu da o zamana göre boşanmalar azaldı mı ? Tabiiki boşanmaların en büyük sebeplerinden biri de eşlerin ekonomik özgürlüğü,,,Maalesef…

Demek ki önceden eşlerin görüşüp anlaşması da çözüm değil…

Allah herkese mutluluk versin….
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen İhsan Şahin » Çrş Ara 12, 2007 10:59 pm

:arrow: FINDIK KABUKLARUNUN ATEŞTE KAVRULARAK MISIRA KARIŞTIRILIP DEĞİRMENDE ÖĞÜTÜLEREK EKMEK YAPILDIĞINI BİLENİNİZ VAR MI...

:arrow: YAYLADAKİ EVLER NASIL YAPILDI HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
TAMAMI SIRTLA TAŞINDIĞINI DÜŞÜNÜRSEK, BİZ BÜYÜKLERİMİZİN AYAKLARININ SULARINI İÇMEMİZ GEREKMEZ Mİ?


:arrow: YOKLUKTA MİLYONLARCA ANI HATIRLANIRKEN VARLIKTA OLMUYOR NEDEN?
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Prş Ara 13, 2007 10:45 am

-Memlekette çekilenlerin hangisini anlatsak ki !!!
.Mısırlar olgunlaşmadan mısır unu bitince “furnuko un” nasıl yapılırdı gençler duydu mu acaba…
.Küplerde fasülye turşusu ambarlara kışlık için konulduğunu ve kış boyu asil yemek olarak sofralara konulduğunu,
.Kabak,lahana,patates,fasülye kendi mahsülümüz olduğunu ve onlarla idare edildiğini,

.Tarlanın alt kısmında duvarın üstündeki toprağın yukarı kısımlara sırtta taşındığını,
.Yakın yaylalardan,mezirelerden ot destelerinin sırtta köye taşındığını,
.Daha önce birilerini ifade ettiği gibi meşelerden yaprakların kofinlerle evlere taşındığını,
.Meşeden yapılan odunların sırt ile eve taşındığını,

-Bütün bu çalışmaların çoğunlukla toplu halde neşe ile yapıldığını, mutlaka her defasında horon oynandığını…O günlerin bu günlerden daha neşeli olduğunu,,,,,


D E V A M …. E D İ N…. S E V G İ L İ …. D O S T L A R !!!!!!!!!
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen İhsan Şahin » Prş Ara 13, 2007 7:51 pm

ARİFE YENGEMUN KUYMAĞI

Malumunuzdur.
Ramazanda bizum milli yemeğumuzun biri, Kuymaktur. Ama bu kuymak Rize usulü değil. Şur usuli
Ramazan sahurunda Arife yengem yemek yapmak üzere kalkar.
Su nerde akıyor. muslukta, musluk nerde, dışarıda...
Yengem "kafegayı" doldurur
Yağı tavaya koyar ...
Hatırı sayılır bir büyüklükte tere yağı...
Yağ erimiştir. Peynir de tamam. Yengem "kafegayi" alır ve tavaya döker...
Dökerde "kohlil" veya "sümüklü böcek" ama semersiz olanı...
Oda su ile beraber tavaya akar.
Ne yapsın yengem şimdi...
"kohlil" atıldı kuymak pişti...
Herkes sofraya oturdi...
Her ne hikmetse o "kuymak" bitene kadar yengemun başı o kadar ağırıyordu ki hiç yemedi...
ELLERUNDEN ÖPERUM YENGE
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Pzr Ara 16, 2007 10:19 am

Anlatmakla bitermi eski hatıralar,,,
Her nedense birden akıla gelmiyor işte...

Gençler acaba kolçaklı pantolonu duydular mı ?
Sanmıyorum ama kayıtlara geçmesi bakımından yazalım buraya..Eskiden öyle herkesin üç beş tane pantolonu, beş on tane gömleği,iki üç tane çeketi maalesef yoktu..Çoğunlukla bir iki pantolonu olurdu..Giyinmekten dizleri yıpranırdı..İşte o yıpranmış yere aynı kumaştan (Kumaş diyorum ama o zaman kumaş nerdeeee,,,keten vardı) olursa çok lüks olurdu ki üsten yama yapılırdı ki ona kolçak denirdi...Çoğu zaman benzer kumaş aranılsa da mevcut eskilerden ele geçen en uygunu tercih edilirdi..Haaa kolçak yapmak için çoğu zaman eski yama da bulunamazdı..Ben dizlerim eskimiş,yamasız çok gezdim...O günlerden bu günlere...ŞÜKÜR,,,,,

...ANLATMAYA.........DEVAM ...........EDERİZ.........İNŞALLAH............
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ara 16, 2007 3:50 pm

DÜĞÜN TAKILARI

Tas tamam şimdi ki gibi...
Kilo ile altın takılırdı o zamanlar...
O dönemde para olmadığı için, düğünlerde takı olarak "beşibirli" ya "hemit" veya "reşat" altınları vardı...
Suriye baskısı olanı da vardı...
Cumhuriyet yoktu...
İşte bu çeşit altınlar takılırdı... Vallahi yalan.
Koskoca köyde kaçtane "reşat veya hemit" vardı ki...
Olanlarda kaç gelinin yakasına emanet olarak takıldığını bilirmisiniz.
Ne demek mi?
Anlatsak ne yazar anlamazsınız değil...
inanmazsınız gençler inanmazsınız.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Pzt Ara 17, 2007 11:06 am

..1950-1970 yılları arası ne vardı ki,
İlk televizyon,1968 yılında Türkiyede yaygınlaşmaya başlamıştı ama kaç kişide vardı ki ? Kırıkhanda 408 Evler Mah. de birkaç kişide vardı….

--Bizim devrelerin,hem yukarıya hem aşağıya bakmak zorunda olmaları…Yani hem ana babaya hem de çocuklara bakma mecburiyeti…Şimdi öyle mi ? Nerdeeeeee !!!!!!!
Şimdi Avrupalı (Alman işi) gibi olduk…Hani öteki dünyada kimsenin kimseyine faydası olmayacak ya …Avrupalılar bunu şimdiden uygulamaya başladılar…Bizde oraya doğru gidiyoruz…
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen Kayhan Durgun » Sal Ara 18, 2007 9:43 am

ZAMPARALIK YAPICANIZDA BAHANE ARIYORSUNUZ GİBİ :D
Kayhan Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 139
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 1:35 pm
Konum: ankara

Mesajgönderen Sami Ayan » Sal Ara 18, 2007 11:43 am

Kayhan ağabe hakli gibi :) :D :lol:
Kullanıcı avatarı
Sami Ayan
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 724
Kayıt: Çrş Eyl 21, 2005 11:09 pm
Konum: Çaykara-Şahinkaya

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Sal Ara 18, 2007 4:19 pm

:arrow: Sami, ben Kayhan'a bir sorayım diyordum şakamı yoksa bir yerlerde yanlış mı yapıldı diye !!!!!!!!!

Bakıyorum destek çıkıverdin,,,,,,,,,,,,

Biz güya geleceğe bir şeyler bırakalım düşünürken böylesi ithamla karşı karşıya kalmamıza bilmem sayfayı açan İhsan Şahin ne der ?

Ama benim yazdıklarıma kefilim...

Sami,şimdi soruma sen cevap ver ozaman:
-Hangi ifadelerden bu sezinlenme ?

..........................B E K L İ Y O R U M.................................
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

ÖncekiSonraki

Dön PEKE SOHBETLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir