UNUTULAN GELENEKLERİMİZ - yediye-

Atalarımızın, kışın gaz lambası altında yaptığı "peke" sohbetlerini yaşatmaya ne dersiniz?

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Çrş Ara 05, 2007 11:28 am

Muzaffer Altuncu’nun Yediyesi;

-Ne yazık benim hafızam sizler kadar mükemmel değil,,, Onun için size 37 sene öncesini anlatmam çok zor…

-Evet 30 Ağustos 1970 Pazar günü evlendim.. Yediye denince isminden anlaşılan yedi gün sonrası eniştenin kayınbaba ve kaynanayı ziyarete gitme olayıdır..Demek ki büyük bir ihtimalle 6 Eylül 1970 benim yediyemin yapıldığı zamandır… İllaki yedi gün de şart değil tabi…Neyse !

-Ben farklı köyden evlendiğim için işim biraz daha zordu…Çünkü yediyelerde enişteye yapılan şakaların farklı köyde daha ağır olma ihtimali vardı..Ben Naci ALTUNCU gibi yediyeye kimlerle gittiğimi maalesef yazamayacağım… Yediyem Kırıkhanda olduğu için oradaki Şurlu komşu ve arkadaşlarla gittiğimiz belli…Kaynananın yanına tek gidilmezdi, benim yanımda kim olduğunu dahi unuttum..Aklımda kaldığı kadarıyle Fahri Borazancı olabilir…

-Evet toplu halde gittiğinde kayınbabanın oturduğu yere gidilir.Orada elini öper oturursun…Bir zaman sohbet yapılır..Sonra Kaynanayı görmeğe gidilmek gerekir.. O topluluktan enişteyi birisi almaya gelir…İşte orada uzun zaman kırkır yapılır … Öyle de oldu nihayet , utana utana kaynanamın bulunduğu yere gittik.Elini öptük,oturduk.. İkram edilen bir sini baklavanın kesilmesinde verilecek bahşiş, faslı da geçtikten sonra.. İş o evden araklanacak eşyalara gelir..Yediyede kaçırabildiğin bütün eşyalar eniştenin hakkıydı..Bazen o eşyalar sabahtan geri gönderildiği de olurdu…İşte bütün bunları nasıl atlattım inan çok hatırlamıyorum..

Tek aklımda kalan hadise şu:
Nasıl unutabilirim ki…. Düğünden önce evimiz çalındı…Zor şartlarla yapmış olduğum damatlık elbisem hiç giyinmeden çalınmıştı….Yaz ayları olduğu için ve de imkanlar kısıtlı olduğu için ikinci defa elbise yapamamıştım.. İşte yediye akşamı enişte olarak hem de başka köylüler karşısına şık çıkmak gerekiyordu…Eeee elbise de çalınmıştı. Ne yapacatık ? Evet emanet aldığım başkasının çeketi ile yediyeye gitmiştim… Bilmem bu konuyu izah edebildim mi ? Söyleyin Muzaffer bunu nasıl unutsun !!!!!!!!!

İşte 37 sene önceki yediyeme ait kabataslak bilgilerim….
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen İhsan Şahin » Çrş Ara 05, 2007 11:17 pm

YEDİYE
Düğünden sonra, kız evi tarafından, Damat beye yapılan bir merasimdir.
Önceleri yedinci günde yapılırdı. Sonraları beş güne indirildi, şimdi de kalktı.
Bilenler, düğünden daha hareketli ve eğlenceli olduğunu bilirler. "vay beni" denilen atışma genellikle yediyelerde yapılırdı...
Gelin tarafı yedi tepsi baklava yaparak, damat'ın evine gönderir ve bir hafta önce gelin giden kızlarını davet ederler.
Adettendir ya... Damat tarafı "kaç kişi gelelim" diye sorar. Burada usul; denilen rakamın 3-5 katıdır.
Gelin gündüzden baba evine gitmiştir.
Akşam damat tarafı ki genelde gençlerdirler iki grup hediye ile beraber gelinin baba evine giderler.
Hediyelerde ne var peki... File (bu gün poşet) içerisinde çay şeker v.s diğerinde ise bohçalar vardır. Bu bohçalar Damat evi tarafından yapıldığı için "damat bohçaları" diye adlandırılır. Bohçaların içerisinde neler mi var? Ben de bilmiyorum dostlar bana hiç gelmedi çünki...
Gelinin Babasının evine gelindiğinde silahlar sıkılır. (Maganda kurşunu o zaman yoktu ) Erkek tarafı genelde kız evinin" saraybağlarına" ateş ederlerdi. Dinamitte atılırdı eskiden. Damlara atılan dinamitlerin ve sıkılan kurşunların kırdığı kiremitlerin sesi bir başka yankılanırdı dostluklara...
Unutmadan geçmeyelim. Gelinin babasının evine girildiği andan itibaren ta ki el öpme merasimine kadar damat, sohbete katılamaz, söz beyan edemez, evet veya hayır diye cevap dahi veremez. Damat’ın başı açık değildir. Babalarımız(yağlık) ağabeylerimiz ise şapka kullanmak suretiyle saçlarını gizlerlerdi.( belki de saçların büyükler önünde taranmış olması bir saygısızlık olarak addedilirdi) (şimdi ise Jolelenmemiş olursa ayıplanıyor)
Devam edecek
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Fatma Ozbilgi » Cmt Ara 08, 2007 2:30 pm

Cok guzel bir konu..hayatimda bir sefer yediye yasadim oda 1981 yillarinda sevgili ahmet abimin yediyesiydi, ihsan amca herseyi cok guzel ifade eyledi ekleyecek fazla sozum kalmadi..
Kullanıcı avatarı
Fatma Ozbilgi
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 5100
Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya

Mesajgönderen Sami Ayan » Pzr Ara 09, 2007 2:54 am

İhsan ağabey işi unutturma. Daha damat çağırma mektubunu yayınlamadın. Bu başlığı mektupla hitam eyle...
Kullanıcı avatarı
Sami Ayan
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 724
Kayıt: Çrş Eyl 21, 2005 11:09 pm
Konum: Çaykara-Şahinkaya

Mesajgönderen İhsan Şahin » Çrş Ara 12, 2007 8:30 pm

ENİŞTE İSTEME MEKTUBU

Şenol Ayan ( Hadi'dan kalayci Remzi Ayan) yediyesinde

Hedef Karşı taraftan Vedat Ayan

Esselamu Aleyküm,
Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla
Hamd-ü sena, yoluna baş koyduğumuz Cenab-ı Allah'a mahsustur.
Salat-ü selam önderimiz Resulullah'a vü anın izinden yürüyen bütün Allah yolunun müdavimlerinin üzerine olsun.
Cemaat-i Müslimin,
Ağniyandan,ulemadan udebadan vü bi cümle fakir-i fukaradan diyar-i mülk-i İslam memleketünde küfüri Rum adetüne meyal, bu can sohbeti kıraat iderken,adettendür deyuben cemaatunuzden deryada zerre misalü bir talebüm vardur.
Bundan takribi yüz sene evvel Ziya Paşa,
"diyar-i küfrü gezdim beldeler keşaneler gördüm
Dolaştum mülk-ü İslami bütün viraneler gördüm.
Bu hakir-ü pür taksir dahi andan farklı bir şey görmez.
Ziya Paşa şanında söylemek icab iderse
(unuttun, mektubu ben okuyorun ve bütün bakışları Vedat Ayan'ın üzerine yıktım.
Esas mealinden tenzih iderim ve lakin bu iblis-i neces-i na şeref adem, pek yahşi bir insan azmanidür. Molla Ğarğaşadan ilim tahsil edüp icazet dahi almiştur. Pireyi kırat idup yelelerinden tutuben arşın yedi katına ulaşmayı murad ider. İmdi dahi Ayanbeyan aşiretüne reis-i Ekbem olmiştur. Bu Ayanbeyan taifesinün sol cenahinda yağız pehlü-vanlar gurbünde Dende-kurular önünde tuco-lar vü arkasunda dahi Mudo-lar
tesbih misalü dizilüp huzura cülüs eyledüler.
Anlara dahi izzet-ü ikramda kusur eylemedük. Bu can sohbette şallak-mallak kelam eylemekten begayet göstermeyüb sinirimüzün ol sınırını dahi aştiler.
Ayanbeyan aşiret-i reis-i ekbemi na şeref adem dahi, bütün tahifesü ile Sadaret içun diyar-i Oğuz'da er bulamayup, Naibe Çilli (Tansu Çiller) hatunu sahib-i mühr-i humayun itmekte gayretkeş olmişlardur.
Azarbaycan'da Mülk-ü Oğuz'u talana koyulmuş Eremeni'ye vü Bosna Hersek'te nice Müselmana kıyılurken Layıklık vü ayılık üzre nutuklar irad iden zevad-ı kavvatlara sadrazamluk virilmesüne rey ihsan idmüşlerdurler.
İmdi dahi anlara tevcid-i nikah vü iman gerektürür. Çordanzade Musta Haçe'ye haber verile.
Aziz Müselmanlar
Bu ayan beyan aşiretünde bir yağız oğlancuk balta kesmez bıyıklarun vü haral misalü pazularun vü arş-i alayi titreten nutuklarun maliki adem,Heybetlü, kudretlü sereflü asil, vakur vü doğruya karşu kadife eğriye karşu Hz. Ali'nün kılıncı , Cennetle müjdelenmüş yeryüzünün adalet terzisü Şahinoğullarından icazet talep idmuştur.
merasim gerektürür.
arz iderüm
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Burhanettin Ayan » Prş Ara 13, 2007 12:13 pm

Şubat 1991 yılında benim yediyemde yine İhsan Şahin ağebeyim tarafından yazılan mektubu sizlerle paylaşırken kendisinede saygılarımı sunarım.

Ey sahibül heyrat vel hasanat müttaki vü ehli salat aziz ve muhterem cemaat-i müslimin.

Davetumuze icabet buyurup hanemuze avdet iden Mudaoğulları namı ile meşhur kimesnelerün yarenleri dahi baş tacımuz olub cümlenüz hoş geluben sefalar getürdünüz.

Kim bu MUDA dimek lagab türür. Gerek dimesi vü gerekse tesbiye itmesü indellahte cezaya müstehaktur. Amma velakin bu hakir leb dimekle siz dahi kelam itmekte begayıt gösterürüz.

İş bu MUDA oğulları sarayında takriben 40 sene mukaddem zayıf-ı nizar bir oğlancuk zuhur idub imdi dahi ümmetün kafasun karuşturmakta söz beyan ider.

Söz hususnda desteksuz atuben bazuların dahi haral misalü şişirub türlü türlü suretlere giruben bir garib-i vaka tecelli ittürür.

Cümle müselmanlar bilürki Şahmutyan malikanesünün gedüklü vü gümrüklü müşterilerinden oluben fayans ustalarınun meşriki azamidür. Parmağın dahi ol fayansa suruben taştaki sureti elleyub, ol taşı koynuna mübhem kılar. Ceman 106 karton parçalarunu dahi maharetle içtima idub karo papazı ile işi biturmekte üstüne bir adem yoktürür.

Kısaca kelamda faide mevcutürür. Cümle müselmanlar bu ademden ahu zar itmekte olub illelah dimektedur.

Her mahaldedahi çeşit çeşit surette karşunuza çıkması gayri mümkün değildir. O ande dahi besmele-i şerif okumakta faide olduğu ulemaca belirtilmiştur.

Ulemadan Cordanzade Mustafa Hoca Şahinkaya Camii Şerifi avlusunda can sohbeti iderken ümmet-i Muhammedi şeytan şerrinden muhafaza içun ellerun semaya kalduruben Yarab deyu deyu ciğerun parelenduğune şahidiz.

Dedi kim.

Ey cemaati müslimin Nemrut dahi şeytanın şerrinden İblis dahi şeytanun gambazından kurtulamamıştır. Kıblegahta vü camii şerifte hayr vü hasenatta dahi şeytan yanunuzda olub iman vü izanunuzi çalmakta gayretlidür. Bilesüz vü ona göre amel edesüz. Ol böyle digeç istiğfar-i tövbede bulunduk. İmdi dahi öyle yapmakta lazimdur.

Bu istidamun nihayetinde bir talebüm var dürür. Siz can sohbeti iderken bu hakir cemiyet-i huzurda akıllı ve efendilik yolunda çok umur görmüş yüksek medreselerde ilim irfan eylemiş özünde ve kelamında hilafi olmayan bir adem ki şeytan şerrinden kurtuluben sessiz vü sedasüz edeb vü hayası ile oturmakta olub vuslatun taleb ider. Bu ademi taleb ederüz.

Baki selam...
Burhanettin Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 98
Kayıt: Çrş Kas 09, 2005 2:39 pm
Konum: trabzon

Mesajgönderen Muzaffer Mustafa Altuncu » Prş Ara 13, 2007 2:57 pm

:arrow: Ben biliyorun bu İhsan eskiden beri böyle !!!!!!!!!

-Ne yapsın şimdi ihtiyarlamışşşşşşşşşşş,,,,
-Hem şimdi yediyeler de kalmamış ya,,,,,

Olsa aynı mektupları yazar,bundan eminim...
-Gönüller ihtiyarlamıyor ya,,,

............Devam edin Dostlar küflenmiş neler çıkıyor dosyalardan,,,,

Sana helal olsun,Burhanettin...Bu mektubu ogün bugün nasıl sakladın ?

...............M A Ş A L L A H.............................................................
Kullanıcı avatarı
Muzaffer Mustafa Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 26605
Kayıt: Cmt Şub 04, 2006 9:12 pm
Konum: GÖLCÜK

Mesajgönderen İhsan Şahin » Prş Ara 13, 2007 8:09 pm

Burhanettin yeğenim teşekkür ederim.
Senin yediyende de mektup yazdığımı hatırlıyordum ama mektup bende değildi. Sakladınız demek. tebrik ediyorum.
Lakin unuttum. Ben hangi taraftandım. Öpüyorum yeğenim

Birde O Muzaffer Altuncu var ya
bana ihtiyar diyor.
şiddetle reddederim ihtiyar Onun rahmetli Babasıdır.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Adnan Ayaz » Cum Ara 14, 2007 8:19 pm

Yediyede damatın kaynanayı ve kaynatayı görmesi yani görüştürülmesi bazan olumsuzluklara da sahne olurdu...
Bir gece yediye için aşağı şurdan enişte kolu olarak Hasan Soysal'la birlikte kayını Hasan Faik Ayan'ın yedisine gitmiştik.Ekipte hatırladıklarım şunlardı:H.Lütfü İbrahimağaoğlu,Zihni İbrahimağaoğlu,Cemal İbrahimağaoğlu,Hasan Soysal,Adnan Ayaz ve malesef diğerlerini hatırlayamadım...Gelinin baba evinde hoşbeş ve sohbet faslından sonra sıra damatı çağırıp görüştürmeye gelmişti.Görev Kama'lardan arkadaşımız öğrt.Ali Kama'ya verilmişti.Muhatabı Lütfü İbrhimağaoğluydu.Uzun bir pazarlığın ardından Ali,damatı alamadı ve hemen yakınındaki evine giderek meclisi terketti.Damat yakınları beklemede kalarak başka bir elçinin gelmesini beklediysekte gelen olmadı.Çünkü bu iş için Ali Kama görevliydi.Bir ara şöyle bir haber geldi.Ali,evde hamsi pişiriyor ve yedikten sonra gelecek.Haber duyulur duyulmaz Lütfü ağabeyimzin tepesi attı.Yahu Ali Ali de Hz.Ali değil ya.Gelecekse gelsin yoksa bizde görüş yapmadan gideriz dedi.Ve malesef onlar Ali'de ısrar ettiler biz de beklememekte.Derken Ali gelmedi,geldiyse de geç geldi.Biz de ortak bir kararla damat kaynana görüşü yaptırmadan Hasan Faik'ide alarak ordan ayrıldık.
Hasan kardeşimizin yedisi istenildiği gibi yapılmadı.Daha sonradan hanımıyla tekrar görüş için gittiyse de Hasan'ın hayatında böyl bir anı yer almış oldu.
Bir yedi anısı olarak yazmış oldum.Bazan böylesi de oluyordu.Bu geleneklerin yaşatılması dileğimle selam ve saygılar sunarım..........
Kullanıcı avatarı
Adnan Ayaz
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4990
Kayıt: Cmt May 06, 2006 11:31 am
Konum: TRABZON

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Cmt Ara 15, 2007 8:33 am

Baddesselam hal ve hatirinizi sual eyleyip Ihsan Sahin abimizin yazdigi mektuba ve dahi onu bugunlere saklayan Burhanettin dostuma sukranlarimi sunmak muradimdir.
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Fatih Ağaoğlu » Pzr Ara 16, 2007 1:40 am

Sayın hocam,babamın eski asabiliği kalmadı gibi :D yeni bi yediye olursa şimdi bekler belki.Bu vesile ile İhsan Amca'ya, unutulmaya yüz tutmuş bu değeri tekrar hatırlattığı için teşekkürler.
Kullanıcı avatarı
Fatih Ağaoğlu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 253
Kayıt: Prş Haz 29, 2006 8:56 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ara 16, 2007 9:17 pm

YEDİYE NEDİR ? Devam

Damatın yanında en samimi arkadaşlarından bir koruyucu oturur. Aynı zmanda damatın koruyucusudur.
iki üç sinilik sofralar hazırlanır. Bu kargaşalık anında damat ve koruyucusu bir fırsat bulur ve damat kayınpederinin elini öper. öyle ulu orta öpmek ayıplanır...
yediye sofrasının menüsü, kurufasülye,pirinç plavı "kukuli" sahanda el kesme makarna, lahana sarması ...
sofraların kaldırıldığı sohbetin sıkmaya başladığı bir zamanda kız tarafından birisi selam vererek odaya girer.
burada duralım.
Odaya giren şahıs, üzerinde konuşmamız lazım.
çok sabırlı olması gerekir, hazır cevap olması lazım, düzgün bir diksiyonu olması gerekir.
O andan itibaren erkek tarafı damatı"kaynana eli öpme" merasimine göndermemeye, kız tarafı da damatı erken alma mücadelesine girerler
enişte isteyen kişi ya mektupla veya sözle enişteyi istediğini beyan eder. enişteyi isteyen kişi oturamaz, salondan ayrılamaz, el şakası yapamaz, vaz geçemez,hiç bir şey yiyemez içemez.
devam edecek
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen Caner Kama » Pzt Oca 28, 2008 11:51 pm

....karakoncolo geleneği gibi yediye geleneğini de ilk defa burada duyuyorum. çok geleneksel ve nostaljik, yazılanları okurken gözümde canlandırıyorum, ne güzelmiş beeee...... bu gelenek neden hala devam ettirilemiyor?
....yok ya eski günleri yaşamadım görmedim ama ne sıcakmış , tam karadeniz insanına özgü, yaratıcı,esprili :)
...devamını bekliyorum bakalım bu yediyede neler olacak :)
Kullanıcı avatarı
Caner Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 226
Kayıt: Cum Mar 03, 2006 4:15 pm

Mesajgönderen Yazile Kara » Sal Oca 29, 2008 2:48 pm

HERKES YEDİYESİNDEN BİR ŞEYLER HATIRLAR ELBETTE AMA AZ AMA ÇOK. YAZILANLARI OKUYUNCA ESKİLERİ HATIRLADIM.

TEŞEKKÜR EDERİM.
Kullanıcı avatarı
Yazile Kara
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 113
Kayıt: Pzt Eyl 24, 2007 10:34 pm
Konum: Bursa (Samanlı)

Mesajgönderen Şevki Altuncu » Sal Oca 29, 2008 3:18 pm

Demek ki biz bu güzel geleneği yaşayamayacağız....
Kullanıcı avatarı
Şevki Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 106
Kayıt: Cmt Kas 11, 2006 8:42 pm
Konum: kocaeli

ÖncekiSonraki

Dön PEKE SOHBETLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir

cron