MAVRO DEDE

Evet belki de bir çoğumuzun gerçek adını bile bilmediği, Gazi Mehmet Eryıldız, yani mavro (kara) dede, pek çoğumuzun yaylada akşam üzerleri caminin yanında top oynarken hava kararınca bastonunu yere vurup da çocuklara "çocuklar akşam oldu gidiniz yarın erken geliniz " diye seslenmesini halen unutamadığı, çekirgeye kendine has tutumu ile atlangaç diye seslenen lakabı gibi kaderi de kara, mavro dede den başkası değildir, kalemimle cümlelere dökmek istediğim. Toprağımızın her karışında kanları bulunan bu değerli şahsiyetleri nasıl anlatmaya yeter ki kelimeler.Biraz da duygularımın verdiği yoğunlukla anlatmaya çalışacağım bu güzel insan için, sürç-i lisan edersek af ola ;
1896 yılında Şahinkaya köyünde doğdu. Daha 12 yaşında iken o dönemlerde Rusya’da bulunan dayısıyla birlikte Rusya’ya gitti. Rus çarının o dönemlerde bir tek ineği vardı ve o ineğin çobanlığını yaptı.Daha sonra başlayan Osmanlı Rus savaşı onu memleketine geri dönmek zorunda bıraktı.O dönemleri anlatırken, Rus yetkililerin oradaki bütün Türkleri topladıklarını ve isteyenlerin orada kalıp çarlık Rusyası için savaşabileceğini, istemeyenlerinde hiç bir baskı altında kalmadan Osmanlı ordularına katılmak için memleketlerine dönebileceklerini kendilerine söylediklerini anlatır.
Sevdalısı olduğu bu vatan uğruna 1914 yılında Rusya’dan ayrılır. İçindeki memleket sevgisi daha büyüktür, her şeyi göze alarak katılır orduya, o artık bir askerdir.Kaderinde sevdiği topraklara kan akıtmakta varmış. 1916 yılında Kop dağında bu günkü askeri anıtın olduğu yerde yaralanır, buradan Bayburt da ki hastaneye kaldırılır. Hastenenin doktorlarının çoğu ermenidir. Hasteneye Türk askerlerinden yaralı gidip de sağlam çıkan çok az vardır. Bayburt’ta bağlı Kuşmer yaylasındaki köylüleri haberini alınca kahraman Mehmetlerinin Bayburt’ta hastahanede yattığını ,bir pazar inek satmak için gittikleri Bayburt’ta hastaneden Mehmet Eryıldız’ı kaçırırlar. Askerler bu günkü Çelep deresi bölgesine kadar takip ederler onu, orada izini kaybettirir mavro dede, kanını bile akıttığı bu topraklarda o artık bir asker kaçağıdır ve askeri kayıtlarda da öyle geçer. Kader ya hiç aklına gelir miydi sevdalısı olduğu bu topraklarda asker kaçağı olacağı. Osmanlıyla Rusya barış antlaşması yaparlar.Bu antlaşma neticesinde Osmanlı askerleri Rusya’ya dostluk kutlamalarına davet edilir.Kutlamalar bitince memlekete dönmek için yol almaya hazırlanan Osmanlı gemisine bir emir gelir ve emir de yemene gidilmesi tepliğ edilir.O anda içinde bulunduğu karmaşık durumunda etkisiyle gemiden atlar Mehmet Eryıldız ve anlattığına göre yaya gelir memlekete ve bu yolculuk aylar sürer.Aradan yıllar geçmesine rağmen dindire bilir mi içindeki vatan aşkını , çok sevdiği topraklar düşman kuvvetlerinin işgalindedir. Misaki milli sınırları içinde müsade olur muydu düşman birliklerine, işgal altındadır anadolu ve memleketin her köşesi. Yurdun dört bir yanından kuvayi milliye hareketleri ve sonunda kurulan Mustafa Kemal'in ordusunda, Mehmet Eryıldız'da batı cephesinde düşmanı yurttan çıkarmak için günlerce aç susuz kalan, mermi yerine düşmanına süngü ile saldıran Türk ordularının bir askeridir artık. Ne gariptir ki kara talihi burada da önüne çıkar , Afyon cephesinde 1922 yılında bir tepede yunan birliklerine esir düşer.Onu gören Yunan askerleri Kemal Kemal diye seslenir ve öldürecekleri sırada komutanları gelir.Komutan onu bağışlar ve atını teslim eder ve der ki:”Bu ata sahip çıktığın sürece sana kimse dokunamaz”. Komutanın dedikleri olur ve ölümden kurtulur. Dedik ya biraz da duygularımıza engel olamamanın verdiği coşkuyla o anki durumunu tarif etmeye onu anlamaya çalışırız kurduğumuz cümlelerde .Umurunda değildir tutsaklık, yeni kurulucak T.C Devletinin temel taşlarıdır Mehmet ve onun gibi ülke sevdalıları .Düşman birlikleri aldıkları ağır yenilgiden sonra Türk’ün gücünü kabullenmiş, harap, başları önde, Mehmet ve Mehmet gibi Türk askerlerini de yanlarına alarak terk etmek zorunda kalmıştır yurdun her bir köşesini, Mehmetlerde terk eder yurdu ama aralarında bir fark vardır. Onların başları dik, gözlerinde ışık, alınları açık, esir gibi değil kahraman gibi terk ederler çok sevdikleri vatanlarını. 1922 ve 1924 yılları arasında Yunanistan’da 2 yıl süren esir hayatı, hayalinde bile dolu dolu yaşadığı memleketine 1924 yılında karşılıklı yapılan esir mübadelesi ile son bulur. Karşısındadır artık hayalini kurduğu İzmir’i, Afyon’u, Kocatepe’si, Sakarya’sı, Dumlupunar’ı kanını akıttığı bu topraklara artık sevinç göz yaşlarını akıtır.
Ne gariptir ki genel kurmay kayıtlarında halen asker kaçağıdır, duyunca, o neşe dolu insanda gülümser bu olaya, daha verecek neyi kaldı ki bu topraklara ömrünün en güzel yılları, kan,esir hayatı ve yine kayıtlarda asker kaçağı, daha sonraları gazilere bağlanan maaşını da alamaz genel kurmay kayıtlarından dolayı, ama o da umurunda değildir.O yaptıklarını vatan ve millet için yapmıştır, hiç bir karşılık beklemeden. Bizler onlarla ne kadar gurur duysak azdır , onların sayesinde bugün bu topraklarda dilediğimiz gibi yaşıyoruz, bu bayrak onların sayesinde dalgalanıyor ve bu millet onların sayesinde kimlik sahibi olmuştur.Onun yıllarca anlatacağı hem kahramanlığı hem de vatan özlemi vardı. Pek çok kimse onları dinleme şerefine nail oldu. 1992 yılında 96 yaşında aramızdan ayrıldı. MUSTAFA KEMAL ORDUSUNUN, TÜRK MİLLETİNİN ŞEREFLİ KAHRAMANLARI. HER KARIŞINDA İZLERİNİZİN TARİH BOYUNCA SİLİNEMEYECEĞİ BU VATAN VE BU MİLLET SİZE MİNNETTARDIR. BU MİLLET KENDİSİNE BİR KETRE KADAR HİZMET EDENİ TARİH BOYUNCA ŞEREFLE YAD ETMİŞDİR.MEKANINIZ CENNET RUHLARINIZ ŞAD OLSUN.
Mehmet ERYILDIZ Doğum tarihi:1896(1312) Ölüm Tarihi:1992
Cengiz SELİMOĞLU