ISMAIL AYANIN SIIRLERI..

Üyelerimizin yazdığı şiirleri bu bölümde toplayalım mı? Ne duruyorsunuz!.. Kaleme sarılma zamanı gelmiştir...

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Adnan Ayaz

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Sal May 20, 2008 9:57 pm

İSLAM AHLAKI KADINI YÜCELTİR

Allah'a gönülden bağlı olan müslüman kadınlar, tüm yaşamlarını Allah'ın bildirdiği hükümlere göre düzenler ve Kuran ahlakını yaşamak konusunda büyük bir titizlik gösterirler. Bu nedenle İslam dini tüm insanlara olduğu gibi, ömürleri boyunca Allah yolunda yaşayan değerli mümin kadınlara da hem dünya hayatında hem de ahirette gerçek anlamda onur, şeref ve saygınlık verir ve onlara üstün bir ahlak kazandırır.
Bir insanın kişiliğini güzelleştirip üstün hale getiren, karakterini sağlamlaştıran, ahlakını güzelleştiren, tavırlarını etkileyici kılan asıl olarak o kişinin imanı, Allah korkusu ve takvasıdır. Bu, Allah'ın Kuran ile bildirdiği önemli bir sır, insanların dikkatle düşünüp öğüt almalarını gerektiren önemli bir bilgidir.
Müslüman kadının ölçüsü Kuran ahlakıdır. Eğer Allah'ın Kuran'da bildirdiği güzel ahlakı gösterdiği için çevresindeki bazı insanlar tarafından kınanıyorsa, bu durum onun bu yöndeki şevkini, iradesini ve isteğini daha da güçlendirir. Allah'ın rızasını kazanabilmesi onun için, insanların hoşnutluğunun ve düşüncelerinin çok üzerindedir.
Kuran ahlakı, insanlara olabilecek en güçlü, en sağlam ve en güzel kişiliği kazandırır. Allah'ın, "... Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz..." (Müminun Suresi, 71) ayetiyle bildirdiği gibi, Kuran ahlakını yaşamak insanlara 'şan ve şeref' kazandırmaktadır. Dolayısıyla bu ahlakı yaşayan bir kadın, saygı duyulacak, onurlu ve vakarlı bir karaktere sahip olur. İman sahibi insanlar, yaşadıkları toplumdan, ailelerinden ya da arkadaş çevrelerinden aldıkları telkinler her ne olursa olsun, bunları bir kenara bırakır ve Kuran'da bildirilen Müslüman karakterini yaşarlar. İşte mümin bir kadın da karakterini Allah'ın beğendiği ve hoşnut olacağı ahlakı ölçü alarak, Kuran ahlakına göre belirler. Kuran ahlakından uzak yaşayan toplumlarda kadın ya da erkek karakterinde görülen tüm zaaflardan, zayıflıklardan, saplantılardan ve tavır bozukluklarından kurtularak, bunların yerine güzel ahlakın getirdiği güçlü bir karakter geliştirirler.
Müslüman Kadın Allah'a Teslim Olmuştur
Müslüman bir kadın Allah'a samimi bir kalple iman etmiş ve derin bir Allah korkusuyla boyun eğmiştir. Allah'tan başka bir İlah olmadığını, O'nun tüm varlıkların tek hakimi ve herşeyin üstünde, sonsuz güç sahibi olduğunu kavramıştır. Bu nedenle yalnızca Allah'tan korkar ve yalnızca O'nun rızasını hedefler. Yalnızca Allah'a ibadet eder, O'nu dost edinir ve sadece O'ndan yardım ister. Kendisine ulaşacak bir güzellik varsa bunu ona ancak Allah'ın verebileceğini ve aynı şekilde başına bir kötülük gelecekse bunu da Allah'ın engelleyebileceğini, kendisini ancak Yüce Allah'ın koruyabileceğini bilerek yaşar. Dolayısıyla hiçbir zaman için insanlara yönelik bir beklenti içerisinde olmaz. Kendisine, her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, "... Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir" (Şuara Suresi, 62) diyerek Allah'a tevekkül eden peygamberlerin üstün ahlakını örnek alır. Gücünü imanından ve Allah'ın rızasını kazanma konusundaki kesin kararlılığından aldığı için, dayanıklılığı çok kuvvetli olur. Allah Kuran'da müminlerin bu ahlaklarını "... Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (Enam Suresi, 71) sözleriyle dile getirdiklerini bildirmektedir.
Müslüman Kadının Rehberi Kuran ve Peygamberimiz (sav)'in Sünnetleridir
Kuran ahlakına göre yaşamayan toplumlarda kadınların genel olarak benimsedikleri ahlaka bakıldığında, çoğunun alışkanlıklarına ya da nefislerinin isteklerine göre hareket ettikleri görülür. Onların yol göstericileri, genellikle diğer kadınların genel uygulamaları ve nefislerinin o anki istekleridir. Mümin kadınlar ise, her işlerinde Kuran'ı rehber edindikleri ve Peygamberimiz (sav)'in ahlakını örnek aldıkları için, daima isabetli tavırlarda bulunur, hikmetli kararlar alır ve bundan dolayı yaptıkları her işte en iyi neticelere varırlar. Bunun da ötesinde, Kuran ahlakından uzak yaşayan toplumlarda kadınlara yaşatılan tüm huzursuzluklardan ve sıkıntılardan uzak bir yaşam sürerler. Allah'ın, "Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97) ayetiyle mümin kadınlara ve mümin erkeklere vadettiği gibi, güzel bir hayat yaşarlar.
Müslüman Kadının Tek Hedefi Allah'ın Rızasını Kazanmaktır
Kuran ahlakına göre yaşamayan toplumlarda kadın karakterinin önemli özelliklerinden biri, bu kimselerin ufuklarını olabildiğince daraltmış, ideallerini, düşüncelerini ve yaşam tarzlarını olabildiğince dar bir alan ile sınırlandırmış olmalarıdır. Müslüman kadın ise tüm sorumluluklarının bilincinde olan insandır. Bu yüzden hiçbir zaman sadece kendi ihtiyaçlarının peşine düşüp, yalnızca kendisini ilgilendiren birkaç sorumluluğu yerine getirip Allah'ın bildirdiği yükümlülükleri göz ardı edemez. Hayata dair ideallerini, düşüncelerini sadece bu şekilde sınırlandırmaz. Dünyanın dört bir yanındaki zorluk içerisindeki insanların, açlık çeken, salgın hastalıklarla mücadele eden, savaş ve çatışma ortamlarının zorluğunu yaşayan çocukların, kadınların, yaşlıların tüm sıkıntılarını adeta kendi sorunuymuş gibi düşünüp onlara çözüm ulaştırabilmek için elinden gelen gayreti gösterir.
Müslüman Kadın Asildir
Müslüman kadın asildir; basit tavırlara, küçük çıkarlara tenezzül etmeyen bir karaktere sahiptir. Kıskançlık, dedikodu yapmak, alaycılık, kapris, ikiyüzlülük ve benzeri tavırların Allah'ın razı olmayacağı, insanı küçük düşüren, asaletten uzaklaştıran ve kişiliğini zedeleyen davranışlar olduğunu bilir. Bu ve benzeri tavırların hiçbirine tenezzül etmez.
Mümin kadın, Allah'a olan derin imanı ve korkusu nedeniyle onurlu ve vakarlı bir kişilik sergiler.
Kuran ahlakına uygun bir tavır içerisinde olmanın insanı daima en asil konuma getireceğini bilerek bu konuda kararlılık gösterir. Kuran ahlakını yaşaması nedeniyle her an vakarlı bir kişilik sergiler. Örneğin karşısındaki insanların bir kusurunu gördüğü zaman bunu asla alay konusu yapmaz, aksine en güzel şekilde telafi etmeye çalışır. Bir başkasının kendisinden üstün olan bir yönü varsa, buna karşı kıskançlık duymak yerine, onu güzel bir tarzda onore edip bu yönünü över. Karşılaştığı her tavra, olabilecek en asil karşılığı vermeye çalışır, Kuran ahlakına en uygun olan tavrı gösterir. Karşısındaki insanlar kendisine basit tavırlarla karşılık verseler bile, o yine de asil ve vakarlı tavırlarından ödün vermez, asaletinde kararlılık gösterir.
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Sal May 20, 2008 9:58 pm

UNUT DEMEK KOLAYDI...!

Sardım bu gece yine sana düşlerimi.
Düşlerimde sarıldım sana bir sevgili gibi.
Neden diye soramıyorum artık.
Anlamsız geliyor her soru gidişine…

Özlemiyorum artık seni, yokluğunla avunduğum gecelerde.
Bir, iki cümle kurmanı istemiyorum artık.
Sözlerin çok acı geliyor bana.
Boşuna çabalıyorsun senden asla nefret edemem ben.
Bir kere sevdim ya seni;
Ne yapsan, ne yapsam da vazgeçemiyorum senden. “unut” demek ne kadar kolay geliyor sana.
Birde benim yerimde olup unutsana…
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Sal May 20, 2008 10:06 pm

Böyle bir dostunuz oldu mu ?

-Daima düsünceliydi.
-Susmasi konusmasindan uzun sürerdi.
-Lüzumsuz yere konusmaz; konustugunda ne fazla, ne eksik söz kullanirdi.
-Dünya isleri için kizmazdi.
-Kendi sahsi için asla öfkelenmez ve öç almazdi.
-Kötü söz söylemezdi.
-Affediciligi tabii idi. Intikam almazdi.
-Düsmanlarini sadece affetmekle kalmaz, onlara seref ve deger de verirdi.
-Kendisini üç seyden alikoymustu: *Kimseyle çekismezdi. *Çok konusmazdi. *Bos seylerle ugrasmazdi.
-Umani umutsuzluga düsürmezdi.
-Hoslanmadigi birsey hakkinda susardi.
-Hiç kimseyi ne yüzüne karsi, ne de arkasindan kinar ve ayiplardi.
-Kimsenin kusurunu aramazdi.
-Kimseye hakkinda hayirli olmayan sözü söylemezdi.
-Yaninda en son konusani ilk önce konusan gibi dikkatle dinlerdi.
-Bir toplulukta bulundugu zaman bir seye gülerlerse, o da güler; bir seye hayret ederlerse, o da onlara uyarak hayret ederdi.
-Gerçege aykiri övgüyü kabul etmezdi.
-Her zaman agirbasliydi.
-Konusurken çevresindekileri adeta kusatirdi
-Kelimeleri parildayan inci dizileri gibi tatli ve berrakti.
-Yürürken beraberindekilerin gerisinde yürürdü; ayaklarini yerden canlica kaldirir, iki yanina salinmaz, adimlarini genis atar, yüksek bir yerden iner gibi öne dogru egilir,vakar ve sükunetle rahatça yürürdü.
-Kapisina yardim için gelen kimseyi geri çevirmezdi.
-Bir gün kendisinden yasça küçük bir dostunun omuzlarindan tutarak
söyle demisti: "Sen dünyada garip bir kimse yahut bir yolcu gibi ol!"
-Her zaman hüzünlü ve mütebessim bir haletle dururdu.
-Adet üzere sarfedilen hiçbir kötü sözü agzina almamisti.
-Sıkintili hallerinde kabalasmaz, bagirmazdi.
-Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayirt edilemezdi.
-Önüne ne konulursa yerdi.
-Sade kiyafetler giyer, gösteristen hoslanmazdi.
-Konusurken yüzünü baska tarafa çevirmez, bulundugu mecliste ayricalikli bir yere oturmazdi.
-SabahlarI evinden çikarken söyle söylerdi. "Ilahî, dogru yoldan sapmaktan ve saptirilmaktan, kanmaktan ve kandirimaktan, haksizlik etmekten ve haksizliga ugramaktan, saygisizlik etmekten ve saygisizlik edilmekten sana siginirim.
-Siradan degildi; ama siradan insanlar gibi yasardi.

O, HZ.MUHAMMED 'di. (Aleyhissalatu vesselam)
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Sal May 20, 2008 10:16 pm

Çok soğuk bir kış günü padişah, tebdil-i kıyafet gezmeye karar vermiş. Yanına baş vezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş. Padişah, ihtiyarı selamlamış:

'Selamünaleyküm ey pir'i fani...'

'Aleykümselam ey serdar'ı cihan...'

Padişah sormuş:

'Altılarda ne yaptın?'

'Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor...'

Padişah gene sormuş:

'Geceleri kalkmadın mı?'

'Kalktık... Lakin, ellere yaradı...'

Padişah gülmüş:

'Bir kaz göndersem yolar mısın?'

'Hem de ciyaklamadan...'

Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah baş vezire dönmüş:

'Ne konuştuğumuzu anladın mı?'

'Hayır padişahım...'

Padişah sinirlenmiş:

'Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.'

Korkuya kapılan baş vezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor.

'Ne konuştunuz siz padişahla?'

Adam, baş veziri şöyle bir süzmüş:

'Kusura bakma. Bedava söyleyemem. V er bir yüz altın söyleyeyim.'

Baş vezir, yüz altın v ermiş.

'Sen padişahı, serdar-ı cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah olduğunu.'

'Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.'

Vezir kafasını kaşımış.

'Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?...'

Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış.

'Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz değil, altı ay
da kış çalışmazsak, yemek bulamıyoruz dedim. (32 ise ağızdaki dişten kinaye, boğaz)'

Vezir bir soru daha sormuş...

'Geceleri kalkmadın mı ne demek?'

Adam bir yüz altın daha almış.

'Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim....'

Vezir gene kafasını sallamış.

'Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek...'

Adam gülmüş.

'Onu da sen bul...

Selamlar ve sevgiler
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Sal May 20, 2008 10:24 pm

BEDDUA YERİNE DUA !!!
Günümüzde insanları çok sıkan ve olumsuz etkileyen bedduanın,mümkün olduğu kadar bir müslümanın bir Müslüman kardeşe yapmaması lazımdır. Ve yapılmasınıda dinimiz yasaklamıştır.
Bir sebepten dolayı herhangi bir kimse hakkında kötümser istek ve temennîde bulunmak, hayır duanın zıddı.
Farsça fena, çirkin, kötü, yaramaz anlamına olan "bed" kelimesiyle, Arapça "duâ" kelimelerinden meydana gelmiş bir terkiptir. İnsanın, kendisi veya başkaları aleyhinde "Allah kahretsin, Allah belâsını versin ,Eve ölün gitsin" gibi ifadelerle yaptığı dualara denir.
İslâm, müslümanların kendileri ve diğer müslümanlar aleyhinde beddua etmelerini yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "Kendi aleyhinize, evlâtlarınızın ve mallarınızın aleyhine sakın beddua etmeyiniz ki; duaların kabul olacağı bir saate rastlarsınız da bedduanız kabul olmuş olur." (Riyazü's-Sâlihin Tercümesi, III, 82) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) beddua etmekten kaçınırdı. Kendisinin lânet eden değil, aksine rahmet peygamberi olduğunu söylerdi. Mekke döneminde İslâmî tebliğ etmek üzere Tâif'e gittiğinde, orada kötü bir davranışla karşı karşıya kalmış; dönüşte taş yağmuruna tutulmuş, mübarek ayakları kanlar içerisinde kalmıştı. O sırada Allah tarafından kendisine "onlar aleyhinde yapacağı bedduanın kabul edileceği, dilerse onları helâk edeceği" bildirilmiş, fakat Peygamber Efendimiz "Hayır, belki bunların sulbünden sana ibadet edecek çocuklar doğar, yâ Rabb " demişti. Uhud'da dişini kıran, yüzünü yaralayan düşmanları için: "Allah'ım! Kavmimi hidayete erdir, çünkü onlar yaptıklarını bilmiyorlar" (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, IV, 314) diye dua etmiştir. Bütün çalışmalara rağmen İslâmiyeti kabul etmeyen Devs kabilesine beddua etmesi istenince: "Yâ Rabbi! Devs kabilesine hidayet eyle de onları bizim saflarımıza kat" diye dua etmişti. (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, VIII, 344)
Bununla beraber, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'in zaman zaman Allah düşmanlarına beddua ettiği de olmuştur. Bi'r-i Mâûne'*de yetmiş İslâm davetçisini şehît eden Kilab kabîlesine Resulullah (s.a.s.) bir ay süre ile beddua ve lânet etmişti. Kâbe'de namaz kılarken kendisiyle alay eden müşriklere de beddua etmiş, Bedir muharebesinde yere serildiklerini gözleriyle görmüştü. (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, X; 43-45) Hendek muharebesinde Medine önlerinde toplanan düşmanın perişan olup dağılmaları için dua etmiş, bunun üzerine geceleyin ansızın doğudan kopan fırtına düşmanın altını üstüne çevirmişti. (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, VIII, 342-343)
Bütün bunlardan sonra diyebiliriz ki müslüman, günahkâr da olsalar, müslümanlara beddua etmekten sakınmalı, fakat gerektiğinde açıkça din düşmanlığı yapanlara beddua ve lânet etmeyi dini bir görev bilmelidir.
(alıntı)
Beddua yerine dua.. etmek gerekir !!!!
Ma'rûf-ı Kerhi Hazretleri bir gün talebelerini toplar Dicle kenarındaki hurmalıklara çekilir sohbet ederler. Bu esnada nehirden bir kayık geçer. İçinde birkaç bıçkın genç. Hem içki içerler, hem şarkı söylerler. Bir ara hepten şirazeden çıkar, naralar atarlar. Talebeler bu edepsizliğe çok bozulur. Hatta içlerinden bazıları
-Ah şu kayık bir devrilse de günlerini görseler, derler
Ardarda patlayan kahkahalardan ders yapılamaz olunca mübarek o yana döner. Ellerini açar ve;
- Ya Rabbi, Sen bu kullarını dünyada neşelendirdiğin gibi ahirette de neşelendir. Onlara hidayet ve istikamet nasip eyle, der.
İşte tam o sıra gençlerden biri sahildeki sohbetin farkına varır, arkadaşlarını uyarır. Mübareği görünce derlenir toparlanırlar. Hatta sazlarını kırar, destileri suya atarlar. Mahçup mahçup gelir, Şeyh Mar'uf'un ellerine kapanırlar. O günden sonra sohbetin müdavimlerinden olurlar.
Tüm Müslüman kardeşlerin dua, hoşgörü ve şafkatle birbirlerine yaklaşmalarını yüce mevladan dilerim… Amin
Saygılar…..
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Çrş May 21, 2008 8:49 pm

Vefalı Yürek

Onca derdimin yanında bir tek sen vardın
Ağlayan gözlerime dur derken sende ağlardın
Dünya neymiş, dostluk neymiş seninle anladım
İyiki varsın, candan öte cansın canım arkadaşım

Ben yandım derdime, sen benden önce
Yalnız kaldım derdimle, derdimi benden aldın
Neden ben derken, sen kollarını açtın
İyiki varsın, candan öte cansın canım arkadaşım

Ne günler yaşamıştık seninle, hatırlayıpta güldüğümüz
Gün döndü bu güne, sen yine benim yanımdasın
Kimse görmezken halimi, sen gönül gözünle yanımdasın
İyiki varsın, candan öte cansın canım arkadaşım

Ne dostum varmış senden başka, ne yakınım
Canımı vermeye hazır olduğum, uzaklarım
Kimse olmazmış zor anında yanında
İyiki varsın, candan öte cansın canım arkadaşım
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Çrş May 21, 2008 9:02 pm

Elvedayla süslenmiş bir
Yarının dünündeydim
Kimbilir belki doğmamış
Melekler rolündeyim
Keşkelerle dolusun
Baharın demindeyim
Bilnmez yolların
Özleminde tam önündeyim

Değmezmiş boş yere dökülen
Her damla gözyaşı
Değmezmiş boş yere sevmeler
Gidenlerin arkasından bakmalar
ANLADIM......
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Çrş May 21, 2008 9:04 pm

SU GİBİ
Dostlar ırmak gibidir
Kiminin suyu az, kiminin çok
Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya

İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi…
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı
İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı….
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz;
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz!

İnsanlar vardır; derin bir okyanus…
İlk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi,
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız;
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.

İnsanlar vardır, coşkun bir akarsu…
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler!
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz;
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.

İnsanlar vardır; sakin akan bir dere…
İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.

İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı…

İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan…
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Prş May 22, 2008 7:20 pm

Ölüm,
yaşama ihanettir...
İhanet etmek istermisin kendine…
Hain değilim..
Ne kendime,
ne de bir başkasına…
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Prş May 22, 2008 10:27 pm

Ne umutlar ektim gönül bahçeme
GÜL sanmıştım dikeni bana kaldı!
Göz yaşlarım savruldukça içime
KÜL sanmıştım yakanı bana kaldı!

Her bakışım maziden gün aradı
Gözlerimi al kanlara buladı
Yüreğime acımadan vuranı
EL sanmıştım yakını bana kaldı!

Dostum dedim dost bağında eğlendim
Düşmanlığı ben dostumdan öğrendim
Selam versem hep kendimden iğrendim
KUL sanmıştım yakını bana kaldı!

Hayaldi umutlar hayaldi bahçe
Aklım bende kalmış gönlüm se düşte
Bastığım yerleri bilseydim keşke
YOL sanmıştım çökeni bana kaldı!

Sonrası malum :

Umutlar ekildikçe bu gönül bahçesine,
Yollarım diken oldu,dokuzuncu sokakta!
Yedi yılda bin hüsran takılınca peşime,
Yıllarım diken oldu,dokuzuncu sokakta!

Elden bir şey gelmedi dikenlerin içinde
Hangi yana döndüysem,gül yok diken içinde
Gönlümün ızdırabı tarifsiz bir biçimde
Gözlerim hep yaş doldu,dokuzuncu sokakta!

Gözlerdeki bu yaşlar inince yüreğime,
Gönül çok hesap sordu,artık kendi kendine.
Vurdular acımadan bükülmez bileğime
Umutlar bir bir soldu,dokuzuncu sokakta!

Maziyi düşünsem boş,bu günse dünden sarhoş
Bir çıkmazın içinde,ister dolan ister koş,
Yüreğim bundan böyle,çok karanlık çok da loş
Yanlışı doğru bildi,dokuzuncu sokakta..!
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Prş May 22, 2008 10:34 pm

ANNELER GÜNÜ

yeşildir artık yüreğinde kara bulut
bugün anneler günü annem beni unut

evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
yürü ki saksıda çiçekler sana baksın

diline genç anılarından bir türkü seç
beş yıl büyüdüğüm okulun önünden geç
ıslanırsa anıların güneşte kurut
senin günün bugün unutma beni unut
gök mavi deniz mavi tam kıyısında dur
durma eteğinden beni bir daha savur

annem yıldız kayıyor içinden dilek tut
koşuyor sana kısa pantolunlu çocuk
gözünde gözümde gözlerinde bin umut
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Prş May 22, 2008 10:36 pm

YÜREĞİMİN SESLENDİRDİĞİ BİR ŞARKI

Bir şarkı var
Ruhumun derinliklerinde
Sözcüklerle giyinmemiş

Bir şarkı
Kalbimin bir tohumnda yaşar
Ve mürekkeple dökülmeyecek
Kağıdın üzerine

Duygularımı çevreler yumuşak peleriniyle
Ama koşmayacak dilimin nemliliğinde
Onu nasıl göndereceğim bir iç çekişle
Havaya çıkmasından bile korkarken

Onu kime söyleyeceğim
Kulakların kalabalığından
Koruyamamaktan korkuyorum onu

Sen gözlerime baktığında
Onun hayalile orada gördüğüm
Parmak uçlarıma dokunduğunda
Titremesini hissettiğim.........................
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Cum May 23, 2008 9:48 pm

Gül Kapısında


Bu denge, bu âhenk, bu hâl, bu zaman;
Aşk ile can buldu bu arz, bu devran!..
Yine döner miydi her âlem her an?
Hakk’ı tesbih eden dil olmasaydı!..

Bir rahmet nefesi sinmiş toprağa;
Ben nasıl düşerim benden uzağa?..
Özüm, od olmazdı bu son ocağa;
Sonsuza bağlanan yol olmasaydı!..

Benim mi haddeden geçen her yürek;
Benim mi âh ile elenmiş emek?..
Ömür kıvrımında hep çiçek çiçek;
Gezmezdim, iksirim bal olmasaydı!..

Hangi can dayanır hasret âhına?..
Edeptir, renk katan nûr sabahına!..
Sözü hâl eyleyen gam dergâhına;
Girmezdim kapısı gül olmasaydı!..

Yâ Rab, nimetin mi gül kokan yağmur?
Sesinde umut var, yükünde huzur!..
Bu toprak bedende bir ilâhî nûr;
Her gün yanar mıydı, hâl olmasaydı?..

Bu aşk, tâ elest’te düştüğüm nârdı…
Gönül, can sırrında özge diyârdı!..
Bilmem, iki cihân neye yarardı;
Kulluk olmasaydı, kul olmasaydı?...
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Cmt May 24, 2008 11:17 am

İçimdeki Duygu Beni Öldürecek.
Bekledim,Bekliyorum Ne Zaman Dönecek.
Şimdi Sen Gidiyorsun Ya Beni Kim Sevecek?
Hadi Sen Kıydın da Ben KIYABİLİRMİYİM?
Terkedip Gidiyorsun Ya Beni kim Sevecek?
Hadi Sen Kıydın da Ben KIYABİLİRMİYİM?
Söyle, Söyle Sevmiyorum de..
Yak Canımı Alıştım Zaten sensizliğe.
Gitme, Gitme Ne olur Gitme!
Hadi Sen Kıydında Ben KIYABİLİRMİYİM?
Yaşanan Güzel günler, Mazi mi oldu?
Sevdiğim Adam Bana Yabancı Oldu..
Ağladım Her Gece Yaşlar İçime Doldu.
Hadi Sen Kıydında Ben Kıyabilirmiyim?
Alışırken Yokluğunda Kalbim Buz gibi Dondu.
Hadi Sen Kıydında Ben KIYABİLİRMİYİM?
Söyle, Söyle Sevmiyorum de..
Yak Canımı Alıştım Zaten sensizliğe.
Gitme, Gitme Ne olur Gitme!
Hadi Sen Kıydında Ben KIYABİLİRMİYİM?
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

selam

Mesajgönderen İsmail Ayan » Cmt May 24, 2008 11:29 am

öyle yıkma kendini
öyle mahsun, öyle garip...
nerede olursan ol
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne
tükür yüzüne celladın
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile
tırnak ile, diş ile
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni!
Kullanıcı avatarı
İsmail Ayan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 758
Kayıt: Pzr Oca 13, 2008 5:09 pm
Konum: antalya

ÖncekiSonraki

Dön ŞAİRLERİMİZ VE ŞİİRLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Google [Bot] ve 1 misafir

cron