gönderen Yılmaz Ersezer » Pzt Nis 21, 2008 12:33 pm
Sevgili Hasret,
Giden iktidar değil, vatan. İktidar 60 yıldır kesintisiz bir şekilde ABD'nin elinde zaten. Oyunu görmek önemli, oyuncular üzerinden yapılacak tartışmanın hiç bir önemi yok. Türkiye, vatanı teslim etme sürecini senin bahsettiğin "laikler" üzerinden de yaşayabilirdi. Ancak Türkiye'nin insan ve tarih malzemesi ABD'ye bu süreci "islamcı" unsurlar üzerinden yaşaması gerektiğini gösterdi, buna göre hazırlık yapıldı ve süreç şimdilik bu şekilde yürüyor. Aynı ABD aynı süreçte yaşanabilecek olası aksamalara karşı "laik" ya da "milliyetçi" ya da "sol" alternatifleri de hazırlamış ve el altında hazır bulundurmakta. Önemli olan ABD planlarının yürümesi, artistler değişebilir ama senaryo tek: Amerika'nın çıkarları neyi gerektiriyorsa o.
12 Eylül 1980 darbesini yapan kimdir? Ordu. Resmi ideoloji olarak Türk-İslam sentezini seçen, Türkiye'nin her tarafını İmam-Hatip liseleri ve Kuran kursları ile donatan ve bugünün tel kadayıf bıyıklı, başörtülü neslini imal eden ordu değil mi? Amerika'nın bizim generallerin (onların oğlanları) önüne koyduğu yeşil kuşak projesi'nin sonucu değil mi bu kuşak? Bugünün "İslamcıları"'nın orduya düşman olması kadar traji komik bir durum görmüyorum ben çünkü bizzat ordu'nun eserleridirler kendileri. Ha bugünkü ordu kadrolarında geçmişten farklı olarak hasbelkader Amerikan karşıtı unsurlar da bulunmakta, ülkenin içinde bulunduğu sömürgeleşme süreci ordu içinde de bazı unsurları yurdunu savunma cephesine itti, sorun ve rahatsızlık sanırım bundan kaynaklanıyor.
CHP ile AKP arasında ya da diğer partiler arasında bir iktidar mücadelesi verildiği kanaatindesin, ben sana katılmıyorum. Bu partiler arasında yaşanan ben ABD'ye daha iyi hizmet ederim, ABD ve AB'nin planlarını daha iyi uygularım kavgasıdır. İktidar mücadelesi farklı sınıflar arasında verilir, aynı sınıfın temsilcileri ancak kayıkçı kavgası yapabilirler, küreği ben mi çekeceğim sen mi kavgası. Küreği hangisi çekerse çeksin kayık kiminse iktidar odur. Bahsettiğin Masonik örgütlenmeler, medya, tüsiad ayan beyan AKP'nin arkasında iken (yarın kuşullar değişir başkasının arkasına geçerler önemli değil) sen kimin kimle iktidar savaşı yaptığını düşünebiliyorsun ki?
"Yetkilileri göreve çağırıyoruz" ibaresinin anlamı algıladığın şey değil dostum. Istanbul'a yaptığın ziyaretlerin birinde hasbelkader gözaltına alınsan ve sorgusuz sualsiz 7-8 ay gözaltında tutulsan sen de yasaların sana verdiği hakların karşılığı olarak yetkilileri göreve çağıracaksın. Eğer yasalar 2 ay içinde bir suçla suçlanmanı, bir iddianame oluşturulmasını gerektiriyorsa ama sen buna rağmen 7-8 aydır gerekçesiz, iddianamesiz olarak içerde isen cumhuriyet savcılarını, basını, yargıyı ve her kim yetkili ise onu göreve çağıracaksın. Çünkü ortada bir hukuksuzluk var. Ya da senin hakkında bir gazetede planlı programlı bir tezgah yürütülüyorsa, hakkında alçakça iftiralar yayımlanıyorsa sen gene yetkilileri göreve çağıracaksın. Ha sen ben yetkili metkili tanımam kendi sorunumu kendim çözerim diyorsan bilemem, biz şimdilik yetkilileri göreve çağırıyoruz. Başbakan, ben başka bir devlet adına faaliyet yürütüyorum, onun büyük ortadoğu projesinin eşbaşkanıyım diyorsa açık açık, bu devletin bu faaliyete dur diyecek yetkilileri de olsa gerektir, devlet ise eğer tabi. Ya da bu ülkenin Cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı iken bir gazeteciye açık açık ABD savunma bakanı ile gizli bir anlaşma yaptığını söyleyebiliyorsa ve bu ülkenin (eğer sömürge değil ülke ise) ülke olmasından kaynaklı yetkilileri varsa gel bakalım buraya sen ne gizli anlaşması yaptın demesi gerekir değil mi? Eğer denmiyorsa ortada bir sıkıntı vardır, yetkililer nerede demek vatandaş olmaktan kaynaklanan bir hak. En azından o yetkilinin bulunmadığı tespit edilmiş oluyor.
Sevgili dostum, ülkedeki saflaşmalara türban ekseninden bakmak en azından senin düşmemen gereken bir hata. Türbana taraf olabilirsin (ben değilim) ve ben buna saygı duyarım ama iktidar savaşını bu argüman etrafında incelediğin zaman hiç bir saflaşmayı doğru tespit etmen mümkün değil. Türkiye Kuzey Irak'tan, Kıbrıs'tan ablukaya alınmış, Sevr yeniden gündeme getirilmişken, Ermeni soykırımı yasatasarıları ile millet katil ilan edilirken, ülkenin bütün büyük yatırımları emperyalistlere satılmış ve ekonomisi bir avuç faizciye teslim edilmişken barikatı "türban" ekseninde kurmak tam da onların istediği şey. Saadet Partisi de türbanı savunuyor, neden ve nasıl tasfiye edildi? Bugünkü iktidara yaptırdıkları şeyleri yaptıramadıkları için (en azından öneml bir kısmını) tasfiye ettiler değil mi, eden kim? ABD-AB-Tüsiad-Medya-Masonik örgütler. Şimdi bu güçlerin yürüttüğü operasyona destek vermenin ya da onların psikolojik savaşına tav olmanın anlamı nedir? Operasyon Türkiye'yi savunan, Anadolu'nun bölünmesine engel olmaya çalışan, emperyalist yalanları boşa çıkaranlara yapılmakta. Baştan aşağı yalan dolan. Samanyolu televizyonunda program yapan, Fettullah Gülen'in de bir müddet danışmanlığını yapan, daha sonra Hıristiyan olan, ve nihayetinde şu an Kanada'da bir kilisede hahamlık yapan, 10 yıllık ABD vizesi ve oturma izni olan (ABD bu izni cumhurbaşkanlarına bile vermez) bir hainin 2001 de hırsızlıkla alakalı polis sorgusunda verdiği saçmasapan düzmece ifade üzerine kurulu bu operasyon. Neden Fettullah Gülen, bu haham, Mehmet Eymür, şemdinli savcısı Amerika'da hep? Neden Türkiye'nin başına çorap geçirmeye çalışan herkes soluğu Amerika'da almakta? Görmek isteyen gözler için sebebi açıktır. Fettullahçı Gladyo bir uydurma terim değil. Gladyo ABD'nin tüm nato ülkelerinde kurduğu illegal organizasyonun adıdır. Fettullahçı sıfatı da bugün bu örgütün Fettullahçı unsurlar tarafından idare ediliyor olmasından geliyor. Bu operasyon emniyet istihbaratı, Mehmet Eymür, Zaman ve Taraf gazeteleri tarafından hayata geçiriliyor. Emniyet istihbaratının başında Dink suikastının katilleri Yasin Hayal'leri vs. devşiren ve Fettullah mürüidi olduğu herkes tarafından bilinen dönemin Trabzon emniyet müdürü var. Mehmet Eymür'ün ne olduğunu bilen bilir, kontrgerilla'nın (namı değer Gladyo) en kıdemli yöneticilerindendir, ABD işbirlikçiliğinin ve uşaklığının daha "dürüst" bir kadrosu olamaz, açık açık söylemektedir her şeyi, şimdi Tayyip'in güvenlik danışmanıdır ve operasyonun tepesindedir, uzunca bir süre Mit'i yöneten bu şahıs Perinçek için bula bula Filistin ajanı suçlamasını üretebilmiştir 30 yıldır, şimdi de ergenekon'u üretti, mossad'ın ateşli savunucusudur, Perinçek'in apo ile yaptığı görüşmenin fotoğraflarını pkk'dan bahsi geçen haham aracılığı ile alan da o'dur. Fettullah ve Zaman'ın dinler arası diyalog projesi ile kimin borusunu üflediği de bilen tarafından bilinir. Taraf'ı çıkaran eşi CIA ajanı Yasemin Çongar ile bir kadın memesine vatanını satacağını beyan eden Ahmet Altan'ı da bilmesi gerekenler bilir. Hepsinin ortak özelliği Amerikan yetiştirmeleri olmalarıdır. Şimdi sizin önünüzde duran soru şu: Ama "türban" argümanı ama başka bir argümanla bu parmakların gösterdiği istikamete mi bakacaksınız yoksa gerçeğe mi? Kendi adıma söyleyeyim hiç bir politik formasyonum olmasa idi eğer, bu uşaklar kime saldırıyorsa gider onlara sarılırdım. Hasbelkader herhangi bir konu hakkında bunlarla aynı şeyi düşünsem kendimden şüphe eder ve aynaya bakardım.
Mesela Veli Küçük, 1990 lara kadar Gladyo'nun bir parçası idi. Özel Harp Daire'sini yönetti, Jitem'i kurdu. Bu dönemde adını duydun mu hiç? ABD'ye hizmet ettiği o dönemde adını sanını sadece Aydınlık'ta duyabilirdin. Bu bahsi geçen organlarda adını duyman mümkün değildi. Ne zaman ki Veli Küçük ABD'nin bir Türk kuvet komutanını Eşref Bitlis'i öldürmesini sineye çekemedi ve Eşref Bitlis suikastı ile ilgili bilgileri önce Hürriyet, Milliyet ve Sabah'a bunlar yayımlamayınca da Aydınlık gazetesine verdi ve bu bilgiler halka ulaştı işte o zaman hedef tahtasına oturtuldu. İşte o zaman Veli Küçük'ün karanlık geçmişi gündeme gelmeye başladı. Yoksa adını bilemezdiniz. Yoksa Veli Küçük'e bir Allah kulu dokunamazdı. Veli Küçük yaptığı iş itibarı ile ABD'nin halihazırda düşmanıdır ve doğal olarak tüm ABD işbirlikçilerinin de.
Kemal Alemdaroğlu'nun günahı Kıbrıs meselesini gündeme getirmesi, soykırım yalanına karşı İsviçre'ye gidip emperyalist merkezlerde bu yalanı onların yüzüne vuran kadronun içinde yer almasıdır. Üniversitelerde türbanı yasaklamak gibi böyük bir suçu olması münasebeti ile ulen ne iyi olmuş demeye hazır milyonlarca kişi olduğu için ABD açısından iyi bir hedef. Bu hedef üzerinden operasyon meşrulaşıyor.
İştirakler, ilişkiler ve operasyonlar doğru tespit edilmek durumunda, ortalıkda bilgi bombardımanı yaşanıyor. Bilgi kirliliği dağ yaratmış durumda ve insanlar neye inanacaklarını, kimin haklı olduğunu ayırd etmekte zorlanıyor. Turnusol kağıdı ABD'dir. Olaya ABD ve AB ayıracı ile bakan her göz gerçeğe ulaşabilir diye düşünüyorum.
Selamlar, sevgiler...