Siz konuyu tatlıya havale edip bitirmeye niyetlisiniz ama, ben bir iki şey söylemek isterim.Bir cevap veren olursa da sürdürmek...
Öncelikle Hasret ile Ahmet Cemal arasındaki "Laiklik" tartışması ile ilgili şunu söylemek istiyorum.Hasret'in İslam'ı "vicdana sıkıştırmak" yanlış demesi çok yanlış bana göre.Çünkü;İslam vicdan dinidir.Allah'ın varlığını da vicdanla kabul ederiz.Buna iç ses demekte mümkün.Yaşayan bir İslam'ın iç sesten fazlasına ihtiyacı var.Eğer yaşayan İslam gerçek bir adalet yurdu sağlayamıyorsa ;o yaşayan İslami sert eleştirilerden geçirmek yine o vicdanın görevidir.Sırf isminin önünde "İslami" sıfatı olan her şeyi doğru görür, eleştirmekten kaçınır ki hatta korursak,o iç sese, yani vicdana uymamış oluruz ki; bu İslam dışıdır.
Burada tartışılan şeyin teolojik olarak bir İslam tartışması olmadığı,yani İslam’ın,yani yaşayan İslam’ın ne kadar "İslami" olduğudur.Bence sorun burada düğümlenmekte ve bu sorunun çözümüde "İslami" lerdedir aslında.Ancak "İslami" ler önceliği iktidar kavgasında gördüklerinden _ki bunun kapitalizmle yakın ilişkisi var_ "Yaşayan İslam”ın ne olduğu ile hiç ilgili değiller nerdeyse.Bu yönüyle statükocu yada gericidirler.Aklı İslam’dan dışlamaya meyillidirler yada buna karşı sessizdirler.Şimdi böyle bir”yaşayan İslam” iktidar kavgası sürdürmekte ve dünya kapitalizmi ile de işbirliğini savunmaktadırlar.Temelinde İslam ezilmişlerin dinidir,aslında her din gibi.Ancak kapitalist ve piyasacı _son 30 yılın büyük yalanı_ olursanız ve bunun üzerinden dünya sermayesi ile uzlaşıp geniş halk kitlelerini sömürürseniz,isminizin önündeki “İslami” sıfatı sizi aklamaz.Sizi İslami de yapmaz.Bu kapitalizmdir.Bu vahşi kapitalizmdir.
Bu zalimle mazlum arasındaki savaştır aslında.Şimdi butürden “İslami” lerle mücadele edenlerin “Laik” diyebildiğimiz görüş sahiplerine de hatırlatmak isterim ki,temel çelişki ; laiklikle ve İslam arasındaki çelişki değildir.İslam’ı iktidar aracı olarak kullanan “İslami” lerle _ki bunlar kapitalist ve globalist sermaye yanlılarıdır_ yoksul halk arasındadır temel çelişki.Eğer siz bunu göz ardı eder ve sizi çekmek istedikleri gerçek olmayan bir çatışma ile gerçeğin üstünü kapatmalarına yardım edersiniz.Tabi sizin gerçeğiniz adalet ise....
Yılmaz’ın temel çelişkiyi emperyalizm olarak tespit etmesi de bana yanlış geliyor.Emperyalizm bir sonuçtur.Asıl sorun bana göre kapitalizm’in ve buradan giderek batılı aklın tavsiyesidir bu topraklardan.Batının tasnifleyici ,tarihi ve buradan giderek sosyal hayatı sınıflandırıcı düşünce biçimini tavsiyesidir asıl sorun.Asıl sorun; dünyayı batının aydınlanmacı akıl yürütmesiyle okumaktan vazgeçmektir.Yine bu coğrafyanın İslam ile olan ilişkisini batının Hıristiyanlık ile olan ilişkisiyle karıştırmamak,bunun üzerinde bir sosyal hayat tanımı,kurumları,kuralları yapmamak lazım.Aydınımıza düşen görev;kendi toprağımızın,toplumumuzun,siyasi,sosyal kurumlarını tespit etmek,binlerce yıldır bir arada bu kadar çok ırkın ve dinin ve hatta mezhebin bir arada çoğunlukla barış içinde nasıl yaşadığını tartışmak ve bir toplum projesi olarak sunmaktır.
Artık kapitalizmi tasViye edecek sosyo-ekonomik model önermeliyiz.Kapitalizm vahşi doğadan farkı yok.Güçlünün yaşadığı zayıfın elendiği.Oysa insanlık tarihi bu vahşiliği ortadan kaldırma mücadelesinin tarihidir.Bu tarih içinde İslam da rehberimiz,Marksizim de rehberimizdir ve irili ufaklı her adalet arayışı rehberimizdir.