ÖNCE ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ MUTABAKATI AÇIKLA!

"Düşünebilen bir nesil yaratmak ve düşüncelerimizi özgürce paylaşmak için" burada buluşalım.

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı, Özgür Hasan Altuncu

ÖNCE ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ MUTABAKATI AÇIKLA!

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Çrş Nis 25, 2007 9:45 am

Abdullah Gül’ün ABD Dışişleri Bakanı Powell ile yaptığı
gizli antlaşmanın yer aldığı Vatan gazetesi haberi

Irak'ta yaşananlar bölgeye örnek olsun

Balgat'taki Bakanlık binasının ikinci katındaki odasında görüştüğümüz Abdullah Gül, şimdiye kadar söylemediği veya söyleyemediği her şeyi VATAN'a anlattı

24.05.2003

Balgat'taki Bakanlık binasının ikinci katındaki odasında görüştüğümüz Abdullah Gül, şimdiye kadar söylemediği veya söyleyemediği her şeyi VATAN'a anlattı. Bomba gibi açıklamalar yaptı. Gül'ün açıklamaları, Türk dış politikasının bundan sonra izleyeceği rotayı da açıkça gösteriyor. Bakın kimlere ne ne uyarılarda bulundu?

Ortadoğulu liderlere
* "Ankara ile Washington'un 50 yıllık stratejik ilişkileri gelecekte çok daha yaygınlaşıp gelişecektir. Sana şunu açıkça söyleyeyim; Ortadoğu'daki bütün rejimler değişecek. Şeffaflık ve demokrasi egemen olacak. Bu bölgede ekonomik sistemler de değişecek ve piyasa ekonomisi kuralları egemen olacak. Ortadoğulu liderler halklarına demokrasi ve tam özgürlük vermedikçe, sistemlerinin yürümesi mümkün değil. Irak'ta yaşananlar bütün bölge liderlerine örnek olsun."

* "Bu konudaki görüşlerimi, Suriye ve İran gezilerimde de ayrıca Arap Birliği toplantısında, hatta son gittiğim Pakistan'da Devlet Başkanı Müşerrefe dahil herkese her platformda söyledim. Ortadoğu hak ve özgürlüklerin gelişeceği bir bölge olacak. Biz bu özgürlüklerin olmamasından nefret ediyoruz. Ortadoğu'nun bu duruma gelmesinden bölge liderleri sorumludur. Demokratik açılımlara öncü olmamışlardır. Bölge ancak şeffaf, modern ve serbest piyasa ekonomisinin uygulanması ile kurtulabilir."

Amerikan yönetimine
* "Ben bu gezileri yapmadan önce, şimdi senin oturduğun koltukta (Eliyle koltuğa vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki... Powell Suriye'ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var.."

* "Sen benim tezkereyi Meclis'e getirene kadar neler çektiğimi biliyor musun? Bakanlar Kurulu'nda 4 arkadaşımı ne kadar zor ikna ettiğimi biliyor musunuz? Bu süreçte Amerikan yönetimine 4 mektup yazdım. Hepsinde de temkinli olmamız gerektiğini anlatmaya çalıştım. Sonuçta ne oldu? (Eli ile işaret ediyor) Sadece 3 oy Sedat, 3 oy eksik kaldı. Cumhurbaşkanı Sezer'in tutumunu da hatırlayın..."

'Sizden ders almalıyım'
* "Riyad'daki toplantıya Suudi Dışişleri Bakanı Faysal ve Suriye Dışişleri Bakanı Şara, hatta onlara Kuveyt ve Bahreyn Dışişleri Bakanları da katılmıştı. Toplantıda Irak konusunda, ABD'yi ağır kelimelerle suçlayan bir bildiri hazırladılar. Ben karşı çıktım ve bildirideki ifadeleri değiştirttim. Faruk Şara'ya 'Bak bu bildiri böyle çıkarsa bunun size hiçbir faydası olmaz. Üstelik zararı olur. Irak'a dikkatle bakın' dedim. Şara değişime razı oldu. Faysal ise bana geldi 'Ben bu adamı 20 yıldır tanırım. Nasıl oldu da hemen ikna ettiniz. Sizden ders almam lazım' dedi."

* "Bak şimdi, Suriye'nin, ABD'nin İsrail-Filistin barışı için hazırladığı" Yol haritasını "Suriye neden dinamitlemeye kalkışmıyor dersin? Bizim bu konuda oynadığımız çok önemli rol var. Ama dedim ya, her şeyi kalkıp açıklayamıyorum" diye konuştu.

Saldırmakta haksızlar
* Genelkurmay'ın tutumunun eleştirilmesine de karşı çıkan Gül "İnsanlar kalktı Genelkurmay'ın ABD ile ilişkiler konusundaki tutumunu eleştirdi. Sen de eleştirdin. Ama ben onları koruyacağım şimdi.. ABD temsilcisi Halilzad buradan Irak'a geçecekti. Baktık yanında 70 dolayında asker var. Bunlar nedir diye sorduk. Koruma dediler. 70 koruma olur mu diye yeniden sorduk. Halilzad bunların kendisi ile birlikte gidip geri döneceğini söyledi. Ama kendisi tek başına geri döndü. Ne yapacaktı Genelkurmay? Susup oturacak mıydı?" dedi.

Türkiye'deki çevrelere
* Abdullah Gül, Türkiye'deki bazı çevrelerin tutumundan da rahatsız. İnsanların bilmeden yorumlar yaptığını anlatarak, "Bu konuda Türk ve Amerikalı yetkililer arasında şöyle bir fark var; Biz geçmişte yaşıyoruz. Hala tezkeredeyiz. Onlar ise artık geleceğe bakıyor. Artık biz de geleceğe bakmayı öğrenelim. Ama bilip bilmeyen herkes eleştiriyor. Tezkere sonrası Amerikalıların hayal kırıklığını çok iyi anlıyorum.. Sana gelen mesajlar bana da geldi. Ama artık onlar, bunları geride bırakmaya hazır, ama biz değiliz sanki. Ne yapılmak isteniyor?" dedi.

Bundan sonrasına dair
* Amerikan yönetimine Irak'ta normale geçişte bizim ne gibi katkılarımız olabileceğine ilişkin yazılı metin verdiklerini, bunun şu anda incelenmekte olduğunu anlatan Gül, Irak polisinin eğitimi ve insani yardım ekiplerinin gönderilmesini önerdiklerini, Washington'dan cevap beklediklerini anlattı.

* Gül, Türkiye'nin Washington büyükelçiliğindeki diplomat sayısının sadece 9 iken, Fransa'nın 400 olduğunu, bunun da Türkiye için büyük bir ayıp olduğundan söz etti.

* Gül, 6'ıncı Uyum Paketi'nin aynen Meclis'ten geçeceğini söyledi.

* Washington'da yılda 1.5 milyon dolar ödediğimiz lobi şirketinin hiçbir işe yaramadığından da bahsettik.
Haber: Sedat SERTOĞLU
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

GİZLİ MUTABAKATIN İÇERİĞİ

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Çrş Nis 25, 2007 9:49 am

1. Türk askeri Irak’ın kuzeyinden çekilecek: Irak’ın kuzeyinde bulunan bütün Türk birlikleri ve Türk ordusuna bağlı özel kuvvetler, dört ay içinde aşamalı olarak Türkiye sınırları içine çekilecek.

2. Sınır harekâtlarına son: Türk ordusu bundan böyle hangi gerekçeyle olursa olsun, sınır ötesi harekâtta bulunmayacak. PKK/KADEK’in Türkiye egemenlik alanı dışında takip ve bastırılması harekâtlarına da son verilecek.

3. PKK’ya askerî harekât için ABD’den izin: PKK/KADEK’E karşı Türkiye devletinin egemenlik alanı içinde yapılacak askerî harekâtlar için, ABD askerî makamlarına haber ve bilgi verilecek, izin alınacak.

4. Türkiye’ye ambargo ve askerî yaptırım tehdidi: Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/KADEK’e karşı ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapacak olursa, ABD hükümeti, “Kürt halkına karşı şiddet kullanıldığı ve soykırım uygulandığı” çerçevesi içinde uyarıda bulunma hakkını kullanabilecek. Bu durumda ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasal ve askerî yaptırımları saklı tutacak.

5. ABD’nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına aktif destek ve katılım: Türkiye, ABD’nin İran’a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askerî harekâtlara, ABD’nin talep etmesi halinde şartsız olarak üs ve taşıma kolaylıkları sağlayacak, askerî birlik verecek. Türk birliklerinin üst komuta yetkisi, ABD komutanlığında olacak.

6. Türk ordusunun asker ve silah gücünde indirim: Türk ordusunun asker sayısı ve silah kuvveti, ABD’nin uygun bulduğu sayı ve kabiliyete indirilecek, özellikle tank ve ağır silahların miktarı düşürülecek, savaş uçağı sayısı sınırlanacak, bütün silah ve cephane bundan sonra ağırlıklı olarak kısa menzilli taktik savunma kavramına [Belgede konsept deniyor] göre ayarlanacak, Türkiye’de bulunan ABD ve NATO irtibat subaylarının görev alanları ve yetkileri genişletilecektir.

7. Irak’ın kuzeyinde kurulan kukla devlet Türkiye tarafından resmen tanınacak: Irak’ın kuzeyinde kurulmuş olan ve sözümona ‘Kürdistan’ adı verilen kukla devlet, resmen ilan edildikten sonra, Türkiye tarafından da resmen tanınacak. Türk devletinin kukla devletin kuruluşunu “savaş nedeni” sayan Millî Güvenlik Siyaset Belgesi ve bu yöndeki politika ve kararları kaldırılacak.

8. PKK/KADEK elemanlarına geniş kapsamlı af: Abdullah Öcalan ve diğer dört lideri dışında bütün PKK/KADEK yönetici ve elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacak.

9. PKK/KADEK yasallaştırılacak: Etnik grupların yasal siyasete katılmaları önündeki bütün yasal kısıtlamalar ve engeller kaldırılacak. Af yasasıyla bağlantılı olarak PKK/KADEK’e yasal siyaset düzleminde yer alma olanağı sağlanacak, hapiste veya dağda bulunan yöneticilerin siyasal mücadeleye katılmaları için gerekli hukukî ve siyasal önlemler alınacak ve uygulanacak.

10. Belediyelere özerklik: Kamu Reformu Yasası ve yeni Yerel Yönetim Yasaları hızla çıkartılarak, Türkiye’deki Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı şehir ve kasabaların belediyelerinin özerkleşmesi süreci kararlı olarak yürütülecek.

11. Dört yılda aşamalı olarak federasyona geçiş: Türkiye, dört yıl içinde uygulanacak bir planla, üniter devlet yapısını terkederek, federasyona geçecek.

12. Kıbrıs’ta Denktaş devredışı bırakılacak ve Annan Planı küçük değişikliklerle uygulanacak: KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, “Arafat modeli” denen uygulamayla devre dışı bırakılarak, Kıbrıs’ta Annan Planı bazı küçük değişikliklerle hayata geçirilecek.

13. Ege’de Yunanistan’ın taleplerine esnek tutum: Ege kıta sahanlığı konusunda Türkiye, Yunan doktrinine daha esnek davranacak, Türk jetlerinin uçuş alanı daraltılacak, sık sık ortaya çıkan “it dalaşı” sorunu Yunanistan rahatsız edilmeden çözülecek.

14. Ermenistan’a yönelik kısıtlamaların kaldırılması: Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirilecek ve iyileştirilecek, sınır ticaretinde Ermeniler lehine düzenlemeler yapılacak, Ermenilerin Türkiye’ye gezilerindeki bazı kısıtlamalar kaldırılacak.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

CUMHURİYET TARİHİNİN EN AĞIR SUÇU İŞLENİYOR

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Çrş Nis 25, 2007 9:51 am

CUMHURİYET TARİHİNİN EN AĞIR SUÇU İŞLENİYOR

Milletimizden ve TBMM’den gizli olarak başka bir devlet ile mutabakatta bulunmak, ağır bir suçtur.

Mutabakatın uygulanmasına başlanmıştır. Bu uygulamaya şu veya bu düzeyde hizmette bulunmak da suçtur.

Bu Gizli Mutabakatla işlenen suçlar şunlardır:

1. TCK 125. maddede tanımlanan suç: Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitabının Birinci Babında “Devletin Şahsiyetine Karşı Cürümler” düzenlenmiştir. 125. Madde, Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine karşı cürümlerden en ağırını cezalandırmaktadır. Burada korunan hukuki yarar, Devletin ülkesinin bütünlüğü ve egemenliğidir. Söz konusu yararlar, maddeye göre dört çeşit eylemle ihlal edilebileceğinden, seçimlik hareketli bir suç söz konusudur. Ayrı ayrı suç oluşturan eylemler şunlardır:

1. Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya,

2. Devletin bağımsızlığını azaltmaya,

3. Devletin birliğini bozmaya,

4. Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya

matuf (yönelik) fiil veya fiillerden birini işlemek.

Her dört halde de suçun maddi unsurunun oluşabilmesi için, maddede yazılı maksatların gerçekleşmiş olması gerekmiyor. Amaca yönelik eylemlerden birinin işlenmiş bulunması suçun oluşması için yeterlidir.
Failler, Hükümet mensuplarıdır. Bulundukları konum itibariyle, maddede yazılı hedefleri gerçekleştirmeye elverişli olanaklara sahiptirler.

TCK 127. maddede tanımlanan suç: “Yabancı devletin, Türkiye devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması maksadıyla yabancı ile anlaşan veya bu maksada yönelik diğer eylemlere girişen kimseler” suç işlemişlerdir. Türkiye devletini tarafsızlık ilanına veya tarafsızlığını korumasına veya savaş ilanına veya savaşın devamına veya barış antlaşması yapmaya mecbur kılmak veya mecbur kılmaya yönelik faaliyette bulunmak için yabancıyla anlaşmak da suçtur.

Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, Mutabakata göre, “ABD’nin İran’a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askerî harekâtlara, ABD’nin talep etmesi halinde şartsız olarak üs ve taşıma kolaylıkları sağlamak, askerî birlik vermek” taahüdünde bulunmuşlardır. Hatta bu tür sözler, kamuoyu önünde verilmektedir. ABD ile Ortadoğu’da askeri işbirliğinin başka bir anlamı yoktur. ABD, İran ve Suriye’ye karşı düşmanca niyetlerini açıklamıştır. Bu koşullarda ABD’nin İran’a karşı girişeceği askerî harekâtlara şu veya bu alanda destek vermek, “Türkiye’ye yönelik hasmane hareketlere neden olma” eyleminin işlenmekte olduğunu ifade eder.

Bu suçun tamamlanması için, belirtilen maksatla yabancı ile anlaşma yeterli olup, savaşın gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur. Maddede geçen “bu maksada matuf fiiller”, anlaşma dışında savaşı tahrik edebilecek nitelikteki her türlü faaliyeti ve hileli eylemleri kapsamaktadır. Anılan maddede, savaş kışkırtıcılığı yapmak da aynı şekilde cezalandırılmaktadır.

TCK 146. maddede tanımlanan suç: Bu madde bilindiği gibi, kurulu anayasal düzeni ve TBMM’yi cebren tedbil, tağyir ve ıskat teşebbüsünü ceza yaptırımına bağlamıştır.

Anayasa’nın Başlangıç bölümünde ve ilk maddelerinde, anayasal düzen tanımlanmıştır. Buna göre, millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olması, devletin milleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü, anayasal düzenin temel kurum ilkeleri içindedir.

Maddede, maddi unsur olarak “teşebbüs edenler” ibaresi kullanılmış olduğundan, Anayasa’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen üzerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye Anayasanın hükümlerine aykırı ve Anayasanın müsaade etmediği bir usulle icraya başlama cezalandırma için yeterlidir. Çünkü, 146. maddede tanımlanan suç, tehlike suçudur. Bu suç, idare edilenler tarafından işlenebileceği gibi, kullanılan vasıtanın neticeyi elde etmeye elverişli olup olmaması açısından daha çok idare edenler tarafından işlenmeye elverişlidir.

ABD ile Gizli Mutabakatın maddeleri incelendiği zaman, 146. maddede korunan anayasal düzenin en temel kurum ve ilkelerini cebren ortadan kaldırma ve değiştirme suçunun oluştuğu görülür.

Öte yandan bu Gizli Mutabakatı kararlaştıran ve uygulamaya başlayanlar, yasama organına ait yetkileri kullanarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ıskata teşebbüs suçunu da işlemişlerdir.

Anayasa’nın 92. Maddesine göre; “milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına” ve “yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir”. Varılan Gizli Mutabakat, doğrudan yetki ve sorumluluğunda bulunan bu gibi temel konularda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni devre dışı bırakmaktadır.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Erbakan: Atağa geçen Amerika Abdullah!

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Çrş Nis 25, 2007 9:55 am

2000 yılı Ağustos'unda Balgat’ta Necmettin Erbakan, Gül'e, "Abdullah, daha erken; aday olma" diyor, Gül ise şu yanıtı veriyordu: "Bizimle birlikte örgütlerimiz atağa geçti." Erbakan ise manidar bir şekilde gülüyor ve kafa sallıyordu: "Atağa geçen Amerika Abdullah."

Amerika Fazilet Partisi’nde başarılı olamadı, ama Gül'ü önce Başbakanlığa atadı ardından Cumhurbaşkanlığı’na getirmek istiyor.

1990'lardan sonra Refah Partisi'nde yıldızı parlamaya başladı. 1991'de RP'den Kayseri milletvekili seçildi. RP'nin kapatılması sürecinde, Gül, yakın çevresine ve parti içindeki arkadaşlarına şöyle konuşuyordu: "Amerika süper güç. Bunu kabul ederek adımlarımızı atmalıyız. ABD yönetimi, bizim varlığımızın farkında."
Abdullah Gül, kendisinin de ifade ettiği gibi, "RP'nin dışa açılan penceresi"ydi. Diplomatlar, büyükelçiler hep onunla görüşüyordu. Hatta CIA Başkanları bile!
Ağustos I995'te Türkiye'yi ziyaret eden CIA Başkanı John Deutch, dönemin başbakanı Tansu Çiller'in yanısıra RP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül'ü de ziyaret etmişti.
Refah Partisi'nin kapatılmasının ardından, Fazilet Partisi kurulmuştu. 14 Mayıs 2000'deki Fazilet Partisi Kongresinde Millî Görüş Hareketi'nde bir ilk yaşandı. Necmettin Erbakan'ın adayı Recai Kutan'a karşı Abdullah Gül aday oldu. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, Gül adı üzerinde anlaşmıştı. "Erbakan bu adaylığı fazla önemsememişti. Bu seçimler sırasında ABD'li diplomatlar, hem devlet kuruluşları nezdinde hem de FP teşkilatlarında Gül'ün desteklenmesi için görüşmeler yapıyordu. Ancak Gül, milli Görüş içinde liderliğe getirilmedi. Fazilet partisi kapatıldıktan sonra kurulan AKP'nin Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç'la birlikte üç temel ayağından biriydi. 3 Kasım seçimlerinden sonra Başbakanlığa gelen Abdullah Gül'ün ilk görevi, Türkiye'ye 62 bin Amerikan askeri getirilmesini öngören 1 Mart tezkeresini hazırlamak oldu. Gül, bunun için partisi içinde partisinin genel başkanı Tayyip Erdoğan ile birlikte yoğun çaba harcadı.
Tezkerenin ardından kurulan ikinci AKP hükümetinde Gül Dışişleri Bakanı yapılır. İlk görüşmesinde Amerikalı meslektaşı Powell ile gizli bir plan üzerinde anlaştıklarını açıklar.
Tarihler 4 Temmuz 2003 gününü göstermektedir. Irak işgalinin en hararetli günlerinde, Süleymaniye’deki Türk özel Kuvvetlerinin başına çuval geçirilir. Haber Ankara’ya ulaşır; ama Gül Kayseri’de mantı partisindedir. Bir gün sonra Ankara’ya gelir. Powell’ı telefonla aramakla yetinen Gül, basına “Büyük devletler özür dilemez” demişti.
Ardından Leyla Zana ve arkadaşlarının hapisten çıkarılması süreci gelişti. Gül, Zana ve arkadaşlarını Dışişleri Konutu’nda ağırladı. PKK ile Zanaların arabulucu olmasını istiyordu.
Eylül 2003’te Amerika Telafer’de Türkmen katliamı yaparken Gül, Amerikalıların teröristleri öldürdüğünü söylüyordu. Bu açıklamadan kısa süre sonra başında bulunduğu bakanlık “Irak’ta Türkmenlere yönelik operasyonun durdurulmasını” istedi.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

TİYATRO

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Çrş Nis 25, 2007 10:00 am

TİYATRO

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın adaylığını açıklamaktan vazgeçmesini demokrasinin bir zaferi olarak değerlendirerek “14 Nisan’da toplanan 1 milyon insan, bu sonucu almıştır” dedi. Baykal, AKP'nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'ün Meclisin adayı gibi davranması gerektiğini belirtti.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili olarak "Hayırlısı bakalım" dedi.

ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu da Abdullah Gül'ün adaylığı ile ilgili “Beklenen iki olasılıktan biri gerçekleşti. Hayırlı olsun" dedi

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi üzerine "Vatana ve millete hayırlı olsun" dedi.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Çrş Nis 25, 2007 10:14 am

ABD İLE GİZLİ ANLAŞMA İMZALAYANLAR ÇANKAYA'YA ÇIKAMAZ
BAŞKA BİR DEVLET ADINA FAALİYET YÜRÜTENLER ÇANKAYA'YA ÇIKAMAZ
TÜRKİYENİN İMAMLARINA VE TÜRK KADINININ BAŞÖRTÜSÜNE KURBAN OLSUNLAR, HAÇLI İRTİCA ÇANKAYA'YA ÇIKAMAZ

Plan aynen aktardığımız gibi hayata geçiyor. BOP görevlisi yerini diğer görevliye bıraktı, şanlı "muhalefet" toplumun gazını alma misyonunu bop operasyonu çerçevesinde layıkıyla hayata geçiriyor. Şimdi bakalım neler olacak, bakalım Türk Devletini dağıtma ve yok etme operasyonu sandıkları kadar kolay bir iş midir? Bakalım el mi yamandır, bey mi?
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen Sabri Kahveci » Çrş Nis 25, 2007 10:45 am

Yılamaz'cığım inan ki yazıların çok güzel ve de çok güncel.Ama okuduğumda moral diye bir şey kalmıyor.Hiç kurtuluş reçetesi yok mu?
Bağlanmayan tarafımız yok!!! Gelecek diye birşey kalmadı!!! Artık bizden sonraki nesil orta çağ kölelerine döner.Gidaşat bunu gösteriyor.Allah sonumuzu hayır ede!!
Kullanıcı avatarı
Sabri Kahveci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 236
Kayıt: Prş Ara 29, 2005 2:26 pm
Konum: TRABZON

Mesajgönderen Bülent Altuncu » Çrş Nis 25, 2007 12:51 pm

Yılmaz, yukarıda rakamlarla sıraladığın maddeleri nerden alığını anlayamadım. ABD ile Gül 'ün görüşmesinde mi demek istedin? İnanılır gibi değil.

Benim düşüncem şu; Cumhurbaşkanlığı konusunda eleştirilmeyecek, gerçekten bağımsızlık yanlısı ve hatta ABD emperyalizmi düşmanı bir ismin geçmesi mümkün olamazdı zaten. Bataklık bir ülkede, bataklığı kurutamayınca sineklerden bir sineği vurmak gibi bir şey Gül'ün üstüne gidilmesi. Niçin bu kadar gündem oldu ?, çünkü sistemin dengesini tutan terazinin iki tarafınada yarıyor bu tür gündemler , her zaman da yaradı. Şeriat paranoyası olan taraf biraraya getirilip, bundan medet umanlar meclise girebilirmiyiz endişelerini gideriyor ( bu kafalarıyla iktidar olma şansları hiç bir zaman olmaz), diğer taraftan tepkisel olarak, her zaman mağdur edilme edebiyatından faydalanan kesim her zaman ki gibi iktidarını sağlama alıyor. Bunlardan daha da önemlisi daha gerçekçi tartışmalardan uzak durulup, bu çerçeveler dışında oluşabilecek siyasi düşünce akımları dışlanmış oluyor.
Kullanıcı avatarı
Bülent Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1533
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 8:55 pm
Konum: Van (Erciş)

Mesajgönderen İlkay Durgun » Çrş Nis 25, 2007 11:22 pm

Yılmaz ;
Öyle bir tablo ortaya koyuyorsun ki, yada şöyle düzeltiyim;tabloyu öyle bir ortaya koyuş şeklin varki, tüm inandırıcılığını sarsıyor durumun.

Herkez işbirlikçi yada aymaz.Anamuhalefetten tutunda,en küçük partiye kadar herkez işbirlikçi yada aymazlık içinde. Hadi meclis böyle diyelim.Bu ülkenin başka dinamikleri yok mu?

Ortaya kaynağının ne olduğunu bilmediğimiz,kısmende doğru olduğunu hepimizin bildiği bir dizi alınmış karardan bahsediyorsun.Bunların uygulamaya konduğunu,ülkenin egemenliğinin kaldırıldığını,meclisin saf dışı edildiğini,bu büyük oyuna anamuhalefetten tutunda her partinin ortak olduğunu,bu ülkenin ordusu hakkında yapılan tasarruflara da ordunun sessiz kaldığını,yurt sever insanların,partilerin,sivil kurumların bunu seyrettiğini mi söylüyorsun.

Bunu söylemediğini biliyorum.

Ama meseleyi tarif ediş şeklin bu. Yalçın Küçük'ün tv programında nüktedan bir şekilde söylediği gibi; " ölmüşükte habarımız yok"


Mensubu olduğun siyasal hareketin bence en temel eleştirisi budur.Meseleleri öyle umutsuz bir şekilde ifade ediyorsunuzki "ölmüşükte habarımız yok" demek düşüyor bize..Kolumuzu kanadımızı kırıyorsunuz. Umutsuzluğa sürüklüyorsunuz.Kimsede bu ülkenin bu kadar umutsuz olduğunu düşünmüyor.Buda sizin hareketinizin hak ettiği desteği bulmamasının nedeni.Tabloyu bu kadar umutsuzca ortaya koymak, size olan inancıda sarsıyor.

Aynı şey ;verdiğiniz bir sürü haklı mücadeleyi çok fazla abartı sözlerle,aşırı kendinize güvenen sözlerle,fazlaca abartı tavırlarla sürdürmenizde de var.Burada da; inandırıcılığınız,bir parti olarak sempatiniz zarar görüyor.

yazılarının sonunda, el mi yamandır bey mi? meydan okumanda olmazsa; kendimizi çekip vurmaktan başka bir ihtimal bırakmamışsın.Allah'tan o cümleyi koymuşsunda hayatımızı kurtardık :wink:

Lütfen, eleştirilerimi birçok fikrine,eylemine fiziki olarak olmasa bile, fikri düzeyde ve gönülden katıldığım.Bunları sağımda solumda hararetle savunduğum,desteklediğim hareketinize bir katkı olarak al.

selamlarla...
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm


Dön DÜŞÜNCE PLATFORMU

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir