PERİNÇEK'İN LOZAN SAVUNMASI

"Düşünebilen bir nesil yaratmak ve düşüncelerimizi özgürce paylaşmak için" burada buluşalım.

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı, Özgür Hasan Altuncu

Mesajgönderen Sabri Kahveci » Sal Mar 13, 2007 10:31 am

Lozan'da bir milli maç olsaydı,binlerce Türk oradaydı....Milliyetçi sloganlarla tribünler inlerdi.Doğu Perinçek gitti,Lozan'daki Hakim'in önüne 90 kilo belge koydu,soykırım iddialarıyla tek başına boğuştu.İşte milliyetçilik budur...Yoksa kahrolsun emperyalizm ,kapitalizm komünizm...değil.Binlece Türk asıl şimdi lazımdı.Vakur bir gösteri için...Perinçek'e şükran ve teşekkürler.
Kullanıcı avatarı
Sabri Kahveci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 236
Kayıt: Prş Ara 29, 2005 2:26 pm
Konum: TRABZON

Mesajgönderen Caner Kama » Çrş Mar 14, 2007 4:23 pm

...lozan davası ewet türkiye için önemli bir dava ama burada doğu perinçek şu kadar dosy ile gitti, bu kadar adamla gitti, şunu dedi bunuı dediyi geçelim.ben başka açıdan bakmak istiyorum bu olaya.. doğu perinçek siyasal çizgisi belli olmayandün faşits! düşmanı bugün ulusalcı! geçinen pili ve kariyeri bitmiş bir insan....
....ben onun lozan konusunu bir siyasi olarak sömürdüğünü ve bu mahkeme olayları ile yıllaran sonra tekrar ulusal yayın yapan kanallara çıkmış bir fırsatçı olarak görüyorum....bu hareketleri bana çok abartılı ve yapmacık geliyor lütfen bu herifin doğru ama samimiyetsiz yaptığı bu hareketi abartmayalım.....
Kullanıcı avatarı
Caner Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 226
Kayıt: Cum Mar 03, 2006 4:15 pm

Mesajgönderen Kardaş Ersezer » Çrş Mar 14, 2007 10:53 pm

Türkiye'ye dayatılan Türkiye'nin "Ermeni Soykırımı" yaptığına dair yalanlara karşı ilk kez tutarlı-iddialı- kanıtlı bir savunma yapıldı. Türkiye'nin iktidar yöneticileri, muhalefeti ya da sözde aydınları yarım ağız bir şeyler söyleyip konunun üzerine gidemezlerken Türkiye de ilk kez bir lider Türkiye'de söylediklerinin aynısını gidip Lozan'da söyledi. Bunu dillendirmekle kalmadı, çok ciddi bir araştırmayla bunu çeşitli belgelerle kanıtladı da. İlkay Durgun'un aktardığı gibi 90 kilo belgeyle böyle bir savunmanın verilmiş olması önemli. Doğu Perinçek dışında hiç kimse bu güne kadar Uluslarası mahkemelerde Ermeni Soykırımının yapılmadığını bir belgeyle kanıtlamak yolunu seçmedi ya da işlerine gelmedi.

Perinçek'in verdiği savunmanın bütününü okuyanlar bilir. Türkiye'ye Ermeni Soykırımı yapıldığına dair çok ciddi baskı yapılmasının ardında ki gerçek önemlidir: Avrupa Parlamentolarında 1919- 1923 yılları arası soykırım yılları olarak kabul edilmiştir. Yani Cumhuriyet'in kurulmaya çalışıldığı, Ulusal Bağımsızlık Mücadelemizin en önemli 4 yılı. Avrupa bize "Siz kurtuluş savaşı yapan bir millet değil, soykırım yapan bir etnik grupsunuz" diyor. Soykırım yapıldığına karşı çıkmak, bunun olmadıığnı ispatlamak bunun için önemlidir.

Ermeni Soykırımı yalanlarına bu güne kadar en kesin ve net yanıt veren bir siyasi parti yöneticisine faşist demek çok ciddi bir saygısızlıktır. Hele ki verdiği savunmada da ırkçılığı şerefsizlik olarak kabul eden bir siyasi parti yöneticisine! (merak etmeyin, bunu söylediğinizde omuzları kabaracak çok fazla gerçek faşistimiz var) Doğru bir fikri savunan, bu doğruyu sağlam temeller üzerine oturtan her kim olursa olsun saygı duymak gerekir. Hele de laf dışında icraatı olmayıp, kişilere saldırmayı ulusal davalarının önüne geçirmeye çalışmak hiç kimseye yakışmaz.

Bugün "Ermeni Soykırımı Yalandır" diyen bütün güçler bir arada hareket etmelidir ve birleşmelidir ki Bağımsızlık Mücadelemizi katliamlarla kirletmeye çalışanlara sert bir yanıt olsun. Ulusal davalarda kimsenin övünmek, böbürlenmek, öne çıkmak gibi bir derdi olmaz, olamaz. Derdi olan böyle bir konu için koskaca Rus arşivini araştırmak için 8 senesini vermez. Özellikle Türkiye' de seçimlerde ki başarının söylenen sözlerin doğruluğuna göre belirlenmediği gerçeği düşünülürse, Perinçek'in bu mücadele alanını böyle bir şey için kullanmayacağı çok rahat görülür.

Ama hadi diyelim ki öyle olsun: Kürdistan'ın kurulmasına karşı Türkiye'nin bütünlüğünü- birliğini savunan, Kıbrıs'ın verilmesinin Türkiye'nin bölünmesi olduğunu, Özelleştirmelerle Türkiye'nin satıldığını, Ermeni Soykırımı'nın uluslararası bir yalan olduğunu savunan ve ispatlayan bir lidere neden bu kadar hakaret edilir ki? Konu her kim olursa olsun hiçbir zaman kişisel öfkemiz doğruların önüne geçip, yapılan güzel işleri kirletmemeli. Atatürk'ün dediği gibi: "Kişisel onur yoktur. Ulusun onuru vardır. "
Kardaş Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 52
Kayıt: Çrş Oca 04, 2006 11:14 pm

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Prş Mar 15, 2007 9:28 am

Bu konuda Dogu Perincek i kutlamak lazim.
Ve ben kutluyorum.
Vatan soz konusu oldugu zaman hepimiz biriz.
Yok birbirimizden farkimiz.
Bu arada yazdigi Turk irki ve milliyeti hususundaki aciklama cokta hosuma gitti.
Tesekkurler Perincek

Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Prş Mar 15, 2007 11:42 am

Sn Caner Kama, konu her ne olursa olsun Şur'luların bu sayfalarda özen gösterdiği, birbirimizin değerlerine saygı, kullandığımız kelimelere dikkat, eleştiride ölçü vb.. kıstasları taşıyan bir tartışma adabımız var. Bu adap gereği: Size yapmacık gelebilir, siyasi çizgisi belirsiz gelebilir, bu husustaki değerlendirmelerinizi eleştirilerinizi şüphesiz bu sayfalarda yapabilirsiniz ama mesela benim büyük saygı ve sevgi beslediğim bir insan için herif vb.. düzeysiz kelimeler kullanamazsınız, hakaret edemezsiniz. Bu hususta dikkatli olmanızı rica edeceğim.
Politik fikrinizin ne olduğunu ve hangi siyasi lidere saygı duyduğunuzu bilmiyorum ama hangisi olursa olsun onun İsviçre'ye ya da bunu söylemenin suç ilan edildiği ülkelerden herhangi birine gidip basının ve yargının önünde "Ermeni Soykırımı" uluslararası bir emperyalist yalandır demesinin Türkiye ve uluslararası arenadaki sonuçlarını değerlendiriniz, sonra da bunu neden yapmadığını. Kimin samimi olduğu kimin olmadığı konusunda sanırım bir ışık uyandıracaktır sizde.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen Caner Kama » Sal Mar 20, 2007 4:16 pm

..yılmaz eleştirilerin için teşekkürler....tabi kimse mükemmel değildir....kullandığım kelimeler bazılarımız için incitici olabilir...kusura bakma...benim diyasi çizgim yok!benim açımdan insanları aşırı sağcı-solcu ılımlılar veya dinci diye insanlara yafta vurup "ötekileştirme" yok...nihayetinde bu siyasettir "bu herif "lafı heralde çok zoruna gitti....sadece bunu mu elştşriyorsun?öyleyse senden özür dilerim....
......yine de şunu belirteyim benim için ve aklı selim türkiye vatandaşlarının lozan mahkemeleri ve süreci önemli....ben burada bu "parti liderinin" bu doğru hareketi,siyasi kaygılarla yaptığını düşünüyorum yoksa onun umurunda olduğpu için değil,bu tabi beni düşüncem...
......dün ülkücüleri "faşist" diye niteleyip,bugün ulusalcı olmak........heralde tükürdüğünü yalamaktan başka birşey değilşidir...kusura bakma ama böyle düşünüyorum..........
.................yılmaz kardeşimsiiinnnnn!!!!!!
..................tabiki eleştirilerini bekliyorum, aramızada kırgınlık olmasın....nihayetinde demokratik bir şeklilde birbirimize tahammül ediyoruz.......tahammül ettiğin için teşekkürler :D
Kullanıcı avatarı
Caner Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 226
Kayıt: Cum Mar 03, 2006 4:15 pm

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Sal Mar 20, 2007 5:47 pm

Ricam tartışma-sohbet etme adabımızın bozulmaması üzerine herkesin (siz ve ben de dahil) özen göstermesi idi. Bu sayfalarda bu sayede birbirimize hakaret etmek yerine karşılıklı nerelerde benzer şeyler düşündüğümüzü nerelerde ayrıştığımızı görüyoruz. Birbirimizi yaftalarla değil kafamızın içindekilerle değerlendiriyor, tanıyoruz, birbirimizden öğreniyoruz.
Doğu Perinçek, benim 17 yaşımdan beri yakından tanıdığım, bolca birlikte vakit geçirdiğim, aynı partide birlikte çalıştığım, kitapları-yazıları-çalışmaları ile yürüdüğüm yolu gördüğüm dört dörtlük (bu da benim fikrim) bir adamdır. Yakın çevresinde olduğum 20 yıl boyunca beni hiç yanıltmadı, hiç savrulduğunu ya da tükürdüğünü yaladığını görmedim. Yurtseverliğinden, ahlağından ve zekasından hiç şüpheye düşmediğim gibi bu 20 yıl boyunca her gün duyduğum saygı ve sevgi arttı.
Bahsettiğimiz adam ve partisi bugüne kadar hiç bir şiddet olayına dahil olmamış, sadece fikirleri yüzünden hayatının 10 yıla yakın bir kısmını cezaevinde geçirmiş, bundan gocunmamış, cezaevinde çoraplarını kadroları değil kendi yıkamış, hiç kimsenin elini öpmemiş ve öptürmemiş, hiç bir zaman mal mülk sahibi olmayı aklının kıyısından geçirmemiş ve olmamış, her şeyiyle son derece sade yaşayan, doğru bildiğini ölüm ve hapis tehditlerini zerre kadar umursamadan savunmuş, eğilmemiş bükülmemiş birisidir. Düşmanları da adamlığı meselesinde hakkını verir. Azılı düşmanı eski MİT daire başkanı Mehmet Eymür elinde bulundurduğu tüm güçle yaptığı araştırmaya rağmen onu suçlayabilecek tek malzeme ileri sürebilmiştir: Filistin ajanlığı. Ona cevabı da nettir: Onur duyarım. Ermeni meselesi ile ilgili bugünkü durumu bize 10 yıl önce tüm detayları ile anlatıp içimizden bir arkadaşın Rus arşivleri üzerinde uzmanlaşmak ve belge toplamak için Rusya'ya yerleşmesi gerektiğini söylediği zaman ben ve arkadaşlarım (biri bu civarlardadır) ailemizden ayrılıp kurulu düzenimizden vazgeçme cesaretini gösteremediğimiz için kendi oğlunu 8 sene önce Rusya'ya gönderen o'dur. Rusça öğrenip, 8 yıldır Rus arşivlerini inceleyip Bolşevik-Rus-Ermeni belgelerini toplayan ve Ermeni tezlerini onların belgeleri ile çürüten onun oğludur. Bu belgeleri ingilizce-almanca-fransızca'ya çevirip yüzbin yüzbin yurtdışındaki ilgililerine ulaştıran onun partisidir. Avrupa mahkemeleri bizi ve kurtuluş savaşımızı soykırımcı ilan ederken ve soykırımı inkar etmeyi suç sayarken İsviçre'ye gidip yalanlarını yüzlerine vurma cesaretini gösteren de o'dur. Gitmeden tüm siyasi parti liderlerine gelin bu işi siz yapın ben arkanızda yürümeye hazırım, bu milli bir davadır diyen de o'dur. Kişiliği ve yaşam tarzı ile ilgili yüzlerce sayfa şey yazabilirim ve tamamı duyduklarımdan değil bizzat gördüklerim yaşadıklarımdan olur.
Söz konusu olan vatan ise geriye kalan her şey detaydır. Mustafa Kemal'in bu sözü bugünkü durumumuzu ifade ediyor. Bugün vatan tehdit altındadır ve bu koşullar altında kimin kaşı-gözü kara kimin değil tartışacak değiliz. Yurdunu ve milletini seven herkesin yapması gereken vatanını savunmaktır. Bu koşullar altında ayrılıklara değil birlikteliklere vurgu yapılır ve bu tükürdüğünü yalamak değil yurtseverliktir. Geçmişi, eski duruşu, geçmişte yaptıkları değil şu an itibarı ile duruşu önemlidir tüm politik yapıların. Bundan sonra ayrılıklar ister istemez vatansever - işbirlikçi diye gerçekleşecek, sağcı-solcu-İslamcı-türkçü diye değil.
Sonuç olarak elbette birbirimizi eleştireceğiz. Gerektiğinde sert de olacağız, birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var. Sadece birbirimize hakaret etmeyeceğiz, yafta asmayacağız, karşılıklı değerlerimize saygı göstereceğiz. Bu kültüre, olgunluğa, birikime sahip bir topluluğuz. Şur'lu olmanın bir avantajı da bu.
Selam ve saygılarımla ...
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen Caner Kama » Sal Mar 20, 2007 6:01 pm

..ayrıntılı bilgilendirmen için teşekkürler............ ben saplantılı fikirleri olan biri değilim o yüzden yazını özellikle okudum ve eğer yazdıkların doğru ve samimiyse ki öyle olduğuna inanıyorum, yazıyı okumadan önce fikirlerimi sorgulama ihtiyacı duymamı sağladın saolll!
....ama yine de perinçek hakkındaki genel kanaatim değişmedi sayende hakkında biraz daha bilgi edinmiş oldum....
Kullanıcı avatarı
Caner Kama
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 226
Kayıt: Cum Mar 03, 2006 4:15 pm

Mesajgönderen Mehmet Aydinli » Sal Mar 20, 2007 8:08 pm

Arkadaşlar bu başlık buraya taşınmıştır.Tartışmalarınımızı ve güzel muhabbetlerinizi burda devam edeblirsiniz.Bu ve bunun gibi başlıkları lütfen buraya açalım.
teşekkürler.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Aydinli
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 2166
Kayıt: Sal Kas 15, 2005 11:47 am
Konum: Trabzon

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Çrş Mar 21, 2007 7:02 am

Selam arkadaslar...
Umarim iyisinizdir.
Dogu Perincek.
Bir kere isminin "Dogu" olmasi ona bu ismi verenin cok dusunup verdigi belli.
1950 dogumlu oldugunu varsaysak bu isim ona degisik dusuncelerle verilmis.
O ismi veren saniyorum onunla kalmamis iyide yetismesini saglamis.
Bu isim verilirken ki dusunceleri anlayabiliyorum.
1950 lerde bu dusuncelerde olmaklik bos bir sey degil.
Kim bu ismi verdiyse onu kutluyorum.

Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Köksal Ağaoğlu » Çrş Mar 21, 2007 8:53 am

Doğu Perinçek’in savunmasından hem memnuniyet hem de hüzün duydum. Tıpkı ne zaman “Çanakkale Şehitlerine” şiirini okusam, duysam hüzünlendiğim gibi. Doğu Prinçek’in savunmasında geçen “Birinci Dünya Savaşı sırasında 400-600 bin arasında Ermeni'nin Müslüman olduğu bilinmektedir. Türkler onları bağırlarına basmışlardır. Evlenmişlerdir, birlikte çocukları olmuştur” cümlesi benim için çok bildik cümle olmasına rağmen ne zaman okusam, duysam duygulanırım.
“Ermeni tehciri” olayıyla ilgili ciddi okuma, düşünme faaliyetine girdiğimde, her iki tarafın yaşadıklarını hayal ettiğimde hep hüzünle dolarım. Tehcire maruz kalan savaşla uzaktan yakından alakası olamayan insanların özelliklede yaşlı, kadın, hasta ve çocukların yaşadıklarını hayal edip; doğduğu, yaşadığı yerden evden uzaklaşmak/ uzaklaştırılmak hep ürpertici gelir bana.
Benim için Osmanlının dağılışında yaşananlar başlı başına hüznün tarihidir aynı zamanda.
Kullanıcı avatarı
Köksal Ağaoğlu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 176
Kayıt: Pzt Eki 24, 2005 5:30 pm
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Mehmet Aydinli » Çrş Mar 21, 2007 8:19 pm

Mehmet Aydinli yazdı:Sayın Başkan,

YANLIŞ SALON

Burada iki gündür yapılan iş, yargılamaya benzemiyor; akademik bir toplantıya benziyor.

İsviçre basınının yorumu da bu yöndedir. O zaman yanlış bir salon seçilmiştir.

(Burada yargıç müdahale ederek, Perinçek'ten suçlama konusu içinde kalmasını ve mahkemeye eleştiri yöneltmemesini istedi)

Perinçek devamla: Ben de suçlamaya cevap veriyorum. Açıklamalarım, akademik hürriyetle ilgilidir. Üniversitelerin işini mahkemeler yapmaz. Mahkeme salonlarında tarih tartışması yapılmaz. Yargıçlar, tarih hakkında hüküm veremez. Aksi halde, tarih tartışmasını yok ederler. Ve yapılan iş, Avrupa uygarlığı için ayıptır.

Eğer buradaki faaliyet, ille bir yargılamaya benzetilecekse, Ortaçağdaki yargılamaların bir örneğidir. Sabahtan beri sorulan sorularla beynimin kıvrımları arasında dolaşılmaktadır. Cadı davalarında olduğu gibi, bilimsel kanaatim, düşüncelerim araştırılmaktadı r ve suçlanmaktadır.

Bu yapılanlarla bana bir zarar verilemez. Ama İsviçre'ye ve Avrupa'ya zarar verirsiniz. Bilimsel konuların tartışılmasını mahkemeyle, polisle, hapishaneyle, gardiyanlarla önlemeye kalkarsanız, kendinize yazık edersiniz.

AVRUPA UYGARLIĞININ HALİ

Bir kez bilimsel kanaat ve düşünce suçlanınca, burada görüldüğü gibi, Talat Paşa, Mustafa Kemal Atatürk, Lenin, Mao gibi geçen yüzyılın bütün devrimcileri; hedef alınmaktadır. Bu devrim düşmanlığıyla ve paslanmış anti-komünizm silahıyla varabileceğiniz bir yer yoktur. Avrupa uygarlığı kendi temellerini yıkmaktadır. Bu salonda yaşananlar da ne yazık ki bu gerçeği kanıtlamıştır.

Bazı Avrupa ülkeleri 1930'larda Nazi Almanya'sından kaçan insanları ve Yahudileri sınırdan geri çevirir ve ölüme teslim ederken, Burada suçlanan işte o Jön Türkler, o insanları bağırlarına bastılar. Atatürk de o devrimci geleneğin temsilcisiydi. Almanya'dan gelen Hirsch, Röpke, Schwarz, Koschaker, Ernst Reuter gibi bilim adamları, Avrupa'da faşizmin ve faşizme teslimiyetin kol gezdiği koşullarda, ırkçı zulümden kurtuluş ve bilim özgürlüğünü Türkiye'de buldular. ( Doğu Perinçek burada İsviçre'nin Yahudileri sınırdan çevirerek Nazi soykırımına yaptığı katkılara değinmektedir. Ve bu sözleri yargıç ve savcı başlarını önlerine eğerek dinlediler.)

Avrupa uygarlığı öyle bir yıkılıyor ki, Jean Thibaux gibi dürüst ve gerçek aydınlar, Avrupa ülkelerinin vatandaşlığını terk ediyor. Tanığımız olarak dinlenen Prof. Dr. Jean Thibaux'nun Fransız vatandaşlığından Türk vatandaşlığına geçmesinden alayla söz edildi burada. Bu alayları bırakıp, Avrupa'nın gerçek aydınının niçin bu tavrı aldığı üzerinde düşünmeniz yerinde olur.

Hürriyetler Avrupası'nın değerlerini bugün, çürüyen Avrupa'ya karşı bizler savunuyoruz. Bu yargılamada benim esin kaynaklarımı araştırmak için hayli gayret sarfedildi. Galile, Robespierre, Goethe ve Marx gibi Büyük Avrupalı'lardan aldığım esinle "Ermeni soykırımı uluslar arası bir yalandır." diyorum.

SOYKIRIM YOK SAVAŞ VAR

Ermeni soykırımı iddiaları kesinlikle gerçek dışıdır. Konu iki düzlemde ele alınabilir. Birincisi, devletler arasında savaştır. Çarlık Rusyası ordusunda, Türkiye'ye karşı 200 bin Ermeni piyadesi savaşmıştır. Fransız ordusunda da 5 bin Ermeni askeri Fransız üniforması giydirilerek, Türkiye'ye karşı cepheye sürülmüştür. Rus ve Fransız ordusunda savaşan Ermeni askerlerinin önemli bir kesiminin Türk ordusu tarafından savaşta öldürüldüğü bilinmektedir. 1920 ve 1921 yıllarında Ermenistan'ın Türkiye'ye saldırıları üzerine yapılan savaşlardaki kayıpları da buna eklemek gerekir. İkincisi, Rusya tarafından silahlandırılan Ermeni gönüllü birliklerinin Türk ordusunu iç hatlardan vurması ve köylerdeki terörü de, her iki taraftan önemli kayıplara neden olmuş, halklar arasında karşılıklı kırımlar yaşanmıştır. Ancak şunu belirlemek gerekir ki, Ermeni birlikleri emperyalizmin aleti olurken, Türkiye vatan savunması yapmıştır.

RUS ARŞİVLERİ

Gerçekleri size göstermek için, Rus arşivlerinden yüz belge seçtik. Bunlar, yalnız Sovyet ve Bolşevik arşivleri değildir. Belgelerin çok önemli bir bölümü, Rus Çarlığı arşivlerindendir ve aynı zamanda Sovyet döneminde Moskova'ya getirilen Ermeni belgeleridir.

Bunu ısrarla belirtmemize rağmen, Savcının devamlı Bolşevik ve Sovyet arşivi diye anması, meslek ve kural dışı faullerdir. Böyle anti-komünizme başvurarak ulaşılacak bir gerçek bulunmamaktadı r.

Benim tanıklarım, Ermenistan'ın ilk Başbakanı Kaçaznuni'dir. Dikkat ediniz Bolşevik değil Taşnak'tır.

Ermeni devlet adamları Karinyan, Myasnikyan, Sovyetler Birliği'nin ünlü Dışişleri Bakanı Mikoyan, hep benim tanıklarımdır. Yine Boryan, Lalayan gibi Ermeni tarihçileri doğruları yazmışlardır. Bunların hepsi namuslu olan Ermenilerdir.

Ermeni komutanlarının savaş raporları da çok çarpıcı gerçekler içermektedir. Örneğin bu raporlardan birinde Taşnak subayı 1920 yılında Beyazıt Vaaram bölgesinden yazdığı raporda marifetlerini şöyle anlatmaktadır:

"Basar-Geçar' daki Türk nüfusu ayırt etmeden imha ettim. Bazen kurşunlara yazık olmasın dersin ya. Bu köpeklere karşı en etkili yol, çarpışmadan sonra sağ kalanları toplayıp kuyuların içine tıkmak ve bir daha dünyada bulunmamaları için yukardan ağır kayalarla ezmek. Ben de öyle yaptım. Bütün erkekleri, kadınları ve çocukları topladım, benim tarafımdan atıldıkları kuyuların içinde kayalarla ezerek hepsinin hayatına son verdim." (Gosarhiv Armenii F.65, D.116, y.96'dan aktaran Lalayan, Daşnaksutyun' un Karşı Devrimci Rolü, Kaynak Yayınları)

Elimizde Rus askeri mahkemelerinin kararları da bulunmaktadır. Örneğin Kafkas Ordu karargahına bağlı Askeri mahkeme Dairesi'nin 1014 sayılı kararında, Rus ordusundaki Ermeni askerler, 26 Müslüman kadınının ırzına geçerek öldürmeleri nedeniyle idama mahkum edilmişlerdir.

YARGIÇIN TARAFLILIĞI

Klebov gibi Rus komutanların raporları da çok çarpıcıdır. Bu raporlarda Ermeni piyade birliklerinin yaptıkları kırımlar, işkence ve tecavüzler ayrıntılı olarak anlatılır. Albay Klebov, Erzurum'da Ermeni piyadelerin katliamını ancak Rus topçu ateşiyle durdurabildiklerini anlatır.

Sayın Yargıç bu davada tanıklara ve bana, hep kaç Ermeni'nin öldürüldüğünü sordu. Ancak kaç Türkün öldürüldüğünü hiç kimseye sormadı. Bunun kasıtlı olarak yapıldığını sanmıyorum. Ama bu tavır da işte o taşlaşmış önyargıyı yansıtıyor. Türk'ün hayatının değeri yoktur. Tıpkı bugün Irak'ta ABD işgal kuvvetleri tarafından katledilen 600 bin insanın hayatının değerinin olmayışı gibi.

TAŞLAŞMIŞ ÖNYARGILARI KIRMA YÖNTEMİ

"Ermeni soykırımı uluslararası yalandır" dedim, doğru. Bunu "provokasyon" olarak niteleyenler bile oldu.

Tarihten öğrendim ki, taşlaşmış önyargılar, okşayarak düzeltilmemiştir. Bu nedenle çarpıcı, vurucu ifadeler kullanmayı yeğledim. Başarı da kazandık.

Bizim İsviçre'de ve Almanya'da yaptığımız eylemleri "provokasyon" olarak nitelediler. Oysa bu eylemlerde kimsenin burnu kanamamış, yürüyen kitlenin olgunluğu ve vakarı gazete haberlerine geçmiştir. İsviçre gazetelerinde bugün olayı "On bir saat boyunca tarih yeniden yapıldı" gibi başlıklarla vermeleri, önyargıları kırmada aldığımız mesafeyi göstermektedir. (Le Matin, 7 Mart 2007). "Uluslararası yalan" saptaması, iddia edildiği gibi benim suç kastımı değil, İsviçre kamuoyunu uyandırma kastımı kanıtlar.

TÜRK IRKÇILIĞININ TEMELİ YOK

Benim ırkçı veya aşırı milliyetçi olduğum ileri sürüldü. Irkçılık benim açımdan şerefsizliktir. İşin ahlaki cephesi budur.

Türk milliyetçiliği ırkçı değildir. Türkler, bir etnik grup değildir. Bilimsel açıdan bakarsak, Türk ırkçılığının temelinin olmadığı da görülür. Bugün Pasifik Okyanusu'ndan Atlas Okyanusu'na kadar uzanan alanda yaşayan halkların hepsi Türklerle şu veya bu oranda akrabadır. Hatta Amerika'da bile akrabalarımız bulunmaktadır. Türkler dünyanın en geniş alanlarına yayılmış kavmidir. Her yerde karışmış ve kaynaşmışlardır. Türk imparatorluk kültürü, aslında çok geniş bir coğrafyadaki halkları bir arada yaşatmaktır. Irkçılığın böyle bir tarih ve böyle bir zeminde tutması mümkün değildir.

Türkler etnik grup değil, büyük bir millettir.

Türklerin Müslümanlığı kabul eden Ermenileri kendilerinden görmeleri de, ırkçılığa ne kadar yabancı olduklarını gösterir. Birinci Dünya Savaşı sırasında 400-600 bin arasında Ermeni'nin Müslüman olduğu bilinmektedir. Türkler onları bağırlarına basmışlardır. Evlenmişlerdir, birlikte çocukları olmuştur. 70 milyonun içinde Ermeni kökenli veya Ermenilerle karışmış olanların sayısı 6-7 milyona kadar ulaşmış olmalıdır.

Eğer Türkler ırkçı olsaydı, onları bağrına basar mıydı? Hitler bunu yapar mı?

BOŞLUĞUN HAKARET VE PSİKOLOJİK SAVAŞ MALZEMESİYLE DOLDURULMASI

Bu davada suçlamalar önyargılardan geliyor. Ön yargılara tarihi gerçeklerle cevap verdik. Tarih bilgisi olmayanlar, usavurma ve olgulardaki boşlukları hakaretlerle ve psikolojik savaş malzemesiyle doldurmaktadı rlar. Bu bir gelenektir. Ermeni soykırımı yalanı, Morgenthau ve Toynbee gibi devlet görevlileri ve istihbarat servisi elemanları tarafından uyduruldu. Aynı misyon, bugün de benzerleri tarafından yürütülmektedir. İki gün önce dinlenen Tessa Hofman, Almanya'nın Federal İstihbarat Servisi'nin Kafkasya masası şefidir. Yayınladığı kitabın kapağına, Rus ressamı Vasili Vereşçagin'in 1871 yılında yaptığı kurukafa yığını resmini, 1915 yılındaki Ermeni soykırımının fotoğrafı olarak yayınlamıştır. Bu yalan kampanyası, işte böyle pejmürde ve zavallı kanıtlarla yürütülmektedir. İki gün önce sorduğumuz soru üzerine, hatamı düzelttim demiştir. Hatalı fikirler düzeltilebilir elbette. Ancak ahlak düşüklüğü düzeltilemez.

Sürekli gönderme yapılan Taner Akçam ise, Alman servisi görevlisi Tessa Hofman'ın rahlei tedrisinde yetişmiştir. Türkiye'de iken, Ortadoğu Teknik Üniversitesi' nde okumuştu. Ancak tarih bilmez. Hamburg Sosyal İncelemeler Merkezi'nde kendisi "Tarih alimi" olarak imal edilmiş ve siparişleri üretmiştir.

Duruşmanın ilk gününde sürekli Andonyan belgeleri diye bilinen Talat Paşa telgrafları üzerinde duruldu. Savcıya bu telgrafların sahteliğinin uzun yıllar önce kanıtlandığını anlatmıştık. Nitekim Birleşmiş Milletler'e ait sunduğumuz belge, bu sahtekarlığı yeniden belirlemiştir.

Türk-Ermeni Uzlaşma Komisyonu'nun foyası da çıkmıştır. Ermeni soykırımı kampanyaları her aşamada böyle düzmece belgelerle yürütülmüştür.

KANUN UYGULANAMIYOR

Burada yaptığımız tartışma artık mahkemelerde değil, üniversitelerde ve diğer bilim kurumlarında sürdürülmelidir.

Varolan yasaya göre suçsuzum. Çünkü soykırım iddiası, Ermeni olayında geçersizdir. Bana uygulanmak istenen hüküm, Ermeni meselesinde ölmüştür. Bu yasa, Yahudi soykırımı için uygulanabilir, bu mahkemelerin bileceği iştir. Ancak Ermeni meselesinde uygulanamıyor.

İngiltere Eski Başbakanı Margaret Thatcher'in danışmanı Prof. Dr. Norman Stone, Die Weltwoche dergisinde "Ermeni soykırımı olmamıştır" başlıklı yazısında, " Doğu Perinçek ile bütünüyle aynı görüşteyim" diye yazmıştır. Prof. Stone'u yargı önüne çıkaramıyorsunuz.

Korg. Yaşar Müjdeci "Ermeni soykırımı yalandır" diye konferans veriyor. İsviçre polisi kameraya alıyor. Ama dava açılamıyor.

Eski Bern Milletvekili Albert Hourriet de Ermeni soykırımının yalan olduğunu açıkça belirtiyor. Ancak yine dava açamıyorsunuz.

Nitekim Lozan sorgu yargıcı, 21 Eylül 2006 günü beni sorguladıktan sonra, takipsizlik kararı vereceğini İsviçre Devlet televizyonu 1. Kanal dahil, bütün kanallardan açıklamıştır.

Açıktır ki, İsviçre'nin kamu vicdanında bu kanun Ermeni soykırımı açısından kabul görmemiştir.

Bizim Lozan 2005 eylemimizden sonra İsviçre Senatosu, Ermeni katliamını kabul kararını gündeminden temelli kaldırmıştır.

Ve 2006 Ekim ayında İsviçre Adalet bakanı sayın Blocher, soykırımı inkar edenleri cezalandıran yasayı kaldıracakları nı açıklamış ve bu amaçla bir komisyon kurmuştur. Komisyon Başkanı sayın Leupold da, "Yargıçların tarih hakkında hüküm veremeyeceklerini" açıklamıştır.

İşte bizim yaptığımız provokasyon diye suçlanan eylemler! İsviçre devletini kanun değiştirme noktasına getirmiştir. Demek ki yapılan iş provokasyon değil, İsviçre'ye yardımdır.

ÖLMÜŞ EŞEĞİN ETİNDEN SUCUK OLMAZ

Bizim Türkçemizde söylenen bir söz vardır: Ölmüş eşeğin etinden sucuk olmaz.

Bana uygulanmak istenen kanun maddesi, Ermeni soykırımı açısından ölmüştür. Artık bu ölüyü ortadan kaldırmak gerekmektedir.

Kanunun hukuken bugün yürürlükte bulunması, uygulanabilir olması anlamına gelmez. Kanunlar da ölürler ve defnedilirler. Yapılması gereken ve kaçınılmaz olarak yapılacak olan budur.

TÜRKİYENİN, ORTADOĞU'NUN VE DÜNYANIN GELECEĞİ İÇİN

Suçun oluştuğunu belirlemek için benim kastım araştırıldı. Size Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır derken, hangi amaçla hareket ettiğimi belirteyim.

Birincisi gerçeğe bağlılık duygusudur.

İkincisi, Türkiye'nin, Ortadoğu'nun ve dünyanın geleceğiyle ilgilidir.

Bu yalan, Ermeni meselesiyle ilgili olarak değil, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nde kullanılacaktı r. Kuzey Irak'taki kukla devleti Türkiye, İran ve Suriye'ye doğru genişletme operasyonunda bu yalana başvurulacağı şimdiden görülmektedir. Bunda İsviçre'nin ve Avrupa'nın bir çıkarı yoktur. İnsanlığın ve Ermeni kardeşlerimizin de bu politikada bir çıkarı yoktur.

Adil bir karar vermenizi talep ediyor ve saygılar sunuyorum.


Bu başlık bu konunun başlığıdır.İlkay durgunun açtığı başlıktır.Buraya taşındı .Bundan sora burdan devam edebilirsiniz.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Aydinli
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 2166
Kayıt: Sal Kas 15, 2005 11:47 am
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Mustafa Demir Özaslan » Sal Mar 27, 2007 10:14 am

herşeyden önce bu yalanın Türkiye adına savunulması bana göre içler acısı bir durum,geçmişi şaibelerle dolu,1970 li yıllarda üyesi olduğu kominist parti döneminde ittahatçılar yüzbinlerce ermeniyi katletmiştir diye bağıran birsinin bugün çıkıp bu konuda savunma yapması bana gerçekçi gelmiyor...Tribünlere oynamak budur,yükselen milliyetçilikten nasiplenmek ve tükürdüğünü yalamak!
Mustafa Demir Özaslan
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 308
Kayıt: Pzt Kas 13, 2006 11:16 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Sal Mar 27, 2007 12:30 pm

Düşmanın ürettiği yalanlara cevap vermemek ve gerçeği savunmamak tarzınız olabilir, doğruluğunu yanlışlığını tartışmayacağım bu sizin sorununuz. Perinçek'in geçmişinde şaibe yoktur, ben tüm geçmişini biliyorum, Şur'da güvenilir biri olarak bilinirim illa birilerinin ağzından çıkanlara inanacaksanız bana inanabilirsiniz, ya da keyfiniz bilir. Aslen en sağlıklı yöntem birilerinin ağzına bakmak değil kaynakları araştırmaktır. Bu adamın 1965'den beri yazdığı çizdiği her şey, yaptığı tüm faaliyetler bilmek isteyen herhangi biri için mesela Istanbul Merkez Kütüphane'de bulunmaktadır, gerçeklerle ilgilenen gider bakar. Perinçek ne 1970'li yıllarda ne de başka diğer yıllarda kominist parti üyesi ya da yöneticisi olmamıştır tam aksine tkp'yi rus sosyal emperyalizminin kuklası olarak analiz etmiş ve amerikan emperyalizminin kuklası olarak analiz ettiği unsurlara nasıl tavır almışsa onlara da aynı tavrı almıştır. Genel başkanı olduğu partinin çok sayıda üyesi amerikancı ve tkp gibi ruscu unsurlar tarafından öldürülmüştür. Keza hayatının hiç bir döneminde ittihatçılar yüzbinlerce ermeniyi katletmiştir gibi zırva bir beyanı ya da yazısı olmadığı gibi daha 60'lı yılların sonlarında yazdığı o dönem Aydınlık yayınları tarafından basılan şu anda da Kaynak yayınları tarafından yayımlanan Kemalist Devrim adlı çalışmasında bugün savunduğu doğruları aynen analiz etmiş ve savunmuştur. Keza başkanı olduğu TİİKP (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi) nin 12 Mart Askeri darbesinin mahkemelerinde verdiği savunma da kitap olarak basılmıştır. Eğer gerçekten ilgileniyorsanız gerçekleri orada bulabilirsiniz.
Perinçek tribünlere oynamaz canım kardeşim, tükürdüğünü yalamak da yükselen bir şeylerden nasiplenmek de tarzı değildir. Hayatı boyunca politik çizgisi emperyalizme karşı mücadele ve bu mücadelede tüm milli unsurları bir araya getirme çabasıdır. 70'den önce, 80'den önce ve bugün.
Eğer gerçekten milliyetçi iseniz, yurdunuzu ve milletinizi seviyorsanız genel başkanınızı ve kitlenizi alıp bizi soykırımcı olmakla suçlayan ülkelerden birine götürecek ve orada gerçekleri haykırtacaksınız. Avrupa'da yaşayan 5 milyon Türk'ü ayağa kaldıracaksınız. Kıbrıs'ı emperyalizmin askeri üssü yapmaya çalışan unsurlara karşı Denktaş'ın verdiği mücadeleye omuz vereceksiniz. Amerika'nın Kuzey Irak'ta kurduğu 2. İsrail'e karşı mücadele edeceksiniz. Bizi AB kapısına bağlayan, tasmalayan, bağımsız devleti tasviye eden ve sömürgeleştiren yasalara karşı mücadele edecek ve onları imzalayanlarla aranıza mesafe koyacaksınız. Amerika'nın 2. İsrail için Musul ve Kerkük'te yürüttüğü Türkmen katliamına sessiz kalmayacak ve tüm gücünüzle gerçekleri haykıracaksınız.
Siz şimdi bunların hiçbirini yapmayacak ve bunun için çalışanlarla ilgili baştan aşağı yalan, gerçekle kırıntısal bir ilişki bile kuramayan şeyleri uluorta yazıp çizeceksiniz ve yükselen milliyetçi dalganın sahibi olacaksınız. Nasıl olacak bu? Eğer bunları yapıyor iseniz neden Denktaş Perinçek'le beraber dünyayı dolaşıyor da sizin genel başkanınızla birlikte yaptığı bir şey yok? Neden Musul Kerkük'teki türkmen örgütlerinin tamamı Perinçek'le birlikte duyuruyor Türkmen katliamını dünyaya. Neden Ulusal Kanal'dan duyuruluyor gerçekler de mesela sizin genel başkanınızın ve partinizin televizyonundan televizyonlarından değil? Bağımsız devleti dağıtan AB uyum yasalarını imzalayanlar arasında neden sizin genel başkanınız var da Perinçek yok? Neden Türk Devleti'ni dağıtacağını sağa sola gönderdiği e-mail'ler ile ilan eden AB dönem temsilcisi Karen Fogg'u uğurlamaya gidenler arasında sizin genel başkanınız var da Perinçek yok? Olmadığı gibi Karen Fogg'un e-mail'lerini ele geçiren milliyetçi delikanlı bu mail'leri ilk önce sizin genel başkanınıza ulaştırdığında neden o bunları yayımlamadı ve hasıraltı etti de en son gittiği Perinçek yayımladı ve Türkiye'yi ayağa kaldırdı? Bugün fiili olarak kurulmuş bulunan kukla kürt devleti'nin ilk adımı olan olan Çekiç Güç'e izin veren ve defalarca süresini uzatan kararnamelerin altında kimlerin imzası var? Ve 1991'den beri Çekiç Güç'ün amacı ve faaliyeti ile ilgili gerçekleri kamuoyuna duyuran kim? Amerika milliyetçi yurtsever bir kuvvet komutanı olan Eşref Bitlis'i öldürdüğünde bu suikastle ilgili gerçekleri kamuoyuna duyuran ve katillerin yakasına yapışan neden sizin genel başkanınız değil? Bu sorular sizi suçlamak için değil, gözlerinizi açmaya yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu soruların cevabını arayan kişinin ulaşabileceği doğrular var.
Tükürdüğünü yalamak dediğiniz şeyin bir adı da özeleştiri'dir. İnsan hata yapar, yaptığı hatayı farkeder ve düzeltir, bundan gocunmaz. Siz tükürmediğiniz şeyi yalamak gibi bir uğraş içindesiniz ki yanlış yapıyorsunuz.
Çok samimi olarak söylüyorum, Perinçek'in tek başına doğruları söylemesini çok önemli görüyorum ama sizin genel başkanınız da diğer arkadaşların kendilerini ait olarak gördükleri yapılanmalar da yani tüm yurtseverler birlikte mücadele etmedikleri ve ülkemize yapılan saldırıları birlikte göğüslemedikleri sürece durumumuz hiç parlak değil. Milli bir duruş ve cephe oluşturulmadığı sürece emperyalistlerin oyunları ve tezgahları yürümeye devam edecek. Bu koşullar altında durduğumuz yeri ve aldığımız tavrı kontrol etmek, gerçeklerle hareket etmek, yalana ve psikolojik savaşa teslim ve alet olmamak gibi bir sorumluluğumuz olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Selamlar!...
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen İlkay Durgun » Sal Mar 27, 2007 1:47 pm

Yılmaz,eline, ağzına sağlık.

Bu kadar açık,net herhalde başka türlü ifade edilemezdi.Ben İşçi partili değilim ve Sn.Doğu Perinçek ile farklı bakıyorum ama,yiğide hakkını vermemek,üstelik onun bu üstün zeka ve cesaret gerektiren mücadelesini baştan aşağıya yalan ve insafsız bir şekilde karalamak,küçümsemek, haddimize değil.

Üstelik doğru her hareketi alkışlamak,desteklemek ülkenin bu günlerini düşündüğümüzde boynumuzun borcudurda.Öyle ben milliyetçiyim deyip sadece halkın oyuna göz dikmek,iktidara gelincede ona buna kadrolar,ihaleler dağıtmak kaymaklı kadayıf tabi.Ama iş bu ülke adına tek olumlu iş yapmaya gelince tıss...

Sadece Hrant Dink gibi bir adamı öldürmek için gençlerinizi gaza getirmekle olmaz bu milliyetçilik dediğiniz dalga.Bakın işte Doğu Perinçek örnek.Hiç bir Ermeniyi öldürmeden de emperyalistler tarafından kullanılan sahte ermeni soykırımını madara etmek mümkün...

Bu vesile ile Sn.Doğu Perinçek'i vatana yaptığı bu hizmetten dolayı ellerinden öpüyorum.
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Sonraki

Dön DÜŞÜNCE PLATFORMU

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir

cron