Ben bir gün savaşmaya gidecek olsam düşmana karşı yürürken arkamda, Trabzonluların veya doğu insanının (Erzincanlılar, Erzurumlular) olmasını arzularım
Son yıllarda Trabzon odaklı olayların yaygınlaşması üzerine Türkiye’de bazı çevrelerde Trabzon’u tümden aşağılama âdeti başladı. Bu tür olaylarda kopyacılık hayli fazladır. Trabzon’u, Trabzonlu’yu aşağılama işinin bazı çevrelerde büyük beğeni kazandığını görenler-hiç akıllarında olmasa bile-bu kervana katılıyor. Sonuçta son derece sağlıksız, birçok insanı rencide eden ve ülkede anlaşma, uzlaşma ortamının doğmasına yardımcı olmayacak bir durum yaratıldı. Sol-liberal çevrelerin aşağılayıcı tavrı, aklı başında insanların hemen benimseyebileceği bir durum olmasa da, bu çevreler Türkiye’de medyayı yönlendirdiklerinden, sonuçta tek yönlü bir saldırı var görüntüsü veriliyor.
Ben kendimi sol-liberal düşüncede olarak görürüm. Ancak milliyetçiliğin çok önem verdiğim bir hissiyat, önemli bir kavram olduğunu çok önceden gösterdiğimi sanıyorum. Milliyetçilik duygusuna modern bir yorum getirmek için çok uğraşmış bir insan olarak, Trabzon’u tümden hedef alan laf ve tavırlara katiyen katılmadığımı da burada yeri geldiği için söylemek istiyorum.
Baştan şunu vurgulamak istiyorum: Ben bir gün savaşmaya gidecek olsam düşmana karşı yürürken arkamda, Trabzonluların veya doğu insanının (Erzincanlılar, Erzurumlular) olmasını arzularım. Bu yörelerin insanları merttir. İnsanın arkasını gönül rahatlığıyla döneceği insanlardır. Hayatta en samimi konuştuğum arkadaşım Trabzonlu, Oflu’dur. O benim Karadeniz’i anlamama yardımcı oluyor. Onun öğrettiklerini ders kitaplarından öğrenemezsiniz. O der ki bana; ‘biz Trabzonlular için hayat düz bir çizgiden ibarettir. Yani biz doğru bildiğimizden katiyen şaşmayız.’ Arkadaşım bir de diyor ki; ‘yürümeyi öğrenir öğrenmez dağ bayır tırmanmaya başlayan insan, düz yolda durmayı, yavaşlamayı katiyen bilmez. Yani hedefe kilitlendiler mi onlar son hızla, engel tanımadan yürürler hedeflerine.’
Karadenizli’nin kendiyle dalga geçme âdeti vardır. Arkadaşım da çözümlemesinin içine dalga lafları da sokuşturdu gayet tabii ki, ‘bizler deliyizdir. Ama iyi deli olabilmek için hayli fazla akıl da gerekir, bunu unutma’ dedi. Ben, o ruh çılgınlığını anlarım ve takdir de ederim. Hayata ateşle bağlanmaktır bu. Arkadaşım sonra bana; ‘gel seninle bir şey deneyelim. Gel anneme telefon edelim ve bir arsa satın aldık, gel de ev yap diyelim. Göreceksin bak, hasta yatağından kalkar gelir ve inşaata başlar’ dedi. Ben de ‘peki inşaatı tamamlar mı apartmanı diker mi’ diye sordum. Trabzonlu arkadaşım, ‘orası önemli değil ki; önemli olan işe başlamaktır. Onu kesinlikle yapar’ dedi.
Yani risk alma ve hayat mücadelesine korkusuzca atılma hissi hayli yaygın oralarda. Arkadaşım benim yaşlarımda. Onun ruhu hâlâ ateşte. Bir de genç insanları düşünün şimdi... Onlar deli kanlı, tepkileri bu yüzden sert olabiliyor. Bazen de anlamsızca kavgacı olabiliyorlar, ama mertlik kolay kolay bozulmaz.
Şimdi sol-liberal bir provokatör ortaya çıkıp, beni cinayet işleyenleri savunmakla suçlayabilir. Ama benim yiğit, mert olarak bildiğim o insanların hiçbiri Hrant Dink cinayetini onaylamaz, onaylayamaz. Çünkü yiğitliğin raconunda savunmasız bir insanı hiç beklemediği bir anda vurup öldürme diye bir şey yoktur. Mertliğin kitabında yazmaz bu.
Evet; Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Trabzon’da da katillere destek verir görünüm sunan insanlar olmuştur. Ama ben onların asıl amacının Türkiye üzerine oynanan oyuna tepki vermekten ibaret olduğunu sanıyorum.
Arkadaşım çözümlemelerini sürdürdü: ‘Türkiye’de Trabzonlular’dan hiç kapıcı çıkmaz, bunu unutma. Bizimkiler fazla hizmet etmeyi sevmez.’ Bunu da not ettim, şimdi de sizle paylaşıyorum.
Eğer ben Türkiye üzerine laf edeceksem, yargılar öne süreceksem gayet tabii ki sokaktaki insan gibi algılamaya çalışacağım bazen bazı tavırları ve insanları. Dün de baktım yabancı gazetelerde de Trabzon’u eleştiren yazılar çıkmaya başlamış. Kusura bakmayın, Kurtuluş Savaşı Karadeniz’de başlamamış olsaydı şimdi esir bir ülke olacağımıza inanan bir insan olarak ben, artık bu saldırı kampanyasına katılamayacağım. Son vukuatları yapanlar Trabzon’dan çıktı evet, ama bunun nedenleri üzerine gidip meseleyi kalıcı bir şekilde çözeceğiz, yöre insanını tümden aşağılamayacağız.
Kimse Atatürk’ün Muhafız Alayı’nın neredeyse tümünün Trabzonlular’dan oluştuğunu unutmasın. Biliyorum bazı insanlara artık bu konular sıkıntı veriyor ama bugünlerde herkesin Atatürk’ün Trabzon nutkunu da bulup okuması iyi olur. Laf söylemeye başlamadan önce düşünmek isteyenlere duyurulur...
Serdar TURGUT
09/02/2007 Tarihli Akşam Gazetesi'nden alıntıdır.