Yazılanları ben mi anlamıyorum, yoksa herkes Hasret gibi ışık hızıyla mı okuyor arkadaşlar ama o bile bu kadar yanlış anlamıyor. Anladığım kadarıyla Cengiz Osman'ı sanırım yanlış anladı. Ya da ikisi de devleti daha çok sevme ve sahiplenme yarışına girişti. Benim anladığım Osman ,Dink'i haksız ve suçlu buluyor ve devlet zaten var olan kanunu ile bile bunun cezasını niye veremedi, sen devlet olarak veremediysen vatandaş verir diyor. Adaletin iyi işlemediği devletlerde, bunu haksızlığa uğrayan bireyler devlete bırakmadan direk kendileri sağlamaya çalışır, kendi ölçütlerine göre. Bu mantık doğru, mafyalaşma da zaten bunun sonucudur. Ama bu olay bireyler arası bir sorun değildir ki bunu devlet halledemedi de iş sorunu yaşayanlara kaldı. Bireyler arası değilse de milletin bir sorunudur diyorsanız ve bu katili haklı kılacaksa o zaman milletimizden her birey gitsin bir ermeni vursun sorunu halledlim. Böyle bir mantığın sonucu budur ve bu eksende düşünürsek sorun gittikçe bu noktaya gider. Dink'in katilinin Türkiye nin meselelerini ve bunların içinde Ermeni meselesini tahlil etmiş, onları haksız görmüş, Dink'in amacını tam olarak saptamış ve bu sorunu devlet halledemiyorsa ben başlayayım halletmeye diye bu işe giriştiğini sanmıyorum. Daha önce de değindiğim gibi bu sadece belli değerlerin özendirilmesi sonucu arayış içinde olan gençliğin bunları alması ve kendini ispat etme, bir işe yaradığını gösterme çabalarıdır. Gençlerin de bu özendirilen yükseltilen bu değerleri kolay almasının nedenleri eğitimsizlik, işsizlik, gelecekten ümitsizlik, boşluk, kimlik kaybı , kültürel erozyon ve toplumsal baskının kalkmasıdır. Hatta toplumun büyük bir kesimi bu tür yanlış eylemleri alkışlar olduysa kaybedecek hiçbir şey biriktirmemiş gencin hayatına son verecek kadar cesur bir katil olması çok da zor olmaz.
Serkan, ısrarla son paragrafı tekrar oku diyorsun. Ben yazdım onu, neyini okuyayım. Milliyetçilik, din gibi değerleri kötü örneklerle bir araya getirmeme kızıyorsun. Bir kere bunları ben bir araya getirmiyorum, inanç gibi bir hissiyatı ve milliyetçilik gibi her insanda var olan bir duyguyu siyasi amaçla kullanırsan sonuçları her zaman şiddet olur ve şiddetle iç içe anılır olurlar.Nedenini açıklamadan önce bunların insanlığın biriktirmiş olduğu değerler olmadıklarını ve doğuştan gelen içgüdü olduklarını belirteyim. Senin değer dediğin bu iki olgu her insanda olan duygulardır.Sende olduğu kadar bende de vardır yani

. İnanç tamamen hissi bir olaydır. Biliçli izah edilememesi ile zaten inanç bilinçten ayrılır. Milliyetçilik dediğin şeyde her insanın doğarken sahip olduğu beslenme, üreme, korunma gibi üç içgüdüden biri olan korunma güdüsünden kaynaklanan bir duygu yakınlığıdır. Önce anneye olur, büyüdükçe babaya ve ailenin diğer üyelerine, sonra akrabasına, oradan komşusuna, oradan köylüsüne, ordan ilçesine, iline, ordanda ülkesine doğru olan yakınlık duyma hissidir. Ama bu sıra da şaşma olmaz, olduğu an da bunu kullanma söz konusu olur. Yani mesela sen komşunla geçinme, hatta akrabanla geçinme ama tüm Türkleri bir araya getirmeğe kalk, işte bu gerçekçi olmaz. Ama nedense hep de kendi içinde geçinemeyen yerler kapılır milliyetçilik politikalarına.Çünkü bu da bir savunma mekanizmasıdır.
Dedim ya her ikisi de bir duygudur ve düşünceyle tam izah edilemez. Düşünceyle, sözle ifade edilemeyen bu tür hislere gelecek olan tehdit de her zaman şiddeti beraberinde getirir.. Çünkü hiç kimse birbaşkasının inanç ve hislerini kendisininkinden üstün görüp kabullenmez ve eğer bunlar karşı karşıya getirilirse bilimsel olarak tartışılamaz , sadece kavga olur. Varlıklarını bu iki temel üzerine oturtan tüm kapitalist devletlerde her zaman bu iki olguyu kullanır, bu tehditi öne atar. Böyle yapıp halkları bölüp dünyayı sömürürler. Türkiye de de bu yapıldı sanırım dozu kaçırdıklarını artık kendileri de düşünmeye başlamışdırlar.
Benimde mafya, silah, para gibi kötü örneklerle bir arada anlattığım saf dini duygular ve gerçek milliyetçilik olamaz zaten. Patolojik milliyetçilik ve gösteriş olarak kullanılan dindarlıkla bir araya getirdim o dediklerini ki haberde de hepsi bir aradadır dikkat edersen.
Necati abiye de aynen katılıyorum, Trabzonsporluyuz tabi ki ama artık şu bir gerçek ki Trabzonspor bu şehrin her alanda gerilemesine sebeb olmaktadır. Bir kere şampiyon olsa anlık, bikaç günlük rahatlama yapar sonrası daha da kötü olur zannediyorum.