NATO'DAN DURAKSIZ NOTALAR

[Mehmet Aydinli]

NATO yani Kuzey Atlantik İttifakı ;12 ülkenin katılımıyla 4 Nisan 1949 yılından 12 ülkenin( A.BD., Kanada ,Norveç,Danimarka,Hollanda,Belçika,Lüksenburg,İngiltere,Fransa,Portekiz,Izlanda, İtalya) katılımıyla Waşhington’da imzalandı. 1952 yılında Türkiye ve Yunanistan’ın,1955 yılında Almanya ,1982 İspanya,1999 yılında Çek Cumhuriyeti,Macaristan, ve Polonya’nın ,2004 de Bulgaristan ,Estonya,Letonya,Litvanya,Romanya,Slovakya ve Slovenya’nın katılımıyla üye sayısı 26 ya ulaşan, dünyanın en büyük askeri ittifakı olarak emperyalizmin ileri karakol görevini yürütmeye çalışmakta dır.


Washington antlaşması olarakta bilinen bu Antlaşma'nın Tarafları, Birleşmiş Milletler Yasası'nın amaçları ve ilkelerine olan inançlarını ve bütün halklar ve bütün hükümetlerle barış içinde bir arada yaşama arzularını sözde teyit ederler. Gerçekteki ilkeleri ne olduğu şimdiye kadar belli olmayan ,kimler için ilkeler geçerli ise artık.!

Sözde, Demokrasi, bireysel özgürlük ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde bütün halkların özgürlüklerini, ortak miraslarını ve uygarlıklarını korumakta kararlıdırlar. Ama ne gariptir ki yalnız kendi soylarından olan halkların özgürlüklerini bile korumakta aciz kalmaktadırlar. Özgürlük diye bütün dünyaya işgallerle kan ve gözyaşı getiren bu NATO nun kurucuları olan emperyalist güçler değilmidirler. ?
Sözde , barış ile güvenliğin korunması için çabalarını birleştirmekte kararlıdırlar. Hangi barışı ,kimin güvenliğini koruma çabası içindedirler?Barış yerine Asya kıtasına,Afrika kıtasına,Arap yarımadası ve Ortadoğu v.s. gittikleri her yere savaş ,kan ve gözyaşları götürmediler mi?Nato ‘ya bağlı ülkelerin askerlerine emperyalist ülkelerin ileri karakol görevleri verilmedimi?İsrail ve A.B.D’nin güvenliği için dünyanın dört bir tarafına gönderilmedi mi ?Hem de meşru sayılmayan illegal yollara baş vurarak!
Sözde,taraflar, karışmış olabilecekleri herhangi bir uluslararası anlaşmazlığı, uluslararası barış ve güvenlik ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollarla çözmeyi ,güç kullanımından sakınmayı taahhüt etmektedirler. Güç kullanmadan kendi menfaatleri olmadan hangi uluslararası anlaşmazlığı çözmüşler?Kocaman bir hiç!!!1
Sözde, Uluslararası ekonomi politikalarında çatışmayı ortadan kaldırmaya yönelecekler ve taraflardan herhangi biri ya da hepsi ile ekonomik işbirliğini teşvik edeceklerdir. Bütün bu çatışmaların temelinde ,işgallerin temelinde ,illegal hareketlerin temelinde ekonomik politikaların yalnızca tek taraflı olarak kendi çıkarları ile çatışması değil midir ? Daha fazla sömürü mekanizmasını yürütmek değil midir ?
Sözde,taraflardan herhangi biri, Taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır. Ama Türkiye’yi e Balkanları parçalayan veya parçalamaya kalkışan bu kuruluşun kurucuları değil midir ?Dünya’yı böl,parçala,yönet taktiğini bu kuruluşun sözde kurucuları değil midirler ?
İşte hep sözde kalan barış ve güvenliği sağlamak , korumak yalan vaatleri ve anlaşmaları Nato’nun duraksız ve kulaklara ve yüreklere hoş gelmeyen”Nota”ları olarak A.B.D’nin arşivinde dururken birer nüshasını da elimize vermişler.
Natodan Notalar.
Herkese saygı ve sevgiler.

[Serkan Birinci]

sevgili meslektaş,

dünya siyasi literatürüne makro yaklaşımın bir örneği olan nato konusundaki değerlendirme ve tespitlerine katılıyorum. zira, bu Nato, BM,IMF gibi sözde uluslarası kuruluşların ne için kurulduğu ve hangi amaçlara hizmet ettiği bir yana günümüzde ABD çıkarlarına hizmet etmekten öte bir fonksiyonu olmadığı aşikar.

nitekim, israilin lübnanda insanlık dışı uygulamalarını kınamayı bile AGALARI ABD veto edince ortaya çıkan sonuçlar durumdan hal çıkarmak için kahin olmaya da gerek kalmadığının bir göstergesi değil mi.

geçmişte Rusya ve Panslav korkusuyla kurulan Nato'nun varlığının anlamını nedir bilinmez. gerek NATO gerek BM Ülkemizin kolluk gücü (onlar brış gücü diyor) olarak afganistan, bosna şimdi de lübnanda neye hizmet ettiği sorgulanmaya açık.

Tv kanallarında bu bölgelerdeki halkın bizim askeri birliklere gösterdiği teveccüh görüntülerinin yer almasındaki himmet ve hikmet de ne olaki diyesi geliyor insanın.

ülkesinde gezen yabancı askerleri seven bir mazlum halk görüntüsü mü, yoksa birazda osmanlı mirası (pek bişey kalmasada bu mirastan) milletimizden beklenen kurtarıcılık şefkati beklentisi mi....

varsın bu soruların cevabını herkes kendi kendine versin......

selamlar