OSMANLININ ÇÖKÜŞÜ

"Düşünebilen bir nesil yaratmak ve düşüncelerimizi özgürce paylaşmak için" burada buluşalım.

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı, Özgür Hasan Altuncu

OSMANLININ ÇÖKÜŞÜ

Mesajgönderen Kayhan Durgun » Pzr Eki 08, 2006 12:55 am

Şüphesiz 600 yıl yaşamış Osmanlı hakkında herkesin bildiği bir şeyler vardır.600 yıl gibi bir sürenin okullarda okutulan tarih kitaplarındaki gibi olmadığını biliyoruz.Değişik kaynaklardan bilgi edinildiğinde, aynı olayların farklı yansıtıldığını yada yorumlandığını görebilmekteyiz.Oysa tarihimizi farklı yansıtmak ,gerçekleri saptırarak anlatmanın ne tarihi değiştirmek adına faydası vardır nede bize faydası vardır.Yaşananlar yanlışı ve doğrusuyla bizim tarihimizdir.Benim amacım ne Osmanlıyı göklere çıkarmak nede yerle bir etmektir.Amacım ülkeyi yönetenlerin ,zamanın koşullarına göre etki altında kaldıkları olaylar ve iktidar kavgalarında kimin ne şekilde ihanet edebileceğini bir miktar olsun yansıtabilmektir.Bu süreç içerisinde tüm olumsuz koşullara rağmen ülke çıkarlarını düşünen yöneticilerdende söz edeceğim.Sonuçta Osmanlının yok oluşunun gerçek nedenlerininde kendiliğinden ortaya çıkacağını sanıyorum.Eksik yada yanlış bilgilerim olabilir.İlgilenen tüm arkadaşların uyarılarını dikkate alıp gerekli düzeltmeleri yapacağımı da belirtmek istiyorum.

Selçuklu imparatorluğunun yıkılmasından sonra anadolunun değişik yerlerinde bulunan müslüman -türk beyliklerinden sadece birisidir osmanlı beyliği.1299 yılında Osman bey tarafından kurulmuş,Osman beyin ölümü sonrası kendi iç kavgalarını yaşamıştır.Bu arada diğer müslüman -türk beylikleriyle savaşırken aynı zamanda Bizansla hem savaşmış hemde işbirliği yapmıştır.Osmanlının büyümesinde ,Osmanlının dışında en büyük katkıyı sağlayan kuşkusuz Bizans imparatorluğudur.Osmanlıya imparatorluk yolunu açan yine bizans içindeki taht kavgaları olmuştur.Bizans imparatorluğu için çekişen iki adaydan birinin kızını alan Orhan gazi,verdiği desteğin karşılığında Gelibolu daki Çimpe kalesini almıştır.Bu kaleyi üs olarak kullanıp Osmanlı ya Trakya yolunu açmıştır.Artık Osmanlının önlenemeyen büyümesi başlamıştır.

Yükselme dönemi içerisinde kuşkusuz her padişahın ayrı bir değeri vardır.Ancak tarihi yönlendirmesi açısından ve osmanlıyı kurumsallaştırması açısından sadece Fatihten söz etmek konumuz gereği yeterli olacaktır.Fatih yaptıklarıyla o zamana kadar devlet olma yolundaki bir topluluğu imparatorluğa taşıyarak 600 yıllık tarihin en dahi imparatoru olmayı hak etmiştir.İstanbul fethi sırasında vatikan desteğini isteyen bizansa ,vatikanın önerisi fetihi dahada kolaylaştırmıştır.Katolik olan Vatikan ortodoks olan bizanstan ,katolik kilisesinin emrine girmesini istemiştir.Bizansın buna yanıtı ise 'İstanbulda kardinal şapkası görmektense Osmanlı sarığını tercih ederim ' şeklinde olmuştur.Fetihten sonra Edirne ye sürgün gönderilen ortodoks din adamı Scolarios u İstanbula getirten Fatih ,Scolarios u ortodoks kilisesinin başına getirterek ortodoksların tam desteğini almıştır.İstanbul un fethi esnasında bizanstan rüşvet alan Çandarlı Halil paşayı idam ettirerek ülkede müslüman -türk alternatifleri sindirmiştir.Halil paşanın yerine devşirme Mahmut paşayı veziri azam yaparak olası müslüman-türk ayaklanmaları engellemiştir.Yine anadoludaki diğer türk beyliklerini fethederek kendisine yakın kişileri yönetime getirmiş ve anadolunun kontrolünü eline geçirmiştir.Ceneviz ve venediklilere sağladığı ticari kolaylıklarla(kapütülasyonlar) hem ticari hemde siyasi avantajlar elde etmiştir.(yükselme döneminde kapütülasyonlar osmanlı leyhindeydi ancak bu kapütülasyonlar daha sonra çöküşü hızlandıracaktı).Fetret devri dönemini çok iyi bilen Fatih ,taht kavgalarına engel olmak adına şehzade katline izin vermiştir.

Osmanlının önemli sıkıntılarından birisi,(ki çöküşün hızlanmasına etkin olduğu hiç tartışılamaz)kadınların devlet yönetimine karışmalarıdır.Orhan beyden sonra gelen tüm padişah analarının yabancı kökenli olması,padişah cariyelerinin seçiminde etkin olmaları ve bazı padişahların kadın düşkünlüğü ,Osmanlı yönetimini daima olumsuz etkilemiştir.Devlet yönetimine etkin biçimde ilk karışan Kanuni nin zevcesi Hürrem sultandır.Yine aynı dönemde bir diğer zevcesi Nurbanu sultan,Kanuninin kız kardeşi Mihrimah sultan da saltanatı elinde tutmaya çalışan diğer kadınlardır.İmparatorlukta yıkılıncaya kadar görülecek olan iktidar kavgaları ,bitmek tükenmek bilmeyen ihtiraslar ve saray entrikaları başlamıştır.Osmanlı imparatorluğunda kuşkusuz en nüfuslu kadın 1. Ahmet in karısı bir rum papazının kızı olan Kösem sultandır.Kösem sultan oğulları 4. Murat,Sultan İbrahim ve torunu 4. Mehmet döneminde de çok etkili olmuş ve devlet yönetiminide hemen hemen tam olarak ele geçirmiştir.Bitmez tükenmez ihtirası yüzünden 70 yaşlarında sarayda boğdurtularak öldürülmüştür.

Bir diğer sıkıntı veziri azamlardır.Fatih dönemi itibarıyla hemen hemen tüm veziri azamlar devşirmedir.Saraya en yakın askerler olan yeniçerilerinde devşirme olduğunu biliyoruz.Veziri azamların çok büyük bir kısmının padişah kızkardeşleriyle evli olduğunuda biliyoruz.Zaman zaman bu durum veziri azamları padişahlardan çok daha güçlü bir duruma getirmektedir.Padişahların tahttan indirilmesi veziri azamların ağzından çıkacak bir sözle yeniçeri ayaklanmasıyla mümkün olacaktır.Böylece Osmanlı tahtını belirlemek ,(kadınlar-veziri azam-yeniçeri )şeytan üçgeninin eline geçmiştir.2. Selim itibarıyla bu güçler padişahların ülkeyi yönetmelerine engel olduğu gibi ,bir çok padişah tahtta kalmak adına gönüllü(mecburi) olarak yönetimi onlara bırakmıştır.Öyleki 2. Selimden sonra tahta geçen 3. Muratın tek korkusu ,veziri azam Sokullunun onun yerine kardeşlerinden birisini tercih edecek olmasıdır.Sırf bu yüzden İstanbula ilk geldiğinde Sokullunun elini öpmek istemiştir.

Bir diğer sıkıntı saray içerisinde rüşvetin yaygın hale gelmesidir.Veziri azamların,padişah anaları ve zevcelerinin herhangi bir iş yapması rüşvetsiz mümkün olmamaktadır.Ülkeyi yöneten padişahlar durumdan haberleri olduğu halde habersiz davranmaktadır.Ama 3. Murad Osmanlı tarihine rüşvet yiyen ilk padişah olarak geçerken,kendinden sonra tahta geçen padişahlarında önünü açmıştır.Osmanlıda tahta geçen padişahlar ,hem saraydakilere hemde yeniçerilere adına cülüs denen bir bahşiş verirlerdi.Ancak yine ilk olarak 3. murad zamanında bu bahşiş resmen rüşvet denecek boyuta ulaşmıştı.Yaklaşık 14 bin yeniçeriye kişi başı 50 altın bahşiş verilmişti.Padişahlar sırf tahtta kalmak adına hem rüşvet veriyor hemde rüşvet alıyordu.Yeniçerinin aldığı bu bahşiş artık yeniçerinin önlenilemeyecek azmalarına neden olacaktı.En küçük bir nedenle padişah değişikliği onlar için bir servet niteliğindeki yeni bahşiş demekti.

Bir başka sıkıntıysa ilk olarak ilk olarak 1. Ahmetin kardeş ölümlerine son vermesiydi.Padişahlar artık şehzadeleri öldürmüyor onun yerine tutuklu kalıyorlardı.Artık hanedan babadan oğula geçmeyecek ,ölen padişahın yerine hanedanın en yaşlısının geçmesinin önü açılmış oluyordu.1. Ahmetten sonra tahta geçen kardeşi 1.Mustafa olmuştur.Yıllarca tutuklu yaşayan 1.Mustafa kapısının her açıldığında ölüm korkusunu hissetmiştir.Akli dengesi yerinde olmayan sultan Mustafa ya 2 kez Osmanlı saltanatı teslim edilmiştir.Yine aynı şekilde 4. Muratın yerine geçen sultan İbrahim 17 yıl,Sultan 2. Süleymanında tahta geçmeden önce 40 yıl tutuklu kaldığını da belirtmem gerekir.Hapiste bulundukları sürece ciddi bir eğitim almamış hatta okuma yazmayı bile zor öğrenmiş bu insanların cihan imparatorluğunu yönetmelerini hiç kimse beklememeliydi.


(Devam edecek)
Kayhan Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 139
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 1:35 pm
Konum: ankara

Mesajgönderen Ahmet Cemal Durgun » Pzt Eki 09, 2006 6:45 am

Amca merhaba,

Yazılarını ilgiyle takip ediyorum. Sakın yorulup da bırakma :D

Neyse ben asıl başka birşey söylemek için yazıyorum bu cevabı. Yanlış hatırlamıyorsam "kapütülasyonlar" Kanuni döneminde Fransızlara tanınan imtiyazlara verilen özel addı. Belki bir daha bakmak gerekecek bu konuya. Ama her ne olursa olsun Fatih döneminde verilen imtiyazların da ardıllarının önünü açtığı rahatlıkla söylenebilir kanımca.

Şimdilik bu kadar...

Selamlar...
Ahmet Cemal Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 108
Kayıt: Sal Kas 22, 2005 4:01 pm
Konum: Tempe/Arizona/ABD

Mesajgönderen Kayhan Durgun » Pzt Eki 09, 2006 11:29 am

Merhaba Ahmetciğim;


Ne yazıkki herşeyin tarih kitaplarında ki gibi olmadığını görüyoruz.O dönemde doğu-batı ticaretini Venedik ve Ceneviz liler ellerinde bulunduruyordu.İstanbulun fethiyle bu ticareti ele almak isteyen Fatih ,Venedik ve Cenevizlilere bazı imtiyazlar tanımıştı.Fatihin kanunnamesindede yer alan bu imtiyazlar,Kanuni döneminde daha genişletilerek Fransızlara tanınmıştır.Kapitülasyonun kelime anlamı 'ticari veya siyasi çıkar' sağlamak için yabancı ülkelere tanınan imtiyaz olduğuna göre Fatih döneminde kullanılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum.Osmanlı devleti Fatih zamanında dünyanın ,teknolojik ve ideolojik olarak en güçlü devletidir.Bu imtiyazlar sayesinde doğu-batı ticeretinin hemen hemen tek hakimidir.

Sanırım tarihçiler kapitülasyonların Kanuni döneminde daha genişlemiş ve yasalaşmasını göz önünde bulundurmuşlardır.Yada çökme döneminde Osmanlı nın başına bela olan kapitülayonları Fatihe mal etmek istememişlerdir(benim yorumum).
Kayhan Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 139
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 1:35 pm
Konum: ankara

Mesajgönderen İlkay Güvercin » Pzt Eki 09, 2006 9:14 pm

Kayhan yeni ilgi alanın(Yada ben öyle sanıyorum) hayırlı olması dileğiyle. Konuya başlarken ilginç bilgiler edineceğimizi zannetmiştim.Fakat yine (büyük bölümünün) alışık olduğumuz bilgileri bizimle paylaştın.Ben isterdim ki resmi tarihin yazmadığı yada yazamadığı bilgileri bizimle paylaşmandı.Bunun yanısıra saptamalar hep saray içi olaylar.Saray dışında gelişen olaylar ne idi ve bunların çöküş sürecinde etkisi varmıydı?Eğer bu konularda araştırma yapmışsan bunlarıda bizimle paylaşmanı dileyecektim.
Şunu da belirtmek isterim.Osmanlı tarihi yanlışlarıyla doğrularıyla bizim tarihimiz.Tabiki o günkü olayları çağımızın anlayış ve değer yargılarıyla yorumlayamayacağımız.Önemli olan dönemi içindeki yaşıtlarıyla farklılığı.Selamlar.
Kullanıcı avatarı
İlkay Güvercin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 566
Kayıt: Çrş Kas 02, 2005 1:47 pm
Konum: kütahya

Mesajgönderen Mehmet Nuri Durgun » Pzt Eki 09, 2006 10:45 pm

Sevgili Kayhan
Biliyorsun zamanım nedeniyle pek yazamıyorum. Yazmayı çok sevdiğimde söylenemez bu arada. Ama bu konuda benimde söyleyeceklerim var.
Vermiş olduğun bilgiler çok güzel. Doğruluğundan ben kuşku duymuyorum.Sanırım esas değinmek istediğin konu 'OSMANLI NEDEN ÇÖKTÜ' idi.
Osmanlını çökmesinde anlattıklarının hepsinin payı olduğunu düşünüyorum. Ancak Osmanlını gerileme ve çöküş dönemi, ilginçtir :Avrupanın rönesans ve reformu tamamladığı,sanayileşmenin başladığı ve belkide en önemlisi ya da bu saydıklarımın bir sonucu olarak
Avrupanın yeni dünyayı keşfettiği döneme denk düşüyor. Yani yeni ticaret yolları (ipek yolu dışında), yeni zenginlikler vardı dünyada ve bu zenginliklerin yolu Osmanlı topraklarından geçmiyordu.
Gene yukarda söylediklerime bağlı olarak; imparatorluklar dünya tarihinden dönemini tamamlamıştı. Yoksa her imparatorlukta anlattığın şeyler yaşanmıştır. Belkide yaşanması imparatorluk olmanın gereğidir.
Ben biraz daha ileri giderek şunu iddia edeceğim; Osmanlı duraklama
ve gerileme döneminde Kayhan ın söylediklerini yaşamasa idi, bilime önem verse idi (en iyi topu-en iyi silahı yapsa idi) gene dağılacaktı.
Çünkü dünya ulus devletlere doğru gidiyordu. Fark ne olurdu; Belki Anadolu işgali yaşanmazdıve de belki daha geniş (batı trakya-kuzey ırak-kafkaslar gibi) topraklara sahio olacaktık.
Bu arad İlkay ın söylediklerine katılıyorum osamnalı bizim geçmişimizdir. hataları ve sevaplarıyla. Ayrıca o dönemde kapitülasyonların verilmesi bence ihanet anlamına gelmiyordu. Nasıl bugün güçlü olan bir devlet ile serbest ticaret bize( onlara değil) zarra veriyorsa, o dönemde de osmanlı zarar görmedi. Gerileme döneminde zarar gördü.
Bu arada benim kişsel bir düşüncemi szilerle paylaşmak istiyorum. Tarihte en büyük Türkler (çok vardırda en büyükleri) 3 tanedir.
1- Bilge Kaağan
2-Fatih
3-Atatürk
Bunlardan da en büyüğü bence Atatürk tür. Çünkü onun mücadelesi,
mücadelelerin en onurlusu en kutsalı olan VATAN SAVUNMASIYDI.
HERKESE SEVGİLİER
Kullanıcı avatarı
Mehmet Nuri Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 75
Kayıt: Cum Nis 14, 2006 9:31 pm

Mesajgönderen Kayhan Durgun » Sal Eki 10, 2006 8:29 am

Merhabalar;


Sabırsız bir İlkay ve nihayet sesini duyduğum emmoğlu.Aslında giriş olarak yazmaya çalıştığım ve hala bitiremediğim resmi tarihin bizlere sunduğudur.Oysa Osmanlının çöküşü bu nedenlerle değildir.Bu nedenler çöküşün hızlanmasındaki küçük ayrıntılardır.Bir kısım yazarlar din faktörünü ileri sürmüştür.Buda değil.Daha ayrıntılı olarak ilerdede anlatacağım.Osmanlı Amerika nın keşfi sonrası batı ticaretinin kontrolunü kaybetmeye başlıyor.Endüstri devrimini gerçekleştiremiyor,gerçekleştirenleride yakalayamıyor.vs.vs.Klavye kullanma konusunda acemiyim.yavaş yazabiliyorum.Ama gerçekten de günümüzdeki problemleri Osmanlı aynen yaşadı ve çöktü.İnşallah tarih tekerrül etmez.Bu arada Mehmet in söyledikleri (imparatorluk dönemini tamamlamıştı kısmı tartışılır) tamamen katıldığım düşüncelerdir.
Kayhan Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 139
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 1:35 pm
Konum: ankara

Mesajgönderen Necati Yavuz » Sal Eki 10, 2006 8:46 am

Bence bu yıklımın müsebbibi Kayhan dır.Bugün ABD ye 3 adet kayhan yollla,sonra geç karşudan bak nasi yikuluyur :)
Kullanıcı avatarı
Necati Yavuz
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 70
Kayıt: Prş Şub 09, 2006 5:31 pm
Konum: Trabzon / Hopşera

Mesajgönderen Mehmet Nuri Durgun » Sal Eki 10, 2006 2:04 pm

Necati artık insanın kopyalaması yapılabiliyor.
Hiç zaman kaybetmeden Kayhan ın derisinden 10 tane Kayhan yapıp gönderelim.
Ama aynı şartlarda nasıl yetiştireceğiz Kayhan ları. Kendimizide kopyalayıp aynı şartları oluştumamamız gerekiyor.. Genede umutlu olmak istiyorum. Sen bir çözüm bul... Sevgi adamı
Kullanıcı avatarı
Mehmet Nuri Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 75
Kayıt: Cum Nis 14, 2006 9:31 pm

Mesajgönderen Mehmet Aydinli » Çrş Eki 11, 2006 9:38 am

Kayhan'nın ve diğer arkadaşların dediklerine katılmakla birlikte (Necati 'nin dediği dahil)bana katılırmısınız bilemem ama ,kronolojik sıralamalar biraz karışık olacak bende merağımdan dolayı birşeyler yazma gereği duydum.



15.ve 16. yüzyıllarda Avrupalılar daha önce başka milletler tarafından bilinen buluşları öğrenip geliştirmişler. En önemlileri barutun ateşli silahlarda kullanılmasını ,matbaanın geliştirilmesi ,pusulanın yaygınlaştırılmasıyla denizciliği geliştirmeleri,selülozdan kağıt yapmalarıyla ucuz kağıt elde etmeleri sonucu okuma yazma oranını yükselterek yazılı eserler çoğaltıldı ,bilim ve kültür hızla yayıldı .17. ve 18 yüzyıldan sonra hızla Bilim ve teknikte gelişmelerin yolu açıldı. Duygu ve düşünceler değişti. Avrupa’nın bir çok yerinde eğitim ve öğretim din etkisinden kurtuldu. Bilim alanında gelişmeler oldu.


1577 yılında gökyüzünde görülen bir kuyrukluyıldız ,uğursuzluk alameti sayıldı.



Dünya’da veba salgınları başladı .Avrupa’da Tanrının bir cezası sanıldığı için ,Engizisyon Mahkemeleri kararıyla bek çok kadın ,cadı ve bek çok yahudi dinsiz idye yakıldı.

Osmanlı’da veba salgını Allah’ın bir cezası sayıldı için bek çok sorumlu aranmış ,bu arada Takiyettin’in rasathanesi bu sorumlular arasında görülmüş, 3. Murat zamanında 1575 yılında Avrupalılarında hayranlıkla andıkları ünlü Sadüddin Efendinin görevlendirildiği ve Takiyettin tarafından yapılan ,bir çok araç – gereci kendi tarafından yaptığı gözlemevi,yani rasathane Şeyhülislam Kadızade tarafından Padişaha gönderilen mektupta yazılanlar üzerine asıl adı Luka Galantin olan İtalyan asıllı Kılıç Ali Paşa tarafından yıkılır.Padişah’a yolladığı mektupta “Rasat icrasının,(gözlem yapmanın)eflakin(evrenin,Alah’ın )sırlarını öğrenmeye teşebbüs mahiyetinde bir küstahlık olduğunu rasathane ihdas eden (gözlemevi kuran)devletlerin zeval bulduğunu (yıkıldığını)”bildirir.




İşte Osmanlı’nın yıkılışının ardındaki zihniyetlerden biride budur. Şeyhülislamların fetvaları Osmanlı’nın bilim ve teknik alanındaki gelişmeleri ,yenilikleri takip edememesinde ,geliştirememesinde etkili olmuştur.


17yüzyılda devlet adamları tarafından yapılan ıslahat hareketleri ordu,maliye ve yönetimde düzenlemeler başarısız olmuştur. 18. yüzyılda Avrupa’lının bilim ve tekniğinden yararlanarak yapmak istedikleri yeniliklere karşı olanların ve yeniçeri ocağının direnmesiyle istenilen gelişmeler ıslahat hareketleri gerçekleştirilememiş ve amaçlarına ulaşılamamış.


Bir diğer hususta ,1740 yılında Belgrad antlaşmasında Fransa’nn ekonomik çıkarlarını gözeterek ,Kanuni zamanında yani önceden verilmiş olan kapitülasyonların sürekli yürürlükte kalmasını kabul ettirmesidir.


Daha sonra isterseniz katılırım
saygı ve sevgilerimle
Kullanıcı avatarı
Mehmet Aydinli
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 2166
Kayıt: Sal Kas 15, 2005 11:47 am
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Mehmet Nuri Durgun » Çrş Eki 11, 2006 1:59 pm

Hepsi doğru Mehmet.. Bu anlattığın süreç batını sanayileşmesidir. Benim anlatmak istediğim zaten bu.
Bu süreçte anlatılacak tek tek çok olay var.Ama esas olan dünyanın sanayi devrimini yapması ve sonuçlarının bütün dünyayı etkilemesidir.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Nuri Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 75
Kayıt: Cum Nis 14, 2006 9:31 pm

Mesajgönderen Özcan Aydınlı » Çrş Eki 11, 2006 2:13 pm

Merhabalar.


Osmanlı'nın çökmesi konusunda bende bir şeyler yazmak istedim.Umarım az da olsa katkıda bulunurum.
Yukarıdaki çok saygıdeğer büyüklerimin yazdıkları elbette çöküşün birer nedeniydiler.Gelişen dünya düzenine ayak uyduramamak,reformları zamanında yapamamak,bilimden uzak kalmak,dış güçlerin oyunları,yeteneksiz yöneticiler,yönetilen yöneticiler,entrikalar,devşirmeler,köleler,şeyhülislamlar,vezirler,askerler,..... hepsi çöküşün bir nedeni.Yani aşağa yukarı kuruluştan ikiyüz-üçyüz yıl sonra yavaş yavaş oluşmaya başlayan sorunlar.
Osmanlı, kuruluşunda müslüman bir TÜRK devleti olarak kurulmuştur.Fatih'e kadar (Fatih'de dahil) bu şekilde devam etmiştir.Daha sonra yavaş yavaş Osmanlıda duraklama ve gerileme devri başlamıştır.Ve sonuç malumunuz.Peki Fatih'den sonra ne olmuştu da sıkıntı başlamıştı.Çünkü İstanbul da alınıp Bizans tehlikesi kalktıktan sonra daha kim, ne yapabilirdi bu devlete?Elbette sanayileşme dönemi İmparatorlukları bir gün bitirecekti.Fakat Osmanlının yıkılmasında sanayi devrimi bence ikinci sırada bir etkendir.Peki birincisi nedir?Bu noktada Mehmet abiye katılıyorum (Durgun olana).Evet ulusal bir devlet olarak kalamadı.Fatih'den sonra hiçbir padişah ben Türküm demedi.Bence diyemedi.Çünkü hiçbirinin anası Türk değildi.O tarihten sonra padişah karıları,devletin vezirleri , gelecekteki padişah adayları ve belkide Allah bilir Şeyhülislamların büyük bir bölümüde Türk olmayacaktı.Takdir edersinizki bir dönemler üzerinde güneş batmayan İngiliz devletinden daha büyük bir devlet değildi Osmanlı.Ama hiç bir dönemde İngiliz yönetiminde İngilizden başka söz sahibi olan olmamıştır.
Tabii hal böyle olunca Avrupa ülkeleri kendi reformlarını bir taraftan tamamlarken ve ulusçu bir yapıya girerken diğer taraftanda tehlike olarak gördükleri devletlerin içindeki etnik yapıyı yavaş yavaş uyandırmaya çalışıyorlardı.Ne demek oluyordu bu?Avrupa bunu yaparken ne diyordu? "Bize bakın " diyorlardı."Alman Almanyasında,Fransız Fransasında.Sizde böyle olun." Tabi bu siyasetlerini 'Avrupada ortaya çıkan milliyetçi akımlar' diye, kendilerine uyguladıkları şekli ile değilde karşı tarafın etnik yapısı ile oynayarak ihraç ediyorlarlardı.Sonuç olarakta herşeyi ile bu oyuna gelmeye yatkın olan Osmanlı artık sonunun başlangıcındaydı.Balkanlardan başlayıp Ortadoğu, Kuzey Afrika derken işte geldik bu zamanlara.....
Yazıları çok uzun yazarak okunma oranını düşürmek istemiyorum.Kanımca bu konu sitede epey daha tartışılacak.En azından Kayhan abinin sözlerininden bunu çıkartıyorum.Az da olsa Mehmet abinin sözlerini biraz açmış oldum diye düşünüyorum.Son olarak herkese saygılarımı iletirken şunu söylemek isterim;bu senaryonun aynısının güzümüzde de ülkemiz için uygulamaya konduğunu hepimizin görmesi lazımdır.
Zaten tarihten ders alınsa tekerrür etmez değilmi?
Saygılarımla.
Kullanıcı avatarı
Özcan Aydınlı
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 65
Kayıt: Cum Eki 28, 2005 10:50 am
Konum: trabzon

Mesajgönderen Kayhan Durgun » Cmt Eki 14, 2006 4:19 pm

İstanbulun fethinden sonra doğu-batı ticaret yollarının tamamını eline geçiren osmanlı , o dönemin hem askeri hemde ekonomik açıdan tartışmasız dünyanın en güçlü imparatorluğuydu.Dünyanın o zamanki merkezi sayılan Avrasya osmanlının hükmü altındadır.Çaresiz kalan batılı ülkeler yeni arayışlar peşindeydi.Bu zorunluluk amerikanın keşfiyle sonuçlanmıştı.Amerikanın keşfi batılı ülkelerce son derece zengin yeraltı kaynakları içermekteydi.Bu zenginlik batılı ülkelerin endüstri devrimini gerçekleştirmelerini sağlarken,var olan zenginliklerle yetinen Osmanlı imparatorluğu bir daha yakalıyamayacağı bu fırsattan yararlanamamıştı.İşte gerçek anlamda Osmanlı imparatorluğunun çökme nedeni bu endüstri devrimini gerçekleştirememiş olmasıdır.


Yoksa bazı resmi yada gayri resmi tarihçilerin belirttiği gibi daha önce yazdıklarım ,hatta bazı arkadaşların belirttiği diğer nedenler çöküşün sürecini uzatan veya indirekt etkileyen faktörlerdir.Bir din faktöründen söz eden M.Aydınlı nın söylediği olay doğrudur ancak unutmamamız gereken ,Galileyi bu olaydan 30 yıl sonra yargılayan bir şeriat mahkemesimiydi?.Engizisyon mahkemelerinin vahşetini göz ardı etmiyormuyuz?.O dönem tüm dünyada DİN-TARIM imparatorluklarının hüküm sürdüğü ,hangi din olursa olsun tüm toplumlarda gelişmeyi engellediğini anımsatmamın doğru olacağını düşünüyorum.Diğer taraftan Osmanlının doğal sınırlarına ulaşmış olduğu yada dönemini tamamlamış olması neden olarak gösterilmiştir.İyide osmanlının doğal sınırlarını belirleyen düşünceye bizi iten mantıklı bir neden ben bulamadım.Yada dönemini tamamlamış olduğu kanısına ben ulaşamadım.


Osmanlı imparatorluğu 'değişmezlik' ilkesi üzerine kurulmuş bir devlet yapısındadır.Tüm toprak padişahındır.Derebeylik ancak gerileme döneminde ortaya çıkmıştır.Bu ise beraberinde (tüm dinlerde) yobazlaşmayı getirmiştir.Devlet gücü zayıflamış,yobazlık pik yapmıştır.Zenginlik yolu olan ticaret tamamen azınlıkların elinde bulunmaktadır.Merkezdeki ordunun devşirme yeniçerilerden oluşması , halkın ve müslüman orduların saraydan uzak ve Anadoluda dağınık olduğunu da gözardı etmememiz gerekmektedir.Anadoluda açlık,yokluk,mezhep ve milliyetçilik üzerine oluşmuş ayaklanmalar merkez ordu tarafından şiddetli bastırılırken hiçbir çözüm üretilememiştir.Saraya en sadık olan Anadolu halkı ,saraydan uzaklaştırılmış,bu da yozlaşmayı beraberinde getirmiştir.Osmanlı devleti fethettiği ülkelerden yıllık vergi ve hristiyan vatandaşlardan CİZYE adı verilen kişi başı vergi almaktaydı.Osmanlı alacağı cizye azalmasın diye bu yerlerdeki yönetimlere karışmıyor,insanların din değiştirmesi için bir baskı yapmıyordu.Asimile edilmemiş toplumlar osmanlının gücünün azaldığı dönemlerde milliyetçilik akımlarıyla ayaklanacaklardı.Osmanlı bu milliyetçilik akımlarının yükselmesini engellemeye çalışırken, Türk milliyetçiliğininde önünü tıkamıştır.


Günümüzün en popüler konularından birisi hiç şüphesiz ORTADOĞU sorunudur.Tarihi biraz karıştırınca bu sorunun 18.yüzyılda net bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz.Ortadoğu yada doğu sorunu ,(o dönemdeki haritalara bakacak olursak ) tamamen osmanlı topraklarının paylaşılması üzerine kurulmuş bir senaryo olduğunu görmekteyiz.Hasta adam olarak adlandırdıkları Osmanlıyı parçalamak için harekete geçmişlerdi.Balkanlarda,kuzey afrika-arap ülkelerinde vede osmanlının doğusundaki Gürcistan-Ermenistan-Irakta başlatılan milliyetçilik akımları ve ayaklanmalar İmparatorluğu oldukça yıpratmaktaydı.Tüm bu etkenlerle bile çökertemedikleri imparatorluk bu gününde en önemli silahı olan borçlandırma ile çökertilecekti.


(Devam edecek)
Kayhan Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 139
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 1:35 pm
Konum: ankara

Mesajgönderen Kayhan Durgun » Cmt Eki 14, 2006 6:33 pm

Sıcak sulara inmek için Osmanlıdaki azınlık haklarını gerekçe gösteren ve küçük kaynarca antlaşmasıyla Ortodoksların hamisi olan Rusya gün geçtikçe diğer isteklerini sıralamaya başlamıştı.Aynı gerekçelerle batılı ülkelerde kendi hamiliklerini kabul ettirmek için osmanlıyı ruslara karşı kışkırtmaktaydı.Ancak Osmanlı her iki tarafın isteklerini geri çevirip azıkların kendi denetimlerinde kalacağını ilan etmişti.Rusyanın ültimatomu Osmanlıyı batılı ülkelerin kucağına itiverdi.1828 de Osmanlı Rus savaşından sonra ekonomik olarak zayıflayan ve Rusyaya çok yüklü tazminat ödemek zorunda olan Osmanlıya borç vermek isteyen İngiltere(görevlendirilen ingiliz diplomat Akif paşaya gelip borç teklifini önerir.Ancak Akif paşa 'tarihi ve milli bir felaket'olarak gördüğü borçlanmayı kabul etmez) ve Fransa bu emellerine Kırım savaşı sırasında ulaşmıştır.İşte Osmanlının çöküşünü başlatan dış borçlanma 1854 yılında kırım savaşı sırasında 2,57 milyon Osmanlı lirası alınarak başlamıştır.1855 de 5,64 milyon osmanlı lirası daha borç alınır.1865 yılında dışardan alınan borçlarla dış borç faizlerini bile ödeyemez duruma gelmiştik.(NE KADARDA TANIDIK BİR DURUM).1881 yılında dış borç 237 milyon osmanlı lirasıdır.Alacaklarını sağlama almak isteyen emperyalistler bastırarak yeni bir kanun çıkartmışlardır.DUYUN-U UMUMİYE (borçlar idaresi) idaresi kurulmuştur.işte bu kuruluş ekonomik olarak osmanlının çöktüğü tarihtir.Emperyalistler ülkenin geliri en çok olan işletmelerine el koymuşlardır.Bunlar TÜTÜN,İÇKİ,İPEK,TUZ VE POSTA DIR.(siz şimdi bana fesat diyeceksiniz ama sanki bu güne benziyor)


Borç içinde yüzen osmanlının adli kararlarına batılı ülkeler karışmaya başlamış,kendi dindaşlarının bizim mahkemelerimizde yargılanamıyacağını,bizim mahkemelerimizi kabul etmeyeceklerini bildirmişlerdir(Adli kapitülasyonlar)Yaa arkadaşlar siz bana yine fesat diyeceksiniz ama deyin.Bugün ülkemizde yatırım yapan yabancı sermaye,anlaşmazlıklarının muhatabı olarak Türk mahkemelerini kabul etmemektedir.Bu madde sözleşmelerinde mutlaka bulunmaktadır.


Artık yok olmak üzere olan Osmanlı imparatorluğu ,batılı ülkelerin kışkırtmaları ve yerel halkın milliyetçilik akımları nedeniyle tükenmektedir.Osmanlı devleti çıkan ayaklanmaları bastırmak için batılı ülkelerin izni olmadan hareket edemez olmuştu.(YOOOO BAK BU SİZİN FESATLIĞINIZ.BEN ÖYLE 'HAH TAM İŞTE BUGÜNKİ GİBİ'DİYE BİRŞEY SÖYLEMEDİM.)

Bir zamanlar cihanı titreten imparatorluk artık yoktu.Ama ne gariptirki tarihi boyunca üvey evladı olan Anadolu halkı ,onu ayakta tutmak,ona bağlılığını kanıtlamak istercesine koca imparatorluğun tüm yükünü sırtlamıştı.

saygılarımla.
Kayhan Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 139
Kayıt: Prş Ara 08, 2005 1:35 pm
Konum: ankara

Mesajgönderen Mehmet Nuri Durgun » Pzr Eki 15, 2006 5:37 pm

EMMOĞLİ
Gel fesatlığa beraber devam edelim.
1800 lerin sonu 1900 lerin başıda Osamanlıda yönetimi etkileyen guruplara bir göz atalım.
1-Saltanat ve hilafetin yanındakiler:Dinciler,liberaller(adem-i merkeziyetçiler),gayri müslümler(azınlıklar)
2-Özgürlükçüler; osmanlının kötü yönetildiğini düşüneneler. Osmanlıyı yeniden dünya devleti yapmak için uğraşanlar yada değişiklik isteyenler:
İttihat ve terakki ve ATATÜRK ÜN VATAN VE HÜRRİYET CEPHESİ.
Bugün ki Türkiye ye ne kadar benziyor.Senin söylediğin borçlanmalar ve dış müdahaleler ozaman kimler üzerinde yapılıyordu şimdi kimler üzerimden yapılıyor? Aynı sanaryo tekrar oynanıyor.
Kullanıcı avatarı
Mehmet Nuri Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 75
Kayıt: Cum Nis 14, 2006 9:31 pm

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Cmt Kas 04, 2006 11:20 am

Merhaba Arkadaslar
Bakiyorum da mahnidalar sahlandi masallah.

Yahu bu yazilar cok uzun
Biraz musaade verin de okuyalim
Sonra satasacak illaki bir seyler buluruz.
Ve yazariz.

Selamlar
Hasret UYGUN
MOSKOVA
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Sonraki

Dön DÜŞÜNCE PLATFORMU

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir

cron