orhan yamuk kobel ödülü ve fransa...

Forumdaki bazı önemli belge ve bilgilerin saklandığı bölümdür.

Moderatör: Fatma Ozbilgi

orhan yamuk kobel ödülü ve fransa...

Mesajgönderen Yusuf Uysal » Cum Eki 13, 2006 8:17 am

dün tesadüflerle dolu bir gün geçirdi türkiye.fransanın ermeni yasa tasarısını kabul etmesi ve orhan pamuğun nobel ödülünü alması....herkes gibi bende hiçbirine şaşırmadım.

bu yasa tasarısına hukumetimizin kayıtsız kalması ve tüm olan biteni karşılşıksız bırakması birazda acizliğimizden olsa gerek.yok neymiş bizimde cezayire karşı uyguladığı soykırımı kabullenmemiz onlar gibi küçüleceğimizi gösterirmiş te....falan filan...artık yeter küçülelim zamanı geldi çünkü.hükümet olarak siyasi arenada kayıtsız kalmak bir yenilerini ekliyor.değilmiydi daha dün amerikanın pkk için emekli generalini elçi göndermesi siz bir şey yapmayın diye.yarında ermeni yasa tasarısının fransada kabuluyle toplam nüfusu 1921 tarihiyle resmi olarak (ki bu resmi makamlar o zamanın amerika fransa gibi birkaç büyük ülkesi)100,000 ile 120,000 bin arasında olan ermeni vatandaşların iddaya gore 70,000 binini katletmişiz.soykırım yapmışız ve nedense hala 20,000 i ülkemizde yaşamakta.kalanıda bu tasarının kabuluyle insan hakları mahkemesinde bizden toprak ve haklarını almak için bir kaç ülkeninde kabul etmesini bekleyip dava acmaya hazırlanıyor.bizimde dilimizde sadece boykot edelim.parasını verip satın aldığımız fransız mallarını yakalım kalıyor.

bir diğer şaşırmadığım gerçek ise orhan pamuğun nobeli alması idi.ki ben zaten pamuğun bu ödülü alacağını yanılmıyorsam 2001 veya 2002 yılında yapmış olduğu turkler ermenılere soykırım yapmıştır açıklamasıyla anlamıştım. nişantasında orta sınıf bir aileden gelipte durup dururken turkler ermenilere soykırım yapmıştır iddasını ortaya atan bi yazarın bugun nobel odulunu almaması mumkun değildir.

bide diğer açıdan bakalım belki yanılıyoruz diye.madem oyle bu ulkede edebi olarak eserleri dünya dillerıne cevrilen sadece orhan pamuk değildi.ki eserleri 50li yıllarda 39 dile çevrilmiş bir yaşar kemal vardı edebi alanda kıyaslama bile yapılamazorhan pamukla peki o zaman neden bu ödülü yaşar kemal almadı.neden orhan pamuk?cevabi çok basit
sende soykırımı kabul et sanada bi ödül bulunur elbet.

son bir şey nobel barış odülü töreninde konuşma yapacak olan orhan pamuk turk halkına olan ozrunu kabullenip butun dunyanın onunde turkıye soykırım yapmamıştır mı diyecek yoksa daha once one surduğu yaptı iddiasını mı savunacak bekleyıp göreceğiz....
Kullanıcı avatarı
Yusuf Uysal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 112
Kayıt: Cmt Mar 04, 2006 4:06 pm
Konum: istanbul

Mesajgönderen Sabri Kahveci » Cum Eki 13, 2006 12:04 pm

Bu "KOBEL ÖDÜLÜ" ne pek diyeceğim yoktur.hani yakışmadı da değil
Kullanıcı avatarı
Sabri Kahveci
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 236
Kayıt: Prş Ara 29, 2005 2:26 pm
Konum: TRABZON

Mesajgönderen Mehmet Zeki Sarı » Cum Eki 13, 2006 3:03 pm

valla orhan pamukun bu ödülü almasına açıkçası türk vatandaşı olarak pek sevinmedim.sadece, yaşadığı toplumu ve ülkeyi hor görerek,aşağılayarak ve biryerlere yaralınarak alınmış bir ödül bana göre.tamamen siyasi olarak verilen bu ödülü kim verdi ise alsın başına çalsın diyorum
Kullanıcı avatarı
Mehmet Zeki Sarı
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 1575
Kayıt: Prş Eki 06, 2005 6:46 pm
Konum: istanbul

Mesajgönderen Fatih Ağaoğlu » Cum Eki 13, 2006 7:43 pm

DEĞİL NONEL ÖDÜLÜ,DÜNYANIN BÜTÜN ÖDÜLLERİNE LAYIK GÖRÜLSE NE OLUR.KİMİ UYUTUYOLAR,TÜRKLÜĞE ONCA HAKARETTEN SONRA BU ÖDÜLÜ SÖZDE BİR TÜRK'ÜN ! ALMASI EN BEKLEDİĞİMİZ OLAYDI.TÜRK MİLLETİNİ ÇOK GÜZEL ÖDÜLLENDİRDİLER BRAVO.
Kullanıcı avatarı
Fatih Ağaoğlu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 253
Kayıt: Prş Haz 29, 2006 8:56 pm

Mesajgönderen Cevdet Durgun » Cmt Eki 14, 2006 11:13 am

Nobel Ödülü için José Manuel Tarregas ‘in söyledikleri; “Amerikan Dış Politikasının baş mimarlarından Henry Kissenger'a Vietnam Savaşının tam ortasında BARIŞ ödülünü layık gören, beyaz, yayılmacı, sömürgeci batının bir politik propaganda makinesidir.”

Gelelim Orhan Pamuk için söylenen birkaç söze;

“Orhan Pamuk için Türkçe’yi yanlış kullanıyor demiyorum; bence o bu dili bilmiyor bile...” / Prof. Dr. Tahsil Yücel, Dil Bilimci


”Orhan Pamuk'un bütün romanlarında dikkatli analiz edilmedikçe anlaşılması kolay olmayacak ve bilinçaltlarına yönelik ustaca yerleştirilmiş sinsi bir Atatürk düşmanlığı vardır...” / Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı

”Orhan Pamuk 1985-1988 arasında tam üç sene Amerika'da kaldı. Pamuk bu donemde Iowa Üniversitesi bünyesinde verilen International Writing Program (IWP) isimli çok ilginç bir kursu bitirdi. Kursun amacı dünyanın değişik bölgelerinden gelen ve kendilerinde potansiyel görülen yazarların Amerikan hayatini tanımaları ve kitaplarını yazabilecek güzel bir ortama kavuşmaları. Pamuk'un bu kurstan sonra hayati değişti. Bu yazar eğitim kursu programının baş sponsoru ise Amerikan Dışişleri Bakanlığıydı. Bir başka ilginç yakınlık; Orhan Pamuk'un yakın dostlarından biri de İsrail kökenli Amerikan gazetecisi Jeri Liberdi. Liberdi, kurucusu olduğu İnsan Hakları İzleme Komitesi'ni temsiler Türkiye’deki insan hakları ihlallerini konu alan bir rapor yazmıştı. Bu raporda Türk ordusunun Kürtlere katliam yaptığı iddia edilmişti.” / Fatih Altaylı
Kullanıcı avatarı
Cevdet Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 99
Kayıt: Cum Kas 18, 2005 7:33 pm
Konum: Trabzon

SERKAN ÇALIKOĞLU

Mesajgönderen Serkan Çalıkoğlu » Cmt Eki 14, 2006 12:52 pm

OSMAN ABİ ÇOK YANLIŞ DÜŞÜNÜYOSUN. HOŞGÖRÜYLE DEVAM EDERSEK ORTADA DEVLET KALMAZ DİREK BİRİNİN EGEMENLİĞİNE GİRER BU DEVLET. EVET OSMAN ABİ BU ÜLKEDE AZ İDAMLAR OLMADI AMA SON DÖNEME BAKSANA TERÖRİSTLERİ SALDILAR TÜRK'LÜĞE HAKARET EDEN Bİ ŞEREFSİZ VATAN HAİNİNE CEZA VERMEDİLER BİLE. O HERKESTEN İYİ BİR TÜRK DEĞİLDİR HERKESTEN İYİ BİR ERMENİDİR!!!
Serkan Çalıkoğlu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 270
Kayıt: Pzt Eyl 18, 2006 9:00 pm
Konum: trabzon

Mesajgönderen Yusuf Uysal » Cmt Eki 14, 2006 3:50 pm

evet osman agabicim soylediklerin konusunda haklı olabileceğin bir nokta olduğunu sanmıyorum.ozellikle bir edebiyatçı olarak senin bu konuda daha duyarlı olmanı temenni ederdim...ama maalesef....

yukarıda sölediğin nobel barış ödülünün siyasi olarak verilmediğini ve bunun tamamen edebiyatla alakalı yazılarında edebi değerler taşiyan şahsiyetlere verildiğini soluyorsun.buyur o zaman 14,10,2006 tarihli sabah gazetesi yılmaz özdil yazısı.....sanırım bu odulun kımlere verildiğini daha iyi açıklayacaktır.....ve bilmen gereken bir şey daha bir savaş durumundada kimin kaçacağı hiç belli olmaz...ama her zamanki gibi bu ülke için savaşan lar kısmında olacağımız doğru.......saygılar


alıntı....


Nobel...
Sabah...
Türkiye'nin en büyük iki gazetesinden biri...
Örneğin, Sabah'ın fikriyatını temsil eden Başyazarı...
Fransız haber ajansı AFP'ye demeç verse ve dese ki...
"Fransa'nın aldığı bu kararı destekliyorum... Soykırım yaptığımızı yüzümüze vurmanız, iyi oldu..."
Ne olur?
Fransız Basını'na şırrak diye manşet olur.

**

Kahraman ilan edilir...
Ama Fransa'da.

***
Örneğin, Salman Rüşdi...
Elinizi vicdanınıza koyun... Bir Allah'ın kulu tanıyor muydu?
Tanımıyordu.
Ne yaptı?
İslam'a küfür etti.
Aniden meşhur oluverdi.
Oluverdi ama...
"Böcek gibi" saklanıyor...

***
O artık, meşhur bir böcek...

***
Bu nedenle, Türkiye'ye Nobel Edebiyat Ödülü verildi diye havayi fişek patlatırken, biraz düşünmemiz lazım.

***
Evet, Nobel Edebiyat Ödülü alanların şöyle bir ortak özelliği var...
"Devlet"in rejimiyle sorunlu olmak.
Doğru.
Ama ait olduğu "millet"le sorunlu olup, Nobel alan yok!

***
İsterseniz bir bakalım...
Octavio Paz...
1990'da aldı. Meksikalı. Babası Zapata'yı destekleyen bir avukattı. Yerli kültürü ile Batı kültürü arasında bocalayan Meksika halkını anlattı kitaplarında... Halkını savundu yani... Meksikalıların en sevdiği yazar.

***
Dario Fo.
1997'de aldı. İtalyan. Hayatı boyunca, halkın parasını cebine atan alçaklara karşı mücadele etti... Yani, kimin yanında yer aldı? Halkının... Onun için bayılıyor ona İtalyanlar.

***
Gao Xingjian.
2000'de aldı. Çinli. Komünist rejimi yerden yere vurdu. Ama özellikle "Alarm İşareti" isimli tiyatro oyunu, kapalı gişe oynuyordu... Çin halkı, onun tiyatrosunu izleyebilmek için kapıları kırıyordu... Devlete karşıydı. Kimin yanındaydı? Halkının...

***
Patrick White.
1973'te aldı. Avustralyalı. Sağlam karakterli olarak bilinen insanların, aslında çevreyi kandırmak için maske takmış olabileceğini, pekçoğunun şerefsiz olduğunu yazdı hep... Şerefsizlere karşı kimi uyardı yani? Halkını...

***
John Steinbeck.
1962'de aldı. Amerikalı. Irgatlık yaptı. İşçilik yaptı. Irgatları yazdı. İşçileri yazdı. Kimin kahramanı oldu? Halkının...

***
İyi tartışmamız lazım.
Orhan Pamuk...
Evet, rejime karşı...
Peki halkı onu seviyor mu?

***
Bir de deniyor ki...
"Nobel Edebiyat Ödülü'nde asla siyasi karar verilmez... Edebi değere verilir..."
Yapma yav?
1953'te kime verildi?
Winston Churchill'e...
Bildiğin siyasetçi.
Peki neden verildi?
"İnsani değerleri savunan konuşmaları" nedeniyle...
İyi de... Ne demişti bu Churchill denen arkadaş, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'nin Irak'ı işgali sırasında?
"Uygarlaşmamış kabilelere karşı zehirli gaz kullanılmasını şiddetle destekliyorum..."
Bu mudur insani değerleri savunan konuşma?
***
Saddam'a da verseydiniz o zaman... Ya da Bush'a.
***
Ve bir savunma daha...
Deniyor ki...
"Bu ödül, hayatını doğrulara adayan insanlara verilir. Nobel alanların hayatı, onurlu bir geçmişe sahiptir."
1999'da kime verildi?
Günter Grass'a...
Hayatı boyunca, Nazi karşıtlığının sembolü olmuştu çünkü.
Hayatını Nazi karşıtlığına adamıştı.
Ödülü de bunun için aldı.
Onurlu bir geçmişe sahipti.
Nobel'i veren İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi bu konuda "asla" hata yapmazdı.

***
Ne çıktı Günter Grass?
Nazi çıktı, Nazi.

**
Hem de kendisi itiraf etti.
71 yaşında Nobel'i aldı.
78 yaşında itiraf etti.

***
Bu nedenle, Türkiye'ye Nobel Edebiyat Ödülü verildi diye havai fişek patlatırken, biraz düşünmemiz lazım.
Çünkü düşünmek için illa millete küfür etmek gerekmiyor.
Millet adına da düşünmek mümkün. En azından şimdilik
Kullanıcı avatarı
Yusuf Uysal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 112
Kayıt: Cmt Mar 04, 2006 4:06 pm
Konum: istanbul

Mesajgönderen Cevdet Durgun » Cmt Eki 14, 2006 11:20 pm

“osman kardeş”

Haklısın, gönderdiğim iletiye kendi görüşümü de eklemem gerekiyordu, gerekçe olduğun için teşekkür ederim. Kendi görüşlerimden bahsetmende önce bazı şeylere açıklama getirmek istiyorum. Bir önceki iletimde görüşlerini ilettiğim kişilerin listesi çok kalabalıktı, ben birkaçını sizlere iletmiştim. Sanırım senin, A. Taner Kışlalı ve Tahsin Yücel’i “onun bunun” şeklinde nitelendirmen “başkalarının” anlamındadır. Orhan Pamuk hakkında söylenmiş bin tane mükemmel söz bulabilmek güzel bir espriydi, bekliyoruz osman. Bizlerin “yazı silmemiz” ‘e de değinmişsin; senin veya benim ya da diğer yöneticilerin “sadece hizmet” amacıyla yöneticilik yaptığımızı bilmeyen yoktur. Bu çalışmalarla ilgili her an tüm yöneticilerle görüşüyor ve bir karara varabiliyorsak, Orhan Pamuk hakkında da bir karara varabiliriz değil mi?

Öncelikle diğer üyelerimize yazdıklarına kısaca değinmek istiyorum;

osman, sen bir eğitimcisin ve insan motivasyonunu çok iyi bilmen gerekiyor, gençlere; “memlekette savaş olsa ilk kaçacaklardansınız” demen onların motivasyonu açısından ne derece uygun düştü? Her zamanki gibi “hemen parladın, herslendin ve kendini tutamadın” değil mi benim güzel kardeşim?

osman, “Türkiye’deki sağ ve solu reddeden, Türk Milliyetçisi” bir ağabeyin olarak yazıyorum ( ki bu konuyu forumda bir ara yazmayı düşünüyorum ); Orhan Pamuk’a bu ödülün Nazım Hikmet gibi onun da solcu olduğu için verildiğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Orhan Pamuk’un politik duruşunun Türkiye’deki solla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

M. Zeki kardeşimin; “…açıkçası Türk vatandaşı olarak…” söyleminden Orhan Pamuk’un Türk, Zeki’nin de Rum olduğunu anlayamıyoruz, sanırım bu da bir latifeydi (Yangına ateşle gitmek buna denir herhalde). Zeki’nin neden sevinemediğini açıklayabilecek düzeyde olduğunu bildiğim için devamını ona bırakıyorum.

Yusuf Uysal kardeşimin cümlesinde “orta sınıf” söylemini kendisi sadece betimle amacıyla kullandı sanırım. İstanbul Nişantaşı, Türkiye’nin en elit gettolarındandır, çoğunluk sakinlerinin ticaret dışında ( ki çoğu bizi sadece pazar argümanı ve cephede asker olarak görür ) senin benim gibi Anadolu insanı ile pek ilgileri yoktur. Nişantaşı ahalisi hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsan “Posta gazetesinin birinci iç sayfasını” en fazla bir hafta takip et, detaylı bilgi sahibi olursun. Sen, ben, Yusuf ve bu ortamı paylaştığımız tüm insanlarımız; eşsiz Türk kültürü içinde yoğrulmuş ve yetişmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek sahipleriyiz, sadece bu kadar. Yusuf’un bükemediği bileği öpeceğini tahmin etmiyorum, bu da bir espriydi sanırım.

Orhan Pamuk her fırsatta Türklüğe hakaret etmiştir, Türkiye Cumhuriyeti’ni zor duruma düşürebilecek elinden gelen herşeyi yapmıştır ve Fatih kardeşim de buna değinmiştir, onun veya bir başkasının Orhan Pamuk'un Müslümanlığı konusunda bir söylemi yoktur. Türk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne her fırsatta zarar vermeyi kendine adeta görev edinen bir insanı iki sözcükle tanımlamanı senden talep etme hakkımız vardır sanırım. Orhan Pamuk ülkemizi tüm dünyaya nasıl tanıtmıştır osman?

Sevgili Sabri Kahveci’nin Orhan Pamukla olan pek çok ortak yönünü tüm katılımcılarımızın bilme hakkı var. Senden veya kendisinden bu ortak yönleri de ivedilikle bekliyoruz.

Şöyle demişsin; “…içimizdeki fırtına köpüklerini bir kenara atalım. insanları hatalarıyla sevelim. suç işlemiş olan birini hemen linç etmeyelim. çünkü bizim atalarımız ülkelerini tam 600 yıl bu hoşgörü ile yönetti…” Tamamen haklısın, hepimiz böyle yapalım. Ama arkadaşlarımız yukarıdaki yazılarında bahsettiğin bu olumsuzluklardan hiçbirisini yapmadılar ki. Hepsi gayet akıllı ve olgun, olabildiğince kibar bir şekilde kısaca görüşlerini dile getirdiler. Burada köpüren kişi bir tek sensin osman. Bir de; “yoksa siz bu ataların torunları değil misiniz?” sorusunu sormuşsun, bu soruya bizim yerimize sen yanıt ver istersen osman.

Devam etmişsin; “…konuşurken ve yazarken cahilliğimizi gizleyelim.”, nasıl yani, ne demek istiyorsun? Bu söylemin çok değişik anlamlara yorulabilir, seni yanlış anlamak istemeyiz, lütfen bu konuda da bir açıklama yap.

osman, Fethi Gürcan adını daha önce hiç duymuş muydun? Tıpkı Fethi Gürcan’ın dediği gibi “Türk milletinin kaderi, tarih boyunca aldatılmışlığın bir serüvenidir.” sevgili kardeşim. Emperyalistler, kendileri dışındakilerin de kendilerinin oluşturduğu sistematik çerçevesinde düşünmelerini isterler ve biz buna kültürümüzde mankurtlaşma diyoruz. Orhan Pamuk’un Nobel ödülü ile Sertap Erener’in Eurovision ödülü aynı kumpas ve klikin ürünüdür. Yolları ne Şahinkaya’dan ne de Kuşmer’den geçer ve biz yine birbirimizle başbaşa kalırız. İstersen bu konuları yüz yüze detaylı görüşürüz sevgili kardeşim. Ama illa da istiyorsan fırsat buldukça forumumuzda bunlara da değiniriz. Tek koşulum var; “cahilliğimizi gizlemeyelim”.

Gelelim dünyanın en büyük ödülüne; emperyalistler kötülüklerini maskelemek ve dünyaya kendilerinin aslında ne kadar iyi olduklarını anlatmakta da çok yeteneklidirler kardeşim. Sana Nobel Ödülü hakkında biraz bilgi vereyim; Alfred Nobel, 1863 yılında dinamitin ana maddesi nitrogliserini buldu ve üretimini başardı. Alfred Nobel’in yaptığı araştırmalar esnasında laboratuarı infilak etti ve bu infilak esnasında kardeşi Emil Nobel de yaşamını yitirdi. Buna rağmen çalışmalarına devam eden Alfred Nobel, nitrogliserin patlamasını ve ateşlemesini daha denetlenebilir hale getirdi ve bu yeni buluşuna 'dinamit barutu' adını verdi. Bu buluşun ne olduğunu hepimiz biliyoruz sanırım. Dünyanın en büyük ödülü olarak andığın Nobel Ödülü’yle dağıtılan paralar, bu buluşun gelirlerinden ödenmektedir de denilebilir sevgili kardeşim.

Orhan Pamuk ülkemizi dünyaya nasıl tanıtmıştır ki onu içimizden bir değer olarak görelim ve tebrik edelim osmancığım? Biraz da Orhan Pamuk’a değinelim;

Eserlerinde üstü kapalı da olsa Kabalistik öğretiye uygun tarz kullanan, bunalımlı ve problemli tiplemelerle yoğun, anlaşılması neredeyse mümkün olmayan yazımıyla pek çok gerçek Türk sanat eleştirmeni tarafından “en çok satan ama en az okunan” yazar olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, Ilgaz Zorlu, Soner Yalçın ve Yalçın Küçük’ün eserlerinde bolca bahsi geçen bir yazardır. Geçenlerde Genelkurmay Başkanımız ile bile sürtüşmeye giren, Soros’a ait Açık Toplum Enstitüsü’nün Türkiye’deki ayaklarında TESEV ve onun yöneticilerinden Can Paker ile aynı kulvarda çalışan ve yine Soros ile Avrupa ülkeleri tarafından fonlanan Tarih Vakfı ( Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu milli kuruluşumuz Türk Tarih Kurumu ile karıştırmayalım) yöneticilerinden Şevket Pamuk’un kardeşi Orhan Pamuk’tan bahsediyoruz. osmancığım, yukarıda yazdığım konulardaki bilgilerini de bizimle paylaşmanı rica ediyorum.

Bu vesileyle Alman vakıflarının ülkemiz üzerine oynadığı kirli oyunları da deştiği için hunharca şehit edilen Necip Hablemitoğlu’nu da burada rahmetle anmadan geçemeyeceğim. Gençlerimiz arkadan binlerce Necip, Taner, Uğur olarak geliyor ve hepimizin tek güvencesi Türk gençliğidir.

Yazımı bitirirken bir ağabeyin olarak, senin de belirttiğin gibi bir edebiyatçı olman hasebiyle, forum ortamında da olsa yazım kurallarına uygun yazma görevini sana anımsatmaya kendimi mecbur addettim. Bizler gençlere güzel ve iyi örnek olmak zorundayız sevgili kardeşim.

Seni ve tüm köylülerimi seviyorum, saygılarımla.
Kullanıcı avatarı
Cevdet Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 99
Kayıt: Cum Kas 18, 2005 7:33 pm
Konum: Trabzon

Mesajgönderen Osman Nuri Sarı » Pzr Eki 15, 2006 1:23 am

Sevgili Cevdet


Öncelikle gençlerin düşüncelerini bu denli yorumlayabilmenden ve onlara sahip çıkmandan dolayı size teşekkür ederim. Yazar olabilmenin yolu da düşünceleri yorumlamadan geçer. Bu yolda emin adımlarla ilerlediğinizi söyleyebilirim. Ne diyelim, inşallah bu ödülü sizde bir gün alırsınız. (Tabi eğer “Nobel Düşünceleri Yorumlama Ödülü” verirlerse.)
Şimdi gelelim cevap hakkımızı kullanmaya:

"Orhan Pamuk’a bu ödülün Nazım Hikmet gibi onun da solcu olduğu için verildiğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Orhan Pamuk’un politik duruşunun Türkiye’deki solla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. " gibi bir söylemi yazmış olduğum yazının neresinden çıkardığını çok merak ediyorum. Yoksa sen insanların yazılarını düşüncelerine göre mi yorumluyorsun. Allah aşkına yazımın neresinde sağ-sol ikilemi var. Hayret ettim size. :D

"Yusuf Uysal kardeşimin cümlesinde “orta sınıf” söylemini kendisi sadece betimle amacıyla kullandı sanırım. "demişsin. Bak, bak, bak... Sen insanların yazılarını ne amaçla yazdıklarını bile tahmin edebiliyorsun. Öyle ya! Yazmış olduğum yazının içinde hiçbir şekilde yer almayan “sol” sözcüğünü bulup çıkarabildiğin gibi, geçlerin ne diyeceğini de anlayabiliyorsun.



“İstanbul Nişantaşı, Türkiye’nin en elit gettolarındandır, çoğunluk sakinlerinin ticaret dışında ( ki çoğu bizi sadece pazar argümanı ve cephede asker olarak görür ) senin benim gibi Anadolu insanı ile pek ilgileri yoktur. Nişantaşı ahalisi hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsan “Posta gazetesinin birinci iç sayfasını” en fazla bir hafta takip et, detaylı bilgi sahibi olursun” diyorsun. Açıklamanız için teşekkür ederim :D . Nişantaşı hakkında az da olsa bilgi sahibi olduk. Sen olmasan oranın nasıl bir yer olduğunu bilemeyecektik. :D (Öyle ya! Bizde internet yok ki! Ayrıca biz Posta gazetesi gibi Türkiye’nin en büyük magazin gazetesini takip edemiyoruz.) Allah aşkına Cevdet! Böyle bir açıklama yapma gereğini niye hissettin. Bana durup dururken Nişantaşı’nı niye anlattın.


“Sen, ben, Yusuf ve bu ortamı paylaştığımız tüm insanlarımız; eşsiz Türk kültürü içinde yoğrulmuş ve yetişmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek sahipleriyiz” diyorsun. Bak işte! Sana katıldığım tek nokta bu. Bundan asla şüphem yok. Ama Orhan Pamuk gibi Türk kültürüne, Türk Diline hizmet vermiş bir değeri de silip atarsan, bu düşüncene de katılamayacağım.

“Türk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne her fırsatta zarar vermeyi kendine adeta görev edinen bir insanı iki sözcükle tanımlamanı senden talep etme hakkımız vardır sanırım. Orhan Pamuk ülkemizi tüm dünyaya nasıl tanıtmıştır Osman?” diyorsun. Orhan Pamuk romanları pek çok dile çevrilmiş, ödüller almış Türk oğlu Türk bir yazar. Aynı zamanda Orhan Pamuk, 12 Ekim 2006 tarihinde Nobel Edebiyat Ödülünü kazanarak “Nobel ödülü” kazanan ilk Türk vatandaşı. (Ne o, kıskanmış gibi bir haliniz mi var? :D Nerden mi çıkardım… Eeeeee! Cevdet kardeş. Biz de az çok düşünce okuruz herhalde :D )

“arkadaşlarımız yukarıdaki yazılarında bahsettiğin bu olumsuzluklardan hiçbirisini yapmadılar ki. Hepsi gayet akıllı ve olgun, olabildiğince kibar bir şekilde kısaca görüşlerini dile getirdiler. Burada köpüren bir tek kişi sensin osman." demişsin. Cevdet! Allah aşkına sen bu yazılanları tamamen okuyor musun, yoksa okumadan mı yazıyorsun. “Orhan Yamuk ve Kobel Ödülü” başlığı; akıllı, olgun ve olabildiğince kibar bir şekilde dile getirilmiş düşüncedir diyorsun değil mi? :D Yahu! Ben sana daha ne diyeyim ki….Neyse devam edelim.

"konuşurken ve yazarken cahilliğimizi gizleyelim.”, nasıl yani, ne demek istiyorsun? Bu söylemin çok değişik anlamlara yorulabilir, seni yanlış anlamak istemeyiz, lütfen bu konuda da bir açıklama yap.” söyleminden ne kadar ince düşünceli olduğunu anlayabiliyorum. :D Eeeeeeeeeee! Ne de olsa sen de “Orhan Yamuk ve Kobel Ödülü” başlığına çok akıllı ve kibar bir başlık diyenlerdensin. :D Olsun kardeşim. Sizin gibi kültürlülerin yanında biz cahilliğimizi gizlemesini biliriz. Umarım bir gün biz sizden daha kültürlü olunca da siz gizlersiniz..


“Fethi Gürcan adını daha önce hiç duydun mu?, Sana Nobel Ödülü hakkında biraz bilgi vereyim” diyorsun. :D Bunları yazarken veya söylerken bizi aptal yerine mi koyuyorsun, yoksa senin her konuda bilgi sahibi olduğunu mu söylemek istiyorsun. :D Cevdet kardeş. O sende olan makineden bizde de var ha! Senin kadar olmasa da, biz de bir şeyler okuyoruz kardeş. Ha bak! Bu bilgileri “Posta” gazetesinden alıyorsan, o başka. Ona söyleyecek lafım yok. :D


Evet. Gelelim Orhan Pamuk’a

Diyorsun ki, “Eserlerinde üstü kapalı da olsa Kabalistik öğretiye uygun tarz kullanan, bunalımlı ve problemli tiplemelerle yoğun, anlaşılması neredeyse mümkün olmayan yazımıyla pek çok gerçek Türk sanat eleştirmeni tarafından “en çok satan ama en az okunan” yazar olarak değerlendirilmiştir. Cevdet. Milletin ne dediğine niye bakıyorsun. Sen onun hakkında ne düşünüyorsun onları söyle. Allah’ını seversen doğru söyle. Bu zamana kadar kaç kitabını okudun Orhan Pamuk’un. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Adamın romanlarındaki konuların içeriğini anlayamamanız gayet normal. Çünkü adamı hiç okumadığınız belli. Öyle ya! “Posta” bunları yazmıyor, değil mi? :D Benden sana bir kardeş tavsiyesi. Adamı bir kez oku da, öyle eleştir. Tamam mı ağabey?

Son olarak;
“Yazımı bitirirken bir ağabeyin olarak, senin de belirttiğin gibi bir edebiyatçı olman hasebiyle, forum ortamında da olsa yazım kurallarına uygun yazma görevini sana anımsatmaya kendimi mecbur addettim. Bizler gençlere güzel ve iyi örnek olmak zorundayız sevgili kardeşim.” Diyerek içindeki tüm duygularını da dile getirmiş oldun. Evet. Bir edebiyatçı olarak imla ve yazım kurallarına uymam gerekirdi. Ama internette doğal olma adına ve hızlı yazma adına yapılmış bir hatalı alışkanlık. Uyardığın için teşekkürler. Benim de senden bir küçüğün olarak birkaç isteğim olacak. Haddimi aşarsam özür dilerim.
1.“Yılan eğriliğini görmez, deveye niçin boynun eğri der.” misali maşallah sende de iyi imla yanlışları var. :D Sen de bir ara imla kılavuzunu karıştır. :D Örnek mi istiyorsun. “osman, herşey,
başbaşa…

2. Çok yabancı sözcük kullanıyorsun. Vallahi Türkçülüğünden şüphe etmeye başladım. :D Bizim dilimiz dünyanın en mükemmel dilidir. Onu hor görmeyelim. Yabancı sözcük kullanmayla kültürlü olunmaz. Kültür insanın içinde olmalı, içinde. :D (Yanlış anlama lütfen. Sözüm size değil.)

3. Herkes aynı ölçüde zeki ve kültürlü olamaz. Onun için kültürsüz insanları(yani benim gibileri) hoşgörü iel karşıla. Çünkü "Osmanlı'nın Torunları'na bu yakışır. :D

Yazımı senin bitiş sözünle tamamlıyorum.

Seni ve tüm köylülerimi seviyorum, saygılarımla.

(Nasıl. Bu sefer imla hatalarına dikkat etmiş miyim?)
Kullanıcı avatarı
Osman Nuri Sarı
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 500
Kayıt: Prş Eyl 08, 2005 12:11 am
Konum: samsun

Mesajgönderen Cevdet Durgun » Pzr Eki 15, 2006 12:43 pm

Sevgili kardeşim Osman,

Kültür, toplumların var oldukları süre boyunca sayısız deneyimleriyle geliştirdikleri, kendilerinden sonrakilere miras bıraktıkları, iyiye ve güzele yönelik eylem ve düşüncelerden oluşur ve bu gibi nedenlerle ayrıca toplumların kendi içlerinde oluşturdukları bir ortak payda ve bir antlaşmadır. Koşullar ve zaman değiştikçe kültürel farklılıkların belirmesi yanı sıra farklı kültürler de oluşmaktadır. Bu farklı kültürler ise insanlığın ortak paydasıdır, birinin diğerine üstünlüğü veya eksikliği yoktur. Avustralya’daki Aborojin kültürünün, Afrika’daki Tutsi kültürüne veya Amerika’daki Kızılderili kültürüne olamayacağı gibi.

Evet Osmancığım, en büyük Türk milliyetçisi Atatürk’ün söylediği gibi; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temeli kültürdür.”. Biz Türkler, nüfusu 250.0000.000’lara ulaşmış, büyük çoğunluğu İslam inancıyla yaşayan büyük bir milletiz ve Türk kültürü, Türk milliyetçiliği tamamen insani değerler üzerine kurulmuştur, insanlığın başına yakın tarihte büyük felaketler getiren nasyonal sosyalizm, faşizm v.s. gibi unsurlar asla içermez. Aksine Türk milliyetçiliğinin çağdaş anlamda şekillendiği ve kendisini tanımlama gereği duyduğu dönem, emperyal güçler tarafından kendisinin dünya üzerinden kaldırılmasına karar verdiği dönemdir. Balkan Harbi ve öncesinde, içimizdeki diğer milletlerin birer birer bağımsızlıklarını ilan ettikleri ve biz Türkler’i gördükleri her yerde yok etmeye çalıştıkları bir dönemdir, biz Türkler’in yok olmama kavgasıdır, savaşıdır aynı zamanda. Bu savaş ve kavga; emperyal güçlerin nefret ettiği, Tunus, Libya, Afganistan, Pakistan, Irak, Arnavutluk gibi ezilen toplum ve ülkeler için ise örnek alınan bir mücadeledir.

Osman, aydın; içinde yaşadığı toplumu çok iyi tanıyan, onun bir parçası olduğu için gelişimine önderlik eden, kültürel değerlerini koruyan, milletinin mutluluğu ve başarısı için çalışmayı kendisine ilke edinen, eylemleri halkına rağmen değil, halkına doğru olan kişidir. Değil mi? Bu bağlamda Milli ruh ve irade ile kurulan devletimizin kültürel gelişimi doğal olarak aydınlarımızın ellerine teslim edilmelidir ve edilmiştir. Peki sonuç ne olmuştur? Ne yazık ki tüm sorunlarımızın temelini oluşturan bir ihanetle karşı karşıya kaldık, aydın ihaneti ile. Dünyanın başka hiçbir yerinde devleti ve milletinden bu kadar nefret eden, bulduğu her fırsatta onlara zarar vermekten mutlu olan, kendi kültürel değerlerini küçümseyen, sömürgeci elit güç odaklarının maşası olmuş bir sahte aydın topluluğu yoktur. Özel durum olarak Orhan Pamuk ile Şahinkayalı Yusuf, Fatih, Serkan, Sabri, Cevdet ve Zeki’nin durumları da buna örnektir.

Aynı kültür içerisinde yetişmiş bizlerin farklı görüş ve bakış açılarına sahip olmamız çok doğaldır ve gelişimimiz için gereklidir de. Birbirimize saygı ve hoşgörüde eksiklik etmeksizin görüşlerimizi tartışmamız ve paylaşmamız bu toplumun gerçek aydınlarının bizler olduğunun göstergesidir. Birlikte tartışacağız, öğreneceğiz, gelişeceğiz. Ama kültürümüze ve milletimize ihanet etmek yerine onlara hizmet ederek. Bu biz aydınların toplumumuza olan borcudur. Ayrıca bizler konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmadan yaptığımız açıklamalarla toplumumuza verebileceğimiz zararları da göz önünde bulundurarak; daha dikkatli, duyarlı konuşmak ve yazmak zorundayız.

Şimdi gelelim gündemdeki Orhan Pamuk ve Nobel ödülü tartışmamıza;

Osmancığım, gençlerimizi aynı kaygı ve üzüntüleri paylaştığımız için destekliyorum, özgür ve kişilikli gençlerimizin sahiplenilmeye ihtiyaçları olduğunu sanmıyorum. Eğer onları yanlış anladıysam, doğrusunu söylemekten çekineceklerini de düşünmüyorum.

Orhan Pamuk ile ilk karşılaşmam 90’da malum medyanın şişirmesinden etkilenerek aldığım “Kara Kitap” adlı eseriyle olmuştur. Onlarca kez elime alıp bir türlü okuyamadığım, belki bir gün okurum diye birkaç yıl yatak başucumda sakladığım ve her elime alışımda tekrar okumaktan vazgeçtiğim bir yazar olarak kaldı. Diğer kişilerden alıntı ve aktarma yapmayı; aynı görüşleri paylaştığımız kişilerin de olduğunu göstermek olduğunu sen de gayet iyi biliyorsun. Osman, belki hala anlamadın; “Eserlerinde üstü kapalı da olsa Kabalistik öğretiye uygun tarz kullanan, bunalımlı ve problemli tiplemelerle yoğun, anlaşılması neredeyse mümkün olmayan yazımıyla pek çok gerçek Türk sanat eleştirmeni tarafından “en çok satan ama en az okunan” yazar olarak değerlendirilmiştir.” söylemim içinde bir alıntı vardır ve ben de aynı görüşteyim, bu cümleler de bildiğin gibi bana aittir. Bu bağlamda; Mustafa Balbay ve Emin Çölaşan’ın bu sabahki televizyon programında bizlerle aynı şeyleri söylediklerini sizlerle paylaşmak yanlış değildir. Sen Orhan Pamuk’u beğenebilir ve destekleyebilirsin. Ama herkesin seninle aynı görüşte olmasını bekleyemezsin, biz de senden beklemiyoruz. Söylediklerinden Nazım Hikmet’i neden andığını anlayamadığıma değinmişsin. Demek ki anlayamadım, rica etsem tekrar anlatır mısın?

Yusuf kardeşim Orhan Pamuk’u “orta sınıf” bireyi olarak tanımlamışsa da aslında o İstanbul’un sosyete semti Nişantaşı’nda yaşamış ekonomik düzeyi oldukça iyi olan bir aile içinde yetişmiştir. Düzeltme gereği yerine konuya değinmeyi uygun görmüştüm, şimdi düzelteyim. Kitaplarını da okuduğuna göre Nişantaşı’nın Orhan Pamuk’un romanlarında yeri olduğunu biliyorsundur. Bildiğimiz medyanın kültürel gelişimimize katkısını gösterebilmek için Posta gazetesinden örnek verdim. Özellikle araştırmaya gerek yok, birinci sayfadan gerekli bilgi sahibi olunabilir anlamındaydı bu ve daha da önemlisi bir ironiydi. Bu bağlamda Orhan Pamuk’un Türk dili ve kültürüne katkılarını da konuşmamız gerekebilir. Yukarıdaki açıklamalarım çerçevesinde bir Türk oğlu Türk olduğunu söylediğin Orhan Pamuk’un hangi aydın tiplemesine uyduğunu diğer üyelerimiz de söylemesi gerekiyor. Aldığı ödül ve öncesinde bunca vatanseverimizin kendisine yaptığı eleştirilerin hepsi haksız ve yanlış mıdır?

Osman, üyelerimizin tepkilerini değerlendirip kendi görüşlerimizi sunduğumuz bu ortamda söylediğin başlığa yazımda değinmememin nedeni; beni ana sorundan uzaklaştırmasından ve ortamın ağırlığını kaybetmesine neden olabileceğinden çekinmemdi. Madem ki bu konuyu açtın; evet haklısın, böyle bir başlığa gerek yoktu. Burada gözden kaçırmamamız gereken şey; birbirimizle yazışırken, ayrıca diğer katılımcılarla da görüş ve bilgilerimizi paylaştığımızdır.

Yazım hatalarımı her seferinde bana söyleyebilirsin Osman, bundan çok mutlu olurum. Senin de yazılarında bundan sonra yazım kurallarına dikkat edecek olman beni çok mutlu etmiştir, teşekkür ederim. Yazımda kullandığım “Yabancı sözcük ve kültür” ilişkisi ile ilgili örnek oluşturabilecek sözcükleri de açıklarsan daha mutlu olacağım Osmancığım. Sana hak veriyorum, kültür ayrıca asaleten yaşanır ve buna dünya üzerinde en iyi örneği Türk Milleti oluşturur.

Yazımı bitirirken; Moldavya ve Ukrayna’da ortak melodilerimizle duygulandığımız Gagavuzlar’ı, en son Stalin döneminde ezilmiş ve sürülmüş Kırım Karayları’nı, Finlandiya’daki köylerine ay yıldızlı bayrağımızı göndere çeken Finli kardeşlerimizi, Atilla’nın torunları olmakla övünen Macaristan’daki kardeşlerimizi saygıyla anmayı kendime bir görev ve borç olarak gördüğümü de söylemek istiyorum.

Bu saygınlık ve samimiyet çerçevesinde herkesle tartışma ve paylaşmaya varım.

Saygılarımla.
Kullanıcı avatarı
Cevdet Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 99
Kayıt: Cum Kas 18, 2005 7:33 pm
Konum: Trabzon

Mesajgönderen İlkay Durgun » Pzr Eki 15, 2006 1:00 pm

İfade özgürlüğü ; söyleyeceklerini hiç kimsenin dikte etmesine izin vermeden,bağımsız,özgürce,kimseye eyvallahı olmadan,bedel ödemeyi göze alarak,abi, dayı,bulunduğun sosyal çevre,kişisel çıkar gözetmeden ,söylemektir.

Yoksa, bunu herhangi bir kanun maddesi ile koruyarak, ifade özgürlüğünü sağlayamazsın.Yada,egemen sınıfların_ siyasal,sanatsal,sosyal vb._ icazetini alarak ağzına geleni söyleme, "sözün namusunu" taşımadan sağlayamazsın.

Şimdi, bu ülkenin soyulan milyar dolarları hakkında tek bir laf söylemeyeceksen,bu Aydın Doğan'ların,Dinç Bilgin'lerinin Mosad,Cia,uluslararası şirketler ve vakıflarla olan ilişkileri hakında, tek bir laf söylemeyeceksen,vahşi kapitalist düzen hakkında, tek bir laf söylemeyeceksen,İsrail'in Filistin'de ,Lübnan'da yaptığı insanlık suçları,bu topraklardaki işgali hakkında, tek bir laf söylemeyeceksen,Irak'ın işgali, oradaki insanlık suçları,o toprakların kardeş kavgasına sürüklenmesi hakında, tek satır şey yazmayacaksan, ifade özgürlüğün olsa ne olur?...

Sen, ifade etmiyorsun...

Bu ülkede,yirmimilyon insan açlık sınırında yaşıyor.Bu ülkede, sosyal güvenliği olmayan,işi olmayan, milyonlarca insan yaşıyor.Bunlar hakkında, tek bir kelam yazmayacak,söylemeyeceksen, ifade özgürlüğünü ne yapacaksın?...

Bu ülkede,sağ siyaset,mafya,ticaret,medya üzerinden, bir soygun düzeni yürüyor.Bunun hakkında, tek bir kelam söylemeyecek,yazmayacaksan ,ifade özgürlüğünü ne yapacaksın?...

Bu ülkede, uluslararası şirketler,vakıflar hertürlü sömürüyü,yönlendirmeyi,bu topraklarda ayrılığın dili ile konuşmayı_ laik diyerek,siyasal islam diyerek,kürt,türk diyerek,alevi,sünni diyerek_ körüklerken,sen tek bir kelam yazmayacak,söylemeyeceksen,ifade özgürlüğünü ne yapacaksın?...

Bunları çoğaltamak mümkün...

Ben söyleyeyim şimdi, bunların neden ifade özgürlüğü istediğini.Durup dururken,tamda adın, NOBEL için anılmaya başlamışken,kitapların Amerika'da,Avrupa'da basılmaya hazırlanırken,Ermeni,Yahudi lobilerine şirin gözükmek_ Çünki,bu lobiler dünya edebiyat ,sanat ve yayınevi dünyasında etkinler_ için " Türkler,birmilyon Ermeniyi,otuzbin kürtü öldürmüşlerdir." diyeceksin.Bunu, kendi ülkende de değil, yabancı basın mensuplarına, onların ülkesindeyken diyeceksin.

Bu ,tarihten,bilimden"sözün namusundan" uzak değerlendirmeni ifade özgürlüğü adı altında kutsamamızı da bekleyecek,sana açılan davadan dolayıda "madur yazar" olarak dünya edebeyiyat ! çevrelerinde ünlenecek, kitapların bir daha baskı yapacaklar.

Evet Orhan Pamuk,ifade özgürlüğü tanımı senin için çok lazımdır.Para ve kişisel hırsların için,bu toprakların insanlarını,hiç bir vicdan muhasebesi yapmaya gerek duymadan,dünyanın,soykırımı icat eden ülkelerinin,yazarlarının,siyasetçilerinin önünde bu halkı satacaksın.

Bu ödül sana,ailene kutlu olsun Orhan Pamuk.Kızın, babası ile övünsün.Daha küçük kızın, yarın büyüdüğünde babasının bu ödülü almak için neler yaptığını da anlar umarım.Babasının edebi bir hırsız olduğunu öğrendiğinde umarım canı fazla acımaz,bu toprakların diğer çocukları kadar.

"beyaz kale" adlı kitabında, bir ispanyol yazarının "pedronun günlüğü" adlı eserinden birebir,kelimesi kelimesine, hırsızlama yapmış bir yazar, bu gün "NOBEL EDEBİYAT" ödülünü almıştır.Dünya edebiyat camiyasına! kutlu olsun.

Bu ödül, sana kutlu olsun Orhan Pamuk.
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Sami Ayan » Pzr Eki 15, 2006 1:38 pm

Nobel ödülünü kimin hak edip etmediğinden ziyade bu konuda biraz farklı bir anlayışa sahibim.

Oldum olası bir kurulun birilerini sıralaması olayını anlamakta zorluk çekmişimdir. Mesela Oscar ya da bizdeki Antalya Film festivali gibi organizasyonlarda ödül anlan filmler tüm insanlığı tatmin edecek filmler midir? Ödüllendirecek jürinin dercelendirme hakkı nerden doğuyor. Aynı şey Nobel için de geçerli. Nobel değerlendirme heyeti ödüllendirdi diye bir bilim adamını, bir edebiyatçıyı tepemize mi çıkaracağız. Ona ayrıca ve çok özel bir ilgi mi besleyeceğiz? Kendi kendilerine ve özellikle oluşturdukları bir prestije prestij etmek durumundamıyız.

Ben Nobel'i tanımıyorum arkadaş. Kimi ödüllendirdiği de umurumda değil. Ben halkı gibi konuşan, halkı gibi yaşayan, halkı gibi dert çeken, ay başını getiremeyen, otobüse binen, kahvede sohbet eden aydın arıyorum arkadaş. Yoksa fildişi kulesinde oturup akıl veren, ahkam kesen ve bilmediği sorunlardan utanmadan, başka toplumların sorunlarını tartışan aydını ne yapayım? Olur mu efendim ödüllü yazardır o. Nobel almış, onu almış bunu almış vs. bana ne. Bana ve milletime ne kardeşim.

Orhan Pamuk olayına gelirsek, hazrete yöneltilen eleştirilerde aydın tiplemesine ilişkin bir nokta yok. Sözde aydın ve yazar takımı eleştirirken şu psikolojide bence. "Vay be yalaka herif işi kıvırdı ödülü kaptı. Biz de uyuyoruz burda. Ama haketmiyordu. 1 milyon Ermeni öldürüldü dedi diye bir takım lobilerin de desteğini alarak ödülü aldı.

Tamam ödül önemli bir ödül, Türkiyeye gelmesinden gurur duyuyoruz ama Orhan Pamuk'a verilmemeliydi." Yani biraz ona verildiği için kıskançlık var gibi. Halbuki Nobel ödülü alsan ne olur almasan ne olur. dünyada kaç tane aç insana ilaç oldun? Kaç eğitimsizin derdini dile getirdin. Hayatında hep ezilmişin yanında mı oldun yoksa menfaatının gereklerini mi yerine getirdin? Önemli olan bu.

Aydın olmak ödülle lafla olmuyor. Halk aydınını tanır bilir. Nobele mobele itibar etmez. Nobelin kendisi kobel. Soysuzlardan ödül alıp gururlanmanın alemi ne? Alsın Nobellerini kobellerini başlarına çalsınlar. Bizi bulaştırmasınlar.

Bir gün tek bir kişinin dahi Nobeli ve ardındaki zihniyeti tanımadığı bir Türkiye vücuda gelirse en büyük ödüldür benim için.

Bu arada Cevdet abi " aydın; içinde yaşadığı toplumu çok iyi tanıyan, onun bir parçası olduğu için gelişimine önderlik eden, kültürel değerlerini koruyan, milletinin mutluluğu ve başarısı için çalışmayı kendisine ilke edinen, eylemleri halkına rağmen değil, halkına doğru olan kişidir. Değil mi? Bu bağlamda Milli ruh ve irade ile kurulan devletimizin kültürel gelişimi doğal olarak aydınlarımızın ellerine teslim edilmelidir ve edilmiştir. Peki sonuç ne olmuştur? Ne yazık ki tüm sorunlarımızın temelini oluşturan bir ihanetle karşı karşıya kaldık, aydın ihaneti ile. Dünyanın başka hiçbir yerinde devleti ve milletinden bu kadar nefret eden, bulduğu her fırsatta onlara zarar vermekten mutlu olan, kendi kültürel değerlerini küçümseyen, sömürgeci elit güç odaklarının maşası olmuş bir sahte aydın topluluğu yoktur." Şeklinde ifade ettiğin aydın yaklaşımını aynen benimsediğimi ifade etmek isterim.
Kullanıcı avatarı
Sami Ayan
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 724
Kayıt: Çrş Eyl 21, 2005 11:09 pm
Konum: Çaykara-Şahinkaya

NİHAT GENÇ'E KULAK VERELİM

Mesajgönderen Özgür Hasan Altuncu » Pzr Eki 15, 2006 2:17 pm

Kullanıcı avatarı
Özgür Hasan Altuncu
Bölum yetkilisi
Bölum yetkilisi
 
Mesajlar: 87
Kayıt: Pzt Ağu 28, 2006 6:15 pm
Konum: İstanbul

Mesajgönderen Sami Ayan » Pzr Eki 15, 2006 9:24 pm

Hasancığım linkler için teşekkürler. Kitabın ortasından konuşmuş gene Nihat ağabey. İşte halkın aydını ve öbür tarafta maymunlar...
Kullanıcı avatarı
Sami Ayan
Site Yönetim
Site Yönetim
 
Mesajlar: 724
Kayıt: Çrş Eyl 21, 2005 11:09 pm
Konum: Çaykara-Şahinkaya

Mesajgönderen Yusuf Uysal » Pzt Eki 16, 2006 10:01 am

hasan tesekkurler en guzel cevap bu belkıde....
Kullanıcı avatarı
Yusuf Uysal
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 112
Kayıt: Cmt Mar 04, 2006 4:06 pm
Konum: istanbul

Sonraki

Dön ARŞİV

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir

cron