Üyelerimizin yazdığı şiirleri bu bölümde toplayalım mı? Ne duruyorsunuz!.. Kaleme sarılma zamanı gelmiştir...
Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Adnan Ayaz
gönderen Fatma Ozbilgi » Cmt May 13, 2006 1:53 pm
SENSİZLİK SONRASI
Bir yağmurdur gözlerin,
Her akşam yağar penceremde,
Süzülür yüreğimin camlarından,
Şehrin gecelerine akşamlarına,
Sensizlik sonrası...
Bir şiir olursun bir şarkı,
Hicran hicran yayılır boşluğa,
Hicap eder bakamam gözlerine,
Gözlerin kaçar gecenin rengine,
sensizlik sonrası...
Hangi kaldırımda yürüsem,
Hangi sokağa dönsem,
Hangi yöne yüzümü çevirsem,
Bir yağmur kaplar şehri,
Sensizlik sonrası...
Ayak sesleri çekilince sokaklardan,
Yıldızlar Ayla bakışırken,
Düşünce, çelme takınca ayağa,
Ayaklanınca yıldızlar,
Bir yağmur ıslatır,
Başıboş kaldırımları,
Sessizlik sonrası
-

Fatma Ozbilgi
- Site Yönetim

-
- Mesajlar: 5100
- Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
- Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya
-
gönderen Fatma Ozbilgi » Cmt May 13, 2006 1:55 pm
Bir zamanlar seni bir uçurumun kıyısından tuttuğumu ve kurtardığımı söylerdin. Buna karşılık, ne söyleyeceğini bilemeyen bir insanın, sol yanı şenlenen kadın rolünü oynuyordum. Yaşadıklarından inatla ders almaya çalışan, her şeye rağmen sevgiye olan inancını yitirmemiş, kıyısından deli, ucundan çocuk, gözleri denize girince yeşile çalan küçük bir kadının tatlı tesellisiydi belki de güzel sözler duymak. Seni gerçekten de kurtardığıma inandırmıştın beni.
susuyorsun...devam et...
Her güzel başlayan aşklar gibi şendik, heyecanlıydık, beklemedeydik..Görüşebileceğimiz zamanların ayarlamalarında, duvarlara çentik atan mahkumlar gibiydik. Korkularını ilk yenen sen oldun, sen akıttın dudaklarından “seni çok seviyorum” kelimelerini. Bense yaşadıklarını ve hatalarını tekrarlamak istemeyen ama yine de konuşmak için çıldırasıya tetik de duran telaşlı bir yürektim. Her şeye rağmen fazla bekletmedim seni. Bir gün..beklediğim ama hiç ummadığım bir anda sana boşaldı dudaklarım; seni seviyorum, diye...
susuyorsun...devam et...
Yazdığın kelimeleri bırak, adresime düşen yüz binlerce cümleden hiç birine sığdıramadın beni Yazdığın her satırda bir nehir gibi aktım bilinmezliğine. Başka bir şehirden gökyüzüne gönderdiğin sıcacık kelimeler benim şehrimin denizine düşüyordu ve ben her harfi tek tek çıkartırken derinlerden, parmaklarıma denizin değil yüreğinin mavisi bulaşıyordu. Bütün şiirlerini itinayla saklıyordum ve her aşk’da olası olan bir bitiş ertesinde kullanmak üzere, mahkeme tutanaklarına şiirlerini şahit olarak yazdırabileceğimi biliyordum. Çünkü şiirlerin çığlık çığlığa konuşuyorlardı ve ben senin yokluğunla şiirlerinle dertleşiyordum.
susuyorsun...devam et...
Herkes seni soruyordu, selamını veriyordu, iletemiyordum. Hep böyle mi çalıyordu sevdanın çanları, farklı olduğumu düşündüğün bana bile geçmişimde bıraktığım yaralı sevdalarımı anımsatıyordun. Her şeye rağmen hiçbir kötü sözü yakıştıramadım sana. Giderek çoğalan kırgınlıklarımı itinayla kapatmaya çalıştım. Bir güzel sözün yeterdi belki, bekletirdi, sesimi bile duymadın. Merak edilmeyen bir yürek kaç zaman tutunabilir anıların güler yüzüne..? Tutundum, çırpındım düşmemek için, uçurumun kıyısında bana uzanan elin yoktu, düştüm..
susuyorsun...devam et...
Bize ait bir çok düşü sen yaratmıştın ve sen yok ettin yine. Yaşadığım ve yaşattığım hiçbir şey için pişman değilim. Hatta bir de teşekkürüm var sana, kendimi en güzel sevilen kadın gibi hissettirdiğin için. Adı üstünde bir bekleyişti yaşadığım, belki bu da bir düştü, uyandım, baktım ki yoksun, seni düşlerinde bıraktım.
susuyorsun...devam et...
Bir aşk’a kaç aşk sığar diye soruyor bir şair, ben aşkıma tek aşk sığdırmıştım oysa, bilmeden ismimin bile unutulduğunu. Sorulması gereken sorular tedavülden kalktı, ki zaten cevapları da sana aitti.
Sana değil, seninle bir ömrün düşünü kuran kendime yakıştıramadım “hoşça kal” kelimesini. Ama sen, bedeni dar gelse de, almadan fikrimi, elbisesini diktin vedanın. Bana sadece ortada kalmamak için giymek ve gitmek düştü. Ama gitmek değil ki öfkeyle, kırgınlıklarla, acıyla..
kendi özgürlüğüm için bağışladım seni. Yine de, her şeye rağmen merak etmiyor da değilim; içindeki hangi sen gerçekte sevdi beni..?, hangi sen haykırdı gökyüzüne, sen bende ömürlük olmalısın diye..? ve hangi sen bu kadar kayıtsız kalabildi yüreğini konuşturan bir kadının yüreğine..?
susuyorsun...devam et...
susuyorsun....artık konuşma...
-

Fatma Ozbilgi
- Site Yönetim

-
- Mesajlar: 5100
- Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
- Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya
-
gönderen Fatma Ozbilgi » Cmt May 13, 2006 1:56 pm
Günlerden bir gün, evrenin bir noktasında, küçük bir
tırtıl gözlerini hayata açmış. Doğal içgüdüleri ile hemen beslenmeye
başlamış. Ne bulursa yemiş. Bir süre sonra, yeterince büyüdüğünde,
kendine güvenli bir yer bulup, bir koza örmeye başlamış. Bu kozanın
içinde geçirdiği uzunca bir sürenin sonunda da, rengarenk kanatlı bir
kelebek olup çıkmış.
Minik kelebek, uçabiliyor olmanın da verdiği mutlulukla uçmaya
başlamış. Dağlar tepeler aşmış, ormanın her yerini dolaşmış. Derken bir
vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulunduğu bir vadiye. Etrafına şaşkın
şaşkın bakarken, vadinin öbür ucunda bir papatya görmüş. Bir anda
afallamış. Ne düşüneceğini, ne yapacağını bilememiş. içinden "Ne muhteşem
bir çiçek" diye geçirmiş. Ve vakit kaybetmeden yüzlerce renkli, hoş
kokulu çiçeğin üzerinden geçip doğruca onun yanında almış soluğu.
"Merhaba" demiş papatyaya, "sizi uzaktan gördüm ve yanınıza gelmek
istedim.". Nazlı papatya şöyle bir bakmış konuğuna ve "Merhaba" demiş,
"ben de yalnızlıktan sıkılmıştım zaten." Ve konuşmaya başlamışlar. Kelebek
ona hayat hikayesini, nerede dünyaya geldiğini, geçtiği ormanı,
tepeleri anlatmış.
Papatya da ona kendinden bahsetmiş. Birbirlerinden gerçekten
hoşlanmışlar.
Kelebek bütün zamanını papatyayla geçirmiş. Gece olunca beraber
yıldızları ve ateş böceklerinin danslarını seyretmişler. Gündüz olunca
kelebek, kanatlarıyla papatyayı güneşin yakıcı ışınlarından korumuş.
Minik kelebek papatyayı çok sevmiş. O kadar çok sevmiş ki, bir türlü onun
yanından ayrılamamış. Papatyanın da onu sevip sevmediğini merak
ediyormuş. Ama cesaret edip de bunu papatyaya söyleyememiş bir türlü. Onu
kırmaktan, incitmekten, bu yüzden kaybetmekten korkmuş. Papatya da
kelebeği çok sevmiş ama o da bir türlü söyleyememiş sevgisini.
Duygularının karşılığının olmayacağından, bu yüzden kelebeği kaybedeceğinden
korkmuş. Böylece iki sevgili yan yana ama sevgilerini paylaşmadan sürekli
sohbet etmişler.
Böylece saatler saatleri kovalamış. Günler geçip de, kelebek artık
zamanı kalmadığını, gücünün tükendiğini anlayınca, papatyaya dönmüş ve;
"Üzgünüm ama senden ayrılmam gerekecek" demiş. Papatya buna bir anlam
verememiş. "Neden" demiş. "Yoksa benim yanımda mutsuz musun?". "Hayır"
demiş kelebek.
"Bilakis, sen benim hayatıma anlam kattın. Fakat biz kelebeklerin
ömrü sadece üç gündür. Ve ben de ömrümü tamamladım. Artık kelebeklerin
hiç ölmediği bir yere gitmeliyim."
Papatya bu duruma çok üzülmüş ama yapacak bir şey yokmuş zaten.
Kelebek artık hiç gücünün kalmadığını, daha fazla tutunamayacağını fark
ettiğinde,son bir gayretle papatyaya "Sevi seviyorum" diyebilmiş ancak.
Papatya donakalmış. Sadece "Bende..." diyebilmiş kelebeğin arkasından.
Ardından da gözyaşlarına boğulmuş.
İçinden "Keşke onun da beni sevdiğini bilseydim.
Keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim." diye geçirmiş.
Papatya, sevdiğinin onu sevdiğini bilmeden geçirdiği günlerin
acısına dayanamamış. Bir süre sonra yaprakları önce solmuş, sonra da
dökülmeye başlamış. Her düşen yaprakta papatya, "seviyormuş" diye
geçirmiş içinden.işte o günden beri, bunu bilen aşıklar,
sevgililerine soramadıklarını hep papatyalara sormuş:
"Seviyor mu, sevmiyor mu?"...
-

Fatma Ozbilgi
- Site Yönetim

-
- Mesajlar: 5100
- Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
- Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya
-
gönderen Fatma Ozbilgi » Cmt May 13, 2006 1:58 pm
KADIN VE GÖZYAŞI
Küçük bir erkek çocuk, annesine sordu: "Niçin ağlıyorsun?" "Çünkü ben kadınım." Diye cevapladı annesi."Anlamadım!" dedi çocuk. Annesi, çocuğu kucaklayıp "Hiç bir zaman anlayamayacaksın!" dedi. Babasına "Baba, annem niçin ağlıyor?" diye sordu. Babanın cevabı: "Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır" oldu.
Küçük çocuk büyüdü, yetişkin adam oldu, halâ kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah'a sordu.
"Allahım!" dedi: "Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?"Allah:"Ben kadınları özel yarattım! Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar, doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim.
Başkalarının kuvvetinin kalmadığında; devam edecek azmi, ailesinin hastalığında; yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim.Her türlü şart altında, hatta kendilerini çok kötü incitseler de, çocuklarını sevmek duygusallığını verdim. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor.
Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim. Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim.
Tek zayıflık olarak kadınlara bir gözyaşı verdim...
Tamamen kendilerinin sahip oldukları, ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere. İnsanlık için bir gözyaşı..." diye cevapladı...
Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne de kendini ne şekilde taşıdığıdır.
Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır.

-

Fatma Ozbilgi
- Site Yönetim

-
- Mesajlar: 5100
- Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
- Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya
-
gönderen Fatma Ozbilgi » Cmt May 13, 2006 2:00 pm
SEVERSEM AŞK HARAM OLSUN
Koşturdum yıllarca senin peşinden,
Kalmadı çektiğim aşkın elinden,
Boşalan kadehim dolmaz yeniden,
Bir daha seversem aşk haram olsun.
Bir dünya kurmuşdum aşktan ,ümitten,
Delice bir tutku bekledim hep senden,
Bir kırık kalp kaldı şimdi sevginden,
Bir daha seversem aşk haram olsun.
Gelirsem peşinden yazıklar olsun,
Anarsam ismini dilim tutulsun,
Maziye kömüldün haberin olsun,
Bir daha seversem aşk haram olsun...
-

Fatma Ozbilgi
- Site Yönetim

-
- Mesajlar: 5100
- Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
- Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya
-
gönderen Fatma Ozbilgi » Cmt May 13, 2006 2:03 pm
MECNUN GİBİDİR...
Gözlerim aldanmış yalancı aşklara.
Dağ gibi yüreğim vurgun yeridir.
Mahşere kadarmış akan damlalar,
Güneşi unutan yeşilim,bahar rengidir.
Yardan ayrı kalan güz bahcemde,
İlk açan çiçek,son nefes gibidir.
Yalnızlık ıslatmış ürkek ruhumu,
Uçurumdan düşen resim gibidir.
Yanmasın yandırdan ateş gibi,
Ölmeye bir çare susuz hayat gibidir.
Yaratan yazmış aşkı,ayrılığı,
Yaşayıp da unutamayan Mecnun gibidir.
-

Fatma Ozbilgi
- Site Yönetim

-
- Mesajlar: 5100
- Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
- Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya
-
gönderen Fatma Ozbilgi » Cmt May 13, 2006 2:06 pm
Yalnızlık bile,
Sensizliğimden bunalmış!
Gözyaşlarım,
Sensiz çığlıklarımda gizli.
Yüreğimdeki boşluğun,
Dipsiz kuyular gibi,
Ne yapsam dolmuyor.
Gözlerimde bir karanlık.
Yıldızsız gecelerden,
Daha koyu ve ürkütücü.
Tüm duygularım kasp edelip,
İnsafsızca kundaklanmış yüreğim.
Alevler kaplamış her yanını ,
Bir yangının tam ortasında.
Ey kahve gözlüm,gel bir an önce!
Son ver , çektiğim bu işkenceye...
-

Fatma Ozbilgi
- Site Yönetim

-
- Mesajlar: 5100
- Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
- Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya
-
gönderen Fatma Ozbilgi » Cmt May 13, 2006 2:07 pm
SEVDE GÖR...
Ağladığım geceleri,say da gör,
Yalnızlığı kalbimdeki AY'da gör.
Hasretimi figanımı duy da gör,
Adımız yazılı,gör yeminlerde.
Neylerde duyulan ezgimiz yanık,
Davacı sevdadır,kalbimiz sanık,
Aşkıma,sevgime tüm cihan tanık,
Namımız kazılı,gör yeminlerde.
Nefesim tükense,adındır duam,
Ebetten ezele aşkındır sevdam.
Sevdalı çalınır elimde evram,
Nefesimiz tükenmez,ümittir aşkım.
Hal olmuş kahırlar içimde şaşkın,
Acılar bendinde,özlemin taşkın.
Nar gülü dizili.gör yeminlerde,
Aşkını aşkıma sor yeminlerde.
-

Fatma Ozbilgi
- Site Yönetim

-
- Mesajlar: 5100
- Kayıt: Pzr Eyl 04, 2005 6:06 pm
- Konum: Fransa/ Lille/Ankara/ Caykara Sahinkaya
-
Dön ŞAİRLERİMİZ VE ŞİİRLERİ
Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir