gönderen Köksal Ağaoğlu » Pzt Ara 26, 2005 10:18 pm
“Ülkemin kuzeyinde ,Rusyanın güneyinde, Trabzon’un doğusunda, Rize’nin batısında, dairenin lojmanının ikinci katında ve balkonda : ben burada, Nazım Rusya’da Ülkemizi düşünüyoruz. Ha bir de Orhan Veli gözleri kapalı İstanbul’u düşünüyor.. Yalnızız.. Zaman yalnız, düşüncelerimizle bizler yalnız .. Üşüyoruz ülkemizin haline baktıkça, içeri girsem mi girmesem mi diyorum. Ama Karadeniz’in azgın dalgaları tereddüdümü gidererek bırakmıyor beni. İçimdeki umutları dalgalandırıyor… Ülkem adına kurduğum hayallerle içim yanıyor. Üşümem geçiyor. Umutlarım içimi ısıtıyor. Anlıyorum ki, aslında beni üşüten soğuk hava değil; insanlardaki soğuk ilişkiler, umutsuzluk, ufuksuzluktur beni üşüten. Yalnızlıktır beni zaman zaman üşüten. Koyverdim kendimi ülkemin geleceğine içimi yakarcasına ısıtarak..Mutluydum soğuk havada içim yanarken.. Dalgalar dalga geçmiyordu hayallerimle. Aksine ritim tutmuşlardı benim hayallerime. Dalgalar dalgalandıkça ben dalgalandım , ben hayallerimle dalgalandıkça, dalgalar hırçınlaştı daha büyüyebilmek için.. Dalgalar büyüdükçe hayallerim büyüdü, hayallerim büyüdükçe dalgalar büyüdü. Gönlüm aldı başını yürüdü. Dalgalara gömüldü bir daha ayrılmamacasıca dalgalanarak dalgalarla. Gönlüm dalga, dalgalar gönlüm olmuştu…Ülkemle gönlüm dolmuştu, gönlüm ülkeme dolmuştu…İlk kez böyle mutlu olmuştum . Ülkemle sarmaş dolaş sarhoştum… Ülkemin ayyaşıydım bir zamanlar...”
Sevgi ve selamlarımla
Tezzoğlu hoş geldin.