21.02.2009 Cumaartesi günü Görnek'e çıkma niyetiyle dostlarım Muhammet Ali YILMAZ, İlker ÖZER, Mehmet ÖZBİLGİ, Ahmet UYSAL ve ben Murat ÇINAR, Çaykaradan hareket ettik. Hopşera köyü üzerinden Kaskarobağlo'da (Lahurt) bir gece konaklayıp, sabah Görnek'e ulaşmak için yola çıkacaktık. Dağ evine vardıktan sonra Hopşera, Kadahor ve Çaykara'dan gelen dostlarla ondört kişi olmuştuk. Ortam daha da keyifli bir hal almıştı. Devamını fotoğraflar anlatsın...

Kar yağışı başlamıştı. Aracımızı park ettik ve konaklıyacağımız eve doğru yürüdük.
01.01.2009 da aynı yerde fotoğraf çekilmiştik, o dönemde yetmiş cm olan kar yüksekliğinden
geriye beş cm de kalmamıştı.

Geldiğimiz ev bildik bir evdi. Hopşera Köyünden av merakı olan dostlarımızın çabalarıyla
muhafazalı bir hale getirilmişti. Hemen sobayı yakmak için kolları sıvadık.

Evin paragami kısmına dokunulmamıştı.
Her bir yanı tarih kokuyordu.

Gaz lambası hayata anca bu kadar dayanabilmişti.
Ama hala asaleti üzerindeydi.

Dostum Muhammet Ali’nin espireleri ardı ardına gelince sobayı yakmayı unuttuk

Lapa lapa yağan kara daha fazla dayanamadık ve dışarıya çıkıp karın altında,
ıslana kadar horon oynadık.



Kar hızla yağıyordu. Dayanamadık etrafta bir gezinti için dışarı çıktık.







Gideceğimiz evde ocak olacağını düşünerek bolca patates aldık yanımıza, Közde pişirip
peynirle yiyecektik. Ocak olmayınca tencereye doldurup attık sobanın üzerine. Karanlık
çökmüştü. Pencereden süzülen ışığı görünce dışarıya çıktık. Dört kişinin geldiğini gördük.
Avcı ekibi gelmişti. Kazan sayımız dokuza yükselmişti.





Maçın ardından Sabri UYGUN'da kendini dağlara vurdu ve
soluğu yanımızda aldı.

Patatesler haşlanmıştı. Dostların kumanyası ağır bastı. Sohbet devam ederken tavuklar
da kızarıyordu.


Sadece soğan ve bol maydanoz dan yapılmakta olan salata dikkatimi çekmişti.

Kimimiz ayakta, kimimiz oturarak, sohbet ve gülme nin bol olduğu bir ortamda yemek yendi.


Tavuğun ardından patatesle peynire kimse yok diyemedi.
Kar yağışı şiddetini artırmıştı. Yemeğin ardında Çaykara dan üç kişilik bir ekip daha gelmişti.
ilk etapta beş kişi çıkmış olduğumuz dağ evinde, ilerleyen saatlerde mevcudumuz
ondört olmuştu.
1- Hayrettin KIRANDİ (Çaykara)
2- Mehmet ÇAMUR (Hopşera)
3- Bahattin YAZICI (Hopşera)
4- İbrahim YILMAZ (Kadahor)
5- Yaşar YILMAZ (Kadahor)
6- Serhat KARAĞLU (Kadahor)
7- İsmail UYSAL (Şahinkaya)
8- Yakup UYSAL (Şahinkaya)
9- Ahmet UYSAL (Şahinkaya)
10- Sabri UYGUN (Şahinkaya)
11- Muhammet Ali YILMAZ (Şahinkaya)
12- Mehmet ÖZBİLGİ (Şahinkaya)
13- ilker ÖZER (Şahinkaya)
14- Murat ÇINAR (Şahinkaya[/center]
Saat 02.00 gibiydi kar yolları kapatmıştı. Ortam ve sohbetten herkes çok keyif almasına
rağmen gitmesi gerekenler tehlikeli de olsa yola girdiler. Ondört kişiden kala kala ilk
çıktığımız beş kişi kalmıştık.

04.00 e kadar sohbetin ardından bir kaç saat uyuduktan sonra kalktık.
Suyumuz azalmıştı. Yüzümüzü karla ovalayarak yıkadık.

Kahvaltı hazırlanırken, dışarıya çıkıp etrafıma baktığımda uzun uzun manzarayı seyrettim.
Baktığım her yanım portre gibiydi. Görebildiklerimi karelemeye çalıştım.


Sabah ilk uyanan M.Ali'ydi sobayı yakıp kahvaltı sofrasınıda hazırladı. Dersunuz
o hersile bakayu bana pencereden


Kahvaltıda çukulata kutusunu elinden düşürmedi








Dostlar hüzünlü bakışlarla seyretti ortalığı

Ortalık Muhammet Ali YILMAZ'ın kaval nağmeleriyle yankılanıyordu. Gizlice çekim yaparken
İlker ÖZER (Özer Dijital) dostuma yakalandığım an.
Manzaranın terasındaydık sanki, hiç inmek istemiyorduk. Neyazık ki ayrılık vakti gelmişti. Toparlanarak, yürüyüş hazırlıklarına başladık. Dışarıya çıktığımızda Muhammet Ali YILMAZ kavalıyla yine mest etti bizi Muhammet Ali YILMAZ'ın, "Sonbahar" ve "Oralı değil" parçalarına klip çekimlerimiz de hayli neşeli geçti
Kar seviyesi ve yürürken batması, yol almamızı zorlaştırıyordu. Amacımıza ulaşamamıştık, Görneğe intikal etme planımızı bir başka organizasyona erteleyip, dönüş için yola girdik. Devamını fotoğraflar anlatsın...

Manzaranın terasındaydık yakıştırmamın, yerinde bir benzetme olduğunu fotoğraflar belgeliyordu.





Kapıya kilidi vurduk ve saf düzeninde yola girdik.

Geri kaldım. Bu güzel anı ölümsüzleştirmem gerekiyordu.

Ben üstteki fotoğrafı çekerken. İlker ÖZER dostumun objektifine takıldığım an.


Sık sık geriye dönüp bakıyorduk. Dudak ısırtan güzelliği terk etmek zor geliyordu.

İniş boyunca farklı farklı mevkilerde fotoğraflar çekildik.







Bitki örtüsü sıklaşmıştı. Ormanın derinlerindeydik (Dumbul mevkii, ayılarıyla meşhur bir yer)



M.Ali YILMAZ'ın "Sonbahar" parçasına kilip çekilirken, objektifime takılan değişik bir kare.

Kilip çekilmişti


Büyük bir kayanın dibinden,
hayata gözlerini açan bir çam fidanı.

Ormanın içinden inerken ki kareler.





Yola inmiştik. O rahatlıkla sohbet daha da keyifli hal almıştı.
Sohbetle beraber manzara kareleniyordu.







Hayata diremeye çalışan bir kaç ev fotoğrafı paylaşmak istedim sizinle.



Çaykara görünmüştü. Farklı farklı yerlerden objektife takılanlar.



Çaykara manzaraları



İlgi ve merak duyanlar için, Çaykaraspor'umuzun futbol sahası.


Çaykara'ya inmek üzereydik, Saffet GÜVERCİN abiyle keyifli bir sohbetin ardından yürüyüşümüzü, kareleyerek sonlandırdık.
Bir başka organizasyonda görüşemek ümidiyle, kalın sağlıcakla...
Bu vesileyle sevgili İlker ÖZER (ÖZER DİJİTAL) dostuma; misafir perverliği, cana yakınlığı ve katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum.
Alıntı : Organizasyon wWw.ForumCaykara.Com