YENİ BİR SAYFA İLE DÖNECEĞİM DEDİM VE DE DÖNDÜM!!!!

Üyelerimizin yazdığı şiirleri bu bölümde toplayalım mı? Ne duruyorsunuz!.. Kaleme sarılma zamanı gelmiştir...

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Adnan Ayaz

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 8:26 pm

fıkra


STALİN TAVUĞU

Stalin en sadist cinayetlerini planladığı çalışma odasına yakın dostlarını toplamış sohbet ediyordu. Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu. Kafalar iyice dumanlanmıştı. Stalin kan çanağına dönmüş gözlerini etrafında dalkavukluk yarışına girmiş adamlarına çevirerek sordu:
- Saçını ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış dostlarım... Söyleyin bakalım halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalıdır?

Her dumanlı kafadan bir ses çıktı. Kimisi adaletten, haktan söz etti... Kimisi demokrasiden... Kimisi sürgünden, sehpadan, hapisten...
Kitlesel cinayetlerin deha çapındaki katili Stalin, beğenmedi adamlarının izahatlarını...

Bir kadeh daha votka çekerek şöyle dedi:

- Yönetimi eline geçiren hükümdar en yücedir! Halkın karşınızda başeğip durması için ne yapmanız gerektiğini durun da şu beyinsiz kafalarınıza çivi gibi çakayım...

Hemen hizmetçileri çağırıp emretti.

- Çabuk bana bir tavuk getirin...

Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları... Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının gözleri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya tavuğun. Bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverdi, lider...

- Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaşkın tavuk...

Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan dışarı canını atayım diyor, soğuktan tir tir titriyor...

Masaların altına giriyor, köşeli masa ayakları canını yakıyor... Duvar diplerine koşuyor teleksiz, tüysüz kanatları yara bere içinde kalıyor... Şömineye yaklaşıyor tüysüz derisi kavruluyor... Çaresiz, tüylerini yolan Stalin'in bacakları arasına saklanıp, sığınıyor...

O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıkarıp önüne tane tane atıveriyor yolunmuş tavuğun... Yemlenen tavuk, Stalin nereye yönelse peşinden koşuveriyor..

Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakıp, pos bıyıklarının altından gülerek şöyle diyor Stalin:
- Gördünüz mü, Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir.Tüylerini yolup al ve serbest bırak... O zaman yönetmek kolay olur...
Stalin'in sofra dostları hayretler içinde kalıp:

- Vay anasını birader, adamdaki akıla bak, diye başlarını salladılar...

Bu gerçekten olmuş mu, yoksa uydurulmuş bir öykü mü bilmem.

Ancak 'Stalin'in Tavuğu' diye bir tabir var... Bu tabire uyan nice halk, nice yönetici görmedik mi biz de şu kısacık hayatımızda...
Hele de, tüylerimiz yolundukça AKPnin bacakları arasına girip, ara sıra önümüze serpiştirdikleri yemlerin peşinden koşanlarin arttigini gördükceee> AKP nin oylarının neden arttığınıda anladınız umuyorum.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 8:29 pm

beğendiğim fıkralar



En Güçlü Kim

Padişah ile Vezir tartışmaya başlamış. Padişah, vezire, "En büyük ve en güçlü benim. Sen benim emrimdesin" demiş.Vezir, "Hayır ben büyüğüm. Ordunun başında ben savaşıyorum, sen sadece mühür basıyorsun" diye itiraz etmiş.Tartışma uzayınca Padişah'la vezir, bir çobanın yanına gitmiş ve konuya direkt girmemek için çobana sormuşlar;
-Senin koyunun mu büyük ineğin mi ?Çoban "İnek" demiş,
-Keçin mi büyük, öküzün mü ?Çoban "Öküzüm tabii ki" deyince, kilit soruyu yöneltmişler çobana;
-Söyle bakalım "Padişah mı büyük, vezir mi?"..Çoban hiç düşünmeden yanıtlamış.
-Vallahi ben bu hayvanları tanımıyorum...
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 8:53 pm

beğendiğim fıkralar



OTOBÜS BEKLİYORUM

Sıcak bir yaz günü... Necla Hanım, gıcırdayan gardırobu tamir etmesi için yakınlardaki marangoza telefon ederek evine çağırır. Genç marangoz uzun süre uğraşmasına rağmen gıcırtının kaynağını tespit edemeyince Necla’nım ek bilgi verir.
- Gardırop her zaman değil, yandaki caddeden otobüs geçtiği zamanlarda gıcırdıyor.
Bu bilgi üzerine genç marangoz gardırobun içine girer, kapısını kapatır, yandaki caddeden bir otobüsün geçmesini beklemeye başlar. Tam bu sırada, komşulardan gelen “ihbar” üzerine işyerinden fırlayan Necla’nımın kocası Hüsamettin Bey koşa koşa eve varır. Yatak odasına girip gardırobu açınca marangozla burun buruna gelir. Hiddetle, sen burada ne arıyorsun, diye sorunca delikanlı korkulu bir yüz ifadesiyle yanıtlar:
- Valla inanmayacaksın ama otobüs bekliyorum.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 8:58 pm

beğendiğim fıkralar



İŞ İŞTEN GEÇTİ



Bir inek, bir beygir, bir eşek çiftlikte birlikte yaşarken sıkıldılar, dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve iki yıl sonra buluşmaya karar verdiler...

İki yıl sonra buluşma yerine önce inek ile beygir geldi.
Ikisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, adeta çökmüşlerdi.

Beygir sordu:
-Nedir bu halin, inek?

İnek iç çekerek anlattı:
- Merhametsiz insanlar beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı, alan sütümü sağdı, sonunda kesiyorlardı ellerinden zor kaçtım...

Sonra beygir anlattı:
- Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler. O indi öbürü bindi, o indi öbürü bindi... Canımı zor kurtardım yav inek kardeş...

Ve uzaktan eşek gözüktü.
Eşek; ıslık çala çala, etrafa çifte ata ata geldi.
Mutluydu. Şişmanlamıştı, tüyleri parlıyordu... Üzerinde lacivert takım elbise vardı...

Öyküsünü anlattı:
- Bir memlekete vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp anırdım. Duyan benim yanıma koştu, duyan koştu...
- Sonra?...
- Sonra beni başkan seçtiler...
- Yaa! Sonra ne yaptın?
- Bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar;Memleket seninle gurur duyuyor; diye alkışlıyordu. Önüme ziyafet sofraları kurdular. Yedim bağırdım, yedim bağırdım...
- Pekiii... Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?..

Eşek yanıtladı:
- ANLAMASINA ANLADILAR AMA İŞ İŞTEN ÇOKTAN GEÇMİŞTİ
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 9:11 pm

NOT DEFTERİMDEN YANSIMALAR

KARADENİZ SAHİL YOLU...

Büyük tartışmalara yol açan ve bir Bakanı yüce divana yollayanKaradeniz sahil yolu açıldığı günlerde bakın neler söylendi.(arşivimde sakladığım için bana aferin)

Karadeniz sahil yolu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 07.04.2007’de açıldı.
Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak’ın “namus belası” ve “akılsız proje” olarak nitelendirdiği,
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “Aptalca mühendislik eseri” itirafıyla hatalı bulduğu,
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin ise “yolu bu şekilde yapanın elleri kırılsın” dediği Karadeniz sahil yolu, AKP tarafından açılmış oldu
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 9:25 pm

İBRETLİK



RAHATSIZ MI ETTİM OĞLUM (Dostlarım Muzaffer ve İrfan Altuncu beylere)

gece yarısı saat üç buçukta telefon çalar ;
adam, korku, birazda şaşkınlık içinde telefonu açar. arayan annesidir;
adam; ne oldu anne? niye bu saatte aradın? der.
annesi; bir şey yok oğlum nasılsın , iyimisin diye aradım . der
adam çok kızmıştır; anne bunu sabahta konuşabilirdik niye bu saatte arıyordun? der
annesi; rahatsız mı ettim oğlum der.
adam ; evet anne rahatsız ettin der kızgın bir ses ile...
annesi ; 50 sene önce sende bu saatte rahatsız ettin oğlum ,doğum günün kutlu olsun der ve telefonu kapatır...
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 9:34 pm

ibretlik


KİMSEDEN EMİR ALMAYIZ DİYEN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN WOLFOWİTZ'E YAZDIĞI MEKTUP (Hasan Pulur-Milliyet 06/03/2008)

Belagat Sanatı!!!


EYVAH, eyvah ki eyvah!
Şimdi, başlayacağımız yazıdan sonra, başımıza gelecekleri düşündükçe biz de irkiliyoruz, ya da bizim hüsnü kuruntumuz...
* * *
EFENDİM, konu şu...
Irak’a sınır ötesi harekâta giden askerimizin, Amerika tarafından geri döndürüldüğü söylentilerine çok kızan Başbakan şöyle demiş:
“Bu iktidar, siyasi iktidar olarak kimseden emir almamıştır, almaz.”
Bu cümleyi kendilerine yakın “Star” gazetesinden aldık...
İlahi tesadüf, dört yıl önce de, aynı gazetede bir haber yayımlanmıştı (14 Ocak 2004). bu habere göre, Tayyip Erdoğan 3 Kasım 2002’de, ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz’e bir garip mektup gönderiyor. Kendisi o tarihte yasaklı olduğu için Başbakan değil, AKP Genel Başkanı, başbakanlık şimdiki Cumhurbaşkanı Gül’de.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika’dan ne istiyor?
Önce mektubu okuyalım...
“Değerli Wolfowitz, aramızdaki ortaklık ve dostluğun gelecekte de sürmesi için mesajımı ortak dostlar aracılığıyla doğrudan size ulaştırıyorum.
Seçim sonuçlarının bizim Genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratmış olabileceğinden, resmi konumunuz gereği hiç kuşkusuz haberdarsınızdır. Bilmenizi isterim ki, onların Türkiye’nin müreffeh ve dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi olması ümitlerini parti ve ben de paylaşıyoruz. Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkelerimizin çıkarları için en iyisi olacak şekilde birlikte çalışacağımız düşüncesindeyim.
Bu amaçla Orgeneral Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede özel bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyoruz. Özel cep numaramız şudur: 0532 7......
Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
En iyi dileklerimle.
R. T. Erdoğan
Genel Başkan”
Bugün belagat sanatının şedit üslubuyla esip gürleyen Sayın Erdoğan, o tarihte, Amerikan Savunma Bakanı Yardımcısı’ndan, kendi ülkesinin Genelkurmay Başkanı’ndan randevu almasını rica ediyor, aracılık istiyor.
* * *
BU mektubu ve bu konuyu 14 Ocak 2008’de bu köşede yazdık, Prof. Erol Manisalı son kitabında buna değiniyor ve şöyle diyordu:
“Bu mektubu, AKP’nin iktidara gelişinde ABD misyonunu çok açık ortaya koyuyor. (x)
* * *
“AKP iktidarı kimseden emir almaz...”
Tamam da, böyle bir mektubu da yazar mı?
İnşallah “belagat sanatı”nın hışmına uğramadan bu sorumuzun cevabını alırız.
—————
(x) AKP, Ordu, Amerika Üçgenindeki Türkiye, Truva Yayınları.
En son İhsan Şahin tarafından Pzr Şub 01, 2009 9:37 pm tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İrfan Altuncu » Pzr Şub 01, 2009 9:35 pm

Güzel eline sağlık,anlayana harıka bir ders teşekkürler,aynı durumları yaşıyoruz,Allah Anamızın duasını bol bol almayı bizlere nasıp etsin inşallah,ben bir hisse aldım......
Kullanıcı avatarı
İrfan Altuncu
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 7263
Kayıt: Cmt Haz 23, 2007 1:33 pm
Konum: kocaeli

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 9:42 pm

ibretlik

SATTIK TA LALE DEVRİNİ YAŞIYORUZ

Kimse; ekonomik krizin küresel darbesinin arkasına saklanmasın. Şartlar 1920’den daha kötü değil ya...
Bekliyoruz...
AKP hükümeti; ekonomiyi düze çıkartmakla övünüyor; iktisatçı köşe yazarları da bu iddiayı alkışlıyor. Ekonomimiz, parası olanlar için cennet haline getirildi; bu doğru. Fakat; yitiren; Türkiye oluyor. Türkiye’nin en karlı kuruluşları yabancılara birer ikişer satılıyor. Buralardan gelen para ile bu Lale Devri sürdürülüyor. Yitirdiklerimizden bazılarına şöyle bir göz atın da gerçeği görün.
Türk Telekom, Arap’ın.
Telsim, İngiliz’in.
Kuşadası Limanı, İsrailli’nin.
İzmir Limanı, Hong Konglu’nun.. .
Araç muayene istasyonları, Alman’ın.
Başak Sigorta, Fransız’ın.
Adabank Kuveytli’nin.
İETT Garajı, Dubaili’nin.
Avea, Lübnanlı’nın.
Petkim, Ermeni’nin.
Rakı , Amerikalı’nın.
Finansbank, Yunanlı’nın...
Oyakbank, Hollandalı’nın.
Denizbank, Belçikalı’nın.
Türkiye Finans, Kuveytli’nin.
TEB, Fransız’ın.
Cbank, İsrailli’nin.
MNG Bank, Lübnanlı’nın.
Alternatif Bank, Yunanlı’nın.
Dışbank, Hollandalı’nın.
Şekerbank, Kazak’ın.
Yapı Kredi’nin yarısı, İtalyan’ın.
Turkcell’in yarısı, Finli’nin Rus’un.
Beymen’in yarısı, Amerikalı’nın.
Enerjisa’nın yarısı, Avusturyalı’nı n.
Garanti’nin yarısı , Amerikalı’nın.
Eczacıbaşı İlaç, Çek’in.
İzocam, Fransız’ın.
TGRT(Fox), Amerikalı’nın.
Demirdöküm, Alman’ın.
Döktaş, Fransız’ın.
Süper FM, Kanadalı’nın.
Ayrıca hastenelerimiz, alışveriş merkezlerimiz bile yabancılara devrediliyor.
AKP; günü kurtarmak için ülkemizin geleceğini satıyor.
Alkışlayanlar ise; bu satıştan komusyon alanlardır.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 9:55 pm

ibretlik


BİR YAHUDİ KURULUŞU OLAN CFR ADLI ÖRGÜTÜN RECEP TAYYİP ERDOĞANA GÖNDERDİĞİ MEMERANDUM



“Mr. Erdoğan, sizin küreselleşme ile demokrasi ilişkilerini bağdaştırma yönündeki adımlarınız, Türkiye’ye kriz sırasında destek olan uluslararası güçler tarafından da kabul görecektir. Ankara, küreselleşmenin gerekliliğini anlamak ve dünyada geçerli olan kurallara uyum sağlamak zorundadır. Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir... Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız"..

(Gerekli ilgi gösterilmiş ve akp nin proğramı bu taleplere göre düzenlendi)
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 10:09 pm

beğendiğim fıkralar



AYNA

Adam tarladan dönerken yolda bir ayna bulur. Alıp bakmaya başlar. Gördüğü suratı ölen kardeşi zannedip ağlar…

“Vay benim zavallı kardeşim vay benim zavallı kardeşim…”

Aynayı koynuna alıp yatar. Hanımı eşinin ayna koynunda yattığını görünce şüphelenir. Uyandırmadan adamı aynayı alıp bakar. Öfkeden kudurur.

“Vay”
der heyecanla. “Kocam beni bu karıyla aldatıyor.”

Doğru muhtara gider. Aynayı gösterir.

“Muhtar efendi”
der. “Kocam beni bu kadınla aldatıyor.”

Aynayı alır muhtar. Yüzüne tutar. Uzun uzun bakar…

“Bacım”
der “Bu bir kadından ziyade gavata benziyor!”
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 10:12 pm

beğendiğim fıkralar

DÜŞÜNCE SUÇU

Adamın bir papağanı varmış.Papağan devamlı televizyon
seyrediyormuş.
-Adamda işten eve,evden işe giden bir kişiymiş.
-Bir gün adam papağanını kafesiyle birlikte balkona bırakmış ve işe gitmiş.
-Bir saat sonra sokaktan polis aracı geçerken papağan bağırmaya
başlamış.
-KAHROLSUN PARALI EĞİTİM KAHROLSUN POLİS V.S.
-Ekip aracı hemen durup sesin geldiği yere ateş etmeye başlamış.
-Ev darmadağın olmuş. Eve gelen adam hayretler içinde bakakalmış.
-Neyse diyerek evi yaptırmış. Ertesi gün aynı olay tekrarlayınca adam evi gözlemeye başlamış.
-Ekip aracı karşıdan görününce başlamış papağan yine slogan atmaya tabi polis te ateş etmeye.
-Durumu gören ev sahibi papağanı alıp tavuk kümesine atmış.
-Papağan kümeste başlamış volta atmaya bunu gören tavuklar gülüyorlarmış.
-Papağanın kafasıda atmış, tavuklara dönüp şöyle demiş.
-Ne gülüyonuz lan ben sizin gibi fahişelikten yatmıyorum.
-Düşünce suçundan yatıyorum...
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Şub 01, 2009 10:39 pm

Saatçı Muhammed'in hallerinden bir bab


BİR DE SENİN KULUNA BAK

Saatçi Muhammed İstanbul'da gezinirken, Padişahın Sarayı olduğunu zannettiği görkemli bir binanın yakınından geçmekte idi. Binanın önünde şatafatlı bir fayton durmakta idi. Binadan sırmalı elbiseleri olan adam çıkınca, muhafızlar selama durdu. Adam faytona binerken, Saatçı meraklandı ve muhafızlardan birinin yanına sokularak sordu.

-Faytona binen padişah mıdır?

-Hayır padişahın bir kuludur. Cevabını aldı.

Saatçı, tepeden tırnağa önce faytondaki adama baktı. Sonrada kendi haline baktıktan sonra, ellerine açarak:

-Allah’ım, bir padişahın kuluna bak! Sonra, bir de senin kuluna bak! Diye söylendi
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzt Şub 02, 2009 10:13 pm

YORUMSUZ


ALLAH'A KÜFREDEN SAMANDAĞ'LI BERBERİN HAMİLERİ

Hatay'ın Samandağ ilçesinden yaklaşık 12 yıl önce Suudi Arabistan'a giderek Cidde kentinde berber dükkanı açan Sabri Boğday (31), tartıştığı Mısırlı terzi komşusu tarafından dini değerlere küfür ettiği gerekçesiyle şikayet edilince tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Boğday, ardından defalarca mahkemeye çıkan ve hakkında idam kararı alınmıştı. Türk yetkililerin de serbest bırakılması için yoğun girişimlerde bulunduğu Boğday'ın tövbesi, bu ay başlarında Cidde Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.

Türkiye'nin Riyad Büyükelçisi Naci Koru da Boğday'ın affedilmesinden "büyük bir mutluluk duyduklarını" söyledi. Koru, "Riyad Büyükelçiliği ve Cidde Başkonsolosluğu olarak uzun bir süredir çalışmalar yapıyorduk. Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın girişimleri oldu. Kral'dan af mekanizmasını işletmesini talep etmişlerdi. Kral da bunu kabul etti ve vatandaşımız affedildi. Bundan da büyük mutluluk duyuyoruz. İkili ilişkiler bundan olumlu olarak etkilenecektir." diye konuştu. Suudi Arabistan'da "güzel bir işaret" geldiğini belirten Büyükelçi Koru, "Ama aslında böyle bir gelişme bekliyorduk. Vatandaşımızın işlediği suç da çok büyük bir suç değildi. Dolayısı ile af mekanizmanın da devreye girmesi bekleniyordu. Zaten hepimiz çok iyi biliyoruz ki Suudi Arabistan'daki vatandaşlarımızın çok önemli bir bölümü suçtan uzak. Bu tür yanlış hareketlerden uzak yaşayan kişiler. Burada 100 binden fazla vatandaşımız var. Suça karışan oranı çok az. Önümüzdeki dönemde de ümit ediyorum ki böyle olaylarla karşılaşmayacağız." ifadelerini kullandı.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzt Şub 02, 2009 10:16 pm

4*4 LÜK ANLAYANA


Hasandağı arpalıktır, eğer saban yürürse
Her derede bir değirmen eğer suyu gelirse
Her kümesten bir tavuk eğer köylü verirse
Güzel gidiş bu gidiş eğer sonu gelirse...
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

ÖncekiSonraki

Dön ŞAİRLERİMİZ VE ŞİİRLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir