YENİ BİR SAYFA İLE DÖNECEĞİM DEDİM VE DE DÖNDÜM!!!!

Üyelerimizin yazdığı şiirleri bu bölümde toplayalım mı? Ne duruyorsunuz!.. Kaleme sarılma zamanı gelmiştir...

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Adnan Ayaz

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 7:54 am

“İSBENDAM”


“İsbendam” boyun uzun
Kesilursun bu güzün
Budadın dallarumı
Felek gülmesun yuzun

“İsbendam” dallaruna
“Mamula” asmaları
Hazır ömür tükettum
unuttum saymaları

“isbendama” yaslandum
derin uykuya daldum
“isbendam”un dalına
yarun ismini yazdum

“isbendam”un dalina
baktum yarun falina
taktı gezdi sevduğum
başkasını kolina


“isbendam”un dallari
yemyeşil yapraklari
mekan tutsun sevduğum
kapkara topraklari

“isbendam” kökleruni
söylesem dertlerumi
anlarmisun halumdan
kariştur defterumi


oturdum “isbendam”a
endama bak endama
mahküm eyledun beni
sensuz geçen dünyama

“isbendam” dinle beni
bu dertlerum çok yeni
eskilerun içinden
ayri tutarum seni


“isbendam” istemezsun
kimseye benzemezsun
yazdum sana Türkiler
belkida dinlemezsun
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 8:05 am

“BOBAYİROS”


Ey gidi “bobayiros”
İsizlendi evlerun
Senunda benum gibi
Yanayur yureklerun


“Bobayiros” yollari
Kimse gezmez onlari
Ocak tütmez evlerde
Açilmaz kapılari

“Bobayiros “sellerden
Kayup giden yerlerden
İki parça fundukluk
Hatıra eskilerden

“Bobayiros” yanunda
“Raşi”daki mezarluk
“Bobayiros” kimseye
Verma sakın helalluk

“Bobayiros” bakayur
Ateş gibi yanayur
Yureğine taş basti
Yetim kaldi ağlayur

“Bobayiros” sularun
Akayur mi “sulen”den
Ne oldi evlatlarun
Ayrıldi gitti senden

“Bobayiros” yazlari
Toplanur funduklari
Üç beş hane gelince
Tüteyur ocaklari

Orada yazilurdi
“Şur” köyi kanunlari
Camisinde medrese
Okutur hafusları

Ey gidi “bobayiros”
Acınacak hallarun
Ne zaman uzanacak
Sağa sola dallarun

Geluyur yeni nesil
Şenletecek evleri
Ağlama “bobayiros”
Unut gitsun bizleri
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 8:13 am

İhsan şahin albümünden
Çerkezköy 2003


(,,,,,,,,,beye)
Nankör kedi
Anlaşıldı bey kardeşim
Bende çul var sende ipek
Servetindi üçüm beşim
Nankör kedi nankör köpek

Kapatınca gediğini
Unuttun mu dediğini
Ekmeğimi yediğini
Nankör kedi nankör köpek

Kadehleri sıraladın
Çenen düştü zırvaladın
Sahibini tırmaladın
Nankör kedi nankör köpek

Görünüşün bir insandı
Seni gören adam sandı
Kutsal olan hani candı
Nankör kedi nankör köpek

Elde edip şöhretini
Yapsan bile servetini
Göremezsin mürvetini
Nankör kedi nankör köpek

Medet umma kusurundan
Kaybol insan huzurundan
Kemir-yala hazırından
Nankör kedi nankör köpek

Hiç kimseyi soymuyorum
Haram rızkla doymuyorum
Bak adını koymuyorum
Nankör kedi nankör köpek
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 8:23 am

İhsan şahin arşivinden



ABD DÖRT KÖŞE



Sayısız salağın kafası şişti
Soytarı birinin şalvarı düştü
Ermeni dölleri haddini aştı
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi

Aşıldı sınırlar yıkıldı çitler
Fettullah “abi”ye sığındı itler
Sahtekar düzenbaz cinsi Yezit’ler
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi

Eşkıya usulü yakıp yıkarak
İnsanlıktan çıkıp domuz kokarak
Engerek türünden halkı sokarak
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi

Yüz binlerce öküz iyi güdüldü
İstenen mecraya doğru gidildi
Uşaklık mükemmel icra edildi
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi


Bir yere varılmaz kırıp dökerek
Şerefsiz Batı’ya boyun bükerek
Meydanı boş bulup kuyruk dikerek
A.B.D. dört köşe olmuştur şimdi
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 6:07 pm

İhsan şahin arşivinden
ÇERKEZKÖY



ŞEHİDİN GÖZ YAŞI



Yıl 1994, Mardin'in bir ilçesi. İçimizde kanayan bir yaraydı terör. O gece hilalliydi ay, sır dolu bir karanlık. Mehmed, mevzisinde karanlığı koklayarak derin nefes aldı.

'Bu nöbet son nöbetim. İki gün sonra elvedâ karlı dağlar, dumanlı tepeler...'

Arkadaşı göğüs geçirdi yanında:

'Benim sekiz ayım var. Allah bizi korusun!'

Burası terör yuvasıydı. Konuşmayı kesip, pür dikkat geceyi gözetlemeye başladılar. Mevzi, yol kenarında idi. Herkes geçebilirdi. Kendilerine doğru gelen iki karaltı gördüler. Bunlar yolcu gibiydi. Selam verip geçtiler. Fakat o da ne öyle? 'Tak!.. Tak!..' Selamla Mehmetçikleri aldatan iki hain, geçer geçmez geri dönüp kurşun sıkmışlardı Mehmed'in ardından. Bir yağmur gibi akmıştı kurşunlar beynine yiğidin. Yâ Rab! Bu ne hainlik böyle? Al kanlar Mehmed'in göğsüne dolarken, o hilale bakarak inliyordu:

'Hainler!.. Bugün analar yüzlerce Mehmed doğurdu... Allah!...'

Anasına son mektubunda yazmıştı: 'Anacığım! Dün gece rüyamda melekler elime kına yaktılar. Hayırdır inşallah! Bir gün al bayraklı bir tabut görürsen avluda, sakın ağlama!...'

Anası da, son mektupta, doğacak oğlunu müjdelemişti. O gece ana yüreğini kanlı bir sızı kapladı. Namazdan sonra uzun uzun dua etti oğluna. Ne çare, ertesi gün Aydın'a kor yumağı düşmüş, yürekler pâre pâre olmuştu. Anasının gözyaşları sel olurken, Aydınlı haykırıyordu:

'Kahrolsun hainler! Vatan sağolsun!..'

Mehmed'in naaşına bakanlar, hayretler içinde birşey gördüler. Şehidin sağ gözünden ince ince gözyaşları akıyordu yanağına. Kimbilir? 'Oğlumu göremedim.' mi demek istiyordu?
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 6:08 pm

İhsan şahin arşivinden
ÇERKEZKÖY



KİM ZENGİN


Günlerden bir gün çok zengin bir baba ailesi ve oğlunu köye götürmüş. Bu yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Çok fakir bir ailenin yanında iki gece geçirirler.Yolculuk dönüşü baba oğuluna sorar:
-İnsanların ne kadar fakir bir hayat sürdüklerini gördün mü?
-Evet baba
-Ne öğrendin peki?
Oğlu acı bir tebessümle gülümseyererk cevap verir:
-Şunu gördüm : Bizim evde bir köpeğimiz var , onlarınsa dört tane. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lâmbalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün ufku görüyorlar.
Oğlan sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek hiç bişey bulamaz ve oğlan ekler:
-Teşekkürler baba ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için...
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 6:09 pm

İhsan şahin arşivinden
ÇERKEZKÖY






DÜNYAYI DÜZELTMEK



Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.

Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi. Sonra düşündü; 'Oh be kurtuldum. En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.'

Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve 'Baba haritayı düzelttim. Artık sinemaya gidebiliriz' dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de halen hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu.

Çocuk: 'Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti!'
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 6:10 pm

İhsan şahin arşivinden
ÇERKEZKÖY


AFFETMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ



Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: 'Bir hayat deneyimine katılmak istermisiniz?' Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. 'O zaman' der öğretmen. 'Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin' Öğrenciler bunu da yaparlar. 'Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!' Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: 'Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.' Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine 'Peki şimdi ne olacak?' der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: 'Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? hep yanınızda olacaklar.'

Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: 'Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.' 'Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk?'
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: 'Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi
cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.'
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 6:11 pm

İhsan şahin arşivinden
ÇERKEZKÖY






TUZLU KAHVE


Efendim, bize ait değerlerden çalınıp yabancı ülkelerin birinde olmuş bir olay olarak okuruz ya hani. İşte çok manidar ve ibretli tuzlu kahve hikâyesinin gerçeği:

Sultan 2. Abdülhamit devrinin son senelerinde vefat eden emekli Osman Fevzi Bey’in vasiyetnamesinden bir bölüm:

"Sevgili refikam Semahat hanım; sizinle ilk tanışmamız, hayli ibretamiz olmuştu. Komşularımızın tavsiye ile size talip olduk ve rahmetli vâlidem ile beraber, evinize, sizi istemeye gelmiştik. Adet üzere kahve ikram etmeniz icap ediyordu. Biraz sonra kahvelerimizi getirdiniz. Valideminki sâde idi, fakat ben bir yudum alınca neye uğradığımı anlamadım. Çünkü kahveye şeker yerine bol miktarda tuz koymuştunuz. Size bunu hissettirmemeye çalıştım, fakat hemen fark ettiniz ve bir çığlık attınız. Ben ise sizi mahcup etmemek için; "Aman efendim, ne hoş bir tesadüf, bendeniz asker tabiatlı olduğumdan herhalde, kahveyi tuzlu içerim. İnşallah mesut bir yuva kurarız ve siz de bana her gün tuzlu kahve yaparsınız." demiştim.. İşte sevgili Semahatçığım, sizinle tam 50 sene devam eden bu mesut izdivacımız, tuzlu kahve ile başladı. Aslında hayatımda o ana kadar hiç tuzlu kahve içmemiştim. Zaten içilecek gibi de değildi. Siz 50 sene boyunca her gün bana, hoşuma gittiğini zannederek tuzlu kahve yaptınız. Bu kahvenin her yudumu zehir gibi acıydı. Fakat bu azabı size hiç hissettirmedim. Zira, karşımda mahcup bir hale düşmeniz, kalbinizin kırılması bana,tuzlu kahveden daha acı gelecekti. Bu yüzden size hiçbir şey hissettirmedim. Artık Ahıret yolculuğu başlıyor. İnşallah dünya hayatındaki beraberliğimiz Cennette de devam eder. Çünkü "Dünyada kimi seviyorsanız, Ahrette de beraber olursunuz" sözü hadis-i şeriftir. Sizleri Allah-ü teâla’ya emânet ediyorum.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 6:59 pm

İhsan Şahin albümünden
Çerkezköy temmuz 2008




KAPATILMAMAYI MI KUTLUYORUZ


Dinamitler konurken İslam denen davaya
Katliamlar ücretsiz ölümler bedavaya
Kundağı çözülmemiş bebeklerin havaya
Parçalanıp uçtuğu anı mı kutluyoruz

Tadına doymadılar Müslüman’ın etinin
Ne olduğunu gördük Avrupa Milleti'nin
Vatikan tarafından Muhammed Ümmeti’nin
Ölümüne çalınan çanı mı kutluyoruz


Çıktığı programa hayasızlık kattığı
Haya ile iffeti bir paraya sattığı
Seyircinin üstüne Sezen’in fırlattığı
Hayasından kızaran donu mu kutluyoruz
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzr Ağu 03, 2008 7:00 pm

İhsan Şahin albümünden



TURNAM


Yolunu gözledim gelirsin diye
Seneler geçti de gelmedin turnam
Darılıp gitmişsin bilmem ki niye
Bir türlü yüzüme GÜLmedin turnam

Ömür hazan oldu tükenip bitti
Vefasızlık yıktı hasret incitti
Yolunu beklerken çağlayıp gitti
Gözümün yaşını silmedin turnam

Hiç üzülmez misin Azrail bulsa
Gözüm açık gider canımı alsa
Hayatım boyunca bir kez de olsa
Kadir kıymetimi bilmedin turnam


Gönlümün üstüne bir mühür vurdum
Gördüğüm herkese haberin sordum
Gözlerim yollarda bekleyip durdum
Gelip de kapımı çalmadın turnam

Ne geçti eline hüsran getirip
Yerden yere vurdun ömrüm bitirip
Uzak diyarlara yari götürüp
Bu kulu yanına almadın turnam
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzt Ağu 04, 2008 7:05 pm

İhsan Şahin arşivinden
[25.04.2001]

Mebus Efendi

(Bu şiirim iktibas.net’te yayınlanmıştır.)

Dinle sözümü mebus efendi
Bu sefer sözüm senin üstüne
Liderin gavvat, ilhamın pezo
Gafil durup düşme belin üstüne

Kimler hayır gördü bilmem ki senden
Çok fidanlar kurudu pis nefesinden
İstersen uçmadan kuş kafesinden
Türküler çağırarak gülün üstüne

Senin muradınmış kredi ve talan
Bir sözün doğruysa dokuzu yalan
Koynumda beslemem ben böyle yılan
Zehirin akıtan balın üstüne

Samanın altından su verirsin yaman
Dost bildikte aldandık aman ki aman
Sandıklar ortaya konduğu zaman
Mühürler basarız pulun üstüne

Alınca destanı zıllama emi
Fareye terk etme batmasın gemi
Dostlar vekil seçti millete seni
Umutlar gitmesin yelin üstüne

Her yüze güleni sanırsan dostun
Bir de bakarsın ki delinmiş postun
Canı cananı üzmekse kastın
Şahin çok dokunur telin üstüne
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzt Ağu 04, 2008 9:39 pm

İhsan Şahin albümünden
Çerkezköy 2001

KIRMA HASRETİ


Kilitlendi kapılar
Hep virane yapılar
Tazelendi anılar
Kırmanun hasretine

Saatçinun tufasi
Sanki Antep sofrasi
Haşimun Mustafasi
Çikar yolun üstüne

Kavaz Hasan gubette
Gözü yaşlı elbette
Yarişiyur hasretle
Dert katayur derdine

Şahinoğlu sülalem
Kohmanoğli bir alem
Yazmaz oni bu kalem
Kırmanun defterine

Saray yapar tepeye
Altun koyar kefeye
Nan Hasani Kabe’ye
Çıkarun seferine

Gülmez onda hiç surat
Çincioğlu çok inat
Yakında takar kanat
Dağlarun tepesine

Ya maçadur yada koz
Düz gideyur Feramoz
Ne çamur var nede toz
Yapişmaz ceketine

Ğurul Hasan Kırmaya
Tövbe etti durmaya
Yakışmayur ağaya
Terk edup gitmesine

Komutanın sarayı
Yapamadi balayı
Unittiler kırmayı
Bobayiros keyfine

İlim dolu bir kafa
Hacaloğlu Mustafa
Yakuşur ona sayfa
Kırmanun şerefine

Mehmet şahin ev yapti
Gök yüzüne az kaldi
Uzadukça uzadi
Kırmanun tepesine

Ferşat Şahin Kırmada
Akli fikri dünyada
Ev yapayir Kambo’da
Akan selun üstüne

Kararsuzdur durmada
Ya hadi ya Kırmada
Mahmut Şahin üstada
Dikkat etsun kendine

Seyit Kavaz hanesi
Yolların efsanesi
Kırmanun bir tanesi
Çık dozerun üstüne

Kavuriçi Mehmet’i
Çeker bunca zahmeti
Misafire hizmeti
Kalur ayak üstüne

Her haneden ufaktan
Birisi var siradan
Yazmayirum kafadan
Kırmanun kütüğüne

Velhasil sıra bana
Hatıram olsun sana
Dokundu artuk cana
Az kaldi gitmesine
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzt Ağu 04, 2008 9:45 pm

İhsan şahin arşivinden
ÇERKEZKÖY 2003



Gönül



Ben sana uymazsam ağrımaz başım,
Sayende gülecek yüzüm yok gönül.
Nereyi yıkmadı benim gözyaşım,
Nerede hıçkırık izin yok gönül?

Yeni bir afet mi girdi düşüne?
Hadi Allah versin çek git işine,
Bir fettan gözlünün düşüp peşine,
Derbeder olmaya lüzûm yok gönül.

Ne bana cilve yap, ne yalvar yakar,
Yerimde kim olsa usanır bıkar,
İstersen karşıma hûriler çıkar,
Vallahi billahi gözüm yok gönül.

Son diye söz verdin her seferinde,
Vefa yok, ne Aynur, ne Ayfer'inde,
Hayırsız Nur'unda Nilüfer'inde,
Emelim ,özlemim, arzum yok gönül.

Seni çöle çevirmeye mahkumum,
Ne bir gülüm olsun, ne bir zakkumum,
Çoktandır başladı ,yaprak dökümüm,
Takvimde baharım,yazım yok gönül.

Nerede görülmüş ,güldüğüm nerde,
Nerede başımı sokmadın derde?
Her aşkta hüsranla kapandı perde,
Artık o tarakta bezim yok gönül.

Kapandı sevdanın dönemi bence,
Kalmadı Leyla'nın önemi bence,
Gene mi özendin gene mi gence,
Sana söyleyecek sözüm yok gönül.
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

Mesajgönderen İhsan Şahin » Pzt Ağu 04, 2008 10:05 pm

İhsan şahin arşivinden
Çerkezköy 2007

Bu Vatan
Her karış toprağı sulandı kanla
Bu vatan kolayca vatan olmadı
Bedeli ödendi sayısız canla
Bu vatan kolayca vatan olmadı

Allah allah oldu ilk sözlerimiz
Düşman tanımadı öfkelerimiz
Bayrak ezan idi simgelerimiz
Bu vatan kolayca vatan olmadı

Şehadete koştu milyonlarca can
Toprakla buluştu gönülde iman
Uğrunda oldular uğrunda kurban
Bu vatan kolayca vatan olmadı

O yüce resul de şöyle seslendi
Vatan sevgisi de imandan dedi
Ecdadım vatanı namusu bildi
Bu vatan kolayca vatan olmadı

Haktan armağandır armağan sana
Canından aziz bil sahip çık ona
Bu sözü küpe yap tak kulağına
Bu vatan kolayca vatan olmadı
Kullanıcı avatarı
İhsan Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 4436
Kayıt: Cmt Eyl 09, 2006 6:09 pm

ÖncekiSonraki

Dön ŞAİRLERİMİZ VE ŞİİRLERİ

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron