"Kültürel erozyon" aslında durumu en güzel özetleyen kelime olmuş.
Malesef ki bu "kültürel erozyon"un en büyük sorumlusu olarak da Hasret abinin açtığı "Para" başlığı gösterilebilir.Yanlış anlaşılmasın Hasret abi değil,para bu işin sorumlusu

.
Eğitim öğretim hayatımı eskişehir'de devam ettireceğmi paylaştığım herkesin bana ilk söylediği şey "çiğ börek" yeme şansını kaçırmamamdı.Teyzelerin bir köşede mantı açıp,gözleme yaptığı küçük,samimi,yöresel dükkanlardı tarif edilenler.Bulamadım.Eskişehir'in meşhur çiğbörekçilerini sordum arkadaşlarıma ve gittim tarif ettikleri yerlere.Fast-Food mantığıyla işleyen,samimiyetsiz ortamlardı hepside.Zaten 2 tane kalmış sadece ve zaten çokta farklılığı ve özelliği olan bir yiyecek değildi çiğbörek.Birbiri ardına açılan alışveriş merkezleri ve amerikan patentli meşhur fast-food frençayzingleri yöresel çiğbörekçilerin belini bükmüş,kala kala hızlı ve ucuz olması dışında müşterisine hiç bir şey vaadetmeyen 2 dükkan kalmış elimizde.
Kıyafetin yanı sıra herşeyin zamanı hızla geçiyor,moda ve trend adı verilen "para" kazanma oyunları içinde.
Ayakkabıyı,kasedi bir kenara bıraktım,tek beklentimin kıçımda aşağı düşmeden durması olan pantolonu bulabilmek için kaç mağaza gezdiğimi anlatsam inanmazsınız.
Kültürel olarak yozlaşmamızın yanı sıra artık istediğimiz şeyleri değilde neler kullanılıyorsa onu kullanmak zorunda oluşumuz beni üzen şey.Birileri birşeyleri değiştiriyor ve bizler ona uymak zorunda kalıyoruz.
Çocukluk arkadaşıma,dostuma hediye almak için müzik dükkanlarını gezdim.Orta standart bir mızıkaydı sadece almak istediğim.Eskişehir'in gece hayatı ve eğlence sektörünü düşündüğümüz zaman müzik dükkanları sayısının yoğunluğu azımsanamayacak kadar olduğunu farketmek zor değil.Ama alabileceğim müzik aletlerinin gitar,bateri ve davulla sınırlı kalmasıda kabul edilebilir gibi değil.