gönderen Bülent Altuncu » Pzt Oca 22, 2007 9:28 pm
Haberin verildiği ilk anda “ al sana bir faili meçhul daha” diyecek kadar bu karanlık cinayetler konusunda tecrübelenmiştik ki karanlık güçler sivri zekalarını çalıştırdı ve “ faili anında belli” cinayetler dönemini başlattılar. Halkın hafızasında biriken “faili meçhul” sayısının çok artması ve her seferinde “ devletimiz büyüktür, olaya el koymuştur, en yakın zamanda failler bulunup halka açıklanacaktır” gibisinden uzayıp giden geçiştirme cümleleri tekrarlamaktan usandılarda mı yoksa utandılarda mı yoksa artık yüksek ücretle çalışan, profösyonel, örgütlü ama her an kontrolden çıkabilen katillerdense bunların yanında çok daha düşük ücretlerle de çalışabilen, amatör, tek kullanımlık katilleri kullanmanın avantajları mı işlerine geldi de bu “faili anında belli” ama yine karanlık cinayetler dönemine geçtik bilemiyorum. Sonuçta “ en yakın zamanda failler yakalanıp halka açıklanacaktır” sözünü de son 7-8 yıldır yerine getirir oldular bu zeki manevraları sayesinde.
Halka hizmette bu olsa gerekti. Artık her yeni “faili anında belli” cinayetten sonra her kesimin kendi işine gelen sonucu yorumlayıp çıkardığı bir ortam buluyor oldu insanlar. Bir cinayet oluyor, kurban hariç herkesin işine geliyor bu durum. Şimdi Hrant Dınk olayını düşünürsek; AB ye girmek isteyenler “bunu bizi karalamak isteyen dış güçler yaptı” diyecek, AB “ bak işte Türkiye bu, bunların neyini içimize alalım” diyecek. Sonuç olması planlanan şu an ki gidişata uygun düşecek. Hele haberin yakalanan ayrıntı püf noktası daha da içler acısı, katil namazını kıldıktan sonra vazifesini icraya geçmiş. Bu noktadanda hareketle şeriatçı kesim “işte gene bize atıyorlar suçu, bunlar din düşmanı, bütün hedefleri biziz” derken, laik olarak kendilerini tanımlayan karşı kesimde “işte her zaman dediğimiz gibi çıktı gene, asıl tehlike şeriat” diyecek. Durum gene gidişata uygun.Örnekler ve yorumlar çoğaltılabilir ama hepsi de gidişata uygun. Nedir bu hep istenilen gidişat: sömürülen ülkelerde küçük etnik, siyasi vs. gruplar yaratarak sürekli kaos ortamı yaratmak, bu böl- parçala- sömür politakası sonrası halkın gerçek sorun karşısında birliğini engellemek. Tek elden yönetmek, tek elden sömürmek yani globalleşmek.
Bu yüzden “faili belli” bu son cinayetlerin arkasında kimler olabilir, amaçları ne gibi kısır tartışmaların, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun ve daha nice “faili meçhul” cinayette alınan sonuçlardan daha ileri bir sonuç alınacak yönde olduğunu düşünmüyorum. Sadece cinayet şebekeleri artmıştır, bunlardan büyük olanlar küçük olanların yaptığı eylemlere yol verebilir, destek çıkabilir veya hiç karışmaz sadece manipüle eder vs. vs. Sadece eskisi kadar masraflı olmuyor anlayacağınız.
Benim dert ettiğim Trabzon’un isminin bu kadar ön planda olması gerçekçi bir saptama mı yoksa rastlantı mı, gerçekçi ise neden Trabzon. TAYAD olayları, papaz cinayeti ve bu son cinayetin dışında Trabzon da ulusal basına yansımayan küçük bir çok cinayettede çocuk yaşlarda ki isimler karşımıza çıkıyor. Bu şehirde yaşayan birisi olarak bunu daha yakından görmekteyim.” Trabzonda işsizlik önemli bir sorun halini almıştır, devlet bu sorunun üzerine gitmelidir”. Evet ekonomik nedenler vardır ama bu bence ikinci plandadır ki papaz cinayetinin katili bir doktorun çocuğu idi hatırlarsanız.”Trabzonda ki tüm partiler, sendikalar, dernekler meydan parkında toplanıp bu son cinayeti protesto etsin ve Trabzon’un bu olmadığını cümle aleme göstersin”. Güzel, çok güzel olurda ne kadar gerçekçi.Ben bu şehirde yaşıyorum ve kesin kes söylüyorum ki Trabzon halkının çoğunluğu böyle anılmaktan rahatsız değil.Artı Dink’in öldürülmesini doğru bulan insan sayısı belki de % 70 lerdedir. Hem de hepsi bu ismi ilk kez duydukları halde. Papaz’ın öldürüldüğü anda tesadüf ordaydım insanların neredeyse yarısı sevinmişti ve içlerinden biri “ ya bakın şu kalabalığa şimdi bir imam olsaydı bu vurulan, burada bir Allah kulu olmazdı” deyip etrafındakilere şaka yapabilecek kadar duyarsızdı. Trabzon gençliği büyük bir tehlikenin içine seve seve giriyor. Katilin çevresinde ki bir çok arkadaşı ve Trabzonda’ki bir çok gruptan genç şu an da katili imrenerek izliyordur bundan emin olun.Sebebini bir tane mafya dizisine bağlamakta yanlıştır. Bu insanlara dizileri, televoleleri bırakalım, haber tartışma programlarında bile bir tane duruşuyla, konuşmasıyla, bilgisiyle örnek alınacak insan gösteriliyor mu ? Onu da geçelim bu insanlara sanatçı olarak, bilim adamı olarak, politikacı olarak kimler sunuluyor. Bu gençliğe 20-30 yıldır güzel örnekler gösterilmiyor. Sadece Trabzon değil tüm Türkiye gençliğine gösterilmiyor. İnsani erdemler, doğruluk, iyilik, saflık, sadelik, kendi kendini eğitmek, okumak, alçakgönüllülük, fedakarlık gibi bir çok üstün vasıf enayilik, kerizlik, ahmaklık olarak belletiliyor. Hatta bunların tersi kötü özellikler zeka belirtisiymiş gibi sunulup kendilerini bir de o yönden tatmin etmeleri sağlanıyor.
Ama niye Trabzon ? Trabzon’un farkı, farklı oluşu. Bu gün ortalama Anadolu kültürüne, Anadolu da ayrı etnik grup olarak bilinenlerden de çok uzak bir kültürel yapısı vardır doğu karadenizin. Yüzyıllardır biriktirmiş olduğu değerleri önemsenmeyip, horgörülüp, dışlanan bir toplumun, beyninde, kalbinde tutacak bir değeri kalmazsa değere öyle susar ki kendisine sunulup kabul ettirilen değerlere öyle yapışır ki onu elinden alacak olanı bu sefer affetmez. Bu gün Trabzon da etnik diller zaten bitti. Kemençeyi bugün Kanada daki Rumlar bile bizlerden daha iyi çalıp, anlıyor, hissediyor ve müzikal kalite olarak ilerletebiliyorsa bu bizim ne derece hızlı dejenere olduğumuzu gösterir. Trabzonspor için adam öldürecek kadar Trabzon sevdalısı olduğunu sanan gençler kemençe dinlemez oldu, köyünü bilmez, yaylaları sevmez, denizden korkar oldu. Bütün bunlar doğal süreç içinde olan olağan değişimler değildir. Empoze edilen, örnek gösterilen değerlerin ne derece fazla reklam edildiğinin, ne derece kabullenilmesi için özendirildiğinin ve kendi değerlerinin ne derece göz ardı edildiğinin göstergesidir.
Nedir Türkiye ‘de her zaman pofpoflanan değerler; başta milliyetçilik, daha sonra para, silah, kabadayılık, mafya babalığı, dindarlık. Toplarsan bunları çıkar karşınıza kullanılmış bir Karadenizli genç katilin haberi. Olan olmuş, biten bitmiş hadi şimdi istediğiniz kadar deyin ona; “aman gel etme, elini kana bulama, senden büyük Türk yok, senden büyük kahraman yok, hangi Ermeni gelip senin karadenizini elinden alabilir, sen yer parçalarsın hepsini, dur şimden telaş etme, dur sakin ol, etme bu hatadır”. Bu gençleri bu hale getirenlerdir suçlu.