Önce kendimi tanıtayım:Adım Ali ERKOL,Sürmene'nin Fındıcak Köyü'ndenim Tekirdağ'da öğretmenim,memleket kokan her siteye
üye olmayı bir görev bilen bir gurbet kuşuyum.Sitenizi güzel bir atmosferi
var,emeği geçenlere teşekkürler.Çok sevdiğim bir hikayemi sizinle paylaşmak istiyorum.umarım beğenirsiniz.Bu arada bu siteyi bulmama vesile olan Fatma Özbilgi kardeşime de teşekkür ederim.
DAR AYAKKABI..
O bayram bana ayakkabı almaya karar verdiler.
Hazır ayakkabı satan mağaza yoktu şehirde. Tek ayakkabı
yapan dukanda ayakkabıcı çıplak ayağımı bir kartonun
üzerine koydu, iyice basmamı söyledikten sonra ağzındaki
kurşun kalemi eline alıp ayağımın çevresini çizdi.
O ayağımın çizildiği karton benim ayakkabı numaramdı.
Günlerce yeni ayakkabılarımın hayalini kurdum. Babamın
anlattığına göre ayakkabılarım siyah ve bağcıklı olacaktı.
Kapının her çalınışında koştum.
Ayakkabılarım bayramdan bir gün önce geldi, siyah-bağcıklı.
O gün onları giymedim. Bayram gecesi yatağımın altına
yerleştirdim yeni ayakkabılarımı.
Arada bir kalkıp kutusundan çıkartıyor, yere koyuyor,
yukarıdan, yandan, önden bakıp duruyordum. Parlak ve
yuvarlak burnunu gecenin karanlığında kim bilir kaç kez
okşadım.
Uyku girmedi gözüme.
Sabahleyin ev ahalisi kalktığında, ayakkabı kutusu
kucağımda sandalyede oturuyordum ben.
Ayakkabımı babam giydirdi.
Ayağıma olmamıştı ayakkabılarım, dardı ve canimi yakmıştı.
Ama bunu babama söylemedim. O "Sıkıyor mu?" diye sordukça
"Hayır" yanıtını veriyordum. "Dar, ayağımı acıtıyor" desem,
geri gidecekti ayakkabılarım ve ayakkabıcının hemen bir
yeni ayakkabı yapması olanaksızdı.
O bayram sabahı canim yana yana yürüdüm.
Bir sure sonra acı dayanılmaz oldu.
Dişimi sıktım.
Topalladım.
Soranlara "Dizimi vurdum" dedim, ama ayakkabılarımın
ayağımı sıktığını kimseye söylemedim.
*
Doğrusunu isterseniz yaşam dar ayakkabıyla yürümektir.
Kimi zaman dar bir maaş, kimi zaman sevimsiz bir iş...
Kimi zaman bir mekân dar ayakkabı olur bize, kimi zaman bir
cevre, kimi zaman bir sokak, ya da bir şehir...
Kimi zaman dostluklar, arkadaşlıklar, beraberlikler bir dar
ayakkabıya dönüşür.
Kimi zaman zamandır dar ayakkabı, geçmek bilmez.
Kimi zaman zenginlik, kimi zaman başınızı koyduğunuz
yastık...
Caniniz yanar.
Topallaya topallaya gidersiniz.
Sonra öğrenirsin yaşamın dar ayakkabıyla yürüme sanatı
olduğunu...** *