ŞAHİNKAYA KÖYÜ FORUMU

Yılmaz Erdoğan ı yıllardır televizyonlarda ,tiyatrolarda beğeniyle izliyoruz.Yarattığı karakterlerle kendimizi,arkadaşımızı,komşumuzu bulmuşuzdur tiplemelerinde.Aslında buzdağının görünen kısmı bu.Ya görünmüyen bölümü.Görünmeyen bölümünde;Evlendiüği kızın Şeyh Saitin torunu olduğunu ve bu kızın bir özgür kürdistan(!) filminde başrol oynadığını durun daha bitmedi,Yıllardır Medya tarafından bize empoze etmeye çalışılan kardeşi Mustafa Erdoğanın bir dönem Özgür Gündem adlı PKK yanlısı gazetenin Ankara temsilciliği yaptığı ve hatta yeni doğacak kızına bir kürt ismi aradığını ve sıkı durun PKK yanında töröristlik yapan yeğeninin teslim olduktan sonraki demeci"Örgüt kadrolarını samimi bulmuyorum" diyerek teslim olduğunu.(demek samimi olarak mücadele etseler savaşa devam!)Bütün bunları alt alta getirince Yılmaz Erdoğanın gecenlerde gazete sayfalarında yayınlanan barış söylemlerinin neyin barışı olacağı hemen anlaşılmaktadır.Selamlar.

Merhaba arkadaslar.
Eger kisilere bu yaklasimi gosterirseniz butun yaptiklarini tabii ki aldatmaca olarak nitelersiniz.
Bence Yilmaz Erdogan veya Mustafa Erdogan yaptiklari sanatla degerlendirilebilecek kisilerdir.
Onlarin kurtglugu sahsen benim hic umurumda degil.
Ayrica PKK eylemlerini samimi bulmamalari dogrudur.
Bu konuda onlara bende katiliyorum.
Selamlar
Hasret UYGUN
MOSKOVA

santsal yönünün ötesinde siyaseti ve perde arkası düşüncelerini daha önce başka bir başlık altında not ettiğimiz ERDOĞAN'larla ilgili bilgilere şaşırmadım.

ancak, söz konusu kişileri yalnız sanatları ile değerlendirmenin de doğru olmayacağını tekrar vurgulamakta fayda var. ayrıca sevcelerinin "sebataist" olduğu konusunda Yalçın KÜÇÜK'ün iddialarının da üzerinde düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim.

ülkemizin sanatsal, siyasal, ekonomik v.s v.s her alanda bir kuşatılmışlıkla karşı karşıya olduğunu da tekrarda bi sakınca göremiyorum. her ne kadar bu tür düşüncelerini ifade eden millivi unsurlar paronayaklıkla suçlanıyor olsada sitede de konu edilen pambuk meselesi, kekilisi, kazakistan olayları, AB süreci, kuzey ırak v.s bu paranoyaların hakikatın ta kendisi olduğunun bi göstergesi değilmi.

ekonomik,siyasal tercihlerimizde olduğu gibi 3. kol faaliyetleri olarak tanımlanan sanat, medya gibi alanlarda da dikat ve titizlikle davranmak ve tercihlerde bulunmak gerekir kanısındayım.

Sevgil İlkay

Çok güzel bir başlık açtın. Bu konuda benim anılarım bile var

Yılmaz Erdoğan tiyatroları ve son zamanlarda da filmlerini keyifle izlediğim ve taktir ettiğim bir sanatçı idi. Ürettiği eserler çok güzel. Hepmizce malum kürt asıllı. Yılmaz Erdoğan gibi gelişmiş olduğunu düşündüğüm biri , komik gelebilir ama çevresinde çok daha güzel ve entellektüel düzeyi yüksek kadınlar varken çıkıp bir kürtle evlenmesi bence bilinç altını yansıtıyor. Sıradan bir kürt kardeşim (ayrılıkçı ve terörö le bağı olmayan hepsi kardeşimdir) bunu yapabilir. Ama Yılmaz Erdoğan gibi topluma mal olmuş bir sanatçı yaparsa bu anlam kazanır. Bence bilinç altının yansıması bu. Tesadüf değildir ve sizler gibi bu toplumun bireyi olan bende bunu sorgularım.

Benim esas değinmek istediğim Serkan ında üstünde durduğu konu. Bir yaşanmış örnekle anlatacağım.
Sanırım 1996-98 yılları Hatay Dörtyol da çalışıyorum. Evdeyim, saat 24 civarı yatmaya hazırlanıyorum. O sırada gayri ihtiyari (derlerya )tv de kanalları zaplıyorum. TRT2 de bir halk oyunları gösterisi ile karşılaştım. Çok sevmiş olmalıyım ki, yine farkında olmadan koltuğa oturdum ve saat 3 e kadar izledim.
Bu izlediğim program Devlet Halk Dansları Topluluğunun Anadolu halk oyunlarını bir arada sergilediği bir program idi. Yani Mustaf Erdoğan ın Sultanların Dansı gösterisinin aynısı. Ondan daha önce yapılmış ve bence daha otantik ve çok daha güzel idi.
Şimdi bu adamın sanatçılığına gelelim. Sen kalk kopyacılık yap ve bunu bütün dünyaya izlet, gizli güçler seni desteklesin, çok ünlü ol ve bundan çok para kazan. Çık sonrada topluma ben sanatçıyım diye kendini tanıt. Milette bunu senin ürettiğini sansın sende rol yapmaya devam et. Bunun adının sanatçılıkmı yoksa başka bir şeymi olduğuna sizler karar verin.
Aklıma HADİ ORDAN demek geliyor. . Yani sanat camiasında kuşatılmışlığın çok güzel bir örneği.
Sevgi ve saygılar

Ağabey çok ırkçı düşünüyorsunuz.Ne olmuş yani bir yılmaz erdoğan devletimi yıkacak.Komplo teorisi bunlar ağabey.(Hakan söyledi ben yazdım.)

Ogün kardeşim her söyleneni yazarsan işin var.Irkçı olsam/olsak gam yemeyeceğim.Ama olaylara şüphecilikle yaklaşmak bilimin temelidir.Selamlar.

eh! durun bakalım!.şimdi çok iyi dönemlerdeyiz.yarınlarda "Türküm" de diyemeyecek hale geleceğiz.ayıp sayılacak.basını konrolünde tutan güçler basın aracılığıyla toplum üzerinde o kadar ince ayarlanmış psikolojik oyunlar oynuyorlar ki toplumu istedikleri tarafa kolayca kanalize edebiliyorlar.önemli olan bizim bu hainlikler karşısında "dik duruşumuzu" sergileyebilmemizdir. taviz verdikçe kozlar onlar eline geçecektir(gerçi elimizde ne koz ne de verecek taviz kaldı) şimdi dayatmalara boyun eğmekten başka çaremiz kalmadı.onun içindir ki nevruz olaylarında avrupalılar teröristlerle elele halay çekerken elimiz kolmuz bağlı bakarız!!?
onun için AB,IMF ve Dünya Bankası yetkilileri gelir direktif verir gider........

artık kendimize nasıl geliriz gayri bilemem!!!

yılmaz erdoğan gibi örnekleri fazlası ile çoğaltabiliriz hatta daha da ileri gidersek yılmaz erdoğanın geçenlerde amcasının oğlu silahı bırakarak pkk örgütünden ayrılıp türk yetkililerine teslim oldu.bu durum basında da çıktı.tabi bu durum yılmaz erdoğanın sanatını icra etmesine ve üretkenliğini devam ettirmemesine bir engel teşkil etmez kanaatindeyim.bu ülkede birileri bişeyler üretirken yoluna daima engeller çıkacaktır.kürt,türk,laz,çerkez vb milliyetçiliği yapan bütün etnik gruplar tarihten silinecektir.ülkemizin cennet gibi olan nimetlerinden malesef bu kavgalar yüzünden yaralanamıyoruz.tabiki bu oyunu bize oynatan dış güçlerde birgün sazı kendi ellerinde görecektir...