Hainler aptal olur.

"Düşünebilen bir nesil yaratmak ve düşüncelerimizi özgürce paylaşmak için" burada buluşalım.

Moderatörler: Muzaffer Mustafa Altuncu, Osman Nuri Sarı, Özgür Hasan Altuncu

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Prş Nis 10, 2008 3:18 pm

YETKİLİLERİ VE MİLLETİMİZİ UYARIYORUZ:
BOP görevlisi Fethullahçı Gladyo yeni tertipler peşinde!

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı E. Gen. Servet Cömert bugün (10 Nisan 2008) İP İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek Fethullahçı gladyonun yeni tertipler içinde olduğunu belirtti. Cömert’in açıklaması şöyle:

En son Esenler Otogarı’nda ele geçen el bombaları, Fethullah basınında ve İktidar yanlısı basında büyük bir gürültüyle haber yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Aynı merkezden servis edildiği belli olan haberlere göre, bunlar “Ergenekon bombalarıdır”.

Gene söz konusu basın organlarının haberlerine göre bu bombalar, dokuz ay önce Ümraniye’de ele geçen bombalarla “aynı kafile bombalarıdır.”

Son günlerin gelişmeleri içinde dikkatimizi çeken bazı olguları, yetkililerin ve milletimizin değerlendirmesine sunuyoruz:

1. Birbirinin peşi sıra ele geçirilen bombalarla ilgili haberler; Ergenekon tertibinde rol alan medya kuruluşları tarafından büyük bir tantanayla adeta reklamı yapılarak duyurulmaktadır. Normal basın yayın organlarında sıradan bir haber olarak verilen bomba haberleri, Fethullah basınında ve iktidar yanlısı basında, manşet olarak ve sayfalar dolusu verilmektedir.

2. Daha bombalar ele geçirilir geçilmez, söz konusu gazetelerde bombaların, seri numaralarının durumundan başlayarak bütün ayrıntılar tefrika edilmektedir. Tıpkı İşçi Partisi Genel Merkezinden götürüldüğü söylenen belgelerin ve bilgisayar kayıtlarının hemen ertesi gün tetikçi medyada yayınlanması gibi.

“Fethullah-AKP basını” provokasyon haberlerini bugün de devam ettirmiştir. Bu haberlere göre “Ergenekon’un elinde 8 000 bomba vardır. Örgüt, hücre tipi çalışma yapmaktadır. Operasyondan sonra bu hücrelerin bir kısmı ellerinde bulunan bombaları ‘aldıkları yere’ geri verdiler. Bu arada 50 kadar örgüt evi kapatıldı. Örgüt; taraftarlarına moral vermek için bugünlerde ses getirecek bir eylem yapabilir.”

Provokasyon, bağıra bağıra gelmektedir. Senaryoyu yazanlar bütün ayrıntıları vermektedirler.
3. Söz konusu basın yayın organlarında bomba haberleri ısrarla Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirilmek istenmektedir. Silahlı Kuvvetlerden yapılan aksi yöndeki açıklamalara rağmen bu çabalar devam etmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri, silah envanterinde herhangi bir eksilme olmadığını açıkladı. Kaldı ki provokasyon yapmak isteyen karanlık güçler için silah deposu, Türkiye’nin hemen yanı başında Amerikan işgali altında bulunan Irak’tır.

Irak’tan Türkiye’ye sürekli olarak silah ve patlayıcı sokulduğu bilinmektedir.

4. Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte tüm millici ve yurtsever güçler hedef tahtasına konulmaktadır.

Yeni tertipler hazırlanıyor!

Yetkilileri ve bütün milletimizi uyarıyoruz! Ergenekon yalanları ile İşçi Partisi’ne ve tüm milli güçlere karşı tertipler düzenleyen Amerikan işbirlikçisi BOP görevlileri ve Fethullahçı Gladyo, yeni tertipler peşindedirler.

Fethullahçı Gladyo açıkça “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” demektedir.

Tek bir merkezden servis edildiği açıkça belli olan bomba haberleriyle yeni tertipler için kamuoyunun oluşturulması hedeflenmektedir.

Ergenekon tertibi karaya oturmuş durumdadır. Şimdi yeni provokasyonlarla tertip ilerletilmek istenmektedir.

Tertiplerin sahibi devlet içinde yuvalanmış olan Fethullahçı örgütlenmedir. Fethullahçı örgütlenme dağıtılmadan Türkiye tertipler tuzağından kurtulamayacaktır.

Milletimizi uyanık olmaya, yetkilileri göreve davet ediyoruz.
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Cum Nis 18, 2008 5:56 am

SELAMLAR
Yilmaz in yaptigi butun aciklamalarin ve izahatlarin en altina konulan "yetkilileri goreve cagiriyoruz" ibaresinin anlami bence sudur:
Iktidar elden gidiyor ne pahasina olursa olsun buna dur deyin.Yani iktidari teslim etmeyin.Muktedirin iktidarini terk etmesi cok zordur ve bunu kimse kendi istegiyle yapmaz.Osmanlida iktidar devirleri zaman zaman istege gore bazen olmustur ama bunlar istisnadir.
Turkiye mizde cereyan eden iktidar mucadelesinin artik sonuna yaklasilmis ve siyasi iktidar muhafazakarlarin eline gecmis, diger Yok iktidari,askeri iktidar,burokrasi iktidari ve gorulmeyen gizli iktidar da (medya-dernekler-masonik orgutler-Tusiad-basin dernekleri) yavas yavas ele gecirilmeye baslanmistir.
Bu vesileyle belki uretilen ve dahi belki de dogru olupta uzerine gidilen Ergenekon turu olaylar surekli olacaktir.Uzerine vazife olmayan bir suru olaya karisan sozumona vatan mucahitleri tek tek toplanacak ve notralize edilecektir.Bu bir iktidar mucadelesidir ve bu mucadeleyi verenlerin cesaretlerine paralel olarak hizli veya yavas yuruyecektir.
Devletin emniyet supabi gorevini yuruten (bunlari yeni ogrenmisiz) Dogu Perincek, Ilhan amca ve Kemal Alemdar dayilar gibi ummadigimiz insanlari ummadigimiz dernek lokallerinde basilacaklarini duyacak ve notralize edilislerini gormeye devam edecegiz.
Bu gibilerin anayasa manayasa dinledikleri zaten yok.
Kemal Alemdar gibi utanmazlar anayasada olmadigi halde basortusu yasagini uygalayarak anayasa dinlamediklerini zaten ispat ediyor.
Bunlar icin anayasa musriklerin helvadan yaptiklari putlar gibi.Once tapiniyor acikincada yiyor.
Defalardir soyluyorum demokrasi filan hikaye.Yok boyle bir sey.Bu Amerikada da yok Ingiltere de de yok, Fransada da yok Almanya da da yok.Belki bunu biri bana var diye soyleyebilir ama ben buna su kadar inanabilirim. " Evet olabilir ama acikana kadar"
Cunku zalimler acikinca anayasayi da yerler Demokrasiyi de.Bunu yemeyenler helvayi yapmayanlardir.Onlarda muslumanlardir.
Iktidarlarini devr etmek istemeyen batil zihniyet her turlu yolsuzluga,siddete,iftiraya bas vuracaktir.Yukarida Yilmaz in Fetullahci Gladyo benzetmesi gibi benzetmeler, olmayan orgutlenmeler surekli yapilacak,insanlarin hic dusunmedikleri dusunceler onlara yafta edilecek ve bir cok kisi yapmadigi, dusunmedigi,istemedigi halde hic bilmedigi seyler icin gurultuye gidecek ve bu mucadele durmadan devam edecektir.
Mesele muhavazakar kanadin sadece siyasi iktidara degil tum iktidarlara talip oldugu ve bunu becerebilecek durumda oldugudur. Simdiki iktidar sahipleri ise beceremedikleri ulke yonetimini ellerinden birakmak istememekte ve halki kole gibi, suru gibi, essek gibi kullanamayacaklari gunleri tasavvur edememektedir.
Ama su bir gercektir ki elindeki imkanlara saygi duymayinca, onlari gerektigi gibi adil davranmayinca olacagi budur.Halk artik Demirel in halki degildir ve akillanmistir. Dun dundur isi bitmistir.Dun yapilanin hesabini halk bugun istemektedir ve bugun yapilanlarin hesabinida yarin isteyecektir.
Sonra devam etmek uzere selamlar....
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Ahmet Cemal Durgun » Cum Nis 18, 2008 6:50 am

Selamlar,

Sorun Hasret Abi'nin dediği gibi muhafazakar kanadın iktidara talip olması değildir (zira 60 yıldır bu ülkede muhafazakar-sağ iktidardır). Sorun Hasret Abi'nin muhafazakar diye nitelediği grubun aslında hiçbirşeyi muhafaza etmemesi üstelik ona buna (ABD ve AB'ye) peşkeş çekmesidir. Birileri de bu gidişata karşı seslerini yükseltince Ergenekon ve türevi operasyonlarla bu ses bastırılmak ve toplum sindirilmek isteniyor. Durum bundan ibarettir.

Bunların dışında Hasret Abi'nin yazısı bana göre kendi içinde çelişkiler içermektedir. Örneğin medya, Tüsiad ve mason örgütleri her zaman bu muhafazakarların yanında yer almışlardır. Tüsiadın son seçim öncesinde "aman istikrar bozulmasın" pompasını unutmuş değiliz. Tayyip'in başbakanlığı döneminde dünyanın en önemli mason örgütlerinin birinden (şimdi ismini hatırlayamıyorum) hizmet ödülü aldıını da unutmuş değiliz. Hele hele Demirel'i iktidara taşıyan kesimle AKP'yi iktidara taşıyan kesimin benzerliklerini göremeyecek kadar da kör değiliz. Halkı iktidar yapacak Köy Enstitülerini kapatanların yine muhafazakarlar olduğu bir ülkede muhafazakar iktidarını "halkı eşşeklikten ve sömürüden kurataracak iktidar" olarak sunmayı, üstelik bunu sosyal güvenlik yasası daha sıcakken yapmayı yutacak hiç değiliz.

Özetle Hasret Abi'nin şimdiki iktidar dediğiyle iktidarı talep eden muhafazakar aslında aynıdır; aynı çanağa işemektedirler.

Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim ki, yazının katıldığım tek yeri olarak, hesap kesinlikle sorulacaktır. Hem de öyle böyle değil.

Saygılarımla...
Ahmet Cemal Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 108
Kayıt: Sal Kas 22, 2005 4:01 pm
Konum: Tempe/Arizona/ABD

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Cum Nis 18, 2008 9:02 am

Tekrar selamlar.
Muhafazakarlarin iktidari simdiye kadar hep siyasi olmustur.
Ahmet Cemal in es gectigi diger iktidarlar asil olarak ulkeyi yonetmektedir.Ve bu iktidarlar hic bir zaman muhafazakar olmamistir.Bu bahsettigim iktidar gecen yil ulkeye Cumhurbaskani sectirmemis ve ulkeyi bir nevi kaosa suruklemistir.Bu kanadin siyasi arenadaki uzantisi halk partileri olmustur.Bu halk partileri cumhuriyet tarihimizde her zaman gizli iktidarin siyasi arenadaki temsilcisi olmustur.Halk partisinin gorevi sadece gizli iktidara siyasi arenada masalik yapmaktadir.Ve bu masaligini cumhurbaskanligi secimlerinde gostermis ve simdide ayni rolu AKP nin kapatma davasinda oynamaktadir.
Muhafazakarlik kendi icinde de farkliliklar gostermektedir.Genel anlamda 60 yillik muhafazakar iktidarligini sahsen reddetmekte ve asla onlari muhafazakar olarak gormemekteyim.AKP ye bile muhafazakar bir iktidar demeye bile dilim varmiyor.
ABD ye ve AB ye peskes cekme isine gelince buna bende katiliyorum ama sunu belirtmeden gecemeyecegim.
Basortusu icin anayasada yapilan degisikliklerin iptali icin duz duvara tirmanan sozumona bu ulkenin sahipleri AB uyeligi icin kilini kipirdatmamakta, ABD in isteklerini anayasaya aykiridir diye dava acmamakta, Kibris meselesi icin parmak bile oynatmamakta ve butun herseye sadece basit serhler duserek biz demistik, biz soylemistik ten oteye gitmemektedir.Ama laiklik mevzuu bahis konusu olunca nedense ulke elden gitmekte ve butun silahlar basortulu kizlarimizin uzerine cevrilmektedir.
Olay itin kuyrugunu yakalamak icin donup durdugu gibi donup durmakta ama kuyruk hic yakalanamamaktadir.Isin tuhafi itin kuyrugunu yakalayamayacagini herkeste adi gibi bilmektedir.Ama yinede herkes donup durmaya devam etmektedir.
Hele basortusune yapilan muameleler o kadar kotu bir hal almistirki Ataturk un Latife Hanim la cekilen fotograflarindan Latife Hanim basortuludur diye silinmektedir.Cagdaslik bakin nerelerde araniyor.
Esselam
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen Coşkun Şahin » Cum Nis 18, 2008 10:29 pm

Bişey dikkatinizi çekiyor mu? Her konu dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyor. Şunu kabul edelim bence; ortada bir güç, bir iktidar mücadelesi var ve eğer Hasret ağabey haklı ise bu konuya ne demeli? Bişeylerden bahsedilirken bahse konu şeyler de mesnetsiz değildir herhalde. Yani Hasret ağabeyin dedikleri yanlış da sizinkiler mi doğru acaba. Zamanla daha net olacak bu tablo bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Kullanıcı avatarı
Coşkun Şahin
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 2111
Kayıt: Sal Kas 08, 2005 8:10 am
Konum: Ankara

Mesajgönderen İlyas Hasret Uygun » Cmt Nis 19, 2008 7:03 am

Olur elbet,varilir elbet, gidilir elbet
Bir gun bir anadan bir kahraman dogarsa
Kullanıcı avatarı
İlyas Hasret Uygun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 511
Kayıt: Cum Eyl 16, 2005 12:53 pm
Konum: Moskova

Mesajgönderen İlkay Durgun » Cmt Nis 19, 2008 8:14 am

Adil olmak ne zor şeymiş.Hergün bunu tekrar tekrar hayatın her alanında görüyoruz malesef.

Diyelim biri başörtüsü konusunda haklı tepkisini göstermek için karşısındakine o kadar haksız suçlamalarda bulunuyorki,burdan bir adalet arayışının çıkacağına olan inancımız sarsılıyor.Dahası sorunu içinden çıkılmaz bir kan davasına çeviriyoruz.Çünki temelde haklı olan istek,yani adalet arayışı, adil olmayan, belden aşağı vuran, ahlaksız bir güç savaşına dönüyor...

Yanlış anlaşılmasın bunun karşılıklı olduğunuda biliyorum.

Dönem dönem haksızlığa uğrayanlar değişiyor, ama, haksızlığın kendisi değişmiyor.Çünki hak arama davamızı bir ahlak bütünlüğü içinde sürdüremediğimiz için; birbirimizi anlama yada aslında bunda başarılı olma şansımızda kalmıyor.Diyelim 28 şubat sürecinde vahşi bir baskıya maruz kalan kesim,şimdi gücü eline geçirdiğinde de aynı vahşiliği sürdürmekten geri kalmıyor.Bugün yaşananlar vahşi,adil olmayan,ahlaksız bir süreçtir.Tıpkı 28 şubatta olduğu gibi...Bir çokları bundan tatminsiz hazlar duyabilir, bugün için.Ancak unutulmamalıdırki, dünde aynı hazzı başkaları duyuyordu ve yarında yine başkaları bu hazzı yaşayacak...Çünü, haklı olmayan bir adalet arayışı yöntemi, muhakkak karşısında bir güç doğuracaktır.Zalim her zaman karşısında bir kahramman bulacaktır ve bu kahraman da halktan destek alacaktır.Eğer adil bir mücadele sürdürürse de sorunu çözer.Yoksa yarın kendisi zalim, karşısında da yine başka kahramanlar bulacaktır.

Bence çağımızın en büyük hastalığı ideolojilerdir.Çünkü; ideolojide adalet yok sadece ve sadece ortaya konan bir filkir ve bu fikrin mutlak tahakkümü vardır.Bugün islam politize olarak bir ideoloji haline dönüştürülmüştür.Üstelik kaynağından uzak,akıldan uzak,adaletten,ahlaktan uzak...Bunu Hasret'in yazısında olduğu gibi,bugün "İslami" çevrenin yazdığı her yazıda tespit ediyoruz.


Şunu açıkça söylemek gerekirse, bugünün politize olmuş islamcıları,halktan gördükleri bu desteği kaybedeceklerdir.Çünki haksız ve vahşi bir zalimlik içindedirler ve çağımızda bunun ortaya çıkmasıda hiç öyle uzun zamanlar almayacaktır.Sanıldığının aksine insanlar eskisine oranla daha fazla öğreniyor,ve daha fazla adalet arayışı içindedirler.Buna on yılda bir tarumar olan siyasi hareketleri gösterebiliriz.Politize olmuş bu islami vahşilik; karşısında kahramanlarını doğuracaktır.Öyle yada böyle.Beğenmesekde ,beğensekte.Seksen sonrası türkiye siyasetini göz önüne aldığımızda, gördüğümüz budur.Halkımız adalet arayışı içindedir.On yılda bir, büyük umutlarla gelen her siyasi yükselişi alıp yere vurmuştur.Çünki gelen zalim olmuş,sömürmüş,yandaşlarını doyurmuş,diğerlerine baskı uygulamış,ekmeğin bölüşümünde büyük adaletsizlikler yaratmıştır.Bu gün; dünün aynısıdır.Sonuçları da dün ile aynı olacaktır.Taki gerçekten adil bir iktidar gelinceye kadar bu sürecektir.Göreceksinizki, halkımızın sağduyusu, içinden gerçekten sözün namusuna sadık,ahlaklı,adil insanlar çıkaracaktır...Hak ile batılın karıştığı bu akıl karışıklığı çağı bunu biraz geçiktirecek olsada, halkımızın adalet arayışı bakidir...


Muhabbetle...
Kullanıcı avatarı
İlkay Durgun
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 280
Kayıt: Pzr Kas 06, 2005 9:27 pm

Mesajgönderen Yılmaz Ersezer » Pzt Nis 21, 2008 12:33 pm

Sevgili Hasret,
Giden iktidar değil, vatan. İktidar 60 yıldır kesintisiz bir şekilde ABD'nin elinde zaten. Oyunu görmek önemli, oyuncular üzerinden yapılacak tartışmanın hiç bir önemi yok. Türkiye, vatanı teslim etme sürecini senin bahsettiğin "laikler" üzerinden de yaşayabilirdi. Ancak Türkiye'nin insan ve tarih malzemesi ABD'ye bu süreci "islamcı" unsurlar üzerinden yaşaması gerektiğini gösterdi, buna göre hazırlık yapıldı ve süreç şimdilik bu şekilde yürüyor. Aynı ABD aynı süreçte yaşanabilecek olası aksamalara karşı "laik" ya da "milliyetçi" ya da "sol" alternatifleri de hazırlamış ve el altında hazır bulundurmakta. Önemli olan ABD planlarının yürümesi, artistler değişebilir ama senaryo tek: Amerika'nın çıkarları neyi gerektiriyorsa o.
12 Eylül 1980 darbesini yapan kimdir? Ordu. Resmi ideoloji olarak Türk-İslam sentezini seçen, Türkiye'nin her tarafını İmam-Hatip liseleri ve Kuran kursları ile donatan ve bugünün tel kadayıf bıyıklı, başörtülü neslini imal eden ordu değil mi? Amerika'nın bizim generallerin (onların oğlanları) önüne koyduğu yeşil kuşak projesi'nin sonucu değil mi bu kuşak? Bugünün "İslamcıları"'nın orduya düşman olması kadar traji komik bir durum görmüyorum ben çünkü bizzat ordu'nun eserleridirler kendileri. Ha bugünkü ordu kadrolarında geçmişten farklı olarak hasbelkader Amerikan karşıtı unsurlar da bulunmakta, ülkenin içinde bulunduğu sömürgeleşme süreci ordu içinde de bazı unsurları yurdunu savunma cephesine itti, sorun ve rahatsızlık sanırım bundan kaynaklanıyor.
CHP ile AKP arasında ya da diğer partiler arasında bir iktidar mücadelesi verildiği kanaatindesin, ben sana katılmıyorum. Bu partiler arasında yaşanan ben ABD'ye daha iyi hizmet ederim, ABD ve AB'nin planlarını daha iyi uygularım kavgasıdır. İktidar mücadelesi farklı sınıflar arasında verilir, aynı sınıfın temsilcileri ancak kayıkçı kavgası yapabilirler, küreği ben mi çekeceğim sen mi kavgası. Küreği hangisi çekerse çeksin kayık kiminse iktidar odur. Bahsettiğin Masonik örgütlenmeler, medya, tüsiad ayan beyan AKP'nin arkasında iken (yarın kuşullar değişir başkasının arkasına geçerler önemli değil) sen kimin kimle iktidar savaşı yaptığını düşünebiliyorsun ki?
"Yetkilileri göreve çağırıyoruz" ibaresinin anlamı algıladığın şey değil dostum. Istanbul'a yaptığın ziyaretlerin birinde hasbelkader gözaltına alınsan ve sorgusuz sualsiz 7-8 ay gözaltında tutulsan sen de yasaların sana verdiği hakların karşılığı olarak yetkilileri göreve çağıracaksın. Eğer yasalar 2 ay içinde bir suçla suçlanmanı, bir iddianame oluşturulmasını gerektiriyorsa ama sen buna rağmen 7-8 aydır gerekçesiz, iddianamesiz olarak içerde isen cumhuriyet savcılarını, basını, yargıyı ve her kim yetkili ise onu göreve çağıracaksın. Çünkü ortada bir hukuksuzluk var. Ya da senin hakkında bir gazetede planlı programlı bir tezgah yürütülüyorsa, hakkında alçakça iftiralar yayımlanıyorsa sen gene yetkilileri göreve çağıracaksın. Ha sen ben yetkili metkili tanımam kendi sorunumu kendim çözerim diyorsan bilemem, biz şimdilik yetkilileri göreve çağırıyoruz. Başbakan, ben başka bir devlet adına faaliyet yürütüyorum, onun büyük ortadoğu projesinin eşbaşkanıyım diyorsa açık açık, bu devletin bu faaliyete dur diyecek yetkilileri de olsa gerektir, devlet ise eğer tabi. Ya da bu ülkenin Cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı iken bir gazeteciye açık açık ABD savunma bakanı ile gizli bir anlaşma yaptığını söyleyebiliyorsa ve bu ülkenin (eğer sömürge değil ülke ise) ülke olmasından kaynaklı yetkilileri varsa gel bakalım buraya sen ne gizli anlaşması yaptın demesi gerekir değil mi? Eğer denmiyorsa ortada bir sıkıntı vardır, yetkililer nerede demek vatandaş olmaktan kaynaklanan bir hak. En azından o yetkilinin bulunmadığı tespit edilmiş oluyor.
Sevgili dostum, ülkedeki saflaşmalara türban ekseninden bakmak en azından senin düşmemen gereken bir hata. Türbana taraf olabilirsin (ben değilim) ve ben buna saygı duyarım ama iktidar savaşını bu argüman etrafında incelediğin zaman hiç bir saflaşmayı doğru tespit etmen mümkün değil. Türkiye Kuzey Irak'tan, Kıbrıs'tan ablukaya alınmış, Sevr yeniden gündeme getirilmişken, Ermeni soykırımı yasatasarıları ile millet katil ilan edilirken, ülkenin bütün büyük yatırımları emperyalistlere satılmış ve ekonomisi bir avuç faizciye teslim edilmişken barikatı "türban" ekseninde kurmak tam da onların istediği şey. Saadet Partisi de türbanı savunuyor, neden ve nasıl tasfiye edildi? Bugünkü iktidara yaptırdıkları şeyleri yaptıramadıkları için (en azından öneml bir kısmını) tasfiye ettiler değil mi, eden kim? ABD-AB-Tüsiad-Medya-Masonik örgütler. Şimdi bu güçlerin yürüttüğü operasyona destek vermenin ya da onların psikolojik savaşına tav olmanın anlamı nedir? Operasyon Türkiye'yi savunan, Anadolu'nun bölünmesine engel olmaya çalışan, emperyalist yalanları boşa çıkaranlara yapılmakta. Baştan aşağı yalan dolan. Samanyolu televizyonunda program yapan, Fettullah Gülen'in de bir müddet danışmanlığını yapan, daha sonra Hıristiyan olan, ve nihayetinde şu an Kanada'da bir kilisede hahamlık yapan, 10 yıllık ABD vizesi ve oturma izni olan (ABD bu izni cumhurbaşkanlarına bile vermez) bir hainin 2001 de hırsızlıkla alakalı polis sorgusunda verdiği saçmasapan düzmece ifade üzerine kurulu bu operasyon. Neden Fettullah Gülen, bu haham, Mehmet Eymür, şemdinli savcısı Amerika'da hep? Neden Türkiye'nin başına çorap geçirmeye çalışan herkes soluğu Amerika'da almakta? Görmek isteyen gözler için sebebi açıktır. Fettullahçı Gladyo bir uydurma terim değil. Gladyo ABD'nin tüm nato ülkelerinde kurduğu illegal organizasyonun adıdır. Fettullahçı sıfatı da bugün bu örgütün Fettullahçı unsurlar tarafından idare ediliyor olmasından geliyor. Bu operasyon emniyet istihbaratı, Mehmet Eymür, Zaman ve Taraf gazeteleri tarafından hayata geçiriliyor. Emniyet istihbaratının başında Dink suikastının katilleri Yasin Hayal'leri vs. devşiren ve Fettullah mürüidi olduğu herkes tarafından bilinen dönemin Trabzon emniyet müdürü var. Mehmet Eymür'ün ne olduğunu bilen bilir, kontrgerilla'nın (namı değer Gladyo) en kıdemli yöneticilerindendir, ABD işbirlikçiliğinin ve uşaklığının daha "dürüst" bir kadrosu olamaz, açık açık söylemektedir her şeyi, şimdi Tayyip'in güvenlik danışmanıdır ve operasyonun tepesindedir, uzunca bir süre Mit'i yöneten bu şahıs Perinçek için bula bula Filistin ajanı suçlamasını üretebilmiştir 30 yıldır, şimdi de ergenekon'u üretti, mossad'ın ateşli savunucusudur, Perinçek'in apo ile yaptığı görüşmenin fotoğraflarını pkk'dan bahsi geçen haham aracılığı ile alan da o'dur. Fettullah ve Zaman'ın dinler arası diyalog projesi ile kimin borusunu üflediği de bilen tarafından bilinir. Taraf'ı çıkaran eşi CIA ajanı Yasemin Çongar ile bir kadın memesine vatanını satacağını beyan eden Ahmet Altan'ı da bilmesi gerekenler bilir. Hepsinin ortak özelliği Amerikan yetiştirmeleri olmalarıdır. Şimdi sizin önünüzde duran soru şu: Ama "türban" argümanı ama başka bir argümanla bu parmakların gösterdiği istikamete mi bakacaksınız yoksa gerçeğe mi? Kendi adıma söyleyeyim hiç bir politik formasyonum olmasa idi eğer, bu uşaklar kime saldırıyorsa gider onlara sarılırdım. Hasbelkader herhangi bir konu hakkında bunlarla aynı şeyi düşünsem kendimden şüphe eder ve aynaya bakardım.
Mesela Veli Küçük, 1990 lara kadar Gladyo'nun bir parçası idi. Özel Harp Daire'sini yönetti, Jitem'i kurdu. Bu dönemde adını duydun mu hiç? ABD'ye hizmet ettiği o dönemde adını sanını sadece Aydınlık'ta duyabilirdin. Bu bahsi geçen organlarda adını duyman mümkün değildi. Ne zaman ki Veli Küçük ABD'nin bir Türk kuvet komutanını Eşref Bitlis'i öldürmesini sineye çekemedi ve Eşref Bitlis suikastı ile ilgili bilgileri önce Hürriyet, Milliyet ve Sabah'a bunlar yayımlamayınca da Aydınlık gazetesine verdi ve bu bilgiler halka ulaştı işte o zaman hedef tahtasına oturtuldu. İşte o zaman Veli Küçük'ün karanlık geçmişi gündeme gelmeye başladı. Yoksa adını bilemezdiniz. Yoksa Veli Küçük'e bir Allah kulu dokunamazdı. Veli Küçük yaptığı iş itibarı ile ABD'nin halihazırda düşmanıdır ve doğal olarak tüm ABD işbirlikçilerinin de.
Kemal Alemdaroğlu'nun günahı Kıbrıs meselesini gündeme getirmesi, soykırım yalanına karşı İsviçre'ye gidip emperyalist merkezlerde bu yalanı onların yüzüne vuran kadronun içinde yer almasıdır. Üniversitelerde türbanı yasaklamak gibi böyük bir suçu olması münasebeti ile ulen ne iyi olmuş demeye hazır milyonlarca kişi olduğu için ABD açısından iyi bir hedef. Bu hedef üzerinden operasyon meşrulaşıyor.
İştirakler, ilişkiler ve operasyonlar doğru tespit edilmek durumunda, ortalıkda bilgi bombardımanı yaşanıyor. Bilgi kirliliği dağ yaratmış durumda ve insanlar neye inanacaklarını, kimin haklı olduğunu ayırd etmekte zorlanıyor. Turnusol kağıdı ABD'dir. Olaya ABD ve AB ayıracı ile bakan her göz gerçeğe ulaşabilir diye düşünüyorum.
Selamlar, sevgiler...
Kullanıcı avatarı
Yılmaz Ersezer
Sitenin Sahipleri
Sitenin Sahipleri
 
Mesajlar: 227
Kayıt: Sal Ara 13, 2005 10:48 pm
Konum: ISTANBUL

Önceki

Dön DÜŞÜNCE PLATFORMU

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir

cron